Sürüne sürüne erkek olmak

Güncelleme Tarihi:

Sürüne sürüne erkek olmak
Oluşturulma Tarihi: Aralık 13, 2010 17:01

Nü.kollektif, Mısır Çarşısı patlamasından sorumlu tutulup, yargıyı ikiye bölen feminist sosyolog Pınar Selek’in araştırmalarından derlenen ‘Sürüne Sürüne Erkek Olmak’ kitabını sahneliyor.

Haberin Devamı

Oyun, erkeğin ‘erkek’ olmasında askerliğin etkisi ve askerlik sonrası kadına şiddeti konu alıyor. İlk gösterimi geçen hafta yapılan ‘Sürüne Sürüne Erkek Olmak’, ay sonuna kadar Kooperatif Art&Performans Hall’da izlenebilir. Yönetmeni Ülfet Sevdi ile konuştuk.

Biraz Nü.kollektif’i tanıyabilir miyiz?

- Nü.kolektif olarak biz üretimlerimizde biçimle olduğu kadar içerikle de ilgileniyoruz. Biçimsel ve kavramsal sanatı bir arada kullanarak disiplinler arası bir yaklaşımı benimsiyoruz. Aynı zamanda sanat eserleri arasındaki kesin çizgileri ortadan kaldırarak, sosyal bilimlerin, güzel sanatların ve gösteri sanatlarının, modern ve modern olmayan yaklaşımlarını kullanarak, kendi tarzımızı oluşturacak üretimler yapmaya çalışıyoruz.

Sürüne sürüne erkek olmak

Haberin Devamı

Bu araştırma üzerinde çalışma fikri nasıl oluştu?

- Ben Pınar’ın (Selek) araştırmasını ilk okuduğumda, 57 erkeğin anlatısı aslında bir erkek, dedim kendi kendime. Oyun yapma fikrimi ilk kez Yasemin Öz ile paylaştım. Yasemin de “Çok iyi olur” dedi. Pınar’a mail attım. Pınar da “Neden olmasın” deyince başladım oyun hakkında okumaya.

Peki, bir araştırmayı oyunlaştırmak zor mu?

- Uzun bir süre erkeklik, militarizm, ulus, devlet, düzenli ordu ve milliyetçilik hakkında okumalar yaptım. Ordu ve zorunlu askerlik bütün bu kavramları içine alıyordu. Özellikle Pınar’ın kitabını ilk okuduğumda da bunu gördüm. “Böyle bir eğitimden geçen erkek, sivil hayata yani bizlerin, kadınların arasına geldiğinde ne yapar? Dövmeden, öldürmeden nasıl durur? Askerlik dediğimiz şey düşmanını yok etmek üzere kurulu bir eğitim biçimi değil mi? Askerlik sonrası erkeğin yok etmesi gereken düşmanları kim?” soruları beni metine kadınları eklememe yol açtı. Ve ortaya çok güzel bir oyun çıktı.

TEK TİP VATANDAŞ OLAN 57 ERKEK

Kitapta 57 farklı erkek figürü var. Sizin oyununuzdaki karakterler kimler?

- Oyun iki kadın ve iki erkek karakterden oluşuyor. Daha öncede söylediğim gibi araştırmada yer alan erkekler benim için aslında tek erkekti. Pınar’ın araştırmada bahsettiği gibi hepsi aynı kabın içinde pişerek aynı kalıpta oluyorlar. Her erkeğin ayrı hikâyesi olsa da, süreçte aynı ideolojik fikirde eğitilerek devletin tek tip vatandaşları oluyorlar. Bir vatandaş olarak da devletin onlara vatandaş olarak verdikleri görevi, nefes almak kadar doğallaştırıp yerine getiriyorlar. Oyunda yer alan dört karakter organik bir biçimde yani aynı hikâyede buluşmuyorlar. Herkes kendi hikâyesini anlatıyor. Aynen araştırmada olduğu gibi; söz kimdeyse, o konuşuyor. Baştan sona bir kişinin hikâyesini dinlemiyorsunuz. Oyun baştan sona hiç durmayan bir performans.

Haberin Devamı

Bir kadın olarak, erkeklerin dünyasını yorumlamak nasıl bir his?

- Biz kadınlar babalarımızın, kardeşlerimizin, sevgililerimizin, kocalarımızın, komşu çocuklarının, yani tüm erkeklerimizin askerlik anılarını dinleyerek büyüdük. Kadınların işinin olmadığı yer askerlik. Diğer erkeklere anlatırken aslında bize anlatıyorlardı nasıl erkek olduklarını. Askerlik onları erkek yapmıştı, onlar da bu erkeklikleri ile övünüyorlar ve yeri geldikçe de bize gösteriyorlardı. Ben kadın karakterlere bu askerlikten ve askerlik sonrası erkeğin şiddetinden nasıl etkilendiklerini gösteren, durumun nesnesi konumundan öznesi konumuna koymaya çalıştım.

ASKERLİĞİN ACISINI KADINLAR DA ÇEKİYOR

Haberin Devamı

Askerlik hayatı ömür boyu sürüyor yani?

- Askerliği erkek yapıyor ama kadının bundan canı yanıyor. O yüzden, askerlik masum değil. Kadına yönelik şiddette kadın cinayetlerinde askerliğin de payı var. Askerlikte öldürmeyi, ezmeyi öğrenen erkek, sivil hayatta da bunu devam ettiriyor. Erkekliğini, karşıtı üzerinde, yani kadına göstermesi gerekiyor. “Şiddet toplumu olduk diyoruz” ama bunu devlet kendi organıyla erkeğine öğretiyor.

Siz, bu oyunu nasıl tanımlarsınız?

- Şarkılı, müzikli, eğlenceli bir askerlik komedisi bizim oyun. Sürekli
katmanlaşan yapısı var. Seyircinin
nereye bakacağını şaşırdığı, hiçbir şeyin oyun içinde bir daha tekrar edilmediği, gittikçe bir makineye dönüşen bir oyun kurmaya çalıştım. Bu oyunu,
ülkenin ordu tarihinden bağımsız düşünerek izleyemeyiz. Bu yüzden
tarihi süreci oyuna nasıl aktarabilirim soruları beni mehteranlara, minyatürlere, fasıllara götürdü. Derinliği olmayan, minyatürleşen hareketler dediğim bir hareketler dizgesi çıktı.

Haberin Devamı

OYUNA İLGİ PINAR’A İNANCI GÖSTERİYOR

“PINAR Selek’le biz, 5 sene önce Esmeray’ın Cadının Bohçası adlı stand-up gösterisinin galasında tanıştık. Ben tabii ki öncesinden Pınar Selek’i kitaplarından ve feminist kimliğinden tanıyordum. Eylemlerde ve feminist çevrede birçok kere yolumuz kesişti. Bu oyun, bizi birbirimize de yakınlaştırdı. Mısır Çarşısı davasıyla ilgili gelinen bu
noktada bütün ekip olarak Pınar Selek’e ‘hâlâ tanığız’. Oyunun başarısını Pınar’a borçluyuz. Bu tanıklığımız diğer tanıklıklar tarafından destek buldu. Oyuna ilgi aynı zamanda Pınar’a olan inancı gösteriyor.”

Adres: Kooperatif Art Performance Hall, Mahyacı Sokak (Ağa Camii arkası), Rumeli İş Hanı, C Blok 88-12, Beyoğlu / 0212 245 82 48

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!