90'ların efsane ünlü isimlerindendi... 'En popüler dönemimde işi bırakıp, evlendim'

�Müzik yolculuğunuz nasıl başladı? Sanatçı Nilüfer hayatınıza nasıl dahil oldu?

- 1991 yılında Ankara’da bir otelde şarkı söylerken, Nilüfer ekip arkadaşlarıyla içeri girdi. Beni dinledi, sonra masasına davet etti ve sesimi çok beğendiğini söyledi. Beraberinde vokale ihtiyacı olduğunu iletti. İki gün düşündükten sonra kabul ettim. Nilüfer ile beş yıldızlı bir dönem yaşadım. Bir gün “Sana albüm yapmak istiyorum” dedi. Yıl 1994’tü ve hikâyem bu albümle başladı. Türkiye’de çok çabuk kabul gördüm. Peş peşe iki albüm yaptı Nilüfer benimle, yapımcılığını da o üstlendi.

ÂŞIK OLUNCA İŞİ BIRAKTIM

�Peki her şey bu kadar güzel giderken neden bir anda bıraktınız?

- Âşık oldum. Büyük bir aşktı. En popüler dönemimdi. 1996’da evlendim. Evlenmeden önce Nilüfer’i aradım, “Biz evleniyoruz” dedim. Küçük bir şok geçirdi. Ben kararımı vermiştim, sevdim, âşık oldum, evlendim. Kızım Aslı dünyaya geldi. Şu an 26 yaşında. Evlilik hayatını çok sevdim. Zaten büyük bir aşkla evlenmiştim. Arada birkaç iş yaptım ama sanat disiplin ister.

�Hiç pişman oldunuz mu?

- Hiç ama hiç pişman değilim. Dolu dolu 25 yıl geçirdim. Annelik yaptım, kızım Aslı’nın bol bol fotoğraflarını, videolarını kaydettim. Eski eşim, müzik sektöründe olmamla ilgili asla karışmadı, karışmazdı da. Çok modern bir insandı.

�Peki, sektöre ara vermeseydiniz Asya bugün nerede olurdu sizce?

- Kesinlikle çok daha iyi yerlerde olurdum, bunu biliyorum. İsim vermeyeyim ama Nilüfer, Ajda Pekkan gibi sonsuz kredisi olan isimler gibi... Onlar bunu hak etti. Ben de o kulvarda olurdum. Ama şimdi yeniden başlar gibi başladım bu cover ile. Çok heyecanlıyım, çok emek veriyorum.

ARKAMDA KAPI GİBİ NİLÜFER VARDI

�Bu yola yeniden girdiğinizde kırıldığınız insanlar oldu mu?

- Hayır, beni o anlamda kimse incitmedi. Bildiğim tek şey; arkamda kapı gibi hep Nilüfer vardı. Belki de onun ekibinde olmamdan dolayı kimse bana o cesareti göstermedi. Zaten yapı olarak biraz mesafeliyim. Hele şimdi panter gibi oldum! Sosyal biri değilim. İçe dönük ve duygusalım. Lüksüm yok, sade bir hayat yaşıyorum.

�Zamanla bir vefasızlık oldu mu? Beklediğiniz bir şeyler var mıydı?

- Hiç olmadı, zaten bir beklentim de yoktu. Aramadım, aranmadım. Demet’le (Sağıroğlu) hiç kopmadık. Aşkın Nur Yengi ile bir kafede karşılaştık. Suat Suna ile de “Pişmanım” şarkısı vesilesiyle iletişimde olduk. Onun dışında pek yok. O dönemin insanları bozulmadı. Zaten şimdi 90’lar diye anılıyor ya, çok değerli bir dönemdi.

�Mevcut sanatçılardan kimleri dinliyorsunuz?

- Açıkçası takip etmiyorum. Arabada radyo dinlerim, bazılarını tanımıyorum ama “güzel ses” diyorum. Rap çaldığında ise hemen değiştiririm, tahammülüm yok. Müzikalitede de bir iyileşme göremiyorum. Bu da geçecek bence. Ama “Kimleri beğenirsiniz?” derseniz: Şebnem Ferah’ı çok severim, hayranıyım. Ajda Pekkan tabii ki, Nilüfer, Sezen Aksu… Onlar bizim baş tacımız. Erkek seslerden Tarkan, Ümit Sayın… Ama her şeyden önce bozulmamışlık, iyi kalpli olmak çok daha önemli.

�Arabesk dinler misiniz?

- Şu anda arabesk bir şarkıya cover yaptım: “Hatıran Yeter.” Bilindik, kıymetli bir şarkıydı, ilk defa pop tarzında okundu. Kendi tarzımla, duygu katarak söyledim. Çok severek sahnede de yerine göre okuyordum. Dinleyicilerden yorumlar geliyor. Birisi “Abla, sen arabesk okuma” demiş. Zaten arabesk okuyamam ki! Ama bana çok yakıştığını düşünüyorum. Bazen an geliyor, Türk sanat müziği de okuyorum.

Genel olarak arabesk dinlemem ama Müslüm Gürses’i çok severdim. Özellikle “Sandık” albümünden itibaren… O albüm Murathan Mungan destekliydi, çok kıymetliydi. “Hatıran Yeter” klibi ve fotoğraflarını her zamanki gibi Safa Gülsoy’a emanet ettim.

RESİMLERİMİ BAĞIŞLADIM

�Siz aynı zamanda resimle de ilgileniyorsunuz değil mi?

- Evet, bir dönem ilgilendim. Atölyelere gittim, dersler aldım. Sosyal sorumluluk projeleri için resimlerimi bağışladım, çocuk köyüne destek verdim. Evimde hâlâ duvarları süsleyen emek verdiğim resimlerim var. Hatta bir dönem dünyada birincilik kazanmış bir hocadan bire bir ders aldım. O süreç de benim için çok keyifliydi.

Kendime karşı çok cimriyim

�Tutumlu mu yoksa bonkör mü?

- Kendime karşı çok cimriyim. İhtiyacım olan bir şey bile olsa alternatif ararım. Ama sevdiklerime, sokaktaki canlılara –kedi, köpek fark etmez– elim açıktır. Onlara yağdırırım resmen.

�Peki hiç yatırım yaptınız mı?

- Evet, çok şükür bu konularda bir mağduriyetim olmadı. Ama sahneyi de çok seviyorum. Bugün hâlâ bireysel olarak işler yapabiliyorsam, bu da akıllı yatırımlar sayesinde. Kendi seçimlerimle, kendi istediğim gibi hareket ediyorum. Bu anlamda hep şükretmişimdir.

Estetiğe karşı değilim

�Yaşınızı hiç göstermeyen nadir sanatçılardansınız...

- Eskiden “70 yaş iş bitmiş” derlerdi. Ama o, o zamandı. Artık her şey daha bilinçli. Yaşam ve beslenme tarzlarımız değişti. Kadınlarda yaş, içsel olarak ilerlemiyor. İçimiz başka, dışımız başka… Olumlu anlamda söylüyorum bunu.

�Peki estetikle aranız nasıl?

- Bazı şeylerin yapılmasına karşı değilim. Bende botoks ve burun ameliyatı var. Elbette ki 25 yaşında değiliz. Ufak tefek dokunuşlar olur, ekran zaten her şeyi farklı gösteriyor. Ama fazla ellemiyorum.