Okur Temsilcisi'ne mektuplar

Güncelleme Tarihi:

Okur Temsilcisine mektuplar
OluÅŸturulma Tarihi: Nisan 12, 2004 00:00

Yerel habere telefon ve müthiÅŸ bir öyküHER ÅŸey Deniz Atakay adlı bir okurumuzun telefonuyla baÅŸladı. Deniz Atakay, ‘Gazetenizin Konya’da çıkan yerel sayfasında, ‘YaÅŸamı Ä°thal Mamaya BaÄŸlı’ baÅŸlığıyla bir haber yayınlamışsınız. Haberde ‘fenilketonüri’ hastalığından söz edip bulaşıcı olduÄŸunu, çocukları geri zekálı yaptığını yazmışsınız. Bu doÄŸru deÄŸil, halkı yanlış yönlendirmiÅŸsiniz’ diyordu. Hürriyet ulusal olarak yayınlanan sayfa ve eklerin yanı sıra, her gün yerel ekler ve sayfalar da yayınlıyor. Sayısı 18 olan bu yerel sayfaları Ä°stanbul’da okumak pek mümkün olmuyor. Hemen okurumuzun sözünü ettiÄŸi 24 Åžubat 2004 tarihli gazetenin ‘Merhaba Anadolu 2’ baÅŸlıklı sayfasındaki haberi buldum. Okurumuzun dediÄŸi gibi ‘YaÅŸamı Ä°thal Mamaya BaÄŸlı’ baÅŸlığını taşıyan ve Konya’nın Ilgın Ä°lçesi, AÅŸağıçiÄŸil Köyü’nde yaÅŸayan iki kardeÅŸle ilgili olan haber özetle şöyleydi:HABERDE HATA YOK ‘Bu köyde yaÅŸayan Çamurcu ailesinin biri 13, öteki 1.5 yaşında iki çocuÄŸu var. Ancak iki çocuk da fenilketonüri hastası. Aile, her ay Ankara’da tedavi görmesi gereken çocuklarını, parasızlıktan tedavi ettiremiyor. Çocukların bu kalıtsal hastalıktan kurtulması için ithal mama ile beslenmeleri gerekiyor. Ancak mamaların fiyatı 700 milyon lira ve 15 günde bir bitiyor. Aileye bir süre, Ilgın Kaymakamlığı parasal destek saÄŸlamış ancak bu da kesilmiÅŸ. Ä°thal mama ile beslenmediÄŸi için 13 yaşındaki büyük çocuk, konuÅŸma, yürüme ve aÄŸlama yeteneÄŸini yitirmiÅŸ. 1.5 yaşındaki Damlanur’un da aynı kaderi paylaÅŸmaması için aile yardım bekliyor.’DHA muhabiri Atilla Memiş’in yazdığı haber özetle böyleydi. İçinde okurumuzun sözünü ettiÄŸi gibi ‘Bu bulaşıcıdır, geri zekálı yapar’ denilmiyordu.METABOLÄ°ZMA BOZUKLUÄžU Dönüp okurumuz Deniz Atakay’ı yeniden arayıp, kendisine haberi satır satır okudum. Deniz Hanım, ‘Özür dilerim, demek ki bana yanlış aktarılmış. Haber doÄŸru’ dedi. Ancak Deniz Hanım’ın bir haber için gösterdiÄŸi bu ilgi ÅŸaşırtıcıydı. Nedenini sorunca, ortaya ilginç bir öykü çıktı. Deniz Hanım, kendi kızı da aynı hastalığı taşıdığı için habere bu kadar hassas yaklaşıyordu. Åžu bilgileri verdi:‘Fenilketonüri (PKU) kalıtsal metabolizma bozukluÄŸudur. Bu çocuklar, fenilalanin amino asidini baÅŸka bir amino asit olan tirozine dönüştüremezler. Besinlerle alınan ve tirozine dönüştürülemeyen fenilalanin, kanda ve diÄŸer dokularda birikir. Biriken fenilalanin geri dönüşümsüz ve ilerleyici beyin hasarına neden olur. Fenilketonüri (PKU) bebekler, yeni doÄŸduÄŸunda topuÄŸundan kan alınarak yapılan testle anlaşılıyor. Buna hastalık dememek gerekir.ÖZEL BESÄ°N ÅžART Bu çocukların çok özel besinlerle beslenmeleri gerekiyor. Özel mamaları var. Dünyada bu çocuklara yönelik 30-40 çeÅŸit bisküvi, kraker, peynir gibi gıda ürünü var, ancak Türkiye’de sadece bir ürün var. (Eti’nin bir bisküvisi.) Maması yok. Yurtdışı ile baÄŸlantısı, eÅŸi dostu olan bu tür ürünleri getirip sorunu çözebiliyor, ancak olanağı olmayan çözemiyor.Sadece Ä°stanbul Tıp Fakültesi Hastanesi’ne (Çapa) kayıtlı bini aÅŸkın bebek var. DiÄŸer illeri bilmiyorum. Ãœstelik sayıları giderek artıyor. Test doÄŸumda, topuktan yapıldığı için hastane dışındaki doÄŸumlarda aileler durumu anlayamıyor.VE LAL’İN ÖYKÃœSÃœ Benim kızım Lal, 2001 doÄŸumlu. DoÄŸumunun 19’uncu gününde kendisine bu teÅŸhis konuldu. O günden itibaren çok kötü günler geçirdim, hatta ülkeyi terk etmeyi bile düşündüm. Çünkü o zaman bir kez daha anladım ki, bizler gerçekten geri kalmış bir ülkede yaşıyoruz. Sırf kızımla ilgilenebilmek için mesleÄŸim hostesliÄŸi bıraktım ve baÅŸladım bilgisayar başında ülke ülke araÅŸtırmaya. PKU (fenilketonüri) siteleri, yenilecek ürünler ve ürünlerin satıldığı marketler derken bir karar aldım ve o doÄŸrultuda çalışmaya baÅŸladım.HÃœRRÄ°YET CESARET VERDÄ° SaÄŸlık Bakanlığı’nın ürünün ithali konusunda zorluk çıkardığını duyuyorum.Türkiye’deki gıda üreticileri, sadece birkaç bin kiÅŸi alacak diye bu tür ürünler üretmiyorlar.’Kendisini fenilketonüriyi yenmeye adayan okurumuz, yardım etmek için Konyalı ailenin adresini de aldı. Tüm bu bilgileri aktaran Deniz Atakay, Hürriyet’in konuya bu kadar ilgi göstermesinin kendisini cesaretlendirdiÄŸini de söyledi.Fenilketonüri teÅŸhisi konulan bebekler ÅŸu gıdaları yiyemiyorlar: ‘Süt ve süt ürünleri, yumurta, et ve et ürünleri, normal ekmek, kuruyemiÅŸ, kuru baklagil, hazır besin (kraker, bisküvi, kek, kurabiye, pasta).’ (Kaynak www.pkuturk.com)Hürriyet’te yayınlanan fotoÄŸrafÄ°ÅŸte ‘fenilketonüri’ hastalığı nedeniyle ithal mamaya bağımlı olan Konyalı kardeÅŸler. Nizamettin 13 yaşında ve tedavi edilemediÄŸi için konuÅŸma, yürüme ve aÄŸlama yeteÄŸini yitirdi. Yoksullukla boÄŸuÅŸan anne-babası, ÅŸimdi 1.5 yaşındaki Damlanur’u kurtarmak için çaba harcıyor.UçaÄŸa çarpan leylek2 Nisan tarihli gazetenizde, ‘Uçağın camından leylek girdi’ haberinde birçok abartılı nokta olduÄŸunu üzülerek okudum ve düzeltme gereÄŸi duydum. Öncelikle haberde yansıtılmak istendiÄŸi üzere uçaÄŸa çarpan kuÅŸlar kokpite ön camdan bütün olarak deÄŸil, yan camın menteÅŸesinden parçalanarak küçük parçalar halinde girmiÅŸtir. Ayrıca haberde abartıldığı gibi ikinci pilotun başını sıyırarak ÅŸapkasını uçurması gibi bir durum söz konusu deÄŸildir. (Pilotlar kokpitte ÅŸapka takarak uçmazlar.)Bu durum, haberi yazan kiÅŸinin ne kadar güçlü bir hayal dünyası olduÄŸunu göstermesi açısından oldukça ilginçtir. Ancak aynı çabanın, olayla ilgili detayların ve adların doÄŸruluÄŸu konusunda da gösterilmesi kanımca daha uygun olurdu. Senelerdir beÄŸenerek okuduÄŸumuz ve evimize giren Hürriyet gibi bir gazeteye bu acemice haber yakışmadı diye düşünüyorum.Tolga SANCARtolgasancar@hotmail.comTEMSÄ°LCÄ°NÄ°N NOTU: Ä°stihbarat servisi, haberi araÅŸtırdı. Sonuçta, muhabirin haberinde, leylek parçalarının yardımcı pilot Tolga Sancar’ın başını teÄŸet geçerek duvardaki ÅŸapkasına çarptığını yazdığı ortaya çıktı. Ancak haber birkaç el deÄŸiÅŸtirirken ifade ÅŸekil de deÄŸiÅŸtirmiÅŸ. Ä°stihbarat Servisi Müdürü Celal Korkut, hata yapıldığını kabul ediyor ve özür diliyor.Yazıdaki genelleme11 Åžubat tarihli gazetenizde Şükrü Kızılot, doktorların her 10, hatta 20 hastadan birine fatura kestiÄŸini ve bunu herkesin bildiÄŸini yazmış. Hekim olarak ben bilmiyordum, sorduÄŸum diÄŸer hekimler de bilmiyor. Sayın Kızılot, hangi araÅŸtırmanın sonucunu yazmış? Bunu bildirmek ilk seçeneÄŸi. Bir meslek grubunu rencide edip kamuoyuna yanlış tanıttığı için özür dilemek ise ikinci seçeneÄŸi. Hekimlerin, Türkiye’nin ne en az, ne de en çok vergi kaçıran meslek grubu deÄŸil ama en çok vergi ödeyen meslek gruplarından biri olduÄŸunu düşünüyorum.Hüseyin SOYSALTEMSÄ°LCÄ°NÄ°N NOTU: Haber ve yorumlarda genellemelerden kaçınmak, gazeteciliÄŸin en temel ilkelerinden biridir. Şükrü Kızılot da böyle bir genelleme yapmadığını ve doktorların tamamını suçlamadığını söyledi ve şöyle dedi: ‘Ben özel muayenehanesinde, kürtaj yapan doktorların çoÄŸunun 10 hastadan 9’una serbest meslek makbuzu vermediÄŸini yazdım. Aynı ÅŸekilde, muayenehanesinde küçük cerrahi operasyonlar yapabilen doktorların çoÄŸunun 10 hastadan 1’ine serbest meslek makbuzu düzenlediklerini belirttim. Bunun kanıtı olarak da gösterdikleri düşük kazançla evlerini, arabalarını, yazlıklarını, yaÅŸantılarını vs. gösterdim. Zaten bunu sadece ben deÄŸil, yetkililer de söylüyor, yıllardır yazılıyor.’AteÅŸ: O bir CHP’li9 Nisan tarihli gazetenizde ‘Türkiye’nin tek Hıristiyan belediye baÅŸkanı: Beni dünya örnek alsın’ baÅŸlığıyla manÅŸet olan Hatay Arsuz Belediye BaÅŸkanı Fuat Süme, CHP’den seçime girmiÅŸ ve kazanmıştır. Ancak yazıda bu belirtilmemiÅŸ. Pek çok konuda CHP diye özellikle yazılıyor, ancak iyi bir ÅŸey olunca yazılması nedense unutuluyor. Yılmaz ATEÅžTEMSÄ°LCÄ°NÄ°N NOTU: Genel Yayın Yönetmenimiz ErtuÄŸrul Özkök, ‘Belediye BaÅŸkanı’nın CHP’li olduÄŸu yazıda açıkça belirtilmemiÅŸti, seçim sonuçları ile ilgili bilgi verilirken, sadece bir yerde belirli belirsiz sözü ediliyordu. Oysa CHP’li olduÄŸu yazıda özellikle belirtilmeliydi’ dedi ve Yılmaz Ateş’in bu eleÅŸtirisinin haklı olduÄŸunu söyledi. Kadının izi yokÄ°z Bırakanlar serisini sürekli takip etmekteyim. Åžimdiye kadar çoÄŸunlukla iz bırakan erkeklerden söz ettiniz. Artık kadınlara daha fazla yer vermenizi umuyorum. Marie Curie, Kraliçe Victoria ve en önemlisi Mary Wollstonecraft’a yer verebilirsiniz mesela. Åžimdiden teÅŸekkür ederim. Tijen SOYSALtijen13@mynet.comÂ
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!