Küçük Kadınlar’da değişim rüzgarları

Güncelleme Tarihi:

Küçük Kadınlar’da değişim rüzgarları
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 24, 2010 09:25

Haberin Devamı

Yeni yayın dönemine 28 Ağustos’ta başlayacak olan “Küçük Kadınlar”ın hem ekibinde hem de hikayesinde büyük değişiklikler var. Geçtiğimiz sezonda izlediğimiz olayların üzerinden iki yıl geçiyor, bu süreçte Armi yeni bir aşka yelken açıyor, Eylül de babasının işlerini devralıyor. Yeni sezon hakkındaki detayları başrol oyuncuları Hande Soral, Özge Borak ve ekibe yeni katılan Kıvanç Kasabalı’dan öğrendik.

Kıvanç Kasabalı: Dizideki hüzünden payımı alacağım        

“Küçük Kadınlar” ekibine Ozan rolüyle katıldınız. Nasıl biri Ozan, rolünüzden biraz bahseder misiniz?
- Ozan, 30-35 yaşlarında, tır şirketinde çalışan bir adam. Evlenip boşanmış, 8 yaşında bir oğlu var. Armi’yle aşk yaşıyor ama bu ilişkiyi bir süre herkesten gizliyorlar. Ozan’ın Armi’nin ailesine karşı büyük bir sorumluluğu var. Onlarla geçmişe dayanan bir bağlantısı var, bu durum ilerleyen bölümlerde ortaya çıkacak.
Armi’yi canlandıran Hande Soral’la tanışmıyormuşsunuz. İki sevgiliyi oynamak sizi zorlar mı?
- Dizi başladığında, Armi ve Ozan’ın ilişkileri altı aydır devam ediyor olacak. Evet, belki daha önceden tanışıyor olsaydık bizim için sevgiliyi canlandırmak daha kolay olabilirdi. Ama karakteri iyi benimsedikten sonra, çok da zorlanmayacağımızı düşünüyorum.
Daha önce “Yaprak Dökümü”nde karşımıza çıktınız. “Küçük Kadınlar”da da “Yaprak Dökümü”nde olduğu gibi hüzün hiç bitmiyor. Siz de yine dizideki hüzünden payınıza düşeni alacaksınız sanırım...
- Evet, aynen öyle. Ben de bu hüzünden payımı alacağım.
Bu dizide oynamayı kabul etmenizdeki en önemli etken neydi?
- Senaryoyu okudum ve iki gün içinde teklifi kabul ettim. Çünkü “Küçük Kadınlar”, oturmuş bir dizi ve iyi bir izleyici kitlesine sahip. Bir de yeni sezonda olaylar iki yıl sonrasında başlıyor. Dolayısıyla sadece benim için değil, rol arkadaşlarım için de yeni bir hayat söz konusu. Bunların dışında, rolü kabul etmemde Ozan karakteri ve Doğan Grubu’nun da etkisi var tabii.
Eşiniz Sedef Avcı da sizin gibi oyunculuk yapıyor. Rol aldığınız dizileri izleyip birbirinizi eleştirir misiniz?
- Tabii... Bazen bir sahneye iyi konsantre olamadığını da anlıyorum hatta ve ona söylüyorum. Aynı şekilde o da benim sahnelerim için yorum yapıyor. Ya da bazen bir sahne oluyor, duygulanıp ağlıyoruz ve birbirimizi tebrik ediyoruz.
Sizce bir çiftin aynı sektörde çalışıyor olması avantaj mı, yoksa dezavantaj mı?
- Avantajı, aynı sektörde olduğunuz için birbirinizi anlayabiliyor olmanız. Farklı sektörde çalışan biriyle birlikte olsam, ilişkimde zorluklar yaşayabilirdim. Dezavantajı ise çalışma şartlarının ağırlığı. Yeri geliyor, çalışma süreleri yüzünden birbirinizi göremez oluyorsunuz ve özel yaşamız sekteye uğruyor.

Haberin Devamı

Hande Soral: Armi artık daha sakin

Yeni sezonda Armi’de ne gibi değişiklikler var?
- Utku, çocuğu olduktan sonra Armi’yi bırakıp gitti. Bu durum Armi’yi çok üzdü ama bir o kadar da olgunlaştırdı. Armi artık üniversitede işletme okuyor, ikinci sınıfta. Ve bir sevgilisi var, Ozan’la aşk yaşıyor. Ozan ona hasretini duyduğu baba şefkatini gösteriyor, onu bir ağabey gibi koruyup kolluyor. Bunun da etkisiyle Armi kardeşlerine karşı daha ılımlı davranmaya başladı. Biraz daha durulup sakinleşti anlayacağınız...
Bu dizi sayesinde ünlendiniz, artık sokakta görenler sizi tanıyor. Peki bu ünün olumlu ve olumsuz yanları neler sizin için?
- Öncelikle zaman kavramım değişti. Mesela bir yere giderken, mutlaka yarım saat erken çıkıyorum. Çünkü imza dağıtıp fotoğraf çektirmekten gideceğim yere yetişmekte zorlanıyorum. Tabii insanlar benimle değil, Armi’yle fotoğraf çektiriyorlar. Ben sadece elçilik yapıyorum. Bana çok nazik bir şekilde yaklaştıklarında ve ben o sevgiyi gerçekten hissettiğimde, uçağımı kaçıracak bile olsam onlarla fotoğraf çektiririm. Ama artık bu durumun da bir amaca hizmet etmesini istiyorum. Ve yanıma gelip fotoğraf çektirmek isteyenlerden, 7272’ye boş mesaj yollayarak Kardelen kampanyasına destek olmalarını rica ediyorum. Böylece ben de bir işe yaradığımı düşünüyorum.
Dizi yayına ara verdiğinde iki aylık tatilinizi nasıl değerlendirdiniz?
- Ben yeni şeyler öğrenmeyi çok seviyorum. Bu yaz da dalış yapmayı öğrendim. Ona devam etmek istiyorum. İstanbul’un yakınlarında birçok dalış merkezi var. Hem spor yapmış oluyorum hem de sualtında fotoğraf çekiyorum. Onun dışında evdeydim. Kardeşlerimle birlikte yaşıyorum ve evde vakit geçirmekten çok hoşlanıyorum.
Evde de bir ‘Küçük Kadınlar’ durumu mu var yoksa?
- (Gülüyor) Üçümüz de kadın değiliz, bir erkek kardeşim var ama durum aslında tam olarak öyle. Uzun süre ev aradım, emlakçılar benimle dalga geçiyordu. “Abla sen dizideki gibi ev arayıp ‘kardeşlerimle yaşayacağım’ diyormuşsun” diyen emlakçılar oldu. Kardeşlerimle birlikte yaşıyoruz ama dizideki gibi onlara ben bakmıyorum. Daha çok ev arkadaşı gibiyiz...
Son olarak oyunculuktaki hedefinizi sormak istiyorum...
- Ben hayal kurmadan yaşamayı öğrendim. Bir şeyi çok istiyorsam, o benim hayatıma en doğru zamanda giriyor zaten. Bu nedenle hiç öyle hedeflerim, hayallerim yok. Hayat beni nereye sürüklerse, oraya gidiyorum. Çünkü kurduğunuz hayaller gerçekleşmediğinde yaşadığınız hayal kırıklığı motivasyonunuzu etkiliyor. Ben bir sene önce kendi aracımla setten dönerken çok ciddi bir trafik kazası geçirdim. Hayatla ölüm arasındaki o ince çizgiyi yaşadım. O kazadan sonra da hayatı daha plansız programsız yaşamaya karar verdim.

Haberin Devamı

Özge Borak: O erkeksi kızın yerini şık bir kadın aldı

Geride bıraktığımız sezonda yaşanan olayların üzerinden iki yıl geçiyor. Bu süreçte sizin canlandırdığınız Eylül karakterinde neler değişiyor?
- Eylül babasını kaybediyor ve daha sonra işlerin başına geçiyor. O erkeksi kızın yerini artık topuklu ayakkabılar giyen şık bir kadın alıyor.
Ali Almanya’ya gitmişti, şimdi dönüyor. Bu dönüş Eylül’ü nasıl etkileyecek? Yeni sezonda bu ikiliyi neler bekliyor?
- Ali Almanya’dayken Eylül’le internet üzerinden haberleşmeye devam ediyor. Dönünce de Eylül’e evlenme teklif ediyor. Çok büyük zorluklar yaşayacaklar ama en sonunda sanırım muratlarına erecekler.
“Küçük Kadınlar”da sürekli bir kavga dövüş hali söz konusu. Bu durum sizin için yorucu olmuyor mu?
- Tabii ki oluyor. O kadar çok üst üste bağırış çağırış olunca, bazen sinirlerimiz bozuluyor ve oturup gülmeye başlıyoruz. “Yok artık daha neler, bu da mı oldu” diye şaşırdığımız sahneler bile oluyor. Bunlara rağmen şen şakrak bir setimiz var.
Dramatik dizilerin bu kadar tutmasını neye bağlıyorsunuz?
- Birçok dizide o kadar büyük acı ve felaketler zinciri var ki, insanlar bunları izleyip kendi durumlarına şükrediyorlar diye düşünüyorum. Bu kadar acı dizilerden başka yerde yok herhalde...
Eşiniz Bülent Şakrak da sizin gibi oyuncu. Aynı projede yer almayı düşünmüyor musunuz?
- Şu an “Küçük Kadınlar” devam ediyor, bu nedenle başka bir projede yer alamam. Ama boş bir zamanımızda aynı projede yer almak çok keyifli olabilir. Daha önce “Eşref Saati” dizisinde bir araya gelmiştik, çok kısa sürmüştü ama çok eğlenceliydi.
Peki çocuk sahibi olmayı düşünüyor musunuz?
- İstiyoruz ama biraz daha vakti var. 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!