Konniçiva

Güncelleme Tarihi:

Konniçiva
Oluşturulma Tarihi: Ekim 10, 1998 00:00

Erdal GÜVEN
Haberin Devamı

Kanjisi değişik

Tamam artık kesin kararımı verdim. Kesinlikle ben bu dili öğrenemeyeceğim. Geldim gidiyorum ama daha, 60'ndan sonra Ali Mektebi'nde okuma yazma öğrenenler kadar yazıp çizemiyorum.

Öyle acaip acaip bakmayın. Kolay mı zannediyorsunuz? Bu kadar tuhaf karkacık burgacık şekil içinde, neyin ne olduğunu anlayabilecek babayiğit bir elin parmakları kadar ancak bulunur.

Japonlar sanki tek alfabe yetmezmiş gibi hepsi birbirinden zor üç yazı şekli kullanarak haberleşmeye çalışıyorlar. Hadi Hiragana ve Katagana dedikleri alfabe benzeri yazım şekli, sesleri ifade eden belirli işaretlerden oluşuyor, her şekil bir sesi ifade ettiği için sonuçta ezberlemesi de kolay.

Peki ya Kanji'ye ne demeli. Herbiri onlarca anlam yüklü, binlerce şekil. Bir de bu şekillerin birbiri ile eşleştiği zaman yüklendikleri yeni anlamlar. Allah öğrenebilene aşk olsun...

Japonum diye ortada gezinenler bile bu Kanji denilen yazı türüne tam anlamıyla hakim değiller. Herkesin elinde bir elektronik ‘‘Kanji sözlüğü’’ ikide bir açıp bakıyorlar.

Zaten ülkede Kanji bilenler entellektüel sınıfına giriyor. Sıradan insanlar ancak günlük kullanımlarına yetecek kadar Kanji biliyorlar.

Şimdi hemen ‘‘Madem bu kadar zor Japonlar da latin alfabesine geçsinler’’ diye garip bir yaklaşım içine girmeyin. Önceleri ben de sizin gibi düşünüyordum ama aradan geçen 5 senede anladım ki bunların yazılarını değiştirmeleri imkansız.

Zaten Japonlar yazı şekillerini değiştirip, latin alfabesine dönerlerse tüm işler iyice anlaşılmaz hale gelir. Çünkü Japoncada bir kelime birbirinden çok farklı anlamlara gelebiliyor. Yani tam Türkçe karşılığı bazen ‘‘akım derken b.kum denilebiliyor.’’ Ama Japonlar işin kolayını bulmuşlar. Böyle durumlarda hemen ‘‘Kanjisi ne?’’ diye sorarak, herhangi bir karışıklığı önlüyorlar.

Örneğin bilinmeyen numaralar servisini aradınız bir numara soracaksınız. Aradığınız kişinin ismini veriyorsunuz. Santral memuru hemen soruyor. Beyefendi ‘‘Kanjisi ne?’’ Ulan ben şimdi bunun kanji'sini bilsem profesör olurum, falan demeniz işe yaramıyor. Çünkü kanjisini söylemediğiniz zaman o ismin bulunması imkansız.

Veya anlamadığınız bir durumla karşılaştığınızda Japon arkadaşınıza soruyorsuz. Bu kelime şu anlama gelmiyor muydu? Cevap hazır ‘‘O anlama da geliyor ama o anlama gelen kelimenin kanjisi farklı’’

Engin Japonca bilgime göre Chin Chin kelimesi Japonca'da erkek cinsel organı anlamına geliyor. Hem de en argosundan. Geçen gün Tokyo sokaklarında başıboş gezerken gözüm park halindeki bir kamyonun kasasındaki yazıya takıldı. Adam koco koca harflerle ‘‘Chin Chin Delivery’’ yazmıştı. Bir an duraladım. ‘‘Vay be’’ dedim kendi kendime adamlardaki medeniyete bak herif şirket ismi olarak böyle bir kelimeyi seçip kamyonunu üstüne yazabiliyor. Bİzde böyle birşey olsa, adamın biri şirket kurup, tüm kamyonlarına koca harflerler ‘‘Tarak nakliyat’’ yazarsa ne olur diye düşündüm. Kan görmeye dayanamadığım için de düşünmekten vazgeçtim.

Tamam anlıyorum benim bildiğim Chin Chin ile yazılmak istenilen ‘‘Chin Chin’’nin Kanjisi farklı ama olsun böyle açık açık da yazılmaz ki.

İntihar provası

Hayatım boyunca herşeyin porovasının yapılacağı aklıma gelirdi de canlı konu mankeni kullanılarak, intihar provası yapılacağı hiç aklıma gelmezdi. Öyle bu kadarı da fazla, kimse intihar etmek isteyen bir adamın provasında canlı manken olarak kullanılmak istemez demeyin. Unutmayın ki bazı durumlarda, bazı şeyler istemsiz olarak da yapılabilir.

Oh iyi iş valla, adam intihar etmek için, dördüncü kattan aşağıya atlamaya karar veriyor. Ama bakıyor, öyle atlayınca hemen ölüp ölmeyeceği belli değil. ‘‘Ya bu yükseklik yeterli gelmez de ölmezsem de sakat kalırsam, Bir dahaki intihar denememe kadar acılar içinde kıvranırsam, önce işi sağlama almalıyım’’ diye düşünüyor.

Sonunda bir prova yapmaya karar veriyor. 4'ncü kattan atlayınca ne olacağını görmek için komşunun 6 yaşındaki oğlunu kaptığı gibi pencereden aşağıya atıyor.

Çocuğu attıktan sonra hemen asansörle aşağıya inip duruma bakan uyanık ağaç dallarına çarparak hızı kesilen çocuğun ölmediğini, acılar içinde kıvrandığını görünce intihar etmekten vazgeçiyor.

JAPON FIKRASI

Keiko bir şirkette sekreter olarak çalışmaktadır. Patronu Keiko'ya telefon eder ve ‘‘Ben yarım saat sonra ofiste olacağım. Bu arada Suzuki bey gelirse çok özür dilediğimi hemen geleceğimi söyle, biraz beklesin’’ der.

Keiko hemen atılır, ‘‘Peki gelmezse ne diyeyim’’

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!