Dijital dünyanın sunduğu yeni zaman-mekan ilişkileri: Yeni sanat ile yeni bir heterotopya

Güncelleme Tarihi:

Dijital dünyanın sunduğu yeni zaman-mekan ilişkileri: Yeni sanat ile yeni bir heterotopya
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 29, 2017 10:09

REM Art Space, Foucault’nun mekân mimarisini çözümlerken kullandığı “heterotopya” tanımından yola çıkarak; video, yerleştirme ve dijital heykel gibi yeni medya disiplinleri ile üretilmiş çalışmaları genç küratörler liderliğinde bir araya getiriyor.

Haberin Devamı

Aynaya baktığınızda ne görürsünüz? Biz sıradan insanlar, kendimizi gördüğümüzü söyler geçeriz. Michel Foucault ise aynada bir ütopya gördüğümüzü söyler. Aynada gördüğümüz kendimizin ütopyası heterotopyanın en iyi örneklerindendir Foucault’ya göre.

 Heterotopya, gözle direk görülemeyen, gözle görüldüğü halinden çok daha katmanlı anlamları olan mekanlardır. Ayna, en basit anlatılabilecek heterotopyalardan biridir; çünkü bir illüzyonla yansımanı gördüğün yerdesindir ama gerçekte orada değilsindir. Başka bir gerçeklik yaratan hapishaneler, tarihi alıp günümüze taşıyan müzeler farklı kategorilerde birer heterotopyadır. Bizler için artık sadece bir bina, bir oda değillerdir; çok farklı anlamlar taşıyan paralel birer evrendirler adeta.

IMG_3194

Haberin Devamı

 REM Art Space’ta üç çok genç küratörün, Gizem Yiğen, Özgenur Geriş ve Teri Altaras’ın emekleriyle ortya çıkmış Heterotopya sergisinin adı, bir sergiye bu kadar yakışabilirdi. Genç küratörler, kendileri gibi çoğunluğu genç sanatçılardan oluşan bir yeni medya sergisi kurgulamışlar ve bizi başka dünyalara, mekanlara götürmeyi amaçlamışlar. Dijital dünyanın bize sundukları, 1926’da doğan Foucault’nun tanımladığının heterotopyayı artık biz sıradan insanlar için aleni hale getiriyor. Aynadaki deneyimin bir heterotopya olduğunu kafamızda kurgulamak belki zor ama; bir gözlük takıp da artırılmış gerçeklik ile başka bir dünyanın içine taşındığımızda, o an başka bir alan deneyimliyor olduğumuzla alakalı kafamızda bir soru kalmıyor. 60’larda bu tanımı geliştiren Foucault’yu ancak şimdi tam anlamıyla anlayabiliyoruz teknolojinin bize sunduklarıyla.

 Heterotopya sergisi, işte size artırılmış gerçeklik gözlüklerinden videolara, ışık yerleştirmelerine kadar farklı yeni medya araçları kullanarak heterotopik deneyimler yaşatmak üzere kurgulanmış. Sergide sizi ilk karşılayan işlerden Büşra Tunç’un Devre Dışı isimli ışık yerleştirmesi, gözlerinizi alıyor, sizi başka bir evrene götürerek REM Art Space’teki yolculuğunuza başlatıyor. Mimarlık mezunu olan sanatçının ışığı yansıttığı büyük panonun yapılanmasında, sanatçının eğitim geçmişinin izlerini de rahatlıkla görebiliyorsunuz.

Haberin Devamı
Dijital dünyanın sunduğu yeni zaman-mekan ilişkileri: Yeni sanat ile yeni bir heterotopya

 

Sergide en sevdiğim iş olan Haraka, Foucault’nun ayna deneyimi örneğinin dijital çağda nasıl olabileceğinin net bir göstergesi gibi. Adını Arapça hareket etme, devinim anlamına gelen “haraka” kelimesinden alan iş, ancak biz izleyiciler var oldukça var oluyor. Tıpkı bir ayna gibi. Uzaktan sadece büyük siyah bir ekran olarak gördüğünüz yerleştirme, siz önüne geçtiğinizde canlanıyor ve sizin hareketlerinizle ekranda bir su gibi akıyor. Bazen müzelerde, galerilerde gezerken bazı işleri en çok çocukların anlayabileceklerini düşünürüm o bitmek bilmeyen merak ve sorgularıyla. Biz büyükler fazla kalıplaşmış ve yer yer donuklaşmış olduğumuz için, sanatçıların o ince mesajlarını, bizi geriye döndürüp de bir baktırma, düşündürme dürtülerini algılamakta çocuklara göre daha zorlanırmışız gibi gelir. Haraka, bana böyle hissiyat veren işlerden biri oldu. Sanatçılar Hakan Gündüz ve Hazal Döleken, Haraka ile kişiye zaman ve mekan ilişkisini sorgulatmayı amaçlamışlar. Biz büyükler yerleştirme önünde el kol yapıp eğlenirken, çocuklar gerçekten insan-ekran, zaman-mekan etkileşimlerinin derinliğine hakkıyla hayret edip düşünebilirler diye düşündüm.

Dijital dünyanın sunduğu yeni zaman-mekan ilişkileri: Yeni sanat ile yeni bir heterotopya

 

Erdal İnci’nin Art On İstanbul'daki Kent Manzaraları sergisinde benzerleri ile ilk sinyallerini aldığımız işi Otel, 10 bin fotoğraf karesinin 3 boyutlu modellenmiş bir bina üzerinde izleyeni içine çektiği bir iş olmuş. Dış cephesinden başlayarak baktığınız otelin odalarında, koridorlarında, binaya kuşbakışı bakan, bir yandan da bütün detaylarına incelikle hakim olan bir mimar gözüyle bakarak uçuyorsunuz adeta.

Hareketli heykelleri ile tanınan, Contemporary Istanbul’da en çok paylaşılan sanatçılardan olan Server Demirtaş Oyun Alanı işiyle; Türkiye’nin en iyi yeni medya sanatçılarından biri olduğunu kanıtlamış, halen SALT Galata’da Arşiv Rüyası sergisi devam eden Refik Anadol da Veri Kumaşı işiyle Heteretopya sergisinde yer alan diğer sanatçılardan.

Haberin Devamı

ozan tÅrkkan, substance_screenshot_03

Karanlık galeride uzunlamasına yürüyerek her işte ayrı ayrı deneyimler yaşadıktan sonra son durak olarak, artık bambaşka bir dünyaya geçmek üzere Ozan Türkkan’ın Substance isimli koca yarım bir yumurta şeklindeki işine varıyorsunuz. Yumurtanın içine oturup sanal gerçeklik gözlüklerinizi takıyor, ve çevreleyen medya (immersive media) enstalasyonu için farklı bir dünyaya giderek “öz”ünüze gidiyorsunuz. Deniz sevgimden dolayı ben özüm olarak deniz dibini gördüğümü düşünürken; dış dünyada, oturduğum yarım yumurtanın diğer tarafını kaplayan ekranda ise galerinin diğer ziyaretçileri benim gözümden sanatçının yarattığı sanal dünyayı izleyip bambaşka anlamlar yükleyebiliyorlar aynı görüntülere.

Haberin Devamı

 Hamamdan , balayına çıkma deneyimine birçok farklı mekan deneyimini kategorize ederek farklı heterotopyalar tanımlayan Foucault’nun tanımlarına göre sizler de, bu sergiyi gezerken, hem kriz heteretopyasında, hafta içi tutsak bir beyaz yakalı olarak güzel bir haftasonu geçirdiğinizde kendi heteretopya deneyiminizi yaratacaksınız; hem de zaman heterotopyasına ev sahipliği eden bir sanat galerisinde gezmiş olacaksınız… Tavuk-yumurta, yumurta-tavuk, zaman-mekan!

 

irmakozer.com Tarafından hazırlanmıştır.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!