Teşekkürler

Güncelleme Tarihi:

Teşekkürler
Oluşturulma Tarihi: Kasım 21, 1998 00:00

Pakize SUDA
Haberin Devamı

Geçen hafta ‘‘Görmemişin kitabı olmuş’’ başlığı altında size kitabımdan söz etmiştim. Sizin o yazıyı okuduğunuz gün TÜYAP'ta imza günüm vardı. Bugün sizinle o günü paylaşmak istiyorum.

İmza gününden önceki gece başıma gelenleri biliyorsunuz, size anlatmıştım. Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü'nden sabaha karşı gledim eve. Takdir edersiniz ki, uyuyabilmem epey zaman aldı. Hay uyumaz olaydım. Uyuduğum andan başlayarak uyanıncaya kadar kâbus gördüm. Her taraf kum gibi insan kaynıyor, bir tek 7. sokak bomboş. Bizim stand 7. sokakta ya! Ben öyle oturmuş bekliyorum, kimse gelip kitap falan almadığı gibi, önümden geçen de yok. Allah'ım ne sıkıntı! Ter içinde uyanıyorum. Tekrar uyuyorum, yine aynı kâbus, yine ter içinde uyanıyorum. Baktım olacak gibi değil, kalktım. Rüyaların tersi çıkar diye telkinde bulunuyorum kendi kendime.

Nihayet vakit geldi. TÜYAP'ın kapısındayım. Kapıda bir kuyruk, önce düz giriyor, sonra viraj alıyor, biraz daha gidiyor bir viraj daha, bir U dönüşü, tekrar düz vs. Ben bu durumu görünce, ‘‘Ah!’’ dedim, yüksek sekle, ‘‘İmzaya yetişemeyeceğim.’’ Yanımda kimse yok, kendi kendime konuşuyorum. İyi ki de konuşmuşum, o sırada arkamda yürümekte olan bir dost duymuş söylediklerimi. ‘‘Pakize Hanım siz bu kuyruğa girmeyeceksiniz ki, siz protokol kapısından gireceksiniz’’ dedi. Öyle ya! Nasıl da akıl edemedim. Alışılmışım her sene gidip o kuyruğa girmeye, yeni duruma alışamadım henüz.

İçeride kalabalığı yara yara ilerlemeye çalışırken uykumu alamadığım için sesimin soluğumun çıkmadığına üzülüyorum bir yandan. Birden buraya şarkı söylemeye değil, kitap imzalamaya geldiğimi hatırladım. Oh! Çok şükür.

Gerçi akşama onu da yapacağım ama, daha çok var. Akşama kadar Allah Kerim.

Standa geldim, masaya oturdum. Şükür, kâbusum kabus olarak kaldı, hayata geçmedi. Fuarın kalabalığından bana da pay düştü. 7. sokağı protesto eden olmadı. Zaten hiç kimse olmasa da kendi kalabalığımız bize yeterdi. 2 m.'ye 2 m. standda tam 12 kişiydik, m2'ye 3 kişi düşüyordu. Stand dediğim derme çatma bir şey, bir ara biri raflardan birine sırtını dayamak gafletinde bulunmuş, yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya kaldık. Bu sırada kafama birkaç kitap isabet etti. Allah'tan şimdiki kitaplar öyle eski dünya klasikleri gibi ciltli miltli değil, yoksa başı kitapla fiziki olarak derde giren ilk ve tek insan olarak tarihe geçecektim.

Kitapları imzalıyorum ama bu arada ‘‘Pakize Hanım’’ diye yanıma yanaşana şüpheyle bakıyorum. Her an istek bir şarkı olur mu diye tetikteyim. Acaba sahne elbisemi giyip gelseydim, daha mı iyi olurdu?

İlk onbeş dakika duruma adapte olamadım. Sanki ben mahalle muhtarıyım, imzaya gelenler de ikametgâh senedi için gelmiş vatandaşlar. En ciddi halimle, ‘‘Adınız soyadınız?’’ diye soruyorum. Neredeyse, ‘‘Baba adı, doğum yeri’’ diye devam edeceğim. Sonra toparladım kendimi. Kısa sohbetler yaptık, sevgilerimizi ilettik birbirmize. Annesi için kitap alan delikanlılar, yağmura rağmen taa karşı taraftan kalkıp gelen hanımefendiler, ‘‘Cuk cuk'larınıza bayılıyorum’’ (mış-muş'lar demek istiyor) diyen beyefendi... Hepsi harikaydı. Herkese teşekkür, teşekkür, teşekkür... Sevginiz için, ilginiz için, beni yüreklendirdiğiniz için.

Mış muş köşesi

İnsanların sokaklarda, ağaç ve duvar dibi gibi çeşitli yerlerde ihtiyaç gidermesinden yola çıkan Hindistan, ‘‘Hacet Giderme Müzesi’’ açmış.

‘‘Hindistan’’ deyip geçmeyin. Bakın! Ne akıllı adamlar, ya biz ne yaptık? ‘‘Buraya işeyen eşektir’’ yazıp geçtik.

Beyin göçü Rusya'yı vurmuş.

Nataşa göçü de Laleli'yi vurdu.

Bir zamanlar deve dolu memleketimizde develer gitgide azalıyormuş.

Trafiğe çıktığım zamanlar hiç de öyle gelmiyor bana.

Erkekler baba olunca depresyona giriyorlarmış.

Biz onların baba olmadan önceki hallerini de biliriz.

Roma hukuku unutmuş.

Sayın Roma! Bakarsınız biz de unutuveririz hukuku.

Türkler'de sinüzit Avrupa ülkelerinden daha yaygınmış.

Allahım bu dünyadan göçüp gitmeden iyi bir şeyin bizde daha yaygın olduğunu görmeyi, duymayı kısmet et şu kullarına. Amin.

Fazla titizlik boşanma nedeni olabiliyormuş.

Şunu iyi biliyorum ki, evli olsaydım asla bu nedenden boşanmazdım.

Her 100 kişiden 95'inin ağzında çürük diş varmış.

Geriye kalan 5 kişinin de zaten dişleri takma.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!