Müziğe başlamasaydım Taksim’de şiir satıyordum

Güncelleme Tarihi:

Müziğe başlamasaydım Taksim’de şiir satıyordum
Oluşturulma Tarihi: Aralık 15, 2012 00:00

Can Bonomo’nun “25’inci yaş şiirim” dediği ikinci albümü ‘Aşktan ve Gariplikten’de İhsan Oktay Anar’ın ve İstanbul’un izleri var.

Haberin Devamı

İlk albümünüz Meczup çıktığında da röportaj yapmıştık. İkinci albümdeki Can’la o günkü Can arasında ne gibi farklar var? Ne değişti?
- 25 şarkı geçti aradan. Sivrildim ve törpülendim tabii ki. Kalıplara sığmaya pek çalışmıyordum ama artık bu konuda daha da rahatım.

Hangi konuda törpülendiniz?
- Ne yapmam, nasıl konuşmam gerektiğini, insanlara neyi nasıl ulaştıracağımı daha iyi biliyorum. “Ne yaparsam işimin önüne geçer?” diye düşünmeye başladım. Haliyle davranışımın, konuşmalarımın matematiğini daha fazla yapıyorum. “Çözdüm” diyemem ama biraz daha öğrendim.

Bu tarz şeyleri umursayan bir haliniz yok aslında...
- Bir şeyleri takmamak çok ‘rock’n roll’ gözükse de eğer birtakım şeyler karşısında net duruş sergilemek istiyorsan bu matematiği yapmalısın. “Bir şeyi takmıyorum” çok güzel duyulsa da yaptığım işi birileri dinlesin izlesin diye yapıyorsam kendimi de kaybetmemeliyim.

Haberin Devamı

Meczup’ta piyasaya yeni giriyordunuz. Şimdi, piyasanın önemli, alternatif bir ismi olarak ne umdunuz ne buldunuz?
- Girdiğim zaman beklentim yoktu. Türkiye’de alternatif olarak kabul edileceğimi biliyordum. Alternatif bir iş yapıp bunu yürütebilmek kolay değil, havlu da atabilirdik. Önce sanatı istediğim gibi yapıyorum. İkinci olarak toplum için yapıyorum. Bir vurdumduymazlığım varsa bir tek bu konudadır.

Eurovision zamanı hızlıca tanınmış olmanız ikinci albüm için bir baskı yarattı mı?
- Naçizane kendi janrımızı yarattık. İşimizin bir benzeri daha yoktu, dolayısıyla bir isim vermek zorunda kaldık. Kendi tarzını yarattığında kendinle yarışma durumun oluyor bu da bir avantaj. İkinci albümün daha sivri, köşeli daha olgun bir albüm. Okuduklarımla dinlediklerimle büyüdüm, iyi ve kötü yorumlar
aldım, sırtım dikleşti. Bu albümün sözleri Meczup’tan daha olgun, daha iyisini yapmak için kendimle yarıştım. Hepimizin içine sinen güzel olduğunu düşündüğümüz bir iş yapıyoruz. İlk albümde estetik yargılarımızı özümseyen onlardan korkmayan, kemik bir kitle oluşmuştu. Onlara yeni bir ürün vereceğimizde kendi söylemlerimizi ve kendimizi düşünerek yaptık işimizi.

Haberin Devamı

Hep “biz” diyorsunuz...
- Butik bir ekibiz. Öyle marka olmuş büyük insanlarla çalışmak gibi bir niyetimiz yok. Aile gibi çalışıyoruz, ikinci albümde de bunu bozmadık. Üçüncüde bozulursa biz de bozuluruz.

Böyle bir ekibin size yansıyan olumlu olumsuz bir etkisi var mı?
- Avantajı da dezavantajı da var. Duygusal bir bağ oluştu. En yakın arkadaşlarım oldular. Bir hiyerarşi yok, lazım da değil. Tartışmalar daha fazla üzüyor örneğin. Mesela kimse patronunu sevmez ama bizim işte patron yok. Dolayısıyla bir tartışma çıktığında kimseyi suçlayamazsın, herkes arkadaş olduğundan hata herkesin hatası oluyor. Bunun yanında avantajı çok daha fazla tabii.

‘İstanbul Müziği’ diye bir tarz yarattınız...
- Gün geçtikçe altı doldu o tabirin. İstanbul Müziği’nin temelini ‘Meczup’la attıysak bu albüm binamızdır. İstanbul’a ait ne kadar enstrüman varsa kullandığımız için türümüze de bu ismi vermiştik ama ‘İstanbul Müziği’nin bir felsefesi varsa o bu albümde oturmaya başlıyor.

Haberin Devamı

İstanbul’un en çok nesini seviyorsunuz?
- Uykulu gecesini, mahallelerini ve sokaklarını...

İhsan Oktay Anar’dan çok etkilenmiş olmalısınız ki ‘Min El-Aşk ve Min El-Garaib’ diye bir şarkı yazmışsınız hem de kartonetinde teşekkür etmişsiniz...
-  Anar’ın Puslu Kıtalar Atlası’nı iki kez okudum, yakında bir daha okuyacağım. Yazarın kendisini tanımladığına inandığım Uzun Hasan karakterinin sol ve sağ kolunda Min El-Aşk ve Min El-Garaib dövmesi vardır. Kitaptaki önemli karakterlerden biri.

Ayıp oluyor başkan!

Bonomo’nun ilk klibi Başkan’a çekildi. Klipte 8-13 yaş arası 35 çocuk oynadı. Çocukluk meseleleriyle ilgili klip yakında televizyonlarda yayımlanacak. Oyuncu Berrak Tüzünataç’la bilikte olan Bonomo, özel hayatıyla ilgili kesinlikle konuşmuyor.

Haberin Devamı

EUROVISION ASKERLİK GİBİ

Eurovision kimyasını ve modunu çok merak ediyorum...
- Bir arabayla bir yerlere gittim sürekli. Çok faydalı oldu tanıtım anlamında. Hepi topu bir tane şarkı yapıyorsun ve onun için altı ay koşuyorsun. Askerlik gibi ama eğlenceliydi bir yandan. Sonlara doğru deliriyorsun. Bizde çok önem verilen bir yarışma bu. Umarım bu yıl da bizim gibi alternatif bir isim seçerler.

Katkısı neydi? Katılmasaydınız ne eksilirdi?
-  İki farklı Can olarak cevaplayabilirim. Can Bonomo olmam daha uzun sürerdi ama içimdeki Can, çok sıkılıyor. Tanınır olmak güzel bir şey ama yazdığım şiirle ya da söylediğim şarkıyla...

Prodüktörün ve yakın dostun Can Saban olmasaydı ne farklılık olurdu?
- Müziğe hiç başlamazdım. Şu an Taksim’de şiir satıyordum.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!