Oscar çok yakında

Güncelleme Tarihi:

Oscar çok yakında
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 03, 1999 00:00

Haberin Devamı

Şov dünyasında 12, sinemada 6’ncı yılı. Şarkıcı, dansçı, tiyatrocu; ama hepsinden önemlisi film yıldızı Meltem Cumbul. Yılda dört film çekmeyi, galalara eşiyle el ele gitmeyi düşlüyor. İdeali için ne masraftan ne de çabadan korkan Meltem; Avusturya yapımı son filmini tek kelime bilmediği Almancayla çektiği için gururlu. 'Başarı mutluluğu garantilemez' dese de o, hedefine kilitlenmiş.

Hayalleri gerçek kılma yolunda ‘sınır’ tanımayan bir Meltem var karşımızda. Tüm bu çabada dayanağın ne?

- İlginç bir şey; beş filmimin üçünde ‘sınır’ı geçiyorum. Yakında ‘‘Sınır filmlerinin vazgeçilmez oyuncusu’’ diye çağrılacağım (Kahkahalarla gülüyor). Şaka değil, filmlerimde geçtiğim gibi geçiyorum düşlerimin sınırını; aşkla, çabayla, özveriyle her sınır yıkılır. Mesela ‘‘Propaganda’’ filminde dikenli tellerin ardında dindirilemeyen bir aşk var. Son filmim ‘‘Absürdistan’’da sınır dışı edilen bir gurbetçi anneyi oynuyorum. Bebeğini başka bir ülkede bırakıp gidebilir mi bu anne? Sonuçta her iki filmde sevginin gücü sınır tanımıyor. Benim dayanağım da bu işte; aile sevgim, meslek aşkım, hedefime kilitliyor beni. Kilitlendiğim anda hiç bir şey korkutmuyor beni.

Son filmini Almanca çekmen bunun bir örneği...

Rolümü konuşmazsam oyunculuğumda hiçbir iddiam yok demektir. Doğum Yeri Absürdistan İran asıllı Viyana’lı yönetmen Allahyari’nin çektiği, konusu Avusturya ve Türkiye’de geçen bir ortak yapım. Viyana’da yaşayan gurbetçi bir Türk ailesinin Almanca bilmemesi mümkün mü? Filmin Türkçe çekilip Almanca dublajı sözkonusuydu. Ama gerek ben gerekse eşimi canlandıran Ahmet Uğurlu, buna şiddetle karşı çıktık. Bir anlamda filmin bütünüğü içinde önümüze çıkan ilk sınırı geçtik; Almanca ezber yapmakla. Çünkü oyunculukta bir iddiamız var. Yine de absürd bir durum olduğunu itiraf etmem gerek.

Zorluklar neydi?

Her şeyden önce Viyana’yı gezmek yerine, koçumuzla birlikte otel odasına kapanıp diyalog ezberlemek zorunda kaldık. Bu absürd bir durum. Çünkü ezber de yapsanız dile hakim olmadığınız için benzer kelimelerle başlayan bir cümleyi yanlış yere oturtabiliyorsunuz senaryo içinde. Sonuçta ortaya hem komik hem de çok trajik diyaloglar örgüsü çıkabiliyor. Biz bu absürd durumu, senaryoyu birebir çözdüğümüz koçumuzla aştık. Koç derken, Türkiye’de olmayan yeni bir anlayışın altını çizmem gerek. ‘‘Oyuncu menajeri’’ diye tanımlayabileceğimiz koç; film boyunca starın motivasyonuyla, yönetmen, yapımcı ve ekibin tamamıyla koordinasyonundan sorumlu kişi.

Koçla çalışmak stara ne tür avantajlar sağlıyor?

Oyuncu menajeri sadece dil problemi yaşanan ortak yapımlarda değil, herhangi bir filmin bütünlüğü içinde ekibin sahaya sürülmesinde vazgeçilmez bir işlev üstleniyor. Yönetmen, kameraman, makyöz, ışıkçı, asistan ile oyuncu arasında bir köprü görevi üstleniyor koç. Stara sadece rolünü düşünmek kalıyor. Bir nevi artı zaman yaratılıyor star için...

Artı zamana neler sığdırıyorsun?

Kendi koçluğumu yapıyorum; motivasyonumu, bağlantılarımı üst düzeyde tutabilmek için. Bir katalog hazırlattım. Şimdiye dek yaptığım projeleri; film, müzikal, tiyatro, radyo ve TV çalışmalarımı yazı ve fotoğraflarıyla biraya topladım. Yapımcı ve yönetmenlere lafla değil bu katalogla ulaşıyorum. Bu çabamın meyvesi de yurtdışından gelen teklifler ve iyi projeler...

İyi projeyi nasıl tanımlarsın?

İyi proje; iyi yönetmen, iyi senaryo ve doğru ekip demek benim için. Kafamda iyi film tarifi yok. Aklımda sadece oyunculuk var. Ama bu filmi çözümlememe engel değil. Ben rolümü oynar geçerim demedim hiç. Yönetmeni dinler, kamerayı izlerim. Bana hep sorarlar; kamera arkasına geçecek misin diye. 12 yıl içinde ben bu düzeye gelebildiysem yönetmenlik için bir 12 yıl daha gerek.

Kalbini çarptıran başka neler var son günlerde?

İlk Sadri Alışık Sinema Ödülülleri’nde ’En İyi Kadın Oyuncu’ seçilmem beni çok mutlu etti. Sevdiğim, eşi Çolpan İlhan’la ilişkisine hayran olduğum ve örnek aldığım Sadri Alışık adıyla anılmam Viyana’da heyecana boğdu beni. Haberi aldığımda Yengeç Sepeti setine yaptığım ziyareti anımsadım. Çolpan Hanım eşine öyle aşık, öyle şefkatliydi ki doğrusu Viyana’da yalnız olmama hayıflandım. Setlerde beni tek başıma bırakmayacak, galalara el ele gideceğim bir eşin özlemini duydum. İnşallah bulurum....

Başarı mutluluk için yetmiyor, değil mi?

Tabii ki yetmiyor. Yalnızım. Sadece kendim için varım. Çevrem çok destekliyor, ama sorunlarımı, ruh halimi onlara iletmem. Kendim çözmeye çalışırım. Yansıtırsam üzülürler. Her zaman kendimle dalga geçtim. Çok melankolik olursan bitersin. Durgun olduğum anlar var tabii ama aşkı beklerken işimi ihmal edemem.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!