Senfoni eşliğinde bir çocuğun Galatasaraylı olma hikayesi

Güncelleme Tarihi:

Senfoni eşliğinde bir çocuğun Galatasaraylı olma hikayesi
Oluşturulma Tarihi: Kasım 27, 2005 00:00

Bugüne kadar pek çok bestenin altına imzasını atan Kamran İnce, taraftarı olduğu Galatasaray için korolu bir senfoni besteledi. Bu, dünya tarihinde bir spor kulübü için bestelenmiş ilk senfoni.

Ankara’da Bilkent Senfoni Orkestrası ve Kültür Bakanlığı Çok Sesli Korosu ile kayıtları tamamlanan senfoninin dünya prömiyeri 9 Aralık’ta İş Kuleleri’nde gerçekleşecek. Gecede Yalçın Tura ve Timur Selçuk da birer eser seslendirecek. Galatasaray camiasından geniş bir katılımın beklendiği prömiyer öncesinde Kamran İnce ile beşinci senfonisi üzerine konuştuk.

2005 yılında 100’üncü yılını kutlayan Galatasaray, bu kutlamalara büyük bir senfoniyi de ekledi. Senfoni, Ersin Pertan’ın yönettiği ‘Kuşatma Altında Aşk’ ve bağımsız Amerikan sinemacılarından Madeline Schwartzman’a ait ‘Aphrodisiac’ filmlerinin müziğini besteleyen, akademisyen ve şef Kamran İnce’ye ait.

İnce, bir spor kulübü için senfoni besteleyerek dünya müzik ve spor tarihine de ismini yazdırdı. Böylece UEFA ve Süper Kupa şampiyonluğu gibi başarılarla Türkiye’de hiçbir kulübün ulaşamadığı başarıları yakalayan Galatasaray da, ‘Gerçekleri tarih yazar, tarihi de o dev adımlar’ sözlerini taşıyan senfoninin sözleriyle şimdi bir kez daha tarih kitaplarında yer alacak.

SENFONİ KOMİTESİ

Senfoni, özetle bir Galatasaraylı taraftarın yaşadıklarını notalara döküyor. Proje, Galatasaray Divan Kurulu üyesi ve Müzikotek’in patronu Dağhan Baydur’ın çabalarıyla ortaya çıktı. Amerika’da Memphis Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan İnce ile Baydur’un buluşması ise sekiz yıl öncesine dayanıyor.

İnce’nin bir albümünden çok hoşlanan Baydur, besteci ile ortak bir çalışma yapmak istediğini belirtir. Bir eser ısmarlamak ister ama eserin ne olacağı konusunda bir fikri yoktur. Fikir bundan yaklaşık 5 yıl önce ortaya çıkar. Baydur, besteciye 2005’te Galatasaray’ın 100’üncü yıldönümü olduğunu ve Galatasaray’ın onuruna bir senfoni yazmasının enterasan olabileceğini söyler.

Galatasaray Senfonisi düşüncesinin tohumları 2002’de somutlaşır ve kontratlar imzalanır. Galatasaray Kulübü bir senfoni komitesi kurar. Organizasyonu bu komite yürütür.

İnce, eserin ilk notalarını 2004’te kağıda döker. Senfoni şekillenmeye başlayınca da, Baydur’dan eserde bir de soprano, tenor ve boy soprano olmasını ister. Tenor Levent Gündüz, Soprano Tülay Uyar ve boy soprano olarak Anıl Kırkyıldız ile anlaşılır.

GİTTİKÇE COŞUYOR

İnce bu eserle klasik müzik dünyasında bir imza bırakmak istediğini vurguluyor: ’Benim beşinci senfonim. Ciddi bir eser. Bir sürü karışımlarla bir sentez yarattım. Dinleyenler, çok güzel melodiler duyacak. Taraftar sesleri işitecek. Günün birinde taraftarın diline bulaşabilecek şeyler de var içinde. Bütün duyguları içinde barındırıyor. Galatasaray taraftarları, hem duygulanacak, hem neşelenecek. Bütün senfoninin yönü, gittikçe büyümesi, gittikçe büyümesi ve büyük bir coşkuyla, zafer sarhoşluğunda bitmesi.’

İnce, birlikte çalıştığı Bilkent Senfoni Orkestrası (BSO) için de ‘Müthiş bir orkestra’ diyor. Büyük zevk alarak çalıştıklarını söylüyor.

Üç günde tamamlanan kayıtlar Bilkent Konser Salonu’nda yapıldı, yaklaşık 40 dakika süren bir senfoni ortaya çıktı. İnce, eserin CD’sini dördüncü orkestra çalışmasında çıkarmayı düşündüğünü söylüyor. Fakat, bu albümün ne zaman kaydedileceği konusunda bir fikri yok.

ÇOK BÜYÜK EPİK BİR ESER

Senfonide Galatasaray’ın ruhu, başarıları, gelişimi ile bağlantı kurmak istedim. Burada soprano anne, tenor baba, boy soprano da çocuk oluyor. Çocuk babasına bakıyor, babası Galatasaray taraftarı. Babasının heyecanını görüyor, taraftarın heyecanını görüyor, ‘Bu nasıl bir şey’ diyor ve sorgulamaya başlıyor. Ali Sami Yen adını duyuyor, ‘Bu kim?’ diyor. Senfonideki bütün hikaye, çocuğun yavaş yavaş Galatasaray kimliğinin farkına varması ve sonunda büyük bir coşkuyla kimliği üstlenmesi ile ilgili. Sonra anne-babası, taraftar, koro ve orkestra ile birlikte bunu kutlaması. Çok büyük epik bir eser.

KONSER SALONUNA FENERBAHÇE BAYRAĞI

Galatasaray Senfonisi’nin yaratıcıları doğal olarak koyu Galatasaray taraftarları. Fakat kayıtlarda yer alan Kültür Bakanlığı’nın koro sanatçıları ve orkestra üyeleri arasında Fenerbahçeliler de çok. Galatasaray Senfonisi çalan ve söyleyen Fenerbahçelilerle kayıtlar sırasında ilginç anlar yaşandı. Konser salonuna Fenerbahçe bayrağı asan sanatçılar ile Galatasaraylı sanatçılar sözlü tartışmalar yaptı. Şef Kamran İnce, bu konulara hiç girmek istemiyor, ‘Ben geldiğimde bayrağı kaldırıyorlardı’ diyor. Bu arada kendisinin de bir Galatasaray taraftarı olduğunu ve takımının maçlarını takip ettiğini belirtiyor.

ANIL, TÜRKİYE’NİN TEK BOY SOPRANOSU

Senfoninin en büyük özelliklerinden birisi de bir boy soprano kullanılıyor olması. Eskiden kadınların sahneye çıkmalarının yasak olduğu zamanlarda, erkekler hadım edilerek seslerinin soprano kalması sağlanırmış. Kastrato denilen bu sanatçıların sesleri, kadın sopranolardan daha çok beğenilirmiş. İngiltere ve Avusturya gibi ülkelerde, bugün küçük erkek çocuklarının olduğu korolar halen çok fazla. Senfonide boy soprano olarak yer alan 13 yaşındaki Anıl Kırkyıldız ise şef Kamran İnce’ye göre Türkiye’de tek.

Özel Ayazağa Işık İlköğretim Okulu’nda okuyan Anıl, müzikle uğraşmaya beş yaşında başlamış. Üçüncü sınıfta konservatuvara gitmiş fakat derslerinden dolayı bırakmak zorunda kalmış. Annesinin arkadaşı Meltem Taşkıran sesini dinlemiş ve çok beğenmiş. Mısır’da Nil Beste Yarışması’na sözleri Taşkıran’a ait olan yabancı pop müzik çalışmasıyla katılmış ve ikinci olmuş. Bu yarışma sonrasında Romanya’dan ‘Golden Star’ yarışmasından iki kere teklif almış ve ikisinden de Türkiye’ye üçüncülükle dönmüş.

Senfonide Galatasaraylı kimliğini kazanmaya çalışan çocuğu seslendiren Anıl, Türkçe müzik dinlemiyor. Müziklerin, ritimlerin, sözlerin hep aynı olmasından yakınıyor. 80’li yılların yabancı pop müziklerini seviyor. Funk ve rap ise sevdiği diğer tarzlar. Arada sırada Nirvana dinlediğini ekliyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!