Toroğlu’na soruyor : “Terlik giyer misiniz?”

Güncelleme Tarihi:

Toroğlu’na soruyor : “Terlik giyer misiniz”
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 11, 2004 17:35

Ahmet Tulgar çok kısa bir süre (beni çabuk kovdular çünkü) Milliyet’ te köşedaşım oldu, ama (uzaktan da olsa) arkadaşlığımız hep sürdü. Milliyet gazetesinde yayımlanan yazılarını ve röportajlarını iki ayrı kitapta derledi Ahmet. Birincisinin adı ‘Tam Yakalandığımız Yerden’, ikincisinin ‘Mahallede herkes kahramandır”.

Milliyet’te Mehmet Gündem’e şöyle diyordu Ahmet :

Sosyalist hareket içinde yer aldığın için 1983-87 arasında cezaevindeydin. İnsan bir mucize. En kötü koşullarda da yaşamla bağlantı kurup orada da güzel bir hayat kurabiliyor. Cezaevinin cezalandırma süreci ilk bir aydır. Sonra ruh o sürece alışıyor. 12 Eylül sürecinde, bizim gibi yaşayıp da dışarıda olmak adaba aykırıydı. İçeri bilinçli olarak girdim ve bilinçli olarak çıktım. Eski solcular "Biz artık bu işleri bıraktık" deseler bile hayatlarının bir yerinde o ideolojik kopma sürüyor. O yüzden ya çok mutsuz oluyorlar ya da nihilist. Kendini hâlâ mahpus hissedip onu kaybetmemek için elinden gelen kışkırtıcılığı, suça teşviki yapıyorsun...İlla kışkırtıcı olayım diye bir düşüncem yok ama ben ancak böyle kendimle barışık olabilirim. İçeri atmıyorlar artık. (23.07.2004)

Haberin Devamı

*

Yandaki ankette, bu hafta, Hacer sordu bizlere: “Vücudunuzun en çok neresiyle başınız dertte?”

“Neresi, neresi anketi” bitsin, iki kalem yorum yapacağız elbet.

Ama ben, dizimde, karaciğerimde, kolesterolümde, bir sürü probleme rağmen bu ankete, tek cevap hakkımı ‘Diğer’ olarak kullandım. Aranızdaki fesatları mutlu etmemek için hemen söyleyeyim, benim ‘Diğer’im ... HAFIZA’dır.

Vücudumun ‘bir yeri’ değil belki ama, benim en büyük şikayetim, balık kadar hafızaya sahip olmak.

Konumuz kitap, okuduğum bir inceleme kitabıysa mesela, aklımda tek kelimesi bile kalmaz. Öyle olunca da, okumanın faydası olmaz.

Ama, hafızasızlığın da faydaları vardır hayatta. George Simenon hastasıyız bir ailece: Ben, aradan bir altı ay geçmesi şartıyla, Simenon’un kitaplarını tekrar tekrar okuyabilirim mesela. Hikayeyi de, sonunu da unuttuğum için...

*

Haberin Devamı

Derlenmiş köşe yazılarını sevmem genelde. Ama Ahmet’in kitapları önüme gelince, tutamadım bu sefer kendimi. Ve her yazısını, her röportajını (“Editörler, sorularımı çok uzun bulurlardı. Halbuki bu benim tekniğim olmuştu artık. Çünkü ben bu sorularla kendimi sokağa anlatmak, sevdirmek istiyordum. Cevabı kısaltırdım da, sorularımı kısaltmazdım. Bir gün beni yolda çevirip ‘Helal olsun, ne güzel sormuşsun' der diye biri.” diyor kitabında) ...

Lafımı saygısızca kesmeden önce diyordum ki:

Ve her yazısını, her röportajını sektirmeden okurum Ahmet’in.

Dedim ya, balık hafızası bazen işe yarıyor diye.

Otuz küsur röportaj ve bir sürü köşe yazısı, ilk günkü kadar zevk alarak bir daha okudum.

Mesela, Cem Yılmaz röportajından bir alıntı:

Ahmet Tulgar: Şovunuzda, erkek cinsel organının ölçüleriyle ilgili çok şaka yapıyorsunuz. Bu ölçüler bu kadar önemli midir?

Cem Yılmaz: Beni bir uzman olarak kabul edip mi soruyorsunuz bunu bana?

Ahmet Tulgar: Hayır, cinsel organ sahibi olarak.

Bir başkası. Ahmet, şıklık bahsinde, “Lacivert pantolonun altına siyah çorap hiç giymedim. Beyaz çorap giydiğim hiç olmadı. Sandalet asla giymem” diyen hakem-sunucu-köşeyazarı Erman Toroğlu’na soruyor:

- Terlik giyer misiniz?

Yani muhteşem...

 

 

 

Dipnot: Ahmet Tulgar kitaplarının gelirini Türkiye İnsan Hakları Vakfı’na bağışlamış. ‘Gomonist’ işte, n’olacak!

Tam Yakaladığımız Yerden - Yazılar

Ahmet Tulgar, İthaki Yayınları

Mahallede Herkes Kahraman - Röportajlar

Ahmet Tulgar, İthaki Yayınları

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!