Konniçiva

Güncelleme Tarihi:

Konniçiva
Oluşturulma Tarihi: Aralık 05, 1998 00:00

Erdal GÜVEN
Haberin Devamı

No pants

Aman yanlış anlamayın başlıktaki İngilizce kelimeleri ukalalık olsun diye yazmadım. Yoksa bir şeyin tam Türkçe karşılığı varken yazılarında bunların İngilizcesini kullananlara sizden çok sinir oluyorum. Ama İngilizce'de donsuz anlamına gelen bu iki kelimenin konumuzla yakından ilişkisi olduğu için yazmak zorunda kaldım. Hem ‘‘Donsuz’’ diye başlık atsaydım yanlış anlaşılmalara sebep olabilirdim.

Neyse efendim Japon gece hayatında iç çamaşırı olmayan genç kızların garson olarak çalıştıkları ‘‘No Pants’’ denilen restoranların çok önemli bir yeri var. Tabanı boydan boya ayna kaplı olan bu restoranlara girmek öyle her babayiğidin harcı değil. Hele hele bizim gibi yabancıların harcı hiç değil.

No pants restoranlarda yemek davetleri rüşvet yerine geçiyor. Devletle işi olan özel sektör temsilcileri bürokratları bu restoranlarda ağırlıyorlar. Hatta iş yaptıkları özel sektör kuruluşlarının davetlisi olarak bu restoranlara gittikleri için görevden uzaklaştırılan üst düzey bürokratlar bile var.

No pants kelimesinin Japon erkekler için çok ayrı bir anlamı var. Ne zaman bu iki kelimeyi duysalar hemen akıllarına bu tür restoranlar ve iç çamaşırı olmadan yemek servisi yapan garson kızlar geliyor.

Bu yüzden geçen haftalarda Türk Hava Yolları'nın Osaka-İstanbul seferini yapan uçağında servis yapan Türk hostesin ‘‘No pan, No pan’’ diye seslenerek servis yapması, Japon yolcuları oldukça heyecanlandırmış. Bir anda kendilerini No pants restoranlarda sanan Japon erkekler ne yapacaklarını şaşırmışlar.

Uçakta yemek servisi sırasında Japon yolcuların Türk ekmeğine beklenenden çok ilgi göstermesi üzerine kısıtlı sayıda alınan ekmek uçağın ilk sıralarında bitince, hostes, yarı İngilizce yarı Japonca ‘‘No pan, no pan’’ diyerek yemek servisi yapmaya başlamış. Yani yok kelimesini ingilizce söylüyor, ekmek kelimesini Japonca.

Japon erkekler bunu no pants diye anlayınca uçakta bir hareketlenme olmuş. Ne olduğunu daha net anlamak isteyen bazı yolcular kalem, defter düşürme bahanesiyle koltukların altına eğilmişler.

Hostes kızımız söylediği kelimelerin sahip olduğu derin anlamı bilmeden servis yapmaya devam ederken, yaşlı bir Japon yolcunun uyarısı sonucu olayın vehametini kavrayınca, ‘‘No pan, no pan’’ diyerek yemek servisi yapmaktan vazgeçmiş.

Şimdi yiğidi öldür hakkını yeme, Japon değilim, ama uçakta hostesin biri hiçbir dilde anlamı olmayan, yarı İngilizce yarı Japonca ‘‘No pan, no pan’’ diye seslenerek yemek servisi yapsa benim de aklıma başka şeyler gelir.

Beni Türk doktorlarına emanet edin

Kimse aksini iddia etmesin İtalyan ürünlerine karşı yapılan boykotu sonuna kadar destekliyorum. İtalyan doktora muayene olmam boykotu delmem anlamına gelmez. Hem ben nerden bilebilirdim ki doktorun İtalyan olabileceğini alnında ‘‘Ben italyanım’’ diye yazmıyor ki. Japon hastanesinde İtalyan doktor çalışabileceği hiç de aklıma gelmemişti.

Hem bakalım doktorlar ürün kapsamına giriyorlar mı? Biz sadece İtalyan ürünlerine boykot uyguluyoruz. Doktorların da ürün sayılıp sayılmayacağı ayrı bir tartışma konusu.

İnanın vicdanım sızlıyor ama yapabileceğim hiç bir şey yok. Ben doktorun İtalyan olduğun öğrendiğimde muayene çoktan bitmişti. İtalyanları hiç sevmediğimi ve muayeninin geçersiz sayılması gerektiğini söylemem de hiçbir işe yaramadı.

Aslında hata bende insan soğuk algınlığı için gittiği hastanede çalışan doktorların açık kimlikleri ve vukuat raporlarını istemeden muayene olur mu? Ama inanın hiç aklıma gelmedi. Gerçi muayene sırasında esmer doktorun bana ikide bir Türk-İtalyan ilişkileri ve bebek katili Apo hakkında sorular sormasından kuşkulanmadım değil ama ne yapayım ‘‘Hemşerim memleket nire’’ diye soramadım.

Sonunda acı gerçek ile karşılaştım. Bu kadar hassas olduğumuz bir dönemde gidip, bir İtalyan doktora muayene olmuştum. Gerçi doktorun babasının İtalyan annesinin ingiliz olması ve Roma yerine, Londra'da büyümesi hafifletici sebep olarak sayılabilir.

Ben de İtalyan doktorun yazdığı ilaçları almayarak, onu protesto ettim gerçi hala öksürüyorum ama olsun boykot boykottur.

KEİKO

Keiko, hayatında ilk kez bir öküzü bu kadar yakından görüyordu. Bir anda ilgisini çeken bu koca hayvan hakkında daha çok bilgi alabilmek için bakıcısına yanaşır ve sorar, ‘‘kaç yaşında?’’

Bakıcı hayvana dikkatlice baktıktan sonra ‘‘İki yaşında’’ der.

Bakıcının hayvana bakarak yaşını tahmin etmesi Keiko'nun ilgisini daha da arttırır ve ‘‘peki bir bakışta hayvanın yaşını nereden anladın’’ diye sorar.

Bakıcı umursamaz bir tavırla ‘‘boynuzlarına bak sen de anlarsın’’ der.

Keiko kendi kendine mırıldanır ‘‘Tabii ya iki boynuzu var’’

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!