Güncelleme Tarihi:
DİLAN Çiçek Deniz, Harper’s Bazaar dergisinin yeni sayısına kapak oldu. Oyuncu, “Cannes Film Festivali’ne Türkiye’den düzenli katılan isimlerden birisin. Kırmızı halıdaki yürüyüşte zihninden neler geçiyor?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“O yürüyüşün bir matematiği var aslında. Ne kadar duracağın, nereye bakacağın, arkandaki kişiye alan bırakıp bırakmadığın. Ne çok bakıyorsun kameraya ne de tamamen görmezden geliyorsun. Hem görünmek hem de kaybolmamak gerekiyor. Ve bütün bunları yaparken doğal görünmeye çalışıyorsun. O yüzden kendimi satranç oynuyormuş gibi hissediyorum.”
Deniz, moda ile sinemanın iç içe geçtiğinden de bahsetti:
“İkisi de hikâye anlatma biçimi. Karakterin ne giydiği, nasıl göründüğü senaryonun bir parçası. Kırmızı halı da bunun uzantısı. Kıyafet fikirle buluşmuyorsa, sadece bir dekordur. Moda benim için bir ifade biçimi ama sadece kendimi anlatmak için değil, bazen hiçbir şey söylememek için de. Ne giydiğim, o gün dünyayla ne kadar temas etmek istediğimi bile belirliyor.”
“Sahnesinde üç yıldır yer aldığım ‘Amadeus’un filminde oynamak isterdim. O dünyaya yeniden ama bu kez kamera karşısında girmek.”
Oyuncu ayrıca canlandırdığı karakterle arasına köprü kurduğunu da belirtti:
“Evet, ama bilinçli yapmıyorum. Bazen sette, sahne ortasında bir şey tetikleniyor. O anda karakterle aramdaki çizgi bulanıklaşıyor. O köprü çoğu zaman benim bile fark etmediğim bir yerden başlıyor.”
Deniz, gerçek hayatta kolay ifade edemediği bir duyguyu, oyunculuk sayesinde dışa vurduğunu söyledi:
“Bazı sahnelerde kendime şaşırıyorum. Nereden geldiğini bilmediğim bir dürtüyle hareket ediyorum. Sonradan fark ediyorum ki o duygu zaten bende varmış; sadece yeri yokmuş. Hayatta dile dökemediklerimi bir karakterin ağzından söylemek arındırıcı oluyor.”
Dilan Çiçek Deniz, hayatta yapmak istediklerini şu şekilde sıraladı:
“Annemle Nepal’e gitmek, kendi kalemimden çıkan bir hikâyede oynamak ve hayvanlarla dolu bir çiftlikte yaşamak istiyorum.”
MERAK DUYGUSU BENDE ÇOK BASKIN
Dilan Çiçek Deniz, son 6 yılda kendine kattığı yenilikleri şöyle sıraladı:
“Merak duygusu bende çok baskın. O yüzden öğrenmek planladığım bir şey değil, kendiliğinden oluyor. Tiyatro, yazı, yapımcılık. Bu 6 yılda kendimi zorlamadan ama ertelemeden yaşamanın yollarını hem üretmeyi hem de durmayı öğrendim.”
Deniz, oyunculukta tekrar etmekten korktuğu şeyleri ise “Refleks haline gelen şeylerden korkuyorum. O sahnenin kokusu, ışığı, sabah kaçta çekildiği bile duyguyu değiştiriyor. Her seferinde yeniden keşfetmeyi seviyorum” diye açıkladı.
ZAMAN BENİ TÖRPÜLEDİ
Dilan Çiçek Deniz, “Zamanın üzerindeki etkisini nasıl tanımlarsın?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Zaman beni törpüledi ama aynı zamanda cilaladı da. Büyümek bir tür unutma sanatıymış. Bu yolculuğu bir başlıkla tanımlasam: Hâlâ yoldayım ama artık yürümeyi seviyorum.”