Operacılık yapmamaya özen gösterdim

Güncelleme Tarihi:

Operacılık yapmamaya özen gösterdim
Oluşturulma Tarihi: Şubat 09, 2012 23:37

Önce Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuarı’na girdi. Ardından Ankara Devlet Operası’nın açtığı sınavı kazanarak kurumun en genç sanatçısı oldu. Yurtdışında yarışmalara katılıp burslar kazandı ve Bulgaristan ile Avusturya’da eğitimler aldı. Fakat biz Güvenç Dağüstün’ü en çok Fazıl Say’ın Nâzım Oratoryo’sunu seslendirince tanıdık. ‘Evde Yoklar’ albümünde Polat Bülbüloğlu’ndan Mehmet Güreli’ye kadar pek çok bestecinin farklı tarzda şarkılarını seslendiren Dağüstün’le albümünü konuştuk.

Albümünüzde yorumladığınız şarkı ve şiirleri nasıl seçtiniz? Hepsi uzun yıllardır sizi etkileyen eserler midir, yoksa başka nedenleri mi var?
- Türkiye’ye döndüğümden beri çeşitli mekânlarda ve konserlerimde klasik müzik dışında da şarkılar söylüyorum. Çokça şarkı biriktirmiş olmalıyım. ‘Gel Ey Seher’, Azerbeycan eski kültür bakanı Polat Bülbüloğlu’nun bir eseri. Yıllardır severek söylerim. Ömer Hayyam’ın şiiri, Mehmet Güreli’nin bestesi ‘Kimse Bilmez’ de şimdiye kadar çok müzisyen tarafından seslendirilmiş olmasına karşın söylemekten hiç vazgeçemediğim bir şarkı. ‘Sevdanın Yolları’nın sahibi Zafer Cımbıl’ı ise Birsen Tezer’in ‘Cihan’ albümünden tanıyorum. Bu şarkıyı da Birsen ile söyledik.

Böyle bir albüm yapma fikri nasıl ortaya çıktı?
- Yıllardır söylüyorum bu tarz şarkıları. Artık böyle albümler de yapmalıyım dedim. Ayrıca beni dinleyenler de istediler. Yaptım. Daha da yapacağım. İçimde çok birikmişim var.

Albümün isminde Şair Metin Altıok’a yaptığınız göndermenin sebebi nedir? Altıok’un sizdeki yerinden bahseder misiniz?
- Metin Altıok her zaman beni çok etkilemiş bir şair olmuştur. Ne yazık ki bu insanımızı 1993’te Sivas’ta Madımak Oteli’nde diğer canlarımızla yaktı yobazlar. Cihan Sezer’den bir Metin Altıok şiiri bestelemesini istemiştim. ‘Evde Yoklar’ işte böyle ortaya çıktı. Altıok’un kızı, yakın dostum, Zeynep ile birlikte albüme de bu ismi vermeye karar verdik. Zeynep, albümün isim annesi oldu.

Albümde aşina olduğumuz şarkılara kendi imzanızı atarken hiçbirini kendi yolundan çıkartmamışsınız. Şarkı yorumlamaktaki amacınız hep bu mu oldu?
- Şarkılar bize nasıl duyurulmak istediklerini söylerler aslında. Şarkının arzuladığı dışında devşirme tekniklerle onlara yaklaşmak hepimizi o eserlerden uzaklaştırabilir. ‘Operacılık’ yapmamaya özen gösterdim bu şarkıları söylerken. Zaten klasik müzik konserleri de yapıyorum. O şarkılar da bunları söylediğim gibi söylenmez mesela.

AUSTER OKURKEN QUEENSYRCHE DİNLEYİP ARDINDAN HAYYAM’LA ŞARAP İÇER GİBİ

Opera eğitiminizin ve kariyerinizin bu albüme ne gibi bir katkısı var?
- Her ne kadar farklı tarzlar olsa da bir tane doğru şarkı söylemek var. Onu da bu eğitimle edindiğimi düşünüyorum. Ayrıca opera bir derya. İçinde hayal bile edemeyeceğiniz kadar çok öğe barındırıyor. Yıllardır bu çokseslilik ile besleniyorum. İllahaki katkısı da olumlu olmuştur.

‘Ellerin’ klibini cep telefonuyla çektiniz. Buna nasıl karar verdiniz?
- Aslına bakarsanız verilmiş bir karar yoktu ortada. Bir gece Asmalı Mescid’den Taksim’e doğru yürürken bomboş gördüğüm İstiklal Caddesi beni çok etkiledi. 20-25 dakikalık uzun bir çekim yaptım. Sonra ‘Ellerin’i açıp üstüne bu görüntülerle oynamaya başladım. Sözünü ettiğiniz klip çıktı ortaya. Diğerleri gelene kadar da bunu paylaşmak istedim sosyal medyada. Sevildi de galiba.

Yanan Bilir, 90’larda bestelenmiş ve ilk kez sizin albümünüzde yer almış. Şarkının hikâyesini, sizin keşfedişinizi ve ilk dinleyişinizi anlatabilir misiniz?
- Şarkının bestecisi Nurkan Renda yakın dostumdur. Söz yazarı Kubilay Tunçer ile de Nurkan’ın evinde tanışmıştım. Dost olduk. İlk Nurkan’dan dinledim bu şarkıyı. Sonra da ben söyledim. Yıllardır da söylüyorum. Çok sevdim. Albüm repertuvarına ilk giren şarkılardandır. Sanki o şarkı yıllardır benim bu albümü yapmamı beklemiş gibi.

Albümünüzde 90’lı yılların Vedat Sakman, Leman Sam, Timur Selçuk gibi sanatçılarının şarkılarının havasını aldım. Ayrıca operadan Pir Sultan Abdal’a ve Ömer Hayyam’a kadar pek çok farklı tarihi şahsa ve türe dokunuyorsunuz. Bugün’deyse güzel bir rock balad gitar solosu var. Opera dışında nelerden beslenirsiniz? İlham kaynaklarınız ve idolleriniz nelerdir ve kimlerdir?
- Söz ettiğiniz isimler dışında Bülent Ortaçgil ve Fikret Kızılok da beni çok etkilemiştir. Ancak onlar dışında da bana yön veren sayısız isim var. Tom Waits, Ella Fitzgerald, Frank Sinatra... Louis Armstrong’un bir lafı var, her yerde dile getiriyorum: “İki çeşit müzik vardır; iyi müzik ve kötü müzik”. Ben iyisini dinliyorum sadece. İyisini yapmaya çalışıyorum.
‘Bugün’, sözü ve müziği bana ait olan tek şarkı albümdeki. Nurkan’ın gitar solosuyla bambaşka bir yere gitti. Aklıma Camel grubunun Stationary Traveller şarkısı geliyor mesela şimdi bunu yanıtlarken. Şiir, müzik, resim, heykel, yorumcular hep iç içe. Paul Auster’ın bir şiirini okurken Queensryche ‘The Mission’ dinlemek. Sonra Ömer Hayyam ile bir kadeh şarap içip Ruhi Su’dan Pir Sultan dinlemek. Edip Cansever’in ‘Yer Çekimli Karanfil’ini okuyup heykeltraş Mehmet Aksoy’un bu ülkedeki kaderine ağlamak. Uzun zamandır şarkılarımı paylaşamadığım hapisteki gazeteci arkadaşlarım için kahrolmak. ‘Evde Yoklar’ı söylerken tüm faili meçhul ölülerimizi hatırlamak. Onların çocuklarıyla arkadaşlık edip her gözlerine baktığımda mahçup olmak, utanmak. Bunlar ve daha niceleri oluşturuyor işte o müziği.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!