Seçkin İlbuğa: “2021’de görevimiz aşık olmak”

Güncelleme Tarihi:

Seçkin İlbuğa:  “2021’de görevimiz aşık olmak”
Oluşturulma Tarihi: Aralık 29, 2020 13:21

Seçkin İlbuğa’nın ilk kitabı “Aşkın Şifreleri”, 2021 yılı ile başlayan yeni çağ düzeninde, insanlığa aşkı yeniden hatırlatıyor, aşkı nasıl yaratacağımızın ipuçlarını veriyor. Yeni düzen çerçevesinde, insanın her alanda yeni bir bilince geçmesinin zorunlu olduğunu söyleyen İlbuğa ile bunu nasıl hayata geçireceğimizi konuştuk…

Haberin Devamı

2021’e çok büyük anlamlar yüklüyoruz. Öte yandan astrolojiyle uğraşanlar da 2021’de yeni bir çağın başlayacağını söylüyor? Ne demek yeni çağ ve yeni çağda neler olacak?

İnsan, yapısı gereği, tarih boyunca bulunduğu çağın özel bir anlam taşıdığına inanmıştır. Aslında her an ayrı bir öneme sahiptir. Astroloji geçmiş-gelecek bağlantıları kurabilmek adına zamanı bölerek inceler. Olaylar ve kişiler birbirini sembolik olarak tekrarlar. Bu da astrolojinin referans noktalarını oluşturur.

İçinde bulunduğumuz dönemin uzun süren bir yapılanma ve dönüşüm devresini başlatmış olduğunu (yeni çağ) astrolojik istatistikler sayesinde biliyoruz. Yeni çağda yaşanacak olayları ve yeni medeniyetin temel yapısını da yine göksel semboliklerin hareketlerine dair istatistikler sayesinde ifade edebiliyoruz. Yani medeniyetlerin incelenmesine dair çalışmaları çok daha öncesinden görebilmek mümkün. Birçok devlet, toplumsal yapıyı ve politik kültürü inşa ederken bu çalışmalardan faydalandı. Yeni çağ, dünyanın ortak sorunları için karşılıklı çözüm arayışı ve karşılıklı katkı ekseninde çalışacağına işaret ediyor. Daha bütünsel yöntemlerin önem kazanacağı bir döneme girdiğimizin altı çiziliyor.

Haberin Devamı

Salgın sürecinin yarattığı problemler, bu çalışmaların öncülü oldu. 2020 yıkım, 2021 yeniden yapılanma, değişim ve dönüşümün başlaması tarihleridir. Gelecekte insanlık bu sürecin nasıl bir dönüm noktası olduğu daha iyi kavrayacak. İnsanın kurtarıcı arayışı, sorumluluk almaktan kaçınmasıyla ilgilidir. Yaşanan felaketleri Tanrı tarafından gönderilen bir kıyamet olarak değerlendirmek ya da komplo teorileri üretmek sorumluluktan kaçmaktır. Zamanın şimdi getirdikleri, geçmişteki eylemlerimizin döngüsel sonuçlarıdır. Bir çağın başlangıcı, aslında diğer çağın ekim ve biçiminin tamamlanmasını da işaret eder. Bu yüzden sahip olduğumuz bütün kaynakları en kaliteli fiziksel, zihinsel, duygusal ve ruhsal tohumları ekmek için kullanmalıyız. Neler olacak sorusunun cevabı da burada yatmaktadır. Ne ekeceksiniz? Hangi niyetle ekeceksiniz ve geçmişte neler ekmiştiniz?

Haberin Devamı

Somut olaylara değinmek gerekirse, teknoloji ve bilim gelişime daha açık hale gelecektir. Devlet, hukuk, adalet, ekonomi, ticaret, eğitim, sağlık, havacılık, tarım, sanat, aklınıza gelen tüm yapılar, toplum kullanımı ve iş gücü, enerji tasarrufu merkezli değişime tabiidir. Tarım ve tohum artık insanlığın hem hayati hem ahlaki   sınavıdır. Beslenme yöntemleri ve türleri değişebilir. Uzay teknolojisi mutlaka hızlı bir ilerleme kaydetmek isteyecektir. Ekonomik yapı ve para en köklü değişimi geçirecektir. Tüm alanlarda dijitalleşme kaçınılmaz. Teknolojinin etik ve ahlaki yapısının kanunlar hükmüne alınması gerekecektir. Savaş ve sömürü, konu değiştirmiştir; bilgi ve teknoloji ise klasik güç sembollerinin yerine geçecektir. Alternatif enerji kaynaklarının bulunması kaçınılmaz bir gerekliliktir. Hijyen ve sağlık konusunda ise kendini temizleyen tekstil, elektronik eşyaların üretimi ivme kazanacaktır. 

Seçkin İlbuğa:  “2021’de görevimiz aşık olmak”

 “ÖNCE KENDİMİZLE SAĞLIKLI BİR İLİŞKİMİZ OLMALI”

Haberin Devamı

 İnsanlığın ahlak sorunuyla boğuştuğunu ve “Gök Ahlak”ın kurulması gerektiğini söylüyorsunuz. İnsanlık tarihi boyuncu ahlak ve ahlak bozukluğu el ele, kol kola yürüdü, insan zaafları olan bir varlık neticede. Nasıl kurulacak “Gök Ahlak”ı?

Gök Ahlak; zamana, mekâna ve kişiye göre değişebilen bir yapıdır. Sadece tekamül, hiçbir koşul altında değişmeyen ahlaki sorumluluğumuz ve kaderimizdir. Geriye kalan bütün yasalar evrim zincirinin etrafında şekillenir. Mevcut zaman ve mekanın gereklerine uygun bir yol izlenebilsin diye çeşitli yasalar koyulur ve değişir. Vicdan gibi çalışan bir akla sahip olmak, Gök Ahlak’la uyumlu yaşama şartıdır. İnsanın zaafları olduğu doğrudur. Bu zaafların ve bencilliklerin bir virüsle dünyayı tek başlık altında birleştirmesi, sürecin başladığına örnektir. Kendimiz başaramadığımızda daima bir müdahaleye maruz kalırız. Yeni çağın en önemli konusu şudur; nerede bir zaaf ve suistimal varsa o alan yıkılmaya mecburdur. Ya bilinçlenir, özümüze kendi gayretimizle ulaşırız ya da dolaylı yollardan geçerek özümüze ulaşırız.

Haberin Devamı

“2021’de görevimiz aşık olmak” diyorsunuz. Nasıl olacak bu?

Bu soruyu birçok açıdan ele almak gerekiyor. Kitapta uzun uzun işlediğim bu konuyu kısaca şöyle açıklayabilirim; yeni düzeni yeni insanlar kuracak. İnsanın kendini yenilemesi, defolarından arınması ve mükemmelleşmesi gerekiyor. İnsan, aşk ve para sınavlarından geçerek mükemmelleşir. Yeni çağın başlaması, insanın olgunlaşma süresini kısaltmayı hedefliyor; yani her birimiz aşk ve ilişkiler konusunda hızlı bir evrime gireceğiz. Genel koşullara bakıldığında “Aşka vakit mi var? Sırası mı şimdi aşkın?’’ dendiğini biliyorum. Aşkın sadece gönül hoşluğu olmadığı, gerçek bir sınav olduğunu anlayacağımız bir döneme girdiğimiz için “görevimiz aşık olmak’’ diyoruz.

Haberin Devamı

Yaşamı fiziksel, duygusal, zihinsel ve ruhsal açıdan değerlendirmekle başlayabiliriz.  2021 yılı insanın öz değerini bilmesi, özgün ve özgür tavrını hayata geçirebilmesi açısından çok önemli. Aşk evrimini tamamlayan, kendini ilişkide var eden kişi yeni çağın yaşam düzenine ayak uydurabilme eşiğine gelebilecek; yani bilim ve teknolojinin hızına yetişebilmek için önce kendi değerimizi, en dip duygu ve korkularımızı çözmeliyiz. İnsana yakışır ve suistimalden uzak bir ilişki kurmanın, yeni medeniyetin yüksek ahlak ve adalet anlayışıyla ilgisi anlaşılmalı. En basit anlatımla aşk sınavı (duygu) aşılmadan, para sınavı (zihin) aşılmaz. Gerçek yeterliliklerimizi fark etmek de çok mühim. Alabileceğimizden fazla yük ve sorumluluğa gömülmemekle başlayabiliriz. Bu tutum, öncelikle kendimizle sağlıklı bir iletişim kurmamızı sağlayacak, ilişkilerimize de mutlaka yansıyacaktır. 

‘’2020 mezuniyet gerektiriyor’’ diyorsunuz kitabınızda. Nasıl bir tutum içinde olmalıyız bu mezuniyet için?

Bu yılın içerisinde vicdani sınavlarını tamamlamış insan mezun olmuştur. Başkasını da korumak adına taktığımız maske, uzmanı olmadığımız konular hakkında beyandan kaçınmak, salgın sürecinde yaşamımızı sorgulamak bile mezuniyet koşullarındandı. Bu basit uygulamaların önemi, aslında herkesin uygulayabileceği eylemler olmasıydı. Bu eylemler yayıldıkça da topluma ciddi katkılar sağladı. Rutini sorgulamak kendimizi, politikayı, ekonomiyi, eğitimi, ulaşımı, iletişimi, ilişkileri ve toplumu sorgulamayı hatırlattı bize. Yolunda gitmeyen her konuya dair çözümlere yöneldik. Gerçek yeterliliklerimizi fark etmek de çok mühimdi. 2021’de bu sorgulamalar neticesinde öğrendiklerimizi hayata geçirmeye başlayacağımız bir yıl olacak.

 “AŞKA BİÇİLEN TANIM DEĞİŞMELİ”

 Aşk ve ilişkinin farklı şeyler olduğunu söylüyorsunuz. Nedir aradaki fark?

İnsan her şeye aşık olabilir. Ayrıca aşk için ikinci bir kişiye ihtiyaç yok. Her aşık olduğumuz kişiyle ilişki yaşamadığımız gibi, her ilişkinin temelinde de aşk yok; ancak her ilişkinin farklı dinamikleri ve kendine has bir ilerleyişi var. İlişki zaman içinde sağlıklı olsun ya da olmasın, kendi iletişim dilini oluşturuyor. Aşkın bir kural ya da mazerete ihtiyacı yok. Aşkı özel yapan da yaşama kendiliğinden dahil oluşu.

Hiç aşık olamayan insanlar var, aşka inanmayan… Bunun nedenleri ne sizce?

Aşka inanmayan ya da hiç aşık olmadım diyen kişilerin, aşkı aşırı idealize etmiş olabileceklerini ya da uzak bir hedef olarak gördüklerini düşünüyorum. İlişkilerinde ya öz değerini koruyamamış ya da ciddi hayal kırıklığı yaşamış kişiler de bu ifadeleri sık kullanıyor. Geçmiş yaşam deneyimleri, çocukluk anıları, bilinçaltı korkuları da aşka mesafeli bir duruşa sebep olabilir. 

Tabii aşık olmak isteyen, aşka inancı olan, bir ilişki yaşamak isteyen, ama doğru insanı bulamayan da çok. Doğru insanı bulma yolunda neleri yanlış yapıyoruz?

Doğru insan idealizminden kurtulmakla başlayabiliriz belki. Aşkın bana kalırsa böyle bir adresi yok. Aşkı bulabilmek için kendimizle yüzleşmemiz, kendimizi kabul etmemiz gerekli. İnsan genelde bu konuda kendine dahi dürüst davranmaktan kaçınır. Bazen aşık olduğu kişiyi kendine dahi izah ve itiraf edemez. Aslen aşkın böyle bir izaha ihtiyacı da yoktur. Bize aşkı deneyimletecek kişiye çekiliriz, hepsi bu. Tutkularımız bizi evrim yapacağımız kişi ve konulara yöneltir. Eğer beyaz atlı bir prens veya doğru insan konusunda ısrar ediyorsak, o kişiye denk bir enerjiye ve bilince ulaşmamız gerekir.                                

Toplumun ve yakın çevrenizin aşka biçtiği tanımdan kurtulmak da önemli bir adımdır. Bu tanım, büyük ihtimalle sizin duygularınızı ve beklentilerinizi ifade etmez. Aşkın size ne ifade ettiğini öncelikli olarak bilmelisiniz. Aşk tanımınızı, aşktan ya da ilişkiden beklentilerinizi netleştirmek doğru insandan uzak olmadığınızı gösterecektir.

Aşk şifrelerimizi nasıl çözeceğiz? Herkes bunu kendisi yapabilir mi?

Herkes kendi aşk şifresini çözebilir elbette. Duygusal dinamiklerimizi, aşktan beklentilerimizi, aşkı yaşama biçimimizi anlamakla başlayabiliriz şifreleri çözmeye. Kişi ancak kendiyle yüzleştikçe aşka koyduğu engellerden ve korkulardan zamanla kurtulabilir. Böylece siz de özgürleşirsiniz ve tıkanıklar da çözülmeye başlar. Kitapta bulunan Ay ve Venüs burcu yorumlarınız, Aşkın Şifreleri’ni çözmenizde size rehberlik edecektir.

 “YAŞAM, HER ŞEYE RAĞMEN EŞSİZ BİR DENEYİM”

 Günlük sorunlar, stresler aşk hayatımızı ve ilişkilerimizi nasıl etkiliyor? Bu streslerin ilişkimizi olumsuz etkilememesi için neler yapılabilir?

Günlük yaşamın ritmine ayak uydururken en kolay ötelediğimiz şey duygularımız ve arzularımız oluyor gerçekten. Dolayısıyla ilişkide bulunduğumuz kişileri de ihmal ediyoruz. Merkeze almamız gereken şey, yaşamın gerçek değeri olmalı. Rutine ayırdığımız zaman ve emeğin nihai hedefi mutluluktur; kendimize bunu hatırlatmalıyız belki de. İş, meslek, ev işi, alışveriş, hatta seyahat düzenli ve mutlu bir hayat için öncelediğimiz görevlerimiz.   

Rutine dahil olmayan ve hesapta olmayan gelişmeler ise hep oldu, yine olacak. Temel yaklaşım, çözüm odaklı davranmak olmalı. Mevcut soruna yönelik bir çözüm önerimiz varsa harekete geçelim. Çözüm yoksa; kabule geçerek, olayı içselleştirip ‘’Bundan sonra ne yapabilirim?’’ diyerek devam edebilmeyi seçmeliyiz. 

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Tüm koşullara rağmen yaşam eşsiz bir deneyim. Bu deneyimin en güzel sınavlarından biri de aşk. Tüm dünyaya bu sınavda başarılar diliyorum.

Seçkin İlbuğa:  “2021’de görevimiz aşık olmak”


BAKMADAN GEÇME!