Sadece kendisi için giyinen kadınlara kıyafet yapıyoruz

Güncelleme Tarihi:

Sadece kendisi için giyinen kadınlara kıyafet yapıyoruz
Oluşturulma Tarihi: Nisan 12, 2008 00:00

Sienna Miller’ı yirmili yaşlarında oynadığı Alfie filmiyle tanıdık. Çekimler sırasında filmin başrol oyuncusu Jude Law’a aşık oldu ve nişanlandı. O andan itibaren herkesin gözü ona çevrildi. İki yıl süren aşk, Jude Law’un Sienna’yı çocuklarının dadısıyla aldatmasıyla 2005 yılında bitti. Miller sonraki yıllarda Casanova ve Stardust gibi birçok ünlü filmde rol aldı. Andy Warhol’un hayatını anlatan Factory Girl (Fabrika Kızı) adlı filmde Warhol’ün ilham perisi Edie Sedgwick’i canlandırdıktan sonra bir stil ikonu haline geldi. Giydikleri ve taktıkları ile sokağı etkilemeye başladı.

Savannah Miller, Londra’da Central St. Martins’de moda tasarımı okudu. Freelance olarak birçok büyük markaya tasarım yaptı. Alexander McQueen, Matthew Williamson ve Betty Jackson’la çalıştı. Tasarım yaparken kız kardeşinden etkilenir, onun fikirlerini her zaman önemserdi. 2005 yılında birlikte bir marka yaratmanın hayalini kurdular. 2007’de "Twenty8Twelve" adını verdikleri markaları piyasadaydı. Dünyanın birçok ülkesi ile birlikte Türkiye’de de satılan markanın şerefine iki kız kardeş birlikte sorularımızı yanıtladı. Ne olursa olsun koleksiyonu birlikte tasarladıklarını, tekerleği yeniden icat etmediklerini ve sadece kendileri için giyinen kadınları hedeflediklerini anlattılar.

Hanginiz abla hangisiniz kardeş?

Savannah:
Ben Sienna’dan 3 yaş büyüğüm. Sienna 81 doğumlu, ben de 78.

Nerede doğdunuz? Evinizi nasıl hatırlıyorsunuz?

Savannah:
Ben Hong Kong’da doğdum. Annem ve babam Sienna 6, ben 9 yaşındayken boşandı. Bizi Londra’da yaşadığımız evde annemiz büyüttü.

Sienna:
Ben New York City’de doğdum, daha sonra ailemizle birlikte Londra’ya taşındık. Orada bohem bir ortamda büyüdüm. Ailemiz bize karşı hep çok liberal davrandı. Yaratıcı ve kendimiz olmamız için bizi hep cesaretlendirdiler.

Anneniz babanız ne iş yapardı?

Sienna:
Babam Edwin Miller bankacıydı. Annem Josephine (Jo) de Lee Strasberg Drama Okulu’nda yöneticilik ve öğretmenlik yapıyordu.

İki kız kardeş olarak ilişkinizi çocukluk, ergenlik, genç kızlık ve kadınlık olarak bölümlere ayırıp anlatır mısınız?

Sienna:
Aslında bütün bölümler için aynı şeyi söylerim. Biz çocukken de ergenken de birbirimize çok bağlıydık. Belki annemiz ve babamız boşandığından, biz birbirimize tutunduk. Büyürken hiç ayrılmadık, özümüz aynıdır.

Bütün kardeşler birlikte iş yapabilir mi? Yoksa birlikte iş yapabilmek için başka özel bir şeylere de sahip olmak mı gerekir?

Sienna:
Savannah hayatım boyunca bana en yakın kişi oldu. Şimdi de onunla birlikte çalışıyorum. Bundan daha eğlenceli ne olabilir? Ayrıca işim dolayısıyla birbirimizi istediğimiz kadar fazla göremiyorduk, şimdi daha çok görüşebiliyoruz.

Savannah: Çok iyi anlaşıyoruz ve birbirimizin fikirlerine çok büyük saygımız var. Dolayısıyla birlikte çalışmak çok keyif verici.

Huylarınız çok mu benzer, yoksa tamamen zıt kutuplar birbirini çeker ekolünden misiniz? Birbirinizi tamamlıyor musunuz?

Savannah: Birlikteyken hep yeni fikirler geliştiriyoruz, birbirimizin cümlelerini tamamlıyoruz. Ama tabii farklı olduğumuz yanlar da var. Örneğin Sienna paylaşımcıdır, bense onun kadar paylaşmayı sevmem. Ayrıca o benden çok daha toleranslı ve dayanıklı.

Kim daha duygusal, kim daha mantıklı? Kim daha dağınık, kim daha düzenli mesela?

Savannah: Sienna daha genç bir ruha sahip ve daha çılgın fikirleri var. Bu yüzden o tasarım sürecine daha genç ve daha iddialı bir yön katıyor.

28 ARALIK SIENNA’NIN DOĞUM GÜNÜ

Beraber bir marka
yaratmaya nasıl karar verdiniz?

Savannah:
Bunu 2005 yılında planlamaya başladık. İlk koleksiyonumuzu sonbahar-kış 2007 sezonunda çıkardık. Aslında biz her zaman birlikte çalışıyor gibiydik. Ben evden freelance tasarım yaparken daima Sienna’dan fikir alırdım. O hep yeni ve taze bir fikirle gelir ve yaptıklarıma katkıda bulunurdu. Aynı şekilde ben de onun senaryolarını okuyup, karaktere şunu veya bunu katabilirsin derdim. Bu marka aslında organik olarak gerçekleşen bir şeyin doğal gelişimi. Bu yüzden bize böyle birlikte bir iş teklifi gelince hiç düşünmedik. Çünkü çok mantıklıydı.

Neden markanızın adını Twenty8Twelve koydunuz?

Savannah:
Sienna’nın doğumgünü 28 Aralık ve bu isim kulağımıza da güzel geldi. Ayrıca markamızın adının belirgin bir şekilde isimlerimizden oluşmasını istemedik.

Nasıl kadınlara hitap ediyorsunuz?

Savannah:
Potansiyel müşterilerimizi 25-40 yaş arasında görüyoruz. Liberal, bağımsız ve trendlere bağlanmadan yalnızca kendileri için giyinen kadınları hedef alıyoruz. Misyonumuz zamansız bir şekilde giyilebilecek, detayları son derece özenle hazırlanmış kaliteli kıyafetler yaratmak. Biz tekerleği yeniden icat etmeye çalışmıyoruz, sadece farklı olan ve kadınlara kendilerini özel ve birey hissettirecek kıyafetler yaratmaya çalışıyoruz.

Sienna: Vintage giyimde sevdiğimiz nokta, her şeyin en ince dikişine kadar düşünülmüş olması. Biz de bunu modern giyime taşımak istedik.

Tasarımları birlikte mi yapıyorsunuz?

Savannah
: Evet Fedex sağolsun. Fiziksel olarak uzakta olsak da bizi birleştiriyor. Nerede olursak olalım, koleksiyonların ruhuna ve yönüne sezon başında mutlaka birlikte karar veriyoruz.

Dışarıdan bakan herkes markanızda keskin bir Sienna Miller tarzı hissediyor. Yoksa ikinizin tarzları da çok mu benzer?

Savannah:
Her ikimizde de tasarıma karşı benzer bir duyarlılık var. Aynı şeyleri beğeniyoruz. Bu yüzden koleksiyonun her ikimizin bir füzyonu olduğunu söyleyebiliriz.

Koleksiyon hazırlarken dolabınızdaki eski parçalardan ilham alıyor musunuz?

Sienna: Tabii, kendi kişisel zevklerimizden esinlenmemek çok zor. Kendimizin yanı sıra hayatımızda hayranlık duyduğumuz birçok artist, yazar ve kişilerden ve dönemlerden de ilham alıyoruz. Ama birçok kadının hoşuna gidecek farklı parçalar yapmaya özen gösteriyoruz.

SIENNA MILLER’DAN STİL TÜYOLARI

á Bana göre stiliniz de hayatınızla birlikte doğal olarak evrim geçiriyor ve ben bunun üstüne çok da fazla düşünmemeye çalışıyorum. Moda sektöründe olan bitene, bazı görünüşleri kendi stilime nasıl adapte ederim diye düşünmeye hep meraklı ve ilgiliyimdir. Yeni şeyleri denemeyi severim.

á Gardırobunuzda mutlaka olması gereken basit parçalar: Topuklu ve düz ayakkabılarla iyi giden jeanler, yelekler ve kaliteli, iyi oturan ceket ve paltolar.

á Bu yaz için en sevdiğim parça, bizim Aura straplez elbisemiz. Sabahtan geceye kadar kullanılabiliyor ve kumaşı, rengi yaz için ideal.

á Bence affedilmeyecek moda hatası, modanın kölesi olmak. Stil sahibi olmak için herkese kendi kalbini takip etmesini öneririm.

á Her yerde bir ilham kaynağı buluyorum, ama son zamanlarda annemin vintage parçalarında ve bir zamanlar Ozzie Clarke ile çalışan yakın arkadaşlarının gardıroplarında... Ayrıca Paris bit pazarları ve 70’lere ait NY Rock and Roll da bana ilham veriyor.

Bu yaz kadınlar erkeksi

Bu yaz 1920’li yıllarda kalıpları kıran ve kurallardan, geleneklerden uzaklaşan okuryazar kadınlardan çok esinlendik. Genel olarak da güçlü iradeli ve bağımsız kadınlardan oldukça ilham alıyoruz. Bu koleksiyon, kadınların ilk kez pantolon giydiği, kendilerinden beklenenlere başkaldırdıkları o zamanı yansıtıyor. Erkeksi çizgiler, bol kesim, süsten uzak, basite indirgenmiş modellere ağırlık verdik. Sezonun öne çıkan detayları arasında rahat ve belden kemerli ipek elbiseler, bol kesim elbise olarak da kullanılabilen tüllü tişörtler, aşırı dar pantolonlar, yumuşak ceketler, pilili, file ve kıvrımlı elbiseler ve çizgili dev eşarplar yer alıyor. Pembenin her tonunu, özellikle sarı ve mavi renklerin öne çıktığı pop renkleri çok kullandık.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!