'Magazin Konseyi'nde bu hafta

Güncelleme Tarihi:

Magazin Konseyinde bu hafta
Oluşturulma Tarihi: Mart 13, 2016 17:05

Nurgül Yeşilçay, Paramparça dizisinde başrolü paylaştığı Erkan Petekkaya ile çekim dönemindeki anlaşmazlığa dair açıklamalarıyla gündeme bomba gibi düştü. Peki kim haklı? “Sen de öpüşmeye amma meraklısın” diyen Petekkaya mı, yoksa “Erkekliğini benim üzerinden taçlandıramaz” diye isyan eden Yeşilçay mı?

Haberin Devamı

Cengiz SEMERcioğlu

Nurgül de bel altından vuruyor

Magazin Konseyinde bu hafta



Erkan ne kadar ayıp ettiyse
Nurgül de o kadar ayıp etti...
Erkan Petekkaya’nın “Konuşursam yer yerinden oynar” lafı ne kadar kötüyse, Nurgül Yeşilçay’ın lafı da o kadar kötü...
Çünkü Nurgül de Erkan gibi bel altından vuruyor...
Ayşe’nin (Arman), “Sevgiliyi oynayabilmek için sevgili olmamız gerek imasında mı bulundu” sorusuna; “Bilmiyoruz. Artık nasıl değerlendirirsen” cevabını vermiş Nurgül.
Ne demek şimdi Nurgül bu? Erkan seninle beraber mi olmak istedi, sette sıkıştırdı mı, taciz mi etti? Ucunu bilerek açık bıraktığı cümlenin o kadar sonu yok ki...
vDaha da kötüsü dizini, beğen ya da beğenme emek verip çeken bir isimden ‘yönetmen bozuntusu’ diye bahsetmen. Bir yönetmen senden ‘oyuncu bozuntusu’ diye bahsetse hoşuna gider mi?
Aslında ne Erkan ne Nurgül, bu işte sınıfta kalan dizinin yapımcısı Endemol’dür. “Celebrity yönetimi”ni becerememiştir.

 

Haberin Devamı

Onur Baştürk

Aşağılayıcı ve küçümseyici


Bence Nurgül haklı. Her şeyden önce bu savaşı Erkan Petekkaya başlattı.
Yer yerinden oynar açıklarsam diye Televole açıklaması yaparak...
Haliyle Nurgül de konuşmak zorunda kaldı, “Madem öyle” diyerek.
Nurgül sette yaşadıklarını yakın çevresine zaten hep söylüyordu.
Sette saatlerce beklediklerini, Petekkaya’nın keyfine göre çekim yapıldığını ve öpüşme krizini. Öpüşme krizinde de Nurgül’ü haklı buluyorum.
Yahu senaryoda var, niye oynamıyorsun? “Sen de amma meraklısın öpüşmeye?” ne demek hem? Nasıl aşağılayıcı küçümseyici bir tavır!
Nurgül sonuna kadar değil dibine kadar haklı kimse kusura bakmasın!

 

Ömür Gedik


Dizide de öpüşmesinler

Magazin Konseyinde bu hafta


İster muhafazakâr deyin, ister tutucu, ister geri kafalı. Ben evin salonunda ailemle televizyon izlerken öpüşme sahnesi çıktığında fena halde rahatsız olan modellerdenim. Nereye bakacağımı şaşırırım.
Diziler de çoluk çocuk izlenen saatlerde olduğundan Erkan Petekkaya’nın öpüşme sahnesi istememesini gayet makul buldum. Sinemada Nurgül istediği sahnelerde oynuyor zaten, lezbiyeni de oynuyor, hayat kadınını da, öpüşüyor da, sevişiyor da. Sinema başka, özgür bir dünya ve filmler şiddet, cinsellik içeriklerine göre sınıflandırılıyor.
Televizyon dizileri ise çoluk çocuk herkese açık, bu nedenle öpüşme sahnelerine, aynı Erkan gibi ben de çok sıcak bakmıyorum. Erkan’ın “öpüşmeye amma da meraklıymışsın” lafına gelince, işte bunu da Erkan’a yakıştıramadım. Bunu isterken Nurgül’ün derdi Erkan’la öpüşmek değil, dizinin alacağını düşündüğü reytinglerdir tabii ki. Konuyu saptırmanın alemi yok.

 

Haberin Devamı

Melike Karakartal

Biz de “Ne meraklısın kadın dövmeye” mi diyelim

Magazin Konseyinde bu hafta


Kesinlikle Nurgül Yeşilçay’ın haklı olduğunu düşünüyorum. Ayşe Arman’a anlattıkları korkunç olaylar! Ve evet, Erkan Petekkaya’nın yaptığı şeye mobbing derler.
“Amma meraklısın öpüşmeye” nasıl bir yaklaşım, ne çirkin bir söz? Madem Nurgül Yeşilçay “Öpüşmeye meraklı”, o zaman Erkan Petekkaya’ya da canlandırdığı karakterlerin gerekliliklerini yerine getirdiği için “Ne meraklısın kadın öldürmeye” diyelim, “Ne meraklısın kadın dövmeye” diyelim, “Ne meraklısın çocuğuna şiddet göstermeye” diyelim? Var mı böyle bir mantık? Erkek egemen dünyanın çirkin sesleri bunlar.
Nezaketten, daha da önemlisi sağduyu ve adaletten uzak, çok çok çirkin bir davranış, daha doğrusu davranış silsilesi.
Ayrıca öpüşmeyi ötekileştirmeye de gerek yok. Her türlü şiddet ekranlardan üzerimize sel gibi akarken bir sevgi göstergesinden mi rahatsız olacakmışız? Çocuklarımız öpüşmeden zarar mı görecekmiş? Yapmayın!

 

 

Haberin Devamı

Seçkin ve Kaan boşandı... Şimdi ne olacak?

Magazin Konseyinde bu hafta



Onur: Kaan zaten istediğini yapıyordu! Karısını yıllarca aldatmış, aşkını yaşamış. Seçkin umarım bundan sonrasında mutlu olur ya, iyi bir kadına benziyor. Kıvılcım bence sıkılıp kaçacak Kaan’dan.


Cengiz: Melike ve Ömür, Kaan kararını versin diyordunuz evet verdi ve iki çocuğunun annesi Seçkin Piriler’den boşandı. Aşkının peşinden koştu. Şimdi her şey halloldu mu sizin için? Kaan sizin gözünüzde düze çıktı mı artık? İstediğini yapabilir mi? Keşke ilişkisi medyaya yansımadan bu evliliği bitirebilseydi...
Belki medyaya yansımasa hiç bitirmeyecekti, o da ayrı…
Dolayısıyla siz ne kadar Kaan’a hoşgörüyle baksanız da, ben hâlâ Seçkin’in tarafındayım. Tek tesellim Kaan’ın çocuklarına iyi bir baba olmaya devam edeceğine olan inancım… Zaten onu da yapamazsa Duman olsun daha iyi!..

Haberin Devamı

Magazin Konseyinde bu hafta


Ömür: Kaan sanki boşanmadan önce istediğini yapmıyordu! Kaan yine aynı Kaan olacak. Tek değişen etrafın tepkisi olur. Artık o bekar bir adam ne de olsa. Kimse ağzını açıp da bir şey diyemez. Ayrıca bunların Kaan’ın çok da umurunda olduğunu sanmıyorum.


Melike: Valla Cengiz’ciğim bence hallolmadı! İstediğini elbette yapabilir, yapıyor da ama ikili oynadığı için çok kötü bütün hikaye. Boşansa da bu durum değişmiyor.
Ömür’ün dediği gibi “Milletin konuştuğundan bana ne” diyecek bir durumda değil bence. İki kadın ve iki çocuğu kötü bir pozisyona soktu. Bizde böyledir, hep kadınlara yüklenilir. Hem Seçkin’in hem de Kıvılcım’ın arkasından neler söylediler... Bunlar çok üzücü. Kadınların derin yaralar almamış olmalarını, aldılarsa da hızla iyileşmelerini dilerim.

 

Haberin Devamı


Çok değiştin çok

 

Kimisi estetik müdahalelere başvuruyor, kimi stil konusunda kendini uzman ellere bırakarak bambaşka bir görünüme kavuşuyor... Hepsinin ortak bir özelliği var: Onlarla ilk tanıştığımız günlerdeki hallerine hiç benzemiyorlar!

 

En çok değişen yıldızlar

Magazin Konseyinde bu hafta


Onur Baştürk:

1- Gülşen
2- Hande Yener
3- Songül Öden
4- Kenan Doğulu

Magazin Konseyinde bu hafta

Cengiz Semercioğlu:

1- Gülşen
2- Songül Öden
3- Hande Yener
4- Mahsun Kırmızıgül

 

Melike Karakartal:

1- Gülşen
2- Hande Yener
3- Ebru Şallı
4- Belçim Bilgin

Magazin Konseyinde bu hafta


Ömür Gedik:

1- Hande Yener
2- Gülşen
3- Rihanna
4- Seda Akgül

Magazin Konseyinde bu hafta

Onur Baştürk


Gülşen: Aslına bakarsanız bir ünlü zaten değişim geçirmiyorsa onun ünlülüğü hayli vasattır. Ünlü dediğin habire değişim geçirmeli ki, onu sevenler de ilham alsın. Bu anlamda Gülşen’in Of Of zamanından, hatta “Be Adam” şarkısından bu yana geçirdiği değişimi olumlu buluyorum. Zayıflamasını, saçlarını filan...


Hande Yener: Değişimi olumlu. Elektronik dönemindeki deli halleri de güzeldi, şimdiki ortaya karışık halleri de fena değil.


Songül Öden: Onu artık tanıyamıyorum. En son Serçe Sarayı adlı yayından kalkan dizisine şöyle bakınmış ve “Bu kim?” olmuştum. Değişimini olumsuz buluyorum yani.

 


Cengiz SEMERcioğlu


Gülşen: En büyük değişimi geçirenlerden. Estetik dokunuşlar, onu da yıllar içinde başka bir kimliğe dönüştürdü. Ama iyi ki de yapmış bunları.


Songül Öden: Yaptırdığı müdahalelerin oyunculuğunu etkileyip etkilemediği çok tartışıldı. Ancak her oyuncu için geçerli bunlar. Bu tür dokunuşları yapmayan oyuncu yok gibi.


Hande Yener: Hande’nin ilk haliyle bugünkü halini yan yana görsek sokaktaki iki farklı insan zannederiz. Ama benim oyum bugünkü Hande’den yana.


Mahsun Kırmızıgül: Değişim geçirenler listelerinin gediklisidir. Ama tek başına ona haksızlık yapmayalım, Özcan Deniz’i de bu listeye koyabiliriz.

 

Melike Karakartal

Magazin Konseyinde bu hafta



Gülşen: 90’ların sonlarında, Be Adam klibinde herkes ekrana kilitlenirdi, öyle güzeldi. Hâlâ güzel, kendini her anlamda yenileyerek geliyor ama zaten çok güzel bir kadının yüzüyle ifadesinin değişeceği kadar oynamasını anlayamıyorum.


Hande Yener: Her dönemi birbiriyle ilgisiz fakat hepsi farklı, hepsi başka kadınlar ve her dönemin kendi içinde imaj-iş tutarlılığı var.


Belçim Bilgin: Ta 2005’te Cannes’taki halini hatırlıyorum, şimdiki halinden çok farklı görünüyordu. Hem görünüm, hem de kariyer açısından Blake Lively’nin geçirdiği değişimi hatırlatıyor bana biraz. Başarılı, üstelik zarif ve güzel.

Magazin Konseyinde bu hafta



Ebru Şallı: Şallı’nın model olarak hayatımıza girdiği ilk dönemi hatırlıyorum, insanı çarpan bir güzelliği vardı. Şimdi daha az güzel değil elbette ama... Gülşen meselesi gibi, halihazırda çok güzel ve çarpıcı bir kadının estetik müdahale ihtiyacı duymasını anlayamıyorum.

 

Ömür Gedik


Hande Yener: Sürekli değişiyor ve bence iyi de yapıyor. Bu tarz değişimler göz önündeki bir sanatçının olmazsa olmazları. Hep aynı olanlar, saç, baş, makyaj bile yenilemeyenler sıkıcı olmaya mahkum.


Gülşen: Gülşen’in en büyük değişimi kariyerinde oldu bence. Bir şarkıcı için sağlam bir aranjörle birlikte olmak çok önemli, hele bir de o isim Ozan Çolakoğlu ise.
Sinerjileri tuttu, iyi işler yapıyorlar. Güzellik konusunda ise ben Gülşen’deki değişiklikleri, zayıf ve fit oluşunu beğeniyorum.


Seda Akgül: Geçenlerde aradım, ne yapıyorsan ben de aynısından yapacağım dedim! Zayıfladım, yüze birkaç ufak dokunuş ve aşk demişti. Birkaç gün sonra da evlendi zaten. Onu güzelleştiren ana unsur aşk oldu sanırım.

 

Bir döndü pir döndü!

Tarkan, 6 yıllık uzun bir aradan sonra, herkesin sabırsızlıkla beklediği Türk sanat müziği albümü Ahde Vefa ile büyük heyecan yarattı. İşte konseyin Ahde Vefa yorumları...

Magazin Konseyinde bu hafta

Onur Baştürk: Tarkan’ın albümünü baştan sona dinledim ve bayıldım! Hepimizin bildiği şarkıları çok güzel yorumlamış Tarkan. Resmen o eski, alaturka dinlenen, karpuz kabuklu yaz akşamlarını filan hatırladım. İyi ki yapmış bu albümü Tarkan!

 

Cengiz Semercioğlu: Bülent Ersoy bile fevkaladenin fevkinde dediğine göre bize ne düşer? Şimdi Ömür belki bana kızacak ama Bülent Ersoy, yaşayan en büyük musiki bilgisi olan sanatçıların başında gelir.
Tarkan’a tam not vermesi önemli. Ayrıca Tarkan da dış kapının mandalı değil, popçular içinde alaturkaya en hakim isimdir. Ben genç kuşağa bu şarkıları sevdireceği için Tarkan’ın bu albümünü çok önemli buluyorum.

 

Melike Karakartal: Bence Tarkan’ın böyle bir dönemde herkesin nostalji damarını kabartacak, eski güzel hisleri hatırlatacak bir albümle dönmesi tesadüf değil.
Özlediğimiz bir hayatı ve duyguları geri getiriyor bu şarkılar ve tam olarak da buna ihtiyacımız var.
Ben çocukluğuma gittim bu şarkılarla, sanki yıl 1988 ve ben arabanın arka koltuğundayım, ailece pazar gezmesine gidiyoruz... Öyle sıcak, öyle güzel hissettim dinlerken. Türkiye’de Tarkan’ın sesinden daha güzeli yok benim için. Bu şarkılara da en çok onun sesi yakışıyor.

 

Ömür Gedik: Yorumlara girmeden proje albümüyle ilgili birkaç detay paylaşayım önce. 10 yıldır gündemde olan bu projede Tarkan beş ayrı makamda şarkılar söyledi...
Uşak; Akşam Oldu Hüzünlendim Ben Yine, Zeytin Gözlüm, Kara Bulutları Kaldır Aradan
Rast; Aşk Bu Değil mi, Islak Daha Islak Öp Beni, Sevmekten Kim Usanır,
Kürdi; Veda Busesi, Kadehinde Zehir Olsa,
Hicaz; Enginde Yavaş Yavaş, Nasıl Geçti Habersiz,
Segah; Dönülmez Akşamın Ufkundayım, Olmaz İlaç Sine-i Sad Pareme, Söyleme Bilmesinler...
100 bin basıldığı için çıktığı gün Altın Plak da almış oldu.
Albüm gece 03.00’te iTunes’a açıldı, üşenmedik bekledik ve birkaç saat içinde zirveye yerleşti.
Kalabalık bir ekiple şarkıları dinlerken kızım Tayga da vardı yanımızda, “Bayıldım, bu CD’yi alır ben de yolda arabada ben de dinlerim” deyince anladık ki Tarkan şarkı seçimlerinde doğru bir iş yapmış ve gencini, yaşlısını etkisi altına almış. Ahde Vefa işte tam da bu.

 

Kendini parçalasa daha makbule geçer!

İsmail YK, Allah Belanı Versin’in rock versiyonuna çektiği klipte Ferrari marka bir aracı parçaladı... Konsey, bu durumu ”ekranlardaki şiddet” kapsamında mı yoksa komedi başlığı altında mı incelemeli, bir türlü karar veremedi! 

Magazin Konseyinde bu hafta

Onur: İsmail YK eğlenceli adam ya, bırakın kliplerde istediğini yapsın. Ferrari de parçalasın kendini de parçalasın! Hatta kendini parçalasa daha makbule geçer, hahaha!


Cengiz: Klipte Ferrari’yi parçalamak falan boş işler artık. Klibi izlemedim ama İsmail YK belki de aracın sadece camlarını, farlarını parçalıyor olabilir.
Ya da Ferrrari Çin malı olabilir.
50 Cent bile sosyal medya fotoğraflarındaki paraların sahte olduğunu açıkladı geçen hafta mahkemede. İsmail YK’nın Ferrari’si neden sahte olmasın?


Melike: Klipte iftiraya uğrayınca psikolojisi bozulan birini canlandırmış ama bence psikolojisi bozulan birinden ziyade muhakeme yeteneği zayıf bir tuzu kuruyu canlandırmış. Klip de olsa, iftiraya uğranınca Ferrari mi parçalanır kardeşim. Git halı döv veya ne bileyim, kentsel dönüşüme girmiş bir apartmanın duvarlarını balyozla indir... Biraz faydacı ol!


Ömür: İsmail YK’nın, Allah Belanı Versin gibi bir şarkıya romantik klip çekmesini beklemiyorduk herhalde, öyle değil mi? İnsanlar o kadar dolu ki böyle boşalıyorlar sanırım. Sevgi, barış dolu şarkı ve sahneler varken bunları tercih etmeleri düşündürücü tabii.

 

Kaybetmeyelim geleneklerimizi

Bugüne kadar ilişkilerini gözlerden uzak yaşayan Gülşen ve Ozan Çolakoğlu, kız istemeli, tuzlu kahveli nişan törenlerini “halka açtı”. Birlikteliklerini ortaya dökmekten kaçınan ikilinin bu ani kararının sebebi neydi? 

Magazin Konseyinde bu hafta

Onur: Bayağı gereksiz bir şovdu bence. Niye nişan törenlerini halka açtılar anlamadım. Benim bildiğim böyle şeyler gizli saklı yapılır, böylesi bir garip geldi.


Cengiz: Tam aksine ben Gülşen’le Ozan’ın nişan törenine, kız isteme merasimine, tuzlu kahve olaylarına bayıldım. Her ne kadar bugüne kadar çok cool dursalar da, bunlar da Michigan yöresinin sanatçıları değil. Bu toprakların müzisyenleri...
Ve bizim geleneklerimize göre hareket etmişler. Yıllardır aynı evde yaşayan sevgililerin kız isteme törenine ‘ne gerek var’ denebilir ama denmesin. Kaybetmeyelim böyle geleneklerimizi.


Melike: Matrak, güzel bir anı olmasını istemişler, biraz da mesaj var gibi görünüyor bana. Eğlenceli bir magazin konusu olacağını da düşünmüşlerdir. “Kameradan kaçtılar” “Basın mensuplarının sorularını yanıtsız bıraktılar” tipi durumlardan çok daha samimi ve eğlenceli bence, ne güzel, rahatlar. Belli ki beraber de çok eğleniyorlar. Mutluluklar dileriz efendim.


Ömür: Her nişanlanan, evlenen konu komşuyu davet ediyor, yedi mahalleye duyuruyor da Gülşen’le Ozan’a mı nişan töreni yapmayı ve yayınlamayı çok görüyoruz. Ayıp vallahi. Ayrıca mesaj da vermek istemiş olabilirler. Kaç senedir beraberler, evlenmeleri kadar doğal ve güzel bir şey yok. Mesajsa da güzel ve yerinde bir mesaj.
Bence kıskanmayalım, alkışlayalım, ömür boyu birlikte mutluluk dileyelim.

 

En iyi muhtar kimden olur?

Magazin Konseyi, Bodrum Küçükbük Mahallesi’ndeki muhtar seçimlerinde aza seçilen Özlem Tekin’den hareketle “Hangi ünlüden en iyi muhtar olur?” diye sordu, ortaya eğlenceli cevaplar çıktı... İşte konseyin ünlü muhtar adayları...

Magazin Konseyinde bu hafta

Onur: Bence bizim ünlülerin hiçbirinden muhtar olmaz. Çünkü sıkılırlar, ellerine yüzlerine bulaştırırlar. Bir tek yakın zamanda Nejat İşler’in de muhtar olabileceğini düşünüyorum Bodrum’da. Gidişatı o yönde...


Cengiz: Özlem Tekin siyasete en alttan başlamış, muhtar da değil aza olmuş. Keşke muhtarlığa adaylığını koysaydı. Artık bir dahaki seçimlere deyip en iyi 5 muhtar adayımı açıklıyorum.


* Hadise: Muhtarı olduğu mahalleye kaydını aldırmak isteyenlerde ciddi bir artış olacağına eminim.
* Hayko Cepkin: Muhtarlığımız 16.30-17.00 arası açıktır. Beğenmediğine kafa da atar.
* Serdar Ortaç: Makamına bisikletiyle gidip gelen siyasetçi bizde neden yok deniyor ya, olurdu işte.
* Orhan Gencebay: Kimseye evrak bile vermeyecek bir muhtar duruşu fazlasıyla var kendisinde...
* Mustafa Topaloğlu: Külliye’deki muhtarlar toplantısında söz almaya kalkmasından korkarım bir tek.

Melike: En iyi muhtar bence Meltem Cumbul veya Beren Saat olur. Onlarda sorumlu, güven veren, verdiği sözü yerine getiren, sırtını başkalarına yaslamayan, etrafındakilerle ilgilenen, önemseyen, esaslı kadın duruşu var. Öyle hissettiriyorlar insana. İlk seçimlerde oyum Meltem ve Beren’e!


Ömür: Özlem Tekin’in muhtar azası olması en çok beni sevindirmiş olabilir. Çünkü biliyorum ki o bölgenin sokak hayvanlarına artık olması gerektiği gibi davranılacak. Her yerde bir Özlem Tekin olsa biz hayvanseverler öyle rahat eder, geceleri öyle rahat uyuruz ki. Buradan yola çıkarak muhtar adaylarımı Ajda Pekkan, Sezen Aksu, Özge Özpirinçci gibi diğer hayvansever ünlülerden yana kullanıyorum.

 

İnenler Çıkanlar

Serhat Hacıpaşalıoğlu  (İNDİ)

Magazin Konseyinde bu hafta

O Eurovision klibindeki romantik çingene hali beni benden aldı. Kafasına geçirdiği aksesuvar ise Nazi’leri filan anımsattı. (Onur)

Eurovision’da gay lobisinin etkisini daha Sertab Erener zamanında ilk ortaya artan benim. İddia ediyorum iyi bir sonuç alacak. Sahnede performansı nasıl olur bilemiyorum ama ben klibini doğru buldum. Eurovision’da doğru bir hedef kitleye oynamış Serhat... (Cengiz)

Serhat Hacıpaşalıoğlu’nu çok severim, onu inenler listesinde görmek istemezdim ama klibi beni biraz hayal kırıklığına uğrattı. Romantizm ile parodi arasında bir yerde sıkışmış gibi... Fakat işini şansa bırakanlardan değildir Serhat. Gönülden başarı dilerim. (Melike)

Şarkı konusunda zevkler ve renkler tartışılır tabii. Ama buradan yola çıkıp Eurovision’a gitmeyi başarmak da az iş değil. Başarılar Serhat, umarım iyi bir sonuç alırsın, hep birlikte seviniriz. (Ömür)

 

Deniz Akkaya (İNDİ)

Magazin Konseyinde bu hafta

Deniz Akkaya bu kimi zaman çıkar kimi zaman iner. DJ kabininden söylediği bu yakışıksız sözler, o geceki ruh haliyle ilgili belli ki. Ama biraz kontrollü olsa daha iyiydi. (Cengiz)

Deniz Akkaya’nın küfürlü DJ’liği yeni bir akım başlatabilir, “Coşun lan” DJ’liğinden sonra artık DJ’lerden küfür yememek için zorla dans etmeye başlayabilir insanlar! (Onur)

DJ’lik yapmak demek iş demek. Birisi, size mekanının müzik işini, eğlencesini emanet etmiş demek. Eğer bu bir iş ise olumsuz etkilenecek düzeyde içki içmemesi gerekirdi. İşini layıkıyla yapamamış diyelim. Pek zarif bir olay gibi gelmiyor kulağa, Akkaya’ya yakışmamış. (Melike)

Deniz Akkaya, Chanta’da DJ’lik yaparken alkol dozunu kaçırınca küfürlü sunumlar yapmış. Ben en çok şarkılarıyla küfre maruz kalan Kenan Doğulu ve Ajda Pekkan’a üzüldüm. Şans Meleğim ve Yakar Geçerim şarkılarını küfür eşliğinde düşünmek bile istemiyorum. (Ömür)


Selçuk Yöntem (ÇIKTI)

Magazin Konseyinde bu hafta


Kazandığı parayı eğitim kurumuna bağışlayacakmış. Gerçi hep öyle derler, umarım bağışlar! (Onur)

Onu bir parça daha yakın tanıdığımdan diyorum ki; iyiliklerle dolu kalbi hiç inmedi ki! Bu yüzden ekranda hep reytingi de çıkıyor mütemadiyen. (Cengiz)

Bu işi ciddiyetle takip etmesi, davadan geri çekilmemesi “Kimsenin üzerinden haksız yere para kazanamazsınız, niyetiniz iyi olsa bile fark etmez” mesajı veriyor. Herkesin kulağına küpe olsun. (Melike)

Davasında, haklı olduğunu ve örnek teşkil edeceğini düşündüğü bir konuda geri adım atmamasını mı desem, kazandığı gayet yüklü parayı hayırlı bir iş için harcamasını mı? Ne yapsa doğru yapıyor. (Ömür)

Emojili konsey

Bülent Ersoy’un Chanta’da sahne aldığı geceye yeşil peruk ve gotik bir makyajla katılmasını....

Magazin Konseyinde bu hafta

Onur buna şaşırdı

Bülent Ersoy’un, “Tarkan alaturka albümünde şarkıları ben gibi okumuş” demesine. Alakası yok oysa! Tarkan bayağı kendisi gibi okumuş... 


Melike buna çok kızdı

8 Mart’ı süslü sözlere, mağaza indirimlerine indirgeyenlere. Kadınlar Günü 50 sene sonra tamamen başka bir hadiseye dönüşecek diye korkuyorum! 

Melike buna bayıldı

Son bir haftadır Netflix’te Fuller House’u izliyorum, hani 90’larda bizde de yayınlanan Full House’ın (Bizim Ev) yeni versiyonu. Bizim Ev’in kızları artık birer yetişkine dönüşmüşler, çocukları var ve hayat mücadelesi veriyorlar, dizi de onların etrafında dönüyor. Eski usul, gerilimsiz, mutlu, huzurlu, eğlenceli, bol gülmeceli bir aile sitcom’u... Çok özlemişim.

 

Cengiz bunu sevdi

Deniz Seki’nin koğuş arkadaşlarıyla birlikte çocuklar için atkı, bere örüp Kelebek’in Gönül Örgüsü kampanyasına destek vermesini... En çok da yazdığı duygusal mektupta Kelebek’in logosunu neredeyse birebir çok başarılı şekilde çizmesini. 

 

Ömür buna üzüldü

Rock müziğin efsaneleri birer birer gidiyor. Emerson Lake and Palmer’ın kurucusu, klavye sihirbazı Keith Emerson’ın 71 yaşındaki ölümü, üstelik iddialara göre başına kurşun sıkarak gitmiş olması üzücü. Nörolojik bir rahatsızlık nedeniyle artık klavye çalamadığı için girdiği depresyon sonucu intihar ettiği söyleniyor. Daha da üzücü. (Ömür)

Ömür bunu beğendi

Erdal Çelik’le karşılaştım geçen gün. Oğlu Doğa da izinden gitmiş, bir single çıkarmış. Milli yüzücü olarak rekorları da bulunan Doğa’nın bu ilk çalışmasını ve klibini beğendim, siz de bir izleyin derim.

 

Haftanın Instagram karesi

Magazin Konseyinde bu hafta

İbrahim ve köpekleri... İbrahim Çelikkol’un spor yaptığı ormanlık bir parkuru var henüz çözemedim neresi olduğunu. Orada ‘survive’ olmaya çalışıyor sanki... Ve elbette onun en büyük yardımcıları Sivas kangal köpekleri... Çoğunlukla bu konseptle dolu Instagram’ı, peki fotoğrafları kim çekiyor? (Cengiz)

 

BAKMADAN GEÇME!