Mercimekli moda resepsiyonu

Güncelleme Tarihi:

Mercimekli moda resepsiyonu
Oluşturulma Tarihi: Mart 06, 2000 00:00

Haberin Devamı

Dice Kayek'in Paris'te yaptığı ve çok başarılı bulunan defilenin gecesinde, Paris Büyükelçimiz Sönmez Köksal ve eşi Filiz Akın'ın davetlisi olarak elçilikte verilen resepsiyona katıldık.

İşte Dice Kayek'çiler, Filiz Akın'la resim çektirmek için yarışanlar, mercimek köfteleri, Hüseyin Çağlayan'ın peşinde koşanlar, Buddha Bar'ın Afrika'lı halkla ilişkilercileri ve Yalan Rüzgarı'nın Michael'ı...

Bir elçilik resepsiyonu herhalde ancak bu kadar eğlenceli olabilir. Biz Türkiye'den giden basın mensupları, saat 19.45'te minibüslerimize doluşup yola çıktık ve bir kafile olarak elçiliğe vardık. Biz oraya gittiğimizde, zaten bir hayli dolu olan salonlar, daha da kalabalıklaştı. Allah’tan bana defile ve kokteyl boyunca eşlik eden, Paris’te moda öğrencisi olan İris Ercan vardı da, modacılar hakkında bilgi sahibi olmama yardım etti.

Garsonlar ellerinde içki dolu tepsilerle bir oraya bir buraya koşuşturuyorlardı. Bir müddet sonra ortaya yeni tepsiler çıktı. Ama bunlar içki dolu değil, mercimek köftesiyle doluydular. Konuklar tarafından ilk önce çiğ köfte zannedilen bu köftelerin gerçek kimliği ortaya çıkınca, bir anda silip süpürüldüler. Bu mercimek köftesinin baş talipleri arasında, gece boyunce birbirlerinden ayrılmayan ünlü modacılarımız Hüseyin Çağlayan ve Atıl Kutoğlu da vardı. İkisi de bir hayli aç gelmiş olacaklar ki, mütemadiyen garsonlara kaş göz edip, yanlarına gelmelerini sağladılar. Bu ikili, bütün gece birbirlerini tebrik edip durdu...

Bir de bir köşede oturup devamlı etrafa anlamsız gülücükler saçan beş altı tane Japon vardı. Neden mi? Çünkü Dice Kayek’in dünyadaki en nadide müşterileri Japonlar da ondan...

Açık büfe olayı

Neyse ki, bir müddet sonra en arkadaki salona açık büfe kurulduğunun haberi geldi. Tamamen Türk mutfağının demirbaşları olan dolmalar, pilavlar, tavuklar, patlıcan ve patates salataları ile dolu olan masayı görünce, editörüm Simten Danışman'ın gelemediğine bir kez daha üzüldüm. Hatta kendisini arayıp, bu üzüntümü de (ayrıntılı olarak) ona bildirdim.

Açık büfenin başından ayrılmayanlar arasında, şaşıracaksınız ama, ‘‘Yalan Rüzgarı’’ dizisinin has oyuncusu Michael Damian ve eşi de vardı. Bulduğu herkesle sohbet eden Damian, tabağı bittikçe gidip dolduruyordu... Açık büfeden ayrılmayanların arasında bir de, şu ünlü Buddha Bar'ın halkla ilişkilercisi olan üç tane zenci kadın vardı. O kadar yemeye o formu nasıl koruduklarına hayretler içinde kalan tek ben değildim. Etraftaki insanlar üçünden hangisinin daha güzel olduğuna dair yorumlar yapıyorlardı. Buddha Bar’cılar birlikte resim çektirme isteğimizi reddetmeyip, hatta saçlarını başlarını ve elbiselerini bile düzelterek poz verdiler.

Filiz Akın hayranları

Filiz Akın'a olan hayranlık inanılmaz boyutlarda. Büyükelçi eşi olmak ayrı bir sorumluluk ama bir de olayın film yıldızı olmak boyutu var ki, Akın bütün gece hayranlarıyla poz vermekten bitap düştü... Gerçekten çok zarif, çok hoş bir kadın. Eşi Sönmez Köksal da bir o kadar tatlı ve sempatik. Herkesle tek tek ilgilendiler ve hal hatır sordular. Ben de bu arada ‘‘gecenin fotoğrafçısı’’ ünvanını aldım herhalde. Çünkü kim Filiz Akın'la resim çektirmek istese, karşısında beni ve makinemi buluyordu.

Dice Kayek'in ortağı Alinur Velidedeoğlu da oradaydı. Her zamanki gibi deri ceketi ve at kuyruğu yaptığı saçlarıyla salına salına dolaşıyordu. Gecenin en sempatikleri ise, Dice Kayek'çilerdi. Çıtı pıtı olan Ayşe ve Ece Ege kardeşler, çok rahat tavırlarla herkesle sohbet edip şakalaştılar. Gündüz defile olduğu zamanki streslerinden eser yoktu. Filiz Akın'ın hayranları arasında İTKİB (İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği)'in başkanı Oğuz Satıcı ve eşi Ala Hanım'da vardı. Bir de tabii ünlü modacı Arzu Kaprol, bütün şirinliğiyle etrafıyla sohbet halindeydi. Gecenin sonunda o kadar pestili çıkmış olduğu halde, hala Buddha Bar'a gitmekten bahsediyordu...

Gecenin lafları

Abi, şu üç zenci kadını görüyor musun, onlar için Afrika'ya safari yapmaya bile giderim...

Amma da yiyor bu zenciler yaa...

Ay, Filiz Hanım'a çocukluğumdan beri hayranım. Gidip bir resim çektirsem mi acaba?.

Aman, en sevdiğim yemeklerin hepsi bir masada toplanmış duruyor. Hemen sıraya gireyim de bitmeden tabağımı doldurayım...

Aaa, bak ‘‘Yalan Rüzgarı’’nda oynayan adam da burada, neydi onun adı?

Bu Japonlar da nereye elini atsan oradan çıkıyorlar, bak buraya da gelmişler. Ne işleri var acaba?

Ece Hanım, sizi çok tebrik ederim. İnanılmaz bir defileydi. Vallahi adı gibi şekerdi. Giysileri siz mi tasarladınız acaba?

Hüseyin Bey, sizi Londra'da defileden sonra göremedim, çok tebrik ederim. Dahiyane buluşlarınız var yani...

Benim rejim de iyice bozuldu valla bugün. Öğlen de arkadaşlarla Lafayette'de yedim.

Boşver şekerim, yarın telafi edersin...

Hüseyin Bey, nedir bu Jill Sander meselesi, bazı duyumlar alıyoruz da...

Valla ne desem yalan olur şimdi.

Ortakların gecesi

Kokteylin en ilgi çekici isimlerinden biri tabii ki Dice Kayek’in Ayşe Ege’siydi. Turuncu renkli ve üzeri çiçek motifli parlak elbisesiyle takım olan turuncu çoraplarıyla gerçekten de çok beğeni topladı. Hatta tebrik edenler sıra bile oluşturdular. Öyle ki, bu kalabalıktan sıyrılıp kardeşi Ece’yle resim bile çektiremedi. Öte yandan Dice Kayek’in ortağı olan Alinur Velidedeoğlu da, son derece klas bir biçimde geldiği resepsiyonda İstanbul’dan tanıdığı dostlarını görünce, bütün gecesini sohbet ederek geçirdi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!