Senaryolu düğün klipleriyle Paris’te ekol yarattılar

Güncelleme Tarihi:

Senaryolu düğün klipleriyle Paris’te ekol yarattılar
Oluşturulma Tarihi: Şubat 28, 2004 22:28

Ali Ergin ve Serkan Turhan sinema yüksek lisansı yapmaya geldikleri Paris’te parasız kalınca düğün kameramanlığı yapmaya başladı. Farklı çekim ve montaj teknikleri sayesinde kısa sürede tanınan öğrenciler kazandıkları paralarla kendi projelerini gerçekleştirmeye çalışıyor.

Ali Ergin (28), Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi Sinema Televizyon Bölümü’nden mezun olduktan sonra yalnızca çok başarılı öğrencilerin aldığı Bourse d’Excellence yani Fransız hükümetinin başarı bursu sayesinde Paris’teki Vincennes-Saint-Dennis Üniversitesi’nde yüksek lisansa başlar.

Okulu uzayınca bursu sona erer. Maddi sorunlarla boğuşurken yine aynı bölümde yüksek lisans yapan Marmara Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunu Serkan Turhan (32) ile tanışır. Turhan daha önce düğünlerle ilgili bir proje hazırlarken Paris’te işinden arta kalan zamanda düğün çekimleri yapan bir gazeteci sayesinde bu işe başlamıştır.

Tanışmalarının ardından düğün çekimlerine birlikte gitmeye başlarlar. Bir süre sonra aynı üniversitede felsefe yüksek lisansı yapan Meltem Öztürk ve Cezayir’de tıp okuduktan sonra sinemacı olmaya karar veren Djamil Beloucif de onlara katılır.

ESKİ ÇEKİMLERE YENİDEN KURGU

Genellikle Paris’te yaşayan Türk, Kürt, Arap ve Keldani cemaatlerinin düğünlerini çeken ekip elden ele dolaşan kasetler sayesinde bir senede çok popüler olur. Film gibi kurguladıkları düğün çekimleri çok ilgi gören ekibe eskiden çekilmiş düğün kasetlerini yeniden kurgulatmak isteyenler de başvurur.

Ali Ergin ve Serkan Turhan düğün kameramanlığı yapacaklarını akıllarından bile geçirmemişler. Ergin ‘Buraya gelene kadar hiç düğüne gitmedim. Daha önce hiç muhatap olmadığım tarzda pavyon şarkıcılarıyla, farklı kültüre ait insanlarla tanıştım’ diyor. Bir de okulda öğrendiklerini uygulama olanağı bulmaları var tabii.

Düğün kameramanlığından kazandıkları parayla pek çok profesyonel sinemacıda bulunmayan teknik malzemeye sahip olurlar: ‘Şu anda üçü profesyonel toplam beş kamera, ayrıca profesyonel kamera ayakları, köşeler, video, DVD, ikisi Macintosh olmak üzere üç montaj setimiz var. Eksiğimiz sadece ışık sistemi.’

Ergin bu malzemelerin düğün çekimleri için çok fazla geldiğini ama zaten asıl amaçlarının gelecekte gerçekleştirecekleri projelere hazırlık yapmak olduğunu söylüyor.

ÇABUK OLALIM AŞKIM’A TAM 200 KLİP ÇEKTİK

Ekibin çektiği düğün kasetlerinin hiçbiri birbirine benzemiyor. Çünkü düğün de olsa bir film gibi bölümlere ayırıyor, gerektiği durumlarda bazı bölümler için senaryo yazıyorlar. Hatta isterlerse gelin ve damada özel klip bile çekiyorlar.

Ekip üyeleri farklı görüntüler elde etmek için çekimlerde kamera ayağı kullanmıyor. Özellikle klipleri montajlarken kültürlere uygun görüntüler kullanmayı tercih ediyorlar, örneğin Kürtler kliplerinde doğa ve hayvan görüntülerinden hoşlanıyorlarmış. Klipler için en çok tercih edilen şarkı ise Yıldız Tilbe’nin ‘Çabuk Olalım Aşkım’ı. ‘Bu şarkıya tam 200 klip çektik, çok talep görüyor.’ Şu anda düğün başına her şey dahil 300 Euro alıyorlar. Çok ekstra istekler gelirse fiyat en fazla 500 Euro’ya çıkıyor. Turhan Fransızlardan farklarını ise şöyle anlatıyor. ‘Bu işi şirket aracılığı ile yapanlar ve Fransızlarla çalışanlar bizden çok daha az iş yapıp en az 1500 Euro alıyorlar. Ancak bu kültürleri yakından tanımadıkları için düğün sahipleri memnun kalmıyor, kasetler düzeltilmek üzere yine bize geliyor.’

Ergin ve Turhan bu işi en fazla bir-iki sene daha yapacaklar.

‘Bütün bu sıkıntıları sinema için çekiyoruz’ diyen Turhan amaçlarının asıl projelerini gerçekleştirmek olduğunu söylüyor. Ancak Paris’e gelecek sinema öğrencilerinin arasından bu işi yapmak isteyenler çıkarsa yardım edecekler.

Bir uzun metrajlı film projeleri var. Projeyi İsveçli bir prodüktör çok beğenmiş: ’Amacımız projelerimizin finansmanını sağlayacak duruma gelmek. Buradaki yapım şirketleri Fransız filmlerine doymuşken geldiğimiz kültür açısından farklı projelerle karşılarına çıkıyoruz, bu açıdan avantajlı durumdayız. Fatih Akın’ın yaptığı da bu. Almanya’nın imkanlarını kullanıyor ama anlattığı hikayeler Avrupa’daki insanların bilmediği, onlara ilginç gelen hikayeler.’

BİR ÇEKİMİN HİKAYESİ

Öğle saatlerinde kuaförden gelin ve damadı alıyoruz. Fotoğraf stüdyosu olmadığından bir parka gidiyoruz. Burada doğal ortamda gelin ve damadın fotoğrafları çekiliyor. Sonra eve gidiliyor. Kültürel özelliklere göre kimi zaman hoca geliyor dini nikah kıyılıyor. Daha sonra düğün salonuna gidiliyor. Yani çekim aslında çok uzun ve yorucu bir süreç.

Türkler Paris’in göbeğinde Montparnasse Kulesi’nin 56. katında bile davullu, zurnalı düğün yaptı, gürültüden dört kez alarm çaldı.

AMAN KEKLİKLERİ KOYMAYI UNUTMAYIN

Çok ilginç isteklerle karşılaşırlar. Önceleri ‘Avuçlarımıza yüzümüzü koyar mısınız? Sünnet çocuğu çubukların içinden çıksın’ gibi isteklerin ne olduğunu anlayamazlar. Kısa süre sonra bunları montajla halledilebileceklerini kavrarlar.

Taleplerin en ilginci de bir Keldani düğününde yaşanır: ‘Düğün sahipleri önce bize kendileri için çok önemli bir sanatçının çekimlerini izletti. Klipte önde bir sanatçı arkada havai fişekler patlıyor. Arada bostan, keklik görüntüleri var. Düğün sahibi aynısını istediğini söyledi. Çekimlere başladık, herkes halay çekiyor bu arada ev sahibi sürekli yanımıza gelip ‘Keklik koymayı unutmayın’ diyor. Çekimler bitti montaja geçtik ve keklikleri düğün sahibinin ilk kasetinden aldık. Bittiğinde birlikte seyrederken bir ara küçük bir çocuk kanalı değiştirdi. Kısa süre Kemal Sunal filmi göründü ardından kaseti izlemeye devam ettik. Sonunda düğün sahibi ‘Elinize sağlık, çok güzel olmuş keklik, bostan her şey tamam ama Kemal Sunal’ı koymanıza gerek yoktu’ dedi.’

ÇOCUK, SÜNNET KASEDİNİ HER İZLEDİĞİNDE AĞLAYACAK

Düğün sahipleri ile çekimlerin altına konacak müzikle ilgili zaman zaman anlaşamadıklarını belirten Turhan kendilerinden düğün kasedinin altına Halepçe katliamını anlatan şarkıyı isteyenin bile çıktığını söylüyor. En son bir baba, oğlunun sünnet düğünü görüntülerinde Barış Manço’nun Gül Pembe adlı şarkısının çalınmasını istemiş: ‘Çocuğun babasıyla konuştum, Gül Pembe’nin hüzünlü bir şarkı olduğunu belirttim. Mecburen hareketli düğün görüntülerini Gül Pembe eşliğinde verdik. O kadar hüzünlü oldu ki çocuk sünnet kasedini her izlediğinde ağlayacak herhalde.’
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!