Ceyhun Yılmaz: İletişim bilimiyle uğraşan bir komedyenim

◊ Bizim tanımadığımız Ceyhun Yılmaz kimdir?

- Görülmediğim, duyulmadığım anlarda özel bir şey yok. Konuşmak için dinliyorum. Yazmak için okuyorum. Anlatmak için de anlamaya çalışıyorum. Tek cümle istersek; büyümüş bir erkek çocuğuyum sadece.

◊ Radyo, şiir kitapları, televizyon programı; bunun yanında dizi ve filmlerde de rol aldınız. Hepsini bir arada yürütmek zor oluyor mu?

- Hepsini toplayınca ben oluyorum. Zor yaşamak, zorlanarak yaşamak nedir bilirim. Ben şikayetçi olamam. Hepsini yapabiliyorsam ne mutlu bana. Çok meslek sahibi gibi görünsem de İletişim bilimiyle uğraşan bir komedyenim aslında. Oyunculuk misafir olduğum bir ev. Şiir merakım ise bir anlama ve anlatma biçimi benim için.

ANLAŞILMAKTAN KEYİF ALIYORUM

◊ Her yaptığınız işte farklı bir Ceyhun Yılmaz gösteriyorsunuz bize. Peki siz en çok hangisinden keyif alıyorsunuz?

- Ben en çok anlaşılmaktan keyif alıyorum, radyodan, sahneden, TV’den, YouTube’dan veya edebiyattan… Ne diyor Yılmaz Erdoğan: En büyük mükafat bir anlatıcıya doğru düzgün anlaşılmak…

◊ Kelimelerin ilhamı nereden geliyor? Duygusal bir insan mısınız?

- Yine alıntıyla başlayayım: Büyük şair Attila İlhan; “Şiir zaten vardır / insanlar göremez yaşamaktan. Şairler bulup indirirler yeryüzüne.” Üstada katılmamak mümkün değil. Yazan kişi dışardan kelime üretmez. Hepimizin olan kelimeleri söyler ama hangi sırayla dizeceğini bilir. Duygusal bir insan mıyım? Evet, biri öpsün beni hemen ağlarım.

◊ Hayatınızda değiştirmek istediğiniz şeyler var mı veya vazgeçemediğiniz şeyler...

- Var. Saçlarım. Evet, değiştirmeyi çok isterdim. Vazgeçmeyeceğim tek şey yaşamak. Uyandıysam, gerisi bende.

◊ Bu yoğunlukta kendinize zaman ayırabiliyor musunuz? Nelerden keyif alısınız?

- İnsandan, dostlardan çok keyif alıyorum. İnsan en çok anlatırken anlar. Anlatmak için de arkadaş lazım. Ben çok şanslıyım dostlar konusunda. Dinlenmek içinse İstanbul’un su kenarına giderim. Beykoz’dan Kuzguncuk, Ortaköy’den Yeşilköy’e, Bebek’e giderim sık sık.

◊ Sosyal medya hayatınızın neresinde?

- 2009’da kullanmaya başladım. Çok büyük sınavdı bizim için. Bir kitle iletişim aracı olarak gördüm ve görünmeyen kurallarla kullandım. Örnek; kimseyle karşılıklı konuşmadım. Yayında söylenemeyeni oraya da yazmadım. İnandığımı, doğru bulduğumu yaymaya çalıştım. Türkce manâ ve imlaya dikkat ettim. Bazen içimden “şunu yazayım beaa” diyorum. Etrafımda, iyiliğimi istediklerinden emin olduklarım, “aman sana yakışmaz” diyor, yazmıyorum.

◊ Radyoyla ilk temasınızı hatırlıyor musunuz? Zihninizdeki en eski anı hangisi?

- Radyo ile çocukluğumda rahmetli anneciğim Mine Yılmaz ile radyo tiyatrosu temsilleri dinleyerek tanıştım. Özel radyoculuk döneminde de Okan Bayülgen’in programlarını dinleyerek başka bir alışkanlığın sahibi oldum. Şahsen radyo yayını yapmaya ise 1999’da ocak ayının 16’ncı günü yapmaya başladım. Birkaç ay yapar bırakırım, TV’ye geçerim diyordum, 22 yıl oldu.

Vazgeçmeyeceğim tek şey yaşamak. Uyandıysam, gerisi bende...

DİJİTALE UYUM SAĞLAMAYAN UNUTULUR

◊ Radyonun dijitale taşınması hakkında neler dersiniz?

- CBS İnteraktif Grup Başkanı David Goodman, “teknolojiyi kucaklamayan yayıncı yok olacaktır” demişti yıllar önce. Ben de o günden beri değişime, dönüşüme kulak veriyorum. Buna en uyum sağlayan radyo dünyası oldu. Baksanıza “kendisine ait özel bir zaman dilimi istemeyen” başka bir kitle iletişim aracı var mı? Radyo yayınlarımı sosyal medyanın yeni kurallarına uygun olarak sürdürüyorum.Umarım başarmak isteyişim beni terk etmez…

OYUNCULUĞA ‘MİSAFİR’ OLARAK DEVAM EDECEĞİM

◊ Sizi birçok projede izledik, oyunculuk serüveniniz devam edecek mi? Yakın zamanda farklı bir projede görebilecek miyiz sizi?

- O kadar şanslıyım ki arkadaşlarımın filmlerinde rol alıp hatıra biriktirebiliyorum. Devam edecek tabii ki oyunculuk ama hep misafir olarak kalbimde kalacak ve bu şekilde de olsa bence daha çok görüşeceğiz.

◊ Oyunculuktan söz açılmışken, oynadığınız rollerde en keyif aldığınız ve unutamadığınız anlar var mı?

- Çok keyif aldığım yüzlerce an var ama bence “Çakallarla Dans” oyuncularından biriyle yaptığınız ilk röportajda, “Ceyhun Yılmaz ve sette yaşananlar” şeklinde sorarsanız, size gerçekten çok komik şeyler anlatacaktır.