Keşke duymasaydık!

 Orkun Ün: Anlamıyorum ben İbrahim Tatlıses’i. Son zamanlarda çok sık yapıyor bu tip açıklamaları. Yaşından mı? Ya da başka bir durum mu var bilemiyorum. Ama hoş değil tabii. Yıllar geçmiş, biri eski eş, diğeri evlat. Yapmayın etmeyin!
 Ömür Gedik: Eski eşler ve evlatlar hakkında bu suçlamaları, bu konuşmaları duymak ne kötü. Böyle aile ilişkisi mi olur! Ve ayrıca ne olursa olsun bunlar konuşulmaz. İlk başta duymasaydık bunları keşke.

Onur Baştürk: Yaşlı bir akrabam var. Böyle çılgın şeyler söyleyen biri olduğunda şöyle derdi, “Git bir yürü gel, hava al sen”. Zaten geri adım atmış sonradan. Demek ki bir yürüyüp gelmiş Boğaz’da.
Savaş Özbey: Sadece oğluyla değil, kızı Dilan Çıtak Tatlıses ile de sorunları olmuş, öz kızını yıllarca kabul etmemişti. Halbuki sokakta kim görse “İbrahim Tatlıses’in kızı bu” der. Sonra araya maddi konular girdi. İbo, İdo’ya dört dörtlük babalık yapmış olabilir ama diğer çocukları için aynı şeyi söyleyemeyiz. Eski eşi için sarf ettiği sözler de yenilir yutulur cinsten değil. Neyse ki özür diledi.

Bir küçük soluklanma diyelim
Zerrin Özer müziği bıraktığını açıkladı. Nasıl karşıladınız sanatçının bu kararını?

Ömür Gedik: Keşke bırakmasaydı, bu kadar sağlam ve iyi bir sesten mahrum bıraktı dinleyenlerini. Ama tabii ki nasıl mutluysa, kendini nasıl iyi hissediyorsa öyle yaşamalı insan. İş güç, kariyer, hiçbiri sağlıktan, mutluluktan daha önde değil.
 Onur Baştürk: Konser vermeyi bırakmış olabilir ama müzik bırakılan bir şey değil bence. Müzik, resim ve benzeri sanatlar eğer istenirse bir ömür boyu devam ettirilir. Sadece işin şov yanını bırakabilirsin. Misal: Dünyanın en pahalı ressamlarından 84 yaşındaki David Hockney daha yeni tüm dünyayı gezen sergisini açtı ve “Resmi bırakıyorum” gibi demeçler vermekle uğraşmıyor. Dolayısıyla bu tür açıklamaları anlamsız buluyorum.
Savaş Özbey: Umarım Demet Sağıroğlu, Mahsun Kırmızıgül ya da Teoman’ınki gibi bir “müziği bırakma”dır bu. Yani geçici küslüktür. Müzikle 1975’teki TRT birinciliğiyle başlayan uzun ilişkisinde bir küçük soluklanma olarak görüyorum bu kararı.
Orkun Ün: Kahır içindeyim! Şaka bir yana; yıllar önce duysaydım bu haberi gerçekten kahrolurdum. Hayatımın bir dönemine damga vurmuş biriydi Zerrin Hanım. Ama maalesef son yıllarda varlığıyla yokluğu birdi zaten. Çoktan havlu atmıştı. O yüzden bir şey ifade etmiyor bana şimdi onun yokluğu.

Şimdi onlar düşünsün!
Müge Anlı, İstanbul Asayiş Şube Müdürü Şinasi Yüzbaşıoğlu ile evleneceğini duyurdu. Biri sivil, diğeri resmi asayiş otoritelerinin bu sürpriz izdivacına Konsey ne diyor?

 Savaş Özbey: Demek bir yandan kayıp kızları falan ararken bir yandan da birbirlerine âşık olmuşlar. Acaba ilk kim açıldı karşı tarafa? İlk yemeğe ne zaman çıkıldı? Tatil kaçamağı falan var mı? Damat asayiş şube müdürü olunca magazinden kaçmaları da kolay olmuş. Onlar açıklayana kadar kimsenin ruhu duymadı.
Ömür Gedik: Yolları, özel hayatları dışında da eminim sık sık kesişiyor. İşine bu kadar çok zaman ayıran insanlar iş hayatlarında da kesiştikleri ve çok şey paylaştıkları kişilerle daha mutlu beraberlikler yaşıyor. İkisine de mutluluklar ve yaptıkları işlerde başarılar diliyorum. 
 Orkun Ün: Şimdi katiller düşünsün! Asıl ben buna “Voltran’ı oluşturdular” derim. Ama Ömür’e de karşı çıkarım. Yahu iş hayatlarında kesişen insanlar, çok şey paylaşan insanlar mutlu oluyor da ne demek? Kime göre neye göre? Böyle kesin yargılarla konuşmayalım lütfen.
 Onur Baştürk: En güçlü çift olurlar diyorum. Onca polisiye olayı çözdükten sonra Müge Anlı’nın mutluluğu başka yerde aramasına gerek yoktu zaten. Birbirleriyle gayet uyumlu olacaklarına şüphe yok.

Böyle sıcak sevgilere hasretiz
Başak Dizer, Babalar Günü’nde eşi Kıvanç Tatlıtuğ ile oğulları Kurt Efe’nin fotoğrafını paylaşıp “Melekler Günü kutlu olsun” yazdı. Neden gözlerimiz yaşardı?

Onur Baştürk: Hoş bir baba-oğul fotoğrafıydı elbet ama gözüm yaşarmadı. Yaşarmalı mıydı?
Orkun Ün: Yaşarmasa mıydı? Hasretiz çünkü böyle sıcak sevgilere. Toplum sevgiye aç sevgiye!
Savaş Özbey: Âşık bir kadının oğlunu da eşini de meleğe benzetmesi dokundu bana galiba en çok. Yine de fazla zorlanmamıştır. Çünkü Kıvanç Tatlıtuğ da “Joe Black”teki melek Brad Pitt gibi zaten.
Ömür Gedik: Melek olan babalar geldi akla tabii. Allah hayatta olan tüm iyi babalara sağlıklı, uzun ömürler versin. Kurt Efe de analı babalı büyüsün.

Voltran’ı oluşturdular
Zeynep Demirel, eşi Volkan Demirel’in yıllar önce efsaneye dönüşen fotoğrafındaki gözlüğü evde bulup aynı şekilde poz verdi. Sizce keramet gözlükte mi, takanda mı?

Onur Baştürk: Her ikisi de diyelim. Başkası o gözlüğü taksa aynı şey olmayabilirdi.
Ömür Gedik: Hem gözlükte hem de takanlarda. Tam bir Voltran oluşturma durumu.
Orkun Ün: Güzel çift onlar. Eğlenmesini de sevmesini de iyi biliyorlar gibi. Ben bayıldım bu yeni fotoğrafa.
Savaş Özbey: Ne güzel değil mi bazen evde bulduğunuz bir eşyanın sizi alıp yıllar öncesine götürmesi... Volkan’ın verdiği en fenomen fotoğraftı o kare. Zeynep’in hatırlatması iyi oldu. Keramet gözlükte mi bilmem ama bir de Semra Özal vardı böyle kocaman kocaman gözlükler takan.

Çok komik hatun
İrem Derici sosyal medyadan “O minnacık bedende bu kadar memeyi nasıl yaptın?” diye soran takipçisine “Parayla” diye cevap verdi. Derici’nin bu barışıklığına kaç puan veriyorsunuz? 

 Onur Baştürk: Bence iki türlü barışıklığına da şapka çıkarmak lazım. Hem estetiğini umursamamasına hem de takipçisinin lüzumsuz mesafedeki sorusuna verdiği yanıtın samimiyetine... İrem Derici yeni pop zamanların en kendine özgü ve kafasına eseni yapan karakteri. Bir tek iyi şarkı çıkaramıyor son dönemde, o ayrı.
 Ömür Gedik: E doğru söylemiş. Saklamıyor ki silikon taktırdığını. Çok iyi cevap.
 Savaş Özbey: 100 üzerinden 100! Bu konuda o kadar rahat ki “6-7 yıl önceki halime su bile vermezdim” diyor. İrem Derici’yi arada tuhaf bulabilirsiniz, yadırgayabilirsiniz ama çok komik bir hatun olduğu kesin.
 Orkun Ün: Sözünü esirgemeyen insanları bir köşeye ayırırım ben arkadaş. İrem de onlardan biri. Hatta buraya bir de Orkun sözü bırakıyorum: “Kendinle barışık olmakla başlar her şey.”

Define avı zengin hobisi
Brad Pitt, eski eşi Angelina Jolie ile Fransa’da satın aldıkları Miraval Şatosu’nda, ekipman falan tedarik edip define aradığını açıkladı. Yakışıklı oyuncuyu gece yarısı elinde dedektörle şatonun bahçesinde hayal edebiliyor musunuz?

Onur Baştürk: Hayal edebiliyorum. Canı Indiana Jones’culuk oynamak istemiş Brad’in, bırakın oynasın. Brad bu, seviyor kafasına göre takılmayı.
Ömür Gedik: Brad Pitt para için değil adrenalin için yapmıştır onu. Define arayıcılığı en popüler zengin hobisi. Eğlenceli olduğu kesin. 
Savaş Özbey: Defineyi bulamayınca söylemesi kolay. Ararken niye açıklamamış? Ezkaza bulsaydı söyleyecek miydi bakalım? Vergisi, şusu busu... Ama eğlenceli tabii. “Hayrola Brad Bey gecenin bu saatinde?” “Ya uyku tutmadı Sebastian Efendi!” Dıdıdıdıt... Dıdıdıdıt...
Orkun Ün: Çok şahane değil mi? Brad Pitt dedektörle bahçede geziyor. Bir düşündüm de... Kahkahayı patlattım. Bazen insanların böyle ‘zevkleri’ olabiliyor. E çok para olunca tabii ne yapacağını şaşırıyorsun.

Dantele de ortak olmayalım

Bir Japon markası, erkekler için dantelli boxer külot çıkardı. Ne dersiniz, Türkiye’de satar mı?

 Ömür Gedik: Linç yer miyim bilmem ama dantelli külot hoşuma gitti. Dantel güzel bir şey. İlle de kadında olması gerekmiyor. Modada hayallerimize sınır koymayalım. 
Onur Baştürk: Satar. Hem de hiç ummadığınız kişiler satın alabilir. Buna da şaşırıp konu yapmamızı yadırgıyorum doğrusu. Bize ne, kime ne.
Savaş Özbey: Tamam, kim ne isterse giysin ama bazı şeyler kadınlara, bazı şeyler de erkeklere özel kalmalı bence. Bunda bir güzellik var ayrıca, kötü bir şey değil ki.
Orkun Ün: Ya neden konu yapmayacakmışız bunu? Tüm dünya yapmış bunu konu! Bazı şeyler kadınlara özel kalsın. Biz erkekler dantele de ortak çıkmayalım yahu. Olmamış, olmamış, olmamış.