Son 20 yılın en iyileri

Güncelleme Tarihi:

Son 20 yılın en iyileri
Oluşturulma Tarihi: Şubat 10, 2013 00:00

Haberin Devamı

Güçlü olanın kazandığı, 200’den fazla dizinin bir avuca indiği dönemdeyiz. Ekran sadeleşiyor, iyi olan kazanıyor. Bugüne kadar televizyonun gördüğü en başarılı işler, küme düşen vasat hikâyelere ilham verebilir.

Süper Baba (1993-1997) 90’ların başında bir süre Fiko’nun ailesiyle Çengelköy’de yaşadık. Fikret (Şevket Altuğ) ve Elif (Bennu Yıldırımlar) bir türlü kavuşamadı. Ortaköy sahilindeki biralar Fiko’nun derdine çare olmadı. Çocuklar süper babalarının aşkıyla büyüdü. Ve o Yeni Türkü şarkısı her cuma akşamı Türkiye televizyon tarihinin en masum, en içten hikâyesinin başladığını haber verdi.
İkinci Bahar (1998-2001) Memoli’yi bırakıp Samatya’ya transfer olduğumuz zamanlardı. Ali Haydar (Şener Şen) ve Hanım (Türkân Şoray) televizyonun en samimi çiftiydi. Meral Okay’ın Nebahat’i harika bir kasaptı. Nurgül Yeşilçay’ın yeşil gözleriyle tanışmak taze bir heyecandı. Uğur Yücel’in bir dönem yönettiği, Sulhi Dölek’in senaryosunu yazdığı, Sezen Aksu’nun o klasik şarkıyı armağan ettiği ‘İkinci Bahar’ bittiğinde perşembe akşamlarında tuhaf bir boşluk oldu.
Aziz Ahmet (1994) ‘Türk dizilerinde Uğur Yücel etkisi’nin ilk örneklerinden biri, hakkı asla tam verilmeyen Aziz Ahmet’ti. Ayşegül Aldinç sesi sigaradan çatlayan hep detone pavyon şarkıcısı Ceyda rolünde müthişti. Ahmet (Uğur Yücel) ‘Hastayım ulan sana!’ demekte baştan sona haklıydı. Kısa sürdü ama bir lokması bile ağzımızda nefis bir tat bıraktı.
7 Numara (2000-2003) Bugün ‘Leyla ile Mecnun’ komedinin fenomeniyse, 10 yıl önce de 7 Numara öyleydi. Senaryosunu genç oyuncuları yazıyordu. Kendi yazdıklarını oynamanın o öğrenci evinin gerçekçiliğine katkısı büyük oldu. ‘Akarı kokarı yok, temiz iş’ o dönemin favori repliğiydi.
Bir Demet Tiyatro (1995-2002) Geleneksel televizyon dizisi değil, bir tiyatro oyunu olsa da bugüne kadar yazılmış en sağlam karakterleri TV ekranına taşıdı. Mükremin Çıtır, hâlâ benzerine rastlamadığımız kadar etkili bir delikanlı karakteriydi. Ailenin ve mahallenin tüm fertlerini kendi sokağımızdan hissetmemizin yanında iyi komedi ve dozunda duyguyla harika bir denge yakalamıştı. Demet Akbağ her büründüğü kadını müthiş oynadı, Yılmaz Erdoğan yeni bir komedi üslubuyla alıştığımız kalıpları yıktı.
Alacakaranlık (2003-2005) Bir Uğur Yücel fenomeni daha Alacakaranlık’la doğdu. Kenan İmirzalıoğlu Deli Yürek’ten sonra nihayet kendi sesiyle oynuyordu. Uğur Yücel kusursuz bir Urfa aksanıyla, Settar Tanrıöğen Diyarbakır şivesiyle konuştu. Cinayet masasında jilet gibi FBI ajanlarının değil Tahir Kemal gibi Samsun içen gerçek adamların çalıştığını hatırlattı. Sezen Aksu yine müziği eski dostuna hediye etti. Hırsız Polis öncesi Alacakaranlık Yücel’in televizyon zirvesi oldu.
Ezel (2009-2011) Tabii ki ‘Yeğen’ replikleriyle, Tuncel Kurtiz’in özlü sözleriyle iz bıraktı. Ama Kurtiz’in başarısının yanında iyi uyarlama nasıl yapılır dersi verdiği için, son zamanların en sürükleyici işi olduğu için, Kenan İmirzalıoğlu en iyi performanslarından birini pek yakışarak sergilediği için televizyonun iyi listesinde haklı bir yer edindi.
Not: Bu listeye iyi bir finalden sonra girmeye aday iki dizi ‘Behzat Ç.’ ve ‘Kuzey Güney’. Eski klasiklerden Bizimkiler, Ferhunde Hanımlar, Kaynanalar gibi diziler başarılı olmalarına rağmen parlak TV yapımlarından çok birer günlük alışkanlıktı. Deli Yürek, Kurtlar Vadisi, Kara Melek gibi dizilerse fenomen olmak için illa ‘iyi yazılmak’ gerekmediğini kanıtladı.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!