Bülent İnal: 'Adana sıcağı perişan etti'

Güncelleme Tarihi:

Bülent İnal: Adana sıcağı perişan etti
Oluşturulma Tarihi: Eylül 18, 2016 16:59

Bülent İnal, iki yıllık aranın ardından Kanal D’nin yeni dizisi “Babam ve Ailesi”ye setlere döndü. Ekranlardan uzak olduğu dönemde tiyatro sahnesi ve seyircisiyle hasret gideren oyuncu, bu akşam dizinin ilk bölümüyle ekranda olacak.

Haberin Devamı

Öncelikle hayırlı olsun diyeyim. Yeni diziniz “Babam ve Ailesi”nin Adana’da başlayan çekimleri İstanbul’da devam ediyor.

- Teşekkürler. Evet çekimler temmuz başında Adana’da başladı. Beş bölümü orada çektik, ardından İstanbul’a döndük. Darbe girişiminde de Adana’daydık.

15 Temmuz akşamı neredeydiniz, sette mi?

- Evet. Çekim sürerken “Askerler köprüyü kapattı” diye haber geldi. Otelimize döndük, sabaha kadar çıkamadık. Korkudan ziyade ailemiz için endişeliydik.

Eşiniz ve oğlunuz yanınızda değil miydi?

- Hayır, onlar İstanbul’daydı. Çok korktular. Bizim ev Tarabya’da, Cumhurbaşkanlık Köşkü’ne yakın. Sürekli üstlerinden F16 geçiyormuş. Oğlum uyanıp uyanıp ne oluyor diye soruyormuş, bizimkiler de gök gürlüyor filan diyormuş... Allah korudu bizi.

O üzücü konuyu kapatıp Adana günlerine dönelim isterseniz. Adana’nın meşhur sıcağında çalışmak sizi zorlamadı mı?

Haberin Devamı

- Zorlamaz olur mu? Adana gerçekten çok nemli ve sıcak bir şehir. İnsanları alışmış ama ben zorlandım. Bir de senaryo gereği sürekli ceket giydiğim için ekstra zorluk yaşadım. Sürekli terim siliniyor, sık sık kıyafet değiştirmek zorunda kalıyordum. Perişan olduk. Korkunçtu yani...

Sürekli ceketle dolaşan o karakterden de bahsedelim yeri gelmişken...

- Ben dizide Kemal’i canlandırıyorum. Klasik işadamı... Çok zengin. Ailesi, çocukları var. Herkesten sakladığı eski bir de mevzusu var. Sık sık Adana’ya gidip geliyor. Oradaki fabrikaları denetlediğini söylese de sonradan gerçek sebep ortaya çıkıyor.

Bir kadın var galiba...

- Evet, yıllar öncesinde kalmasına rağmen unutamadığı bir aşk hikayesi... Evli değil oradaki kadınla. İki ayrı şehirde iki aile durumu. Çünkü orada da çocukları var. Adamın bütün derdi onlara babalık yapmak. İki şehir, iki aile ve iki farklı kültür arasında gidip gelen biri Kemal...

 

HİKAYEDE KİLİT DEĞİL SORUNLU NOKTA BENİM

Bülent İnal: Adana sıcağı perişan etti

 

Haberin Devamı

Babam ve Ailesi” adı, nereden geliyor?

- Bu, Kemal’in Adana’daki oğlu Kadir’in söylediği bir söz aslında. Babasıyla sürekli didişen Kadir’in cümlesi. Hikayenin tüm kahramanlarını da bir sağlık sorunu bir araya getirecek.

Sizin de bir oğlunuz var. Hiç “O benzer bir durumda kalsaydı” diye düşündünüz, empati kurmaya çalıştınız mı?

- Düşündüm bunu açıkçası... Çocuğum o yaşta olsa ve böyle bir cümle kursa kahrolurum. Çok zor şey. Baba olan daha iyi anlar.

Rica etsem şu “iki kadın” meselesini biraz açar mısınız?

- Kemal’in İstanbul’da bir ailesi, ona âşık bir eşi, çocukları var. Ama bu aileyi, kendi ailesinin baskısıyla, zorlamasıyla kurmuş. Tamam, çocukları olmuş ve onları çok seviyor fakat kalbinin derinliklerinde hâlâ mazide kalan o büyük aşkı yaşatıyor, hâlâ onu arıyor. O da Adana’daki kadın işte... Yıllar da geçse, farklı şehirlerde de olsalar, o aşk silinmiyor.

Haberin Devamı

Peki dizide o iki kadının çatışmalarını görecek miyiz?

- Evet. Detaylara çok fazla girmeyeyim ama hem kadınların hem de çocuklarının çatışmalarını göreceğiz.

Kilit nokta da siz olacaksınız...

- Kilit değil, sorunlu nokta benim (gülüyor). Bu işlere istemeden sebep olan kişi benim çünkü...

Kemal sonunda karısını bırakıp eski aşkına dönecek mi?

- Onu şimdiden söylemeyeyim. İşin sürprizi kaçmasın, bizim sırrımız olsun. Ama bunun için uğraşacağını söyleyebilirim.

 

TİYATRODAN GELDİM BU İŞ BENİ ZORLAMAZ

Bülent İnal: Adana sıcağı perişan etti

 

Gelelim rol arkadaşlarınıza... Ayça Bingöl ve Ceyda Düvenci ile çalışmak nasıl?

- Ayça’yla ilk defa çalışıyorum ama Ceyda’yla çok eskiden bir dizide çalışmıştık. Okulu bitirip İstanbul’a geldiğim dönemde onun oynadığı dizide küçük bir rolüm vardı. Arkadaş olarak çok severim kendisini. Yıllar sonra yine birlikte çalışmak keyifli. Ayça da çok iyi insan. Rol arkadaşlarınızla aynı frekansta olmazsanız, o enerjiyi yakalamazsanız, iş yürümez. Biz çok keyifli çalışıyoruz, o tür bir sıkıntımız yok.

Haberin Devamı

Cevap verir misiniz bilmem ama soracağım, gerçek hayatta hiç iki kadın arasında kaldınız mı?

- Aaaaa (gülüyor). Hayır öyle bir şey olmadı. Olmuşsa da çok eskide kalmıştır.

“Urfalıyam Ezelden” dizisinden sonra iki yıla yakın ara verdiniz dizi setlerine... O arada neler yaptınız?

- Oyun... Yıllardır tiyatro yapamıyordum. Oyun Atölyesi’nden, daha doğrusu Haluk Abi’den (Bilginer) teklif gelince hemen kabul ettim. Çok keyifli oldu. Televizyondan biraz uzak kalıp sahnede olmak iyi geldi. “Köprüden Görünüş” bu sene de devam edecek.

Tiyatro zor derler...

- Valla beni çok zorlamıyor. Tiyatrodan geldiğim için herhalde... Okulunu okudum sonuçta, işim bu...

 

 

GÜLDÜRMEYEN FİLMİN VİZYON ŞANSI YOK!

Haberin Devamı

Tiyatro ve dizi nedeniyle çok yoğun olacaksınız ama merak ediyorum, ufukta yeni bir sinema filmi var mı?

- Türkiye’de sinemanın durumu şu an pek iç açıcı değil, ne diyebilirim. Bizim yapmak istediğimiz filmleri yapan yok şimdilerde. O çekilen filmlerde de bizim oynama imkanımız yok. İnşallah istediğimiz gibi bir film yapma imkanımız olur en kısa zamanda.

Ne tarz teklif getirilmesi lazım size?

- Şu tarz, bu tarz, polisiye falan demek istemiyorum ama Türkiye’de tek bir şey yapılıyor uzun zamandır, komedi...  Arz talep meselesi tabii.

Komediye sıcak bakmıyorsunuz galiba...

- Tip komedisi benim yapabileceğim bir şey değil. Hikayesinin komedisi varsa olur, onu tercih ederim. Şimdi sizi çok güldüreceğim, acayip eğlendireceğim gibi bir iddiam yok, olsun da istemem. Beş arkadaşım toplaşıp film yaptı, film ellerinde kaldı. Vizyona sokmak istediğinizde “Hiç komik değil” deyip geri çeviriyorlar.

KARAVANLA TATİLİ ÇINAR DA ÇOK SEVDİ

Bu yıl eşiniz Melis Hanım ve oğlunuz Çınar’la sıra dışı bir tatil deneyimi yaşadınız, karavanla yollara düştünüz. Nasıl geçti?

- Uzun süre otelde kalmayı sevmiyoruz. O tatil anlayışını çocuğu da aşılamak istemiyoruz. Kaş’tan çıktık yola, Ayvalık’a kadar gittik. Çok güzeldi, Çınar da mutlu oldu.

Çınar ile aranız nasıl?

- Allah bozmasın çok iyi. 4 yaşına girdi.

İkinci bebek desem...

- Düşünmüyoruz. Şu an için öyle bir plan yok. 

BAKMADAN GEÇME!