Kanser aşısına az kaldı

Güncelleme Tarihi:

Kanser aşısına az kaldı
OluÅŸturulma Tarihi: AÄŸustos 31, 2001 00:00

Ä°nsanoÄŸlunun doÄŸal savunma mekanizmalarından üretilen aşı, kanser hastaları için yeni umut ışığı oldu. Çok sayıda araÅŸtırma laboratuvarı, kanser aşısı üzerinde çalışmaya baÅŸladı. Türkiye'nin en çok okunan bilim dergilerinden Focus'un eylül sayısında yer alan yazıya göre bilim adamları, bağışıklık sisteminin nöbetçileri arasında yer alan ‘‘dendrit hücreleri’’nden kanser aşısı için yararlanıyorlar. Çalışmalar son derece umut verici.Bu, bir yeniden doÄŸuÅŸun öyküsü... Kahramanı, 65 yaşında bir Alman kadın: Elli Friedler. Rahaatsız olduÄŸu böbrek kanseri nedeniyle tıbbi anlamda ölüme mahkumdu. Kendi isteÄŸiyle, yeni geliÅŸtirilen bir ‘‘tedavi edici aşı’’nın kobayı olmayı kabul etti. Bugün tamamen iyileÅŸmiÅŸ bir kiÅŸi olarak, hayata umut ve sevgiyle bakıyor.BÖBREĞİ ALINDI Biraz geriye gidelim. Öykü, 1996 yılında Friedler'de aniden ortaya çıkana kas aÄŸrıları ve yorgunluk belirtileriyle baÅŸlıyor. Bir yıl sonra sol bacağında bir ödem oluÅŸuyor. Tahlillerin sonucu ürkütücü: Bayan Elli, ileri aÅŸamada bir böbrek kanseri hastası... Nasıl ve neden? Bunu bilmek imkansız. Organizmasının bir tek hücresindeki DNA'nın farklı bir mutasyona uÄŸraması, hastalığın geliÅŸmesinin nedeni olabilir. Bu mutasyon sonucu, hücre anaarÅŸik bir biçimde çoÄŸalıyor. Tek bir hücrenin üretemeyeceÄŸi proteinleri üretmeye ve böylece çevresinin dengesini bozmaya baÅŸlıyor.KOBAYLIÄžI KABULTanı konduktan sonra, Friedler hemen hastaneye yatırılıyor ve ilk önlem olarak tümörün tamamen yayıldığı sol böbreÄŸi alınıyor. Ne var ki, üç ay sonra metastaz baÅŸlıyor ve hastalık akciÄŸerlere sıçrıyor. Doktorlar, Friedler'e çok kısa bir ömür biçiyorlar ve kendisine yeni geliÅŸtirilen bir aşı tedavisini öneriyorlar. Profesör Aleksander Kugler ve Gernot Stuhler'in yönettiÄŸi klinikte, 16 hasta ile birlikte aşı tedavisinin denenmesini kabul ediyor.YENÄ° TEDAVÄ°LERGünümüzde Alman araÅŸtırmacılar baÅŸka bir deyiÅŸle ‘‘anti-kanser aşılama’’ ÅŸeklinde tanımlanan ‘‘bağışıklık tedavisine’’ inanıyorlar. Bu sistemin kanseri önceden belirleyemeyeceÄŸini ama tedavisinde etkili olduÄŸunu düşünüyorlar. Kanser hastalerinin üçte ikisi radyoterapi tedavisi görüyor. BirçoÄŸunda radyoterapi, kemoterapiyle birlikte uygulanıyor. Bu yöntemler, kanseri durdurmakta oldukça etkili, ama ne yazık ki, hastalığı yok etmek konusunda aynı baÅŸarıyı gösteremiyorlar. Ayrıca, deri reaksiyonları, mide bulantısı, ishal ve saçlarındökülmesi gibi yan etkileri var. SÄ°STEM UYARILIYORÄ°ÅŸte bu nedenle araÅŸtırmacılar, uzun zamandır yeni bir yöntemin peÅŸindeydiler. Ve bazı kanser türlerinin, bağışıklık sisteminin uyarılmasına çok iyi yanıt verdiÄŸini keÅŸfettiler. Peki ama, bağışıklık sistemi neden uyarılmak zorunda? Virüs, bakteri, enfeksiyon kapmış bir hücre gibi bir istenmeyenle karşılaÅŸtığında, bağışıklık sistemi, zarlarının yüzeyinde bulunan moleküller (proteinler) tarafından uyarılıyor. Bu moleküllere ‘‘antijen’’ adı veriliyor. Bağışıklık sisteminin mimarları olan ‘‘makrofaj’’lar, ‘‘monosit’’ler ve ‘‘T ve B lenfositleri’’ bu uyarıyı tanıyor ve bir dizi reaksiyon provoke ederek istenmeyeni yok etmeye çalışıyorlar. HIZLI Ä°YÄ°LEÅžMEÄ°ÅŸte Bayan Elli Friedler ve diÄŸer 16 kanser hastasına uygulanan ‘‘kanser aşısı’’nın temelindeki anlayış bu: Organizmayı kanserli hücreye karşı uyaracak yeni bir nöbetçiyle donatmak. Bu aşı, gönüllülerin kanından dendrit hücrelerinin habercisi olan monositler alınarak hazırlanıyor. DoÄŸal koÅŸullarda, monositler omurilik tarafından üretiliyor. Alman bilim adamları, 17 hastanın yarısının tedaviye yanıt verdiÄŸini söylüyorlar ve bugüne kadar 2 yıl gibi kısa bir süre içinde, hiçbir kanser tedavisinde bu kadar olumlu sonuç alınmadığının altını çiziyorlar. Åžimdi, 15 böbrek kanseri hasta üstünde ikinci bir çalışma baÅŸlatılmış. 2002 yılı içinde bir 3. uluslararası çalışma projesi uygun görülmüş.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!