İstanbul Moda Haftası nasıl magazin haftasına dönüştü?

Tarih: 12 Ekim Çarşamba, saat 21.30 suları. Yer: Zorlu Performans Sanatları Merkezi. Mercedes-Benz Fashion Week İstanbul’un sekizinci sezonunda Özgür Masur defilesini izleyeceğiz. Başlamasına dakikalar var. Davetliler salondaki yerlerine oturmaya çalışırken zorlanıyor. Çünkü magazin kameralarından oluşturulmuş ışıklı barikatlar ön sıralardaki ünlü ve sosyetik isimlerden görüntü almanın ve moda dışında her şeyle ilgili konuşmanın peşinde. Gündem üç ana soru etrafında dönüyor: “Nasıl zayıfladınız?”, “Ne zaman evleneceksiniz?” ya da evliyse “Boşanacağınız yönünde çıkan dedikodular doğru mu?” Yanımda oturan gazeteci Ayşe Brav sinirleniyor: “Böyle bir görüntü dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir. Neden bir moda defilesi öncesi magazin ordusu podyum kenarına barikat kuruyor ki? Kim var orada canım?” diye kafasını uzatıyor. Ve evli mutlu hamile şarkıcı Gülşen’i görüyor.

Kendini gösterme çabası
Dünyanın hiçbir moda haftasında gazeteciler defile için ön sıralarda oturan ünlülere mikrofon uzatmaz. Bu aslında modayla ilgili olması gereken deneyimi ucuzlatan bir şey. Paris’te, Milano’da, New York’ta, Berlin’de durum hep aynı. Moda haftasında moda izleniyor, moda konuşuluyor, moda paylaşılıyor, hepsinden de önemlisi modaya saygı duyuluyor. Ama Türkiye’de moda hep ikinci planda kalıyor.
İstanbul Moda Haftası konusunda yorumlarını öğrenmek için telefon açtığım lüks marka danışmanı Demircan Erdoğan’ın sözlerini aynen aktarıyorum: “Düzenli olarak dünyadaki tüm moda haftalarını takip etmeme rağmen İstanbul Moda Haftası’nda bir defile dahi izlemedim. Çünkü Türkiye’de yapılan şey moda haftası değil. Ünlülerin, yarı ünlülerin ve ünlü olmaya çalışan insanların ilk sırada oturup kendini gösterme çabası.”

Demircan Erdoğan’ın sözleri çok sert gelebilir ama moda haftasında bir magazin gösterisi olduğunu da hafta içinde çıkan haberlerde gördük. Kanseri yendikten sonra ilk kez nefis ve çok anlamlı bir koleksiyon sunan Bahar Korçan değil, 72 yaşındaki Nebahat Çehre’nin deri pantolonu ve göğüs dekoltesi daha çok konuşuldu. Oysaki Bahar Korçan, ‘Toz’ isimli koleksiyonunda insanın tozdan yaratıldığı ve toza dönüşeceği düşüncesinden yola çıkmış, kendi desenlerini tablolara dökmüş, el boyaması ipekler kullanmıştı. Üç yıllık bir çalışmanın ürünü olan koleksiyon, resim, heykel ve modayı ilham verici bir sentezde birleştirmişti. Olağanüstüydü.
Yine aynı şekilde moda haftasının en iyi üç defilesinden biri olan ‘DB Berdan’ defilesi, Demet Kutluay’ın boşanma açıklamasından hemen sonra Raşit Bağzıbağlı defilesinde podyumda dans etmesi yüzünden arada kaynadı. Ertesi günün magazin gündeminde moda değil, ünlü çiftin boşanması vardı.
Deniz ve Begüm Berdan’ın birlikte tasarladıkları markaları DB Berdan, ‘Riot Not Quiet’ isimli defilesinde, modadaki cinsiyet dayatmalarına meydan okudu. Defilenin üç büyük sürprizi vardı: Athena’nın ‘Ses Etme’ klibinde bir drag queen’i canlandıran Nurtopu Saçan (Onur Gökhan Gerçek), muhteşem sesiyle büyüleyen ses sanatçısı Nuri Harun Ateş, cool tavırları ve özgüveniyle podyumu sarsan Rüzgâr Erkoçlar.

En iyi mekan seçimi
İstanbul Moda Haftası’nın artılarına ve eksilerine gelince; birincisi, mekân seçimi; şimdiye kadarki en iyi seçimdi. Zorlu PSM, haftanın, her açıdan derli toplu olmasını sağladı. Yeme-içme ve alışveriş mekânlarına olan yakınlığı katılımcılara ‘street look’ göstermeleri için doğal set imkânı verdi.
Arzu Kaprol, fütüristik çizgilerle dikkat çeken koleksiyonunu sunarken, ünlü isimlerin akınına uğrayan Hadise’nin tasarımcı kız kardeşi Derya Açıkgöz; defilesinde Kafkas kültüründen esinlendi. Defileyi Hadise de tabii ki en ön sıradan izledi. Şöhret patlaması yapan diğer iki defile ise Selma Çilek ve Özgür Masur oldu. Türkiye’yi global moda sahnesinde başarıyla temsil eden Bora Aksu da İlkbahar/Yaz 2017 koleksiyonunun ilhamını, çok sevdiği anneannesinin genç kızlığına doğru yaptığı hayali bir yolculuktan aldı.