Güncelleme Tarihi:
Kimi seyirci kendi yaşayamadığı aşkları izlemekten hoşlanır, kimi de geçmişte yaşadıklarını hatırladığı için sever bu tür yapımları.
Söz konusu aşk filmleri olduğunda bu kahramanları canlandıran oyuncular ön plana çıkıyor elbette.
Bazen kamera karşısında iki aşığı canlandıran oyuncuların kimyası birbirine öylesine uyar ki seyirci onları gerçekten birbirlerine aşık bile sanmaya başlar. Aradan yıllar geçse de birlikte rol aldıkları o yapımla hatırlar bu oyuncuları.
İster misiniz, hem Hollywood'dan hem de ülkemizden sinemaya damgasını vuran, anlatılan hikaye ile milyonların kalbine dokunan bu tür filmlerin kahramanlarını bir hatırlamayı. Bakalım hangi yıldızlar, hangi yapımlarla nice gönüllere damgasını vurmuş.
ASYA İLE İLYAS'IN AŞKI HİÇ UNUTULMADI
"Yeşilçam ve aşk" denildiğinde ilk akla gelen yapımlardan biri Selvi Boylum Al Yazmalım kuşkusuz...
Başrollerinde Türkan Şoray, Kadir İnanır ve Ahmet Mekin'in yer aldığı film, Kırgız yazar Cengiz Aytmatov'un Kırmızı Eşarp adlı eserinin bir uyarlaması.
Yönetmen koltuğunda Atıf Yılmaz'ın oturduğu 1978 tarihli film, köylü kızı Asya ile kamyon şoförü İlyas'ın aşkı üzerine kurulu. İlk görüşte birbirlerine aşık olan Asya ile İlyas evlenir ve bir çocukları olur. Ama sonra araya zorluklar girer.
Sonuç olarak Asya deli gibi sevdiği İlyas ile kendisine zor gününde yardım eli uzatan Cemşit arasında seçim yapmak zorunda kalır...
Gerisi ve bu unutulmaz öykünün sonu ise Selvi Boylum Al Yazmalım filminde gizli.
Türk sinemasının iki büyük ustası Türkan Şoray ile Kadir İnanır, Sevgi Boylum Al Yazmalım filmi sayesinde milyonlarca kişinin hafızasına İlyas ve Asya olarak kazındı. Aradan geçen yıllar ve ikisinin de oynadığı filmler bile bu gerçeği değiştiremedi.
Filmin Cemşit karakterini usta oyuncu Ahmet Mekin canlandırıyordu.
OTOBÜS PENCERESİNDEN ÖPÜCÜK SAHNESİ HAFIZALARA KAZINDI
Gelelim Yeşilçam’dan unutulmaz başka bir aşk öyküsünü…
Birçok sinemasever, otobüsün açık penceresi kenarında oturan genç ve güzel kadını hatırlar elbette.
Ama o görüntüyü asıl ölümsüz kılan otobüsün tavanından sarkan yeşil gözlü ve yakışıklı bir genç adamın açık pencereyi fırsat bilerek o genç kıza öpücük kondurmasıydı.
Filmi izleyip unutamayanlar çoktan Ah Nerede'den söz ettiğimizi anladı. 1975 tarihli bu romantik komedinin yönetmeni Orhan Aksoy’du.
Senaryosunda Sadık Şendil’in imzası olan Ah Nerede’nin başrollerinde Gülşen Bubikoğlu ile Tarık Akan vardı. Ama kadrodaki diğer isimler de tam bir yıldızlar geçidi gibiydi…
Halit Akçatepe, Adile Naşit, Hulusi Kentmen, Ekrem Dümer, Nubar Terziyan…Kısacası Yeşilçam’ın o dönemdeki bütün ünlüleri kamera karşısına geçmişti.
Tarık Akan ve Gülşen Bubikoğlu, filmde canlandırdıkları Ferit ve Zehra karakterleriyle unutulmazlar arasına girdi. Bu arada Tarık Akan'ın romantik jön karakterlere hayat verdiği birçok filmde yine Ferit adlı karakterlere hayat verdiğini hatırlatalım.
Ah Nerede adlı romantik komedi, dönemin Türk sinemasındaki farklı kuşaklardan yıldızları bir araya getiriyordu.
BİR DEĞİL BİRÇOK FİLMDE BİRLİKTE OYNADILAR: Yeşilçam ve "ikili" denilince akla gelen isimler arasında Ayşen Gruda ile Şener Şen de yer alıyor. Gruda ve Şen, filmlerde genellikle yardımcı rollerde oynardı. Birbirlerini sever ama kavuşmak için birçok zorluğa da göğüs germeye mecbur kalırlardı. Yine de sonunda gülen, onların hayat verdiği karakterler olurdu. Gruda ve Şen'in filmlerde seyirciyi gülümseten karakterler olarak milyonların gönlünde yer ettiğini hatırlatalım.
KAÇ NESİL SEVGİLİSİNE 'MAVİ MAVİ' DİYE SESLENDİ
1980'li yıllara gelindiğinde sinema perdesinin iki vazgeçilmez oyuncusu vardı: İbrahim Tatlıses ve Hülya Avşar... O dönemde Tatlıses şöhretinin doruğundaydı, Avşar da kariyer basamaklarını hızla tırmanmaya başlamıştı.
İkili, o dönemde birçok filmde birlikte kamera karşısına geçti. Ama bunların içinde en unutulmazı, 1985 tarihli Mavi Mavi oldu. Yönetmenliğini de Tatlıses'in üstlendiği filmin aynı adlı şarkısı da birkaç neslin hafızasına çoktan kazındı.
Bu filmde Tatlıses, yoksul otobüs şoförü Kerim'e, Avşar da şımarık zengin kızı Sibel'e hayat verdi.
Her ne kadar klişe bir konusu olsa da Mavi Mavi, 1980'lerin en çok izlenen filmlerinden biri olarak tarihe geçti.
Aslında klişe bir öyküye yaslanan Mavi Mavi, döneminin en çok izlenen filmlerinden biri oldu.
FİLMİ İZLEYEN GÖZYAŞLARINA BOĞULDU
Şimdi biraz daha yakın tarihe gelelim... Takvim yaprakları 2008 yılında dursun. Biz de Issız Adam filmini hatırlayalım.
Yönetmenliğini Çağan Irmak'ın üstlendiği film, zamanında sinema salonlarında izleyici rekorları kırdı. Hatta bununla yetinmeyip o salonları dolduran seyirciyi de gözyaşlarına boğdu.
Üstüne üstlük uzun süreli ilişkilerden kaçan erkekleri tanımlamak için kullanılan 'ıssız adam' ifadesinin dilimize yerleşmesine de neden oldu.
İlişkilerine tek gecelik diye başlayan Ada ile Alper'in aşkı filmi izleyen seyircinin hafızasından yıllarca çıkmadı.
Ana karakterlerini Cemal Hünal ile Melis Birkan'ın canlandırdığı film, 3 milyon kişi tarafından izlenerek bir rekora da imzasını attı.
Issız Adam, Thomas Mann'ın Çılgın Kalabalıktan Uzakta adlı kitabını da yeniden gündeme taşıdı.
FİLMDE İKİ AŞIĞI CANLANDIRIP GERÇEK HAYATTA İKİ KARDEŞ OLDULAR
Gözyaşı demişken başka bir filmi anmadan geçmeyelim. Çünkü onun ana karakterlerini oynayan iki oyuncu bu filmin setinde tanışıp birbirlerinin dostu, kardeşi oldular. Hatta yıllar sonra başka bir filmde daha birlikte kamera karşısına geçtiler.
Bu ünlü film, yönetmenliğini James Cameron'ın üstlendiği hem gişe hem de Oscar rekortmeni olarak tarihe geçen Titanik.
1997 tarihli film, meraklılarının hala ilgi odağı olan ünlü transatlantik Titanik'in batışı üzerine kuruluydu aslında. Ama ana odağında Kate Winslet'ın canlandırdığı Rose ile Leonardo DiCaprio'nun oynadığı Jack vardı.
Titanik filmi 19 Aralık 1997'de dünya çapında gösterime girdi. Kısacık zamanda büyük ilgi çekti. Kate Winslet ile Leonardo DiCaprio'nun ünlerine ün kattı. Bu arada 11 dalda Oscar kazandı.
Titanik filminin ardından Winslet ve DiCaprio, birçok filmde rol aldı. Ama milyonlarca seyirciye sorarsanız onlar hala Rose ve Jack.
Kate Winslet ve Leonardo DiCaprio, Titanik'ten sonra Revolutionary Road adlı filmde de birlikte rol aldı.
TEK GECELİK DİYE BAŞLADI NERELERE GELDİ
Julia Roberts'ı tanımayan yoktur büyük olasılıkla... Elbette onun hayranları hangi film sayesinde şöhreti bulduğunu da hatırlar... Pretty Woman (Özel Bir Kadın).
Sinemanın bir değil birkaç dönemine en yakışıklı aktörlerden biri olarak damgasını vuran Richard Gere ile başrolleri paylaştığı film Roberts'ın kariyerinde önemli bir dönüm noktası oldu.
Garry Marshall'ın yönettiği 1990 tarihli film, zengin bir iş insanıyla bir hayat kadını arasında yaşananları konu alıyordu.
Birlikte bir gece geçiren ikili, bir hafta boyu sevgili rolü oynamaya başlar. Sonunda olaylar milyonların kalbine dokunan bir aşk öyküsüne dönüşür.
Bir dönemin en ünlü romantik komedilerinden biri olan Özel Bir Kadın'ın kahramanları Edward ve Vivian da seyircinin hafızasından geçen yıllara rağmen hiç silinmedi.
Julia Roberts, bu film sayesinde yıldızını parlattı.
JOHN İLE JANE KANLI BIÇAKLI AYRILDI
Elbette sinemada birçok aşk filmi çekildi ama bir tanesi var ki başrol oyuncuları önce birbirlerine aşık olup yuva kurdu, sonra da kanlı bıçaklı bir halde ayrıldı.
Bu filmin adı herkesin tahmin ettiği gibi Bay ve Bayan Smith (Mr and Mrs Smith)… Dough Liman'ın yönettiği 2005 tarihli filmin başrollerini Angelina Jolie ve Brad Pitt üstleniyordu.
John Smith ve Jane Smith adını kullanan iki ajanın öyküsü üzerine kurulu olan filmin setinde Jolie ve Pitt birbirlerine aşık oldular. Hatta Pitt, Jolie için o sırada evli olduğu Jennifer Aniston'ı bile boşadı.
Özetle, set aşkı gerçek hayata taşındı. Başlarda çift, altı çocuklarıyla birlikte mutluydu, hatta evlendiler bile. Ama sonunda birbirleriyle kanlı bıçaklı olarak ayrıldılar.
Öyle ya da böyle bir zamanların Brangelina'sının aşkının başladığı bu film sayesinde seyirci de onları birbirleriyle didişen John ve Jane olarak hatırlıyor şimdi.
Jolie ve Pitt'in aşkı bu filmin setinde başladı. Altı çocuğun üstüne sekiz yıl süren bir davanın ardından sonunda resmen boşandılar.