Medyadan – MAGAZİN HABERLERİ

Güncelleme Tarihi:

Medyadan – MAGAZİN HABERLERİ
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 21, 2005 20:37


Aykut Işıklar, 9 ağustos’ta ‘Gazetecilerden gizlenen konserler!..’ başlıklı yazısında Açıkhava konserlerinin eski İzmir Fuarı debdebesinin yerini aldığını ama dolduramadığını, konserden önce sadece 2-3 dakika görüntü almasına izin verilen gazetecilerin sanatçıların performansını adam gibi değerlendiremediğini söylerken, bir örnek veriyordu:

Örneğin Zlüfü Livaneli yıllar sonra halk konseri verdi. Kaç kere detone oldu, yazan okuyan var mı?”

Aradan bir hafta geçti, geçmedi, aynı köşede Aykut Abi bu sefer ‘Bu konseri kaçıran türkü sevmiyor demektir’ başlıklı bir yazı kaleme aldı. Şöyle diyordu:

Bir güzel haber de halk müziğimize gönül verenler için... 18 Ağustos akşamı İstanbul Kuruçeşme Arena Konser Salonu'nda muhteşem bir konser olacak. İnşallah tabii... (...) Yılların Zülfü Livaneli'si bu yaz ikinci kez bağlaması ile sahnede olacak. Bilmiyorum, o çok sevdiğiniz türküleri söyleyecek mi veya yeni albümünden seçtiği türküler mi? Ama bu millet ona 'Karlı Kayın Ormanında'yı 'Güneş Topla Benim İçin'i veya 'Belalım'ı söyletmeden sahneden indirmez. (DB Tercüman, 15 ağustos)

Hayırdır Aykut Abi? Sen öyle gelen tepkiler üzerine lafını yiyecek adam değilsin, eh, Zülfü Livaneli de - şimdi Allah için - öyle aleyhinde bir yazı çıktı diye açıp köşe yazarını patronuna filan şikayet edecek adam (!) değildir... Hayırdır?

*

HAFTANIN CÜMLESİ-1

Artık Nirvana oldum!’ Serdar Ortaç

Kelebek, 16 ağustos

*

BOZACIYLA ŞIRACI...

Artık her nedense, Reha Muhtar, Ufuk Güldemir’e bir destek yazısı yazdı. İnşallah Güldemir ne demek istediğini dahası bunun bir destek yazısı olduğunu anlamıştır, çünkü Muhtar’ın okurları bir halt anlamadılar bu yazıdan.

Şöyle diyordu bu traji-komik yazısında Muhtar (siyahlar yazarın tercihidir) :

Bir gün!

Bir gün, Türkiye denilen gelişmekte olan yarı aydın ve yarı cahillerin de bulunduğu ülkede, 1980'lerden başlayıp, 2005'lere kadar süren 25 yılda, medya denilen ısırgan otları, kaktüsler ve zehirli dikenler le dolu bahçede halka anlatılanların çok ötesinde neler olduğuna, elbet düzgün bir kaleydoskop ışık tutacak.
Bir gün birilerinin, neyi söyledikleri değil, niye söyledikleri, ne tür komplekslerin saikiyle, hangi ciğerlere mundar dedikleri, hangi ucuzlukların bataklıklarında etrafa pislik saçtıkları, iyi olan neye kötü, kötü olan neye iyi dedikleri, nelerle milleti aldatmaya çalıştıkları birer birer ortaya serilecek !..
Tarih sahtekârların yazdıkları kadar basit, zavallı ve yalan yazılmayacak!..
Sen hiç merak etme sevgili Ufuk Güldemir ve sevgili HABERTÜRK .

(Ufuk Güldemir ile Habertürk’e topluca ‘sen’ diye hitap etmesine ve ‘Sevgili Habertürk’ lafına da bayıldım bu arada...)

Benim takıldığım ‘kaleydeskop’ oldu.

“...
elbet düzgün bir kaleydoskop ışık tutacak”

Kaleydeskop (çiçek dürbünü de derler) içindeki aynalar sayesinde, giren ışığı deforme eden, içindeki küçük cisimler sayesinde de renkli ışık oyunları oluşturan bir oyuncaktır. Yani ışığı ve şekilleri deforme eder...

Yani, ‘Sevgili Muhtar’ kaleydoskop Ufuk Güldemir hakkındaki gerçekleri ‘düzeltmez’ bilakis iyice ‘yamultur’ !

Sabah, 18 ağustos

*

KABALA’NIN BİLE SUYUNU ÇIKARDINIZ

Sürmanşet bir ‘haber’ : Mermerci de Kabala’ya gönül verdi - Musevi felsefesi (?) Kabala, Ender Mermerci’nin de ilgisini çekti. Mermerci, şans getirdiği (?) söylenen Kabala bileziği ile objektife yansıdı.

Bilmem ne demek istediğimi anlatabiliyor muyum?

Akşam-Pencere, 18 ağustos

*

PAPAZI BULDU, diyor Takvim’in birinci sayfadan verdiği ‘zâârif’ haberi...

Spot: Yabancı damat bulan manken Tuğçe Kazaz, Yunanlı Yorgos Seitaridis ile nikah masasına oturacak, ancak bu masada ince bir sorun var. Çünkü Kazaz’ın nikahı, Atina’da bir katolik kilisesinde kıyılacak. Tuğçe papaz nikahını kabul etti ama, Yorgo imam nikahına yanaşmadı.

Bu haber doğruysa eğer, (1) Yunanlı damat Katolik miymiş gerçekten? Yunanlılar benim bildiğim Ortodoks’tur. (2) Acaba Hıristiyan olmayanlar kilisede evlenebilir mi? Benim bildiğim hayır, sadece bir ‘dua okunmasına’ (benediksiyon) izin verirler. (3) Müslüman olmayan imam nikahı kıydıramaz. Yunanlı delikanlı Müslüman olmadıysa eğer, zaten istese de imam nikahıyla evlenemez...

Ama siz bunları nereden bileceksiniz, o başka...

Takvim, 18 ağustos

*

60 TRİLYONA NELER YAPILIR

Dedikoduya göre, işadamı Fuat Yalçın (zaten Türkiye’nin sayılı zenginlerinden Dürüst’lerin oğluyla evlenecek olan) kızı Süreyya’ya, evlilik hediyesi olarak 60 trilyon lira (43 milyon dolar eder) para vermiş.

Bu haberi manşet yapan Papatya, adet üzere ‘60 trilyona neler yapılır?’ diye bir kutu hazırlamış. Tabii ki bir magazin ilavesine yakışır örnekler veriyor:

* Tanesi 250 milyardan 240 adet Porsche araba alınır.

* Mobilyaları, düğün masrafları ve kapılarında otomobilleri dahil olmak üzere, toplam 50 milyar lira harcanarak 1.200 çift evlenebilir.

* Ebru Destan 100 bin dolara albüm yapmıştı. Bu parayla, yaklaşık 460 tane albüm yapılabilir.

* Erbakan'ın 10 trilyona aldığı yalıdan, tam 6 tane satın alınır.

Ama ben en çok, şu örneği sevdim:

* 4 yıllığına FB'ye 20 trilyona transfer olan Alex gibi 3 dünya starı alınır.

Hangi zengin gidip de kendine ‘futbol starı’ satın alır acaba?

Takvim-Papatya, 18 ağustos

*

HAYDAAAAAAAAA!

Şok’ta, ‘Ailenizin sırdaşı’ ve rüya yorumcusu Okşan Abla, bir suale cevap verirken diyor ki:

Koç burcu için aşk ve cinsellik önemlidir. Fakat kolay kolay sadık kalamazlar. Bu yüzden aradığı insanı bulduklarında evlenmeliler...”

Şok, 18 ağustos

*

MANŞET: DÜNYADA DENİZE GİRİLMEYEN TEK ‘BEACH’

Spot: Böylesi sadece Türkiye’de olur, diyor Vatan-34, ‘500 bin YTL harcandı, Kadıköy ikinci plajına kavuştu. Mısır’dan palmiye, Yalıköy’den kum geldi ama... kirlilik nedeniyle denize girmek yasak!’

Zaten o ‘sosyetik güzeller’ acaba yüzme biliyor mu, abisi?

Vatan-34, 18 ağustos

*

BEST OFFFF!

Bir mafya babasını evinde gizlediği için hakkında ‘yardım ve yataklık’ suçlamasıyla dava açılan manken Tuğba Özay’ın maşallah medyada çok seveni var. Bu hadiseden sonra hemen her gün, her gazetede kendinden bahsettirmeyi başardı.

Haber olmak için son buluşu bir ‘Best of...’ idi.

Best of diye bir sanatçının seçme eserlerini derlediği albüme derler. Hayatını mankenlikle kazanan birinin best of’u da tabii, ‘en seksî yarı çıplak pozları’ şeklinde...

Böyle bir ‘albüm’ hazırlamış kızımız, satıştan gelecek parayla bir köy okulu yaptıracakmış.

Gazete haberi haklı olarak ‘Seksi manken okul yapımına soyundu’ diye veriyor.

Eminim, en güzel çıplak pozlarını derlediği bu ‘best of’ ile Tuğba Özay çok insanın ‘hayır duasını’ alacaktır! Zaten Hürriyet’in (önemine binaen 1.sayfadan verdiği) haberi: Tuğba’nın albümü kapışıldı, diyordu! J

Star-Box-Magazin, 18 ağustos - Hürriyet, 21 ağustos

*

BÖYLE SORUYA BÖYLE CEVAP

Kadının Cinsel Yaşamı diye bir köşe diyemeyeceğim, bir ½ sayfa var Posta’da. Dr.Abdülvahap Karabulut, okur mektuplarına cevap veriyor.

A.K. adında 20 yaşındaki bir genç kadın doktora o kadar abuk sabuk şeyler soruyor ki...

Beni ayıplamazsanız kısa bir alıntı yapacağım: “Yaklaşık 5 hafta önce erkek arkadaşımla sürtünme yoluyla ilişkiye girdim. Aslında çok fazla vajina olayı da olmadı. Fakat korunmasızdık. Boşalma da söz konusu değildi...” Soruyor: “Zevk suyuyla hamile kalınır mı?”

Bitmedi! Genç kadın, iki gün gecikmeyle de olsa düzenli regl olduğunu, yine de korkudan iki kere hamilelik testi yaptırdığını, sonuçların negatif çıktığını söylüyor. “Fakat göğsümde ve karnımda şişlik hissediyorum” diyor ve tekrar soruyor: “Hamile olabilir miyim?”

Merakla okudum, bir doktor böyle abuk sabuk bir suale, bu kadar cahilliğe, bakalım ne cevap verecek diye.

Muhteşem bir cevap verdi Dr.Karabulut:

Sayın okurum, sevişme esnasında heyecan ve aldığınız zevkten dolayı neler yaptığınızın farkında olmayabilirsiniz. Çünkü sevişme esnasında kadında da erkekte de cinsel organlara kan dolar, bu yüzden beyne giden kan miktarı azalır. Dolayısıyla normal düşünme ihtimali ortadan kalkar...”

Yani doktor ‘farkında olmadan fazla ileriye gitmiş olabilirsiniz’ derken, ‘kızım sen kafayı yemişsin’ demeye de getiriyor!

Posta, 19 ağustos

*

GÜZEL ESPRİ

Türkücü Yavuz Bingör, Rumelihisarı’nda düet yaptığı Muhsun Kırmızıgül’e, sahneye helva getirilmesi üzerine, şöyle takılmış:

Mahsun kiminle düet yaptıysa rahmetli oldu. Cem Karaca, Kazancı Bedih. Bu helva da benim için geldi galiba...’

DB Tercüman, 20 ağustos

*

O ARTIK ŞARKICI! diyor başlık. Şale adlı bir kızcağız. Ulan kimmiş bu, hiç adını duymadım, diyorum, haber izah ediyor: “Gelinim Olur Musun? evinden Ahmet ile evlenerek çıkan Şale...”

Allah Türkiye’ye bağışlasın!

Takvim-Papatya, 20 ağustos

*

ŞİMDİ ANLAŞILDI

İstanbul’da, galiba Reina’da Formula 1 şerefine bir gece düzenlenmiş, bu geceye, gecelerin olmazsa olmaz sümbülü ve bülbülü ‘SOSYETİK GÜZELLER’ de katılmış tabii ki.

Hürriyet’in haberine göre, sabah sıralama turları olduğu için, Formula 1 pilotları geceyi erken terk edip otellerine yatmaya gidince, ‘sosyetik güzeller’ pek bir dertlenmiş.

Bu yüzden, sosyetenin bir çok ünlü kadınının, HEPSİ BİR SERVETE SAHİP Formula 1 pilotları için ‘NEREDE BU ŞOFÖRLER’ diyerek etrafta dolaşması dikkat çekti...’ diyor Kubilay Kesmin’in haberi.

Hep, “Bu ‘sosyetik güzel’ dedikleri nedir, kimdir?’ diye merak ederdim, Hürriyet’in bu haberinden ‘ne oldukları’ anlaşıldı!

Hürriyet, 21 ağustos

*

EGO MU, O NE Kİ?

Hürriyet Pazar’a verdiği röportajında, Milli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim “Peki siz şişko egolu olduğunuzu kabul ediyor musunuz?” sualine şöyle cevap veriyor:

- Bilmiyorum. Dışarıdan öyle gelebilir. Ben, ben, dediğim zaman ukalalık yapmak istemiyorum. O bir egonun devamı değil. Masum bir ben o kadar. (...) Bazen fazla ben diyorum galiba. Olabilir hatamı kabul ediyorum ama kötü niyetli olmadığımı söylemek isterim. E yaptığım bir şeyi de ben yaptım, derim yani. Deli zekası var bende... Müfit’in karısı hep söyler, insanlarda iki lop varsa, Fatih Hoca’da dört lop vardır der, yalan mı? Öyle işte... Çalışır benim kafam.

Çok tevazu sahibi bir insandır Fatih Terim!

Hürriyet-Pazar, 21 ağustos

*

4x4

Komedyen koleksiyonu yapmadan zengin ve şöhret olmak çok zor, diyor Aykut Işıklar.

“Podyumda bir saat dolaşınca 4 milyar, TV dizilerinde beş dakika göründüğü için bölüm başına 10 milyar lira alan mankenleri tek tek gözünüzün önüne getirin. Hepsinin bu noktaya gelmesinde komedyenlerin rolü vardır. Yani başta Mehmet Ali Erbil, Cem Yılmaz, Yılmaz Erdoğan, Beyazıt Öztürk'ün sevgilisi oldular. Üstelik bir değil birkaçının. Hepsi dolaylı akraba oldular. Maşallah bazı kızlarımız var ki, hiç ayırım yapmadı. Hepsinle belli zaman dilimlerinde 'haşır neşir' oldu. Örneğin aylarca büyük aşk yaşadığı hatta evleneceği söylenen komedyenden ayrıldı, aradan üç gün geçmeden en yakın arkadaşı ile el ele dolaşmaya başladı. Gece kulüplerinde yanak yanağa dans ederken, eski sevgilisine rastladı. Ama hiç rahatsız olmadı. Yani yeni sevgilinin en yakın arkadaşı başka komedyenle karşılaştı. Bazen selamlaştı, bazen kafasını çevirdi. Bunun adı modernlik. Avrupa veya Amerika'da oluyor mu bilmiyorum(...)”

Ve ekliyor:

Sakın o manken kızların kim olduğunu bana sormayın. Vallahi yazmam. Hepsini zaten tanıyorsunuz. Onlara dört çekerli kız diyorlar. Galiba hepsi dört çekerli arazi araçlarına bindiği için...”

Diyorum ya, Allah adamı Aykut Abi’nin diline düşürmesin...

DB Tercüman, 20 ağustos

*

KLASİK Mİ, ABİYE Mİ?

Şarkıcı Aşkın Nur Yengi ile Rafet El Roman birlikte ‘sahne almışlar’ Açıkhava’da. El Roman bir espri yapmış, partnerine ‘Bu ne güzellik, çok klasiksiniz’ demiş.

Ancak Aşkın Nur Yengi, demek ki klasik olmayı ayıp sayıyormuş ki ‘Abiye diyecektin herhalde’ diye cevap vermiş. Sanki insana ‘Bu akşam ne kadar abiyesiniz’ denirmiş gibi... (Güneş, 21 ağustos)

Sahnedeki bu muhteşem düeti okurken, aklıma yine yüz kere anlattığım, kardeşimin şahit olduğu hadise geldi, hani yaşlı teyze istediği yerde durmayan dolmuş şoförüne kızınca, kapıyı ‘Komonist!’ diye vurarak inmiş. Dolmuş şoförü hayretler içinde diğer yolculara dönüp kadını şikayet etmiş:

- Allah Allaaaah! Karı mı sattık da bize komonist diyor!

*

HAFTANIN CÜMLESİ-2

Hayatta erkeklerle adım anılmamıştır! Sevda Demirel

Güneş-Venüs, 21 ağustos

*

BUGÜN AÇIK SAÇIK ALINTILAR YAPTIM AMA KABAHAT BENDE DEĞİL!

Güneş’in Cinsel Sorunlar sayfasına yazan bir (Millet de benim sabahtan akşama kadar bu sayfaları okuduğumu sanacak! J) bir genç kadın cinsel ilişki sırasında canının yanmasından şikayet ederken diyor ki “Merhaba, ben 19 yaşında bir kızım. Geçen hafta birisiyle tanıştım ve o gün ilişkiye girdim. Bir haftadır her gün ilişkide bulunuyoruz. Penisi 22 santim boyunda...”

Gençler arasında böyle bir moda mı var? Birbirlerinin şeyini mi ölçüyorlar?

Güneş, 21 ağustos

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!