Adalet Peşinde

Jamie Foxx’un başrolü Michael B. Jordan ve Brie Larson’la paylaştığı “Just Mercy”, Türkiye’de 14 Şubat’ta gösterime girecek. Filmde haksız yere ölüm cezasına çarptırılan bir mahkumu canlandıran dünyaca ünlü Oscar’lı yıldız, rolünü Los Angeles’ta bir araya geldiği Barbaros Tapan’a anlattı. Jamie Foxx, ailesi hakkında da çok özel açıklamalarda bulundu.

Haberin Devamı

Adalet Peşinde

Kanunlar herkes için aynı olmalı. Ama filmde bunun tersini görüyoruz...

- Evet... Kağıt üzerinde harika bir adalet sistemimiz var. Ama bazı insanlar bu sistemi idare eden pozisyonlara gelince, kağıt üzerindeki sistem anlamını yitiriyor. Gerçi herkesi kötü olarak sınıflandırmamak lazım. Az da olsa zirveye tırmanan iyiler de var...Dünyanın her yerinde yanlışlıklar, yolsuzluklar var. Ama bizler rahatken, keyfimiz yerindeyken, her şey yolundayken elimizdeki akıllı telefonlarla ya da televizyondaki reality show’larla meşgulüz. Dünyada her şeyin yolunda olduğunu düşünüyoruz.Oysa filmde gösterdiğimiz gibi aslında kapalı kapıların ardında çürümüşlük var ama bu durumu senin görmeni istemiyorlar.Bizim toplumumuzda eğer siyah vatandaşsan, kolay hedefsin. Bu durum şimdilerde daha küstah, daha bariz bir hâl aldı. Yıl 2020, ırk ayrımı konu bile olmamalı diye düşünürken aslında bu ayrımcılığı en üst kademede görüyoruz...Soruya dönersem; kağıt üzerinde yazılanları kim uygulayacak? Eğer kağıtta “hepimiz eşitiz” yazıyorsa, öyle olmasını kim sağlayacak? Ne pahasına olursa olsun para kazanmak isteyen, insanları yok etmek için komplo kurmaktan çekinmeyen zihniyet ne zaman o pozisyonlara gelmezse, o zaman adalet gerçekleşir...

Haberin Devamı

HAPİSTEN ÇIKTIĞINDA BABAMI YANIMA ALDIM

Filmde haksız yere hapse atılıp ölüm cezasına çarptırılan bir mahkumu canlandırdınız. Role nasıl hazırlandınız?

- Tanıdığım herkesin mutlaka siyahi bir arkadaşı ya da akrabası hapse girmiştir veya polisle sorun yaşamıştır. O yüzden uzak olduğum bir konu değil.

Sizin var mı hapse giren yakınınız?

- Babam hapse girdi. Üvey babam da... İşin komik tarafı babam, kimsenin eğitime önem vermediği yıllarda 25 yıl eğitmenlik yapmış, cumartesi pazar günleri çocukları sokaktan uzak tutmak için spor aktiviteleri düzenlemiş bir insan.Ama bir gün hiç hesapta yokken üzerinde 25 dolarlık yasa dışı madde ile yakalanmış ve 7 yıl hapse mahkum olmuş. Aslında eğitimli ve zararsız bir adam. Binlerce hikaye var böyle.

Haberin Devamı

Babanızı parmaklıkların arkasında gördünüz mü?

- Görmedim. Ziyarete gitmedim. Babam da onu cezaevinde görmemi istemiyordu. Ama ona mektup yazdım. Mektupta “Çıkınca hayatını tamamen değiştireceğim” dedim.

Adalet Peşinde

Değiştirdiniz mi?

- Evet. Çıktığında onu yanıma aldım. 19 yıldır benimle yaşıyor. Onunla ilgili hiçbir şeyi şansa bırakamazdım. Her şeyin yolunda olduğundan emin olmalıydım.Başkaları babama bakınca benim gördüğümü görmüyor. Beni yüzmeye götüren, tenis oynamayı öğreten adamı bilmiyorlar. Sadece ben görebilirim onu. Babam bana tenis oynamayı öğretti, “Bu beyazların sporudur” dedi. Yaşadığımız yerde baba-oğul tenis oynayan tek siyah bizdik. Tenis kulübüne girmemize izin verilmiyordu. Oynamamıza izin verilen başka yerlerde oynuyorduk. Yıllar sonra onu US Open’a Venus Williams’ı izlemeye götürdüm. Gözleri yaşlı izledi. Siyahi bir genç kızın dünyanın en büyük turnuvalarından birinde oynadığına inanamıyordu. O müsabakada bile Venus’e karşı oynayan Fransız oyuncuyu destekleyenler vardı. Çünkü Venus siyahtı ve kazanmasını istemiyorlardı.

Haberin Devamı

Sizi büyüten bir diğer kişi de büyükanneniz. Onunla ilgili neler söylemek istersiniz?

- Büyükannem de kariyerimin başlarında benimle yaşıyordu. Ana kuzusu olduğumu bir gece partiden arkadaşlarımla eve döndüğümde anladım. Çocuklar “Hey Jamie, mutfakta yaşlı bir kadın var” dedi. “Evet büyükannem.Onunla yaşıyoruz” dediğim an anladım. Her şeyimi paylaştığım kişi büyükannemdi. Stand-up yıllarımda kendi kendime banyoda söylediğim şakaları onunla paylaşırdım. Sonra tüm dünya ile paylaşmaya başladım. Onun sayesinde...

Peki adalet sisteminin kişilere göre farklı işlediğini ilk ne zaman anladınız?

- Benim büyüdüğüm yerde otomatik olarak anlıyorsun. Mesela “zenci” diyorlar, duymazdan geliyorsun, aldırmıyorsun. Olduğun yerden farklı tarafa kovalanıyorsun, aldırmıyorsun. Kaldığın yerden devam ediyorsun yaşamaya. Tabii misafirperverlik gösteren, koruyan çok fazla beyaza da şahit oldum.Ama genel olarak gördüğün muamele aynı.Her zaman anlattığım bir hikaye var. 5’inci sınıfta arkadaşım Kyle ile okul sonrası takılacaktık.Kyle beyaz bu arada.Bizim evin kuralı, hava kararmadan eve dönmekti. Ama o gün geç kaldık. Ailelerimiz geldi bizi almaya.Kyle anne babasının yanına gitti, o tarafta her şey normaldi, sorun yoktu. Ama büyükannem beni yakaladığı gibi dövdü. “Niye ben dayak yiyorum, Kyle da benimleydi” dedim.Büyükannem “Şimdi sana hayatın boyunca kulağına küpe olması gereken bir şey söyleyeceğim; siyah adam beyaz adamların yaptığı hataları yapamaz.Dünyanın kuralı bu, böyle bir dünyada yaşıyoruz” dedi.Maalesef bu durum bugün de geçerli. Siyahlardan hep duyduğumuz bir şey vardır; “Eğer beyaz olsaydık, böyle olmazdı”.Ama beyaz değilsin, onlar gibi hareket edemezsin.Soruna dönersem, sistemin farklı işlediğini 8-9 yaşında fark etmeye başladım.

Haberin Devamı

KIZIMIN GÖZÜNDE HOLLYWOOD YILDIZI DEĞİLİM

◊ Kızınız Corinne Foxx sizin izinizden devam etmeye karar verdi ve oyunculuğu seçti. Birkaç ay önce bir aradaydık. Sizin çok fazla tavsiye veren bir baba olduğunuzu söyledi.

- Eğer konforlu bir hayata sahip çocuklarınız varsa, yapmanız gereken tek şey onların kafalarını ütülemek, rahat bırakmamak, sinirlerine dokunmak ve o konforu yaşamalarına izin vermemek. Kızım USC’ye (Güney Kaliforniya Üniversitesi) gitti. Ona tek şey söyledim. “Konu bu sektöre gelince, senin USC’n benim. Her konuda gelmen gereken ilk kişi benim” dedim.

Mükemmel bir kızım var. Hiçbir zaman başını belaya sokmadı, bizi üzmedi. Onu okuldan almaya Rolls-Royce ile gittiğimde benimle gelmezdi. Annesini arar, “Gel beni normal bir şekilde al” derdi.

Haberin Devamı

İyi karakterli bir kızım olduğunu biliyorum. Yalnız ben ona tavsiye verdiğimde her evlat gibi babasının dediklerini duymak istemiyor bazen. Bu sektörde çalışsam da ben onun gözünde Hollywood yıldızı filan değilim. Sadece babasıyım. Bu işi yapmak istediğini söyledi. Film anlaşmaları yaptı. O çiçek açmaya ben de onun başının etini yemeye devam edeceğim. Durum bu.

Adalet Peşinde

KENDİMİ GENÇ GÖRÜYORUM AMA 50’Yİ AŞTIM

Sinema, müzik, çocuklarınız... Mükemmel bir hayata sahipsiniz. Eksik bir şey var mı hayatınızda?

- Yok. Tüm ailem benimle yaşıyor. Üvey babam, annem, kızlarım, yeğenlerim, kuzenlerim... Ailem beni üretmeye devam ettiren, çalışmamı sağlayan güç. Kendimi genç görüyorum ama 50’yi aştım. Hastalık hastası bir yapım olduğu için bu saatten sonra tek endişelendiğim şey, sağlığım ve ailem.

ED SHEERAN’I SİYAHLARIN GECESİNDE SAHNEYE ÇIKARDIM

 ◊ Rol arkadaşınız Michael B. Jordan “The Wire”dan bu yana iyi işler yaparak kariyerinde ilerliyor. Siz neler düşünüyorsunuz genç yeteneklerle ilgili?

- 18 yaşından beri tanıyorum Michael’i. Tanıştığım genç sanatçıların hepsine, Ed Sheeran da dahil, Quincy Jones’un bana verdiğini vermeye çalışıyorum. Onlara özel bir şeye sahip olduklarını söylüyorum. İhtiyaçları oldukları araçları verip yardımcı olabileceğim en uygun şekilde yanlarında oluyorum.

Başka kimlere yardımcı oldunuz?

- Barack Obama başta geliyor. Ben tanıştığımda karmakarışıktı. Elimden geldiğince yol gösterdim ona! (Gülüyor) Şaka bir yana... Evimde yaptığım bir etkinlik var. Adı “New Music Hour”. Drake’i hatırlıyorum. İlk albümü yeni çıkmıştı. Evime geldi, araçtan indi, üzerinde bol bir ceket vardı. Daha para cebine girmeye başlamamıştı. “Evde birkaç kişi var, sana merhaba demek istiyorlar” dedim. 2 bin 500 kişi onu bekliyordu. Balkona çıktık, gece 3’e kadar DJ müzik çaldı, Drake şarkılarını söyledi. 3’ten sonra piyanist unplugged Drake’in şarkılarını çalmaya devam etti. O gece Drake’e “Evim şarkılarını söylemek isteyenlere, , dans etmek isteyenlere açık” dedim.

Peki Ed Sheeran?

- Ed 6 hafta benim evimde kaldı. Onda farklı bir yol izledim. Onu siyah müzik gecesine götürdüm. Sadece siyah müzisyenlerin ve siyah müziğin yapıldığı bir ortama... Oda karanlıktı, müzisyenler karanlıktı. Programın ortasında sahneye çıktım, “Bayanlar baylar, Ed Sheeran!” dedim. Kırmızı şaçlı, bembeyaz bir genç sahneye çıktı. Gecenin gitaristi Charlie, “Jamie ne yapıyorsun, aklını mı kaçırdın” diye kulağıma fısıldıyordu. Tam bir film sahnesi gibiydi. Siyahlar Ed’e öldürecek gibi bakıyorlar. Ed ukuleleyi aldı eline, başladı çalmaya. 12 dakika sonra ayakta alkışlandı. Gerisini biliyorsun zaten. Yani diyeceğim şu; eğer birine fırsat verme imkanım varsa, bunu yapmaktan çekinmem...

 

Yazarın Tüm Yazıları