Öğrenmeyi nasıl öğreniriz?

Güncelleme Tarihi:

Öğrenmeyi nasıl öğreniriz
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 15, 2002 10:56

Her insanın büyümesi ve gelişimi üç türlü öğrenim içerir. Birincisi, içsel kişinin kendi kendine başlattığı, kendi başına gerçekleştirdiği tecrübeye dayanan öğrenmedir. Bu tür öğrenme tamamen tecrübeler yoluyla elde edilir ve keşfetme ve oyun oynama dürtüsüyle açığa çıkar.
Diğer bir öğrenme türü ise etrafımızdakileri taklit ederek öğrenmektir. ‘Örnek alma’ yoluyla başkalarının davranış kalıplarını kendimize uyarlarız.

Üçüncü öğrenme şekli ise başkaları tarafından kontrol edilir ve yönlendirilir. Maalesef, çok fazla çalışma ve aile ile öğretmen tarafından çok fazla yönlendirilme çocuğun doğuştan sahip olduğu kendi kendine öğrenme yeteneğini körleştirir. İşte bu yüzden bazı çocuklarsıralarında oturup öğretilmeyi ve bazı çalışanlar da birisinin gelip ne yapmaları gerektiğini söylemesini beklerler. Bu şekilde yetiştirilmişlerdir. Başkalarının, kendilerine ne istediğini, düşündüğünü, hissettiğini söylemesine şartlanmışlardır.
Haberin Devamı

Erken yaşlarda çocuğa nasıl davranması, konuşması, hissetmesi, düşünmesi gerektiğinin öğretilmesi anne babanın işini kolaylaştırır. Fakat çocuklar zamanla belirli davranış kalıplarıyla doğmuş hayvanlara benzerler. Kendi kendine öğrenme ve değişme yetenekleri engellenmiştir. Hızla değişen bir dünyada belirli kalıplara takılıp kalmış birinin uyum sağlaması çok daha güçtür.

Çocukların sürekli soru sorma dürtüleri ebeveynler tarafından destekleneceğine engellenir. Çocuk olduğunuz zamanları düşünün. Ailenizi sorularınızla sıkıştırdığınız için ödüllendirilir miydiniz? Muhtemelen hayır. Hiç lisedeyken, mezun olan büyüklerinizin sınıfta sordukları başarılı sorulardan dolayı övüldüğünü gördünüz mü? Bu soruyu yüzlerce dinleyiciye sordum fakat bir kişi bile elini kaldırmadı.

Haberin Devamı

Çoğu evde ve okulda soru sormak bir yetenek olarak kabul edilmez. Hiçbir zaman soru sormaya cevabı öğrenmek kadar kıymet verilmez. Fakat, en iyi hayatta kalıcılar çok soru sorarlar – iyi sorular, ihtiyatsız sorular, rahatsız edici sorular.

Uyum sağlayan ve kötüyü iyiye çeviren insanlar, asla büyümeyen, meraklı, oyuncu çocuklar gibidir. Varolana karşı çocukluklarından getirdikleri bir merakları vardır.

İşlerin nasıl yürüdüğünü merak ederler. Eğlenir, güler ve bunları etraflarındaki herkese göstermek isterler. Bir gün bir bayan arkadaş beni aradı ve “Bil bakalım ne öğrendim! Öğleden sonra gösterilen dizilere neden soap opera (sabun yapıt) denildiğini öğrendim. Bu programlar bir zamanlar deterjan firmaları tarafından gösteriliyormuş. Hiç bilmiyordum.” dedi.

Bu insanlar çoğunlukla ilgilerini çeken konuları oyuncu bir tavırla ele alırlar. Onlar için oyunculuk işlerin nasıl yürüdüğünü öğrenmenin bir yoludur. Durumlar, olaylar, insanlar ve kendi tecrübeleriyle alay etmekten hoşlanırlar.

Sebep – sonuç ilişkilerinin keşfedilmesi

Denemek ve oynamak, kişiye yaptığı iş ve aldığı sonuç arasındaki ilişkinin nasıl olduğunu gösterir. Bu ilişkiyi gördükten sonra, sonucun aynı olduğunu görmek içinhareketi tekrarlarlar. Ya da, sonucun aynı olup olmadığını görmek için değişik yollar denerler.

Haberin Devamı

Tecrübe etmek ilişkiler olaylar arasındaki ilişkiyi dolaysız olarak öğrenmeyi sağlar. Şunlar, şunlar yapılırsa, sonuç böyle olur. Örneğin; bir patron elemanlarının iyi, çok çalışıyor olmasını işleri son teslim gününe yetiştirmesini görmek ister. Tecrübe etmek kişinin kendi yaşadıklarından öğrenmesidir. Oyuncu insanlar, sadece dalga geçerler. Bildiğim her şeyi anaokulunda öğrendim adlı kitabın yazarı Robert Fulghum, eşyaları kurutucudançıkardıktan sonra katlamayı çok sevdiğini söylüyor, “Çünkü statik enerjiyle dolu olduyorlar, vücudunuzun her yerine çorap asabilirsiniz, yapışıp kalacaklardır”. Bir keresinde karısı onu evde çoraplarla kaplı bulmuş, “Bana öyle baktı, ama bilirsiniz, yaptıklarınızı her zaman herkese açıklayamazsınız” diyor.

Haberin Devamı

Merak insanlara kaçış yollarını bulmalarını sağlayabilir. Belirli bir kural söz konusu olduğundasadece ne olduğunu görebilmek için bu kuralı çiğneyebilirler. Bazen gizli işler de çevirirler. Örneğin, birisi sırf nasıl olduğunu görebilmek için gizli bir ilişkiye girebilir. Oyuncu insanlar zamanlarını boşa harcıyor görünebilirler fakat oyunları kendileri ve dünyayıtanımalarına yardım eder.

Uzman olmak

Kendi kendimize bulduğumuz cevaplar, genelde başkalarının anlattıklarından daha çok işe yarar. En iyi hayatta kalıcılar, kendi düşündükleri ve yaptıklarıyla başkalarınınki uyuşmadığında hiç dert etmezler. En iyinin ne olduğunu onlar başka fikirler, bakış açıları aracılığıyla bulacaklardır. Kimin haklı olduğuyla değil, olaylardaki sebep sonuç ilişkisiyle ilgilenirler. Dahası, işlerin nasıl gittiği, nasıl daha iyi gideceği konusunda sürekli yeni fikir ve bilgi arayışındadırlar.

Haberin Devamı

İnsanlarla ilgili her konuda en iyi olan kişiler, hocalarının öğrettiğinden daha öteye gidenlerdir. Kendilerine öğretileni öğrenirler, işi iyi yapan birisini taklit ederler ve sonra başka kimsenin öğrenemeyeceğini öğrenmeye devam ederler. Ya da tam tersi, nasıl daha başarılı olunacağı konusunda öğretileri izleyenler olmaları gerektiğinden daha az başarılı olurlar.

Etrafınızdaki en becerikli insanları düşünün. Ders aldıkları, eğitimini gördükleri için mi daha yetkinler? Yetkinlik, uzmanlık, beceriklilik, ustalık, kendini motive etmekle, kendini eğitmekle olur.

Hayat akıllısı olmak

IQ testini geliştiren psikologlar bir dizi problemle karşılaştılar. 17-18 yaşındaki gençler 30-40 yaş arasındakilerle aynı hatta daha başarılı oluyorlardı. Ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar, psikologlar yetişkinlerin ortaokul, lise öğrencilerinden daha başarılı olduğu bir zeka testi geliştiremediler.

Haberin Devamı

Zeka testleri, bir kişinin hayatın zorluklarıyla başaçıkabilme gücünü ölçemez. Akıllılığı ölçemezler. Eğer böyle bir şey yapabilselerdi, eğitimsiz bir taksi şoförü, büyük bir şehrin yollarında hayatta kalabilme konusunda bir profesörden daha yüksek puan alırdı. Yüksek bir IQ’ya sahip olmakla hayat akıllısı olmak çok farklı şeyler. Günümüzde, iş idaresi okuyup, yüksek lisansını da tamamlayan bir kişi, Chrysler’ı iflasın eşiğinden kurtarmak için, Lee Iacocca’nın yaptığını gerçekleştiremezdi. Bu yılların tecrübesini ister.

Peki, insanlar nasıl yıllar geçtikçe daha akıllı oluyorlar. On yıllar sonra, insan nasıl daha, çok daha başarılı olabiliyor?

Yıllar geçtikçe daha da akıllı olmak, oyuncu bir merakın duygularla yönlendirilmesi ve tecrübelerden ders alınmasıyla mümkün olur. Psikolog Daniel Goleman, dünyayla böyle bir ilişki içinde olmanın kişinin ‘akıntı’ya ayak uydurmasını ve ‘duygusal zeka’sını geliştirmesini sağladığını söylüyor. Goleman, “Akıntı, duyguların performans ve öğrenmek adına son zerresine kadar kullanılması anlamına geliyor” diyor.

Daha akıllı olmanın yolu daha çok soru sormaktan ve cevaplar aramaktan; hayatı tecrübe etmekten hatta bu uğurda aptal görünmeye ve hata yapmaya razı olmaktan geçiyor. Böyle bir uyum, kişinin dünyayı anlayışını sürekli geliştirmeyi ve yetenekleri geliştirmeyi sağlar.

Al Siebert

Kişiliğin Gücü kitabı

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!