Kadınların saçları doğallaştıkça erkekler daha çok boya yapıyor

Güncelleme Tarihi:

Kadınların saçları doğallaştıkça erkekler daha çok boya yapıyor
Oluşturulma Tarihi: Eylül 18, 2010 00:00

Sadece saça ve saç ürünlerine adanmış bir marka duydunuz mu hiç? Fransız Clinerience dünyayı saçtan ibaret görüyor. Türkiye’deki ilk şubesini geçen hafta İstanbul’da açan şirketin CEO’su Christian Airaghi’nin ağzından 2011 saç ve boya trendleri

Clinerience Saç Klinikleri’nin yaratıcısı Christian Airaghi, 1974’ten beri saç işinde. Fransa’nın Nice kentinde ailesinin kuaför salonunda çalışarak işe başladı. O zamanlar müşterilere dışarıda bir laboratuvardan aldıkları saç bakım ürünlerini pazarlıyordu. 1990’da işi ilerletti, Clinerience Saç Kliniği (Clinique du Cheveu) konseptini oluşturdu. Konsept, hem Clinerience adı altında kendi saç bakım ürünlerini hem de dünyanın dört bir yanında açılan ‘saç spaları’nı kapsıyor. Fransa, Belçika, Lüksemburg, Hollanda, Rusya, Güney Amerika ve Afrika’dan sonra Clinerience Türkiye’deki ilk mağazasını İstanbul’da açtı. Bu yıl içinde dokuz şehre ve İstanbul’da 30 ayrı yere yayılmayı hedefliyorlar.

İYİ HAYAT, İYİ SAÇ

Christian Airaghi saçların ihmal edildiğini, oysa vücut ve cilt bakımı gibi özen gösterilmesi gerektiğini söylüyor: “Vücudumuza nasıl iyi bakıyorsak, saçlara da güçlü ve parlak olmaları için dikkat etmek gerek. İyi saçın sırrı hijyen, iyi beslenme, cinsel hayat, uyku ve sigarayla alkolden uzak durmak. Saçın doğası, kendi besinlerini ancak 48 saatte yarattığından saçı her gün yıkamamak gerekiyor. Bununla beraber, saç da yaşayan bir organizma olduğundan zamanla yaşlanıyor. Yaşa, cinsiyete ve hayat tarzına göre değişik sorunlar ortaya çıkabiliyor. Hücresel yaşlanmanın belirtileri saçın yapısındaki değişimler: Örneğin parlaklık kaybı, buklelerin azalması... Bu değişiklik hissedildiği an bakıma başlamak gerekiyor.”

HERKESİN DERDİ SAÇ DÖKÜLMESİ
/images/100/0x0/55eae582f018fbb8f89dab69

Airaghi, en sık rastlanan sorunlarının başında saç dökülmesi olduğunu belirtiyor: “Erkeklerde saç dökülmesi 18-30 yaş arasında başlıyor. Dökülme başladığı anda tedaviye başlanmalı çünkü tüm kökler kaybedildikten sonra geri dönüş olmuyor. Son yıllarda bu sorun kadınlar için de geçerli. Ama kadınlarda dökülme 40 yaşından itibaren başlıyor. Hamilelik, stres, menopoz ve diyet saçı zayıflatıyor. Bunun dışında yağlanma, kuruluk, kepek ve hacim sorunlarıyla da karşılaşıyoruz. Dış etkenlerden başka kadınların yaptırdıkları işlemler de bakım gerektiriyor. Özellikle defrize, perma ve renk açma nedeniyle yıpranan saçları düzeltmek çok zor oluyor çünkü bu işlemlerde saçın yapısı değiştiriliyor.”

BÖLGEYE GÖRE DEĞİŞİYOR

Her saç farklı olduğundan, bakım işlemleri de saçın yapısına göre değişiyor: “Saçlar ülkelere ve kültüre göre değişiklik gösteriyor. Dört farklı saç tipi var: Akdeniz, Kuzey Avrupa, Afrika ve Uzakdoğu. Dünyanın geneline Akdeniz tipi saçlar hakim; kalın telli, esmer veya kumral. Bölgesel olarak her tipin kendine has sorunları var. Örneğin Avrupa’da saç dökülmesi, kuruluk ve yağlanma en çok görülen sorunlar. Uzakdoğu saç dökülmesi düşük oranda ama cansızlık problemi var. Saçın yapısı da önemli. Kıvırcık saç, düzden daha fazla bakım gerektiriyor. Klinikte her saçı mikroskopla inceliyoruz, analiz edip teşhis koyuyoruz. Sonuca göre ürünler öneriyoruz.”

KEMOTERAPİ SAÇI GÜÇLENDİRİYOR

Clinerience Saç Klinikleri’nin, kemoterapi görenler için de özel uygulamaları var. Saç bakımı, kemoterapi sırasında durduruluyor, dökülme önlenemiyor. Bu süreçte hastaya uygun seçenekleri sunuluyor. Sentetik ya da doğal peruk seçenekleri var. Uygun saç tipindeki peruk, hastanın isteğine göre değişik modellerde kesilebiliyor. Kemoterapi sonrasındaysa saç köklerini yeniden harekete geçirecek bakım uygulanıyor. Tedavi 18 ay sürüyor. Airaghi, “Kimi durumlarda eskisinden daha iyi hale getirebiliyoruz. Kemoterapi, hücrelerin genetik yapılanmasının durdurulması demek. Dolayısıyla hücreler sıfırdan, daha güçlü şekilde saç çıkarmaya başlıyor” diyor.

SAÇLAR UZUYOR, KAHKÜL GELİYOR

Christian Airaghi, 2011’de tüm saç dünyasına doğallığın hakim olacağını belirtiyor: “Saçlar daha naturel renklere doğru kayacak. Sarı saçlar önümüzdeki yıllarda etkinliğini yitirmeye başlayacak, yerini koyu kahve, kestane, kumral tonlara bırakacak. Geçen sezonun favorisi kızıl yine var ama iddialı renkler yerine daha pastel tonlarıyla...
Modellere de doğallık hakim. Son 3-4 yıldır Avrupa ve Amerika’da perma yok denecek kadar azaldı. Düzleştirme de bir dönem çok modaydı. Bu yıl itibariyle iki işlem de etkisini tümüyle yitirdi. Genel olarak kendi saçınızın tarzından memnun olma, ışıltılı ve doğal saçlar ön planda. Dolayısıyla uzun saçları daha çok göreceğiz. Çılgın kesimler bir süre hayatımızda olmayacak. Kısa saçtan hoşlananlar için de saçlar en azından kulak altına kadar uzuyor. Daha kadınsı hatlar, çekici görünümler olacak. 1960’larda moda olan iri dalgalı, yele görünümlü saçlar da detayları oluşturacak. Sezonun bir diğer olmazsa olmazı da kahküller. Her yerde kahküller göreceğiz!”

BEYAZ SAÇIN MODASI GEÇTİ

“Erkekler içinse uzun saç moda değerini yitiriyor, saçlar yeniden kısalıyor. Önler nispeten daha uzun, arka kısımlar hep kısa kullanılacak. Dalgalı saça sahip erkekler bu modelin avantajını daha çok yaşayacak. Koyu renkler, pastel ve kumral tonlar erkekler için de moda. Geçen sezonun favorisi beyaz saçlar popülerliğini kaybediyor. Bu nedenle boya satışlarında artış bekliyoruz.”

AVRUPA KOYU KESTANE AFRİKA MAVİ-SİYAH

Avrupalı kadınlar daha çok koyu renkli boyaları tercih ediyor. En fazla koyu kestane, kumral ve kahve tonları satılıyor. Dubai de bu tonları tercih ediyor. Afrika’da mavi-siyah, kızıl ve kumral tonlar var. Güney Amerika ve Rusya sarıdan vazgeçmiyor. Sarı ve tonları hep çok satılıyor. Hong Kong’da da son yıllarda sarı ve açık kumral tonlara yönelim epey arttı. Kızılın daha açık tonlarına talep dünya çapında artıyor.
Bölge fark etmeksizin herkesin ortak tercihi boyaların doğal ve bitkisel içerikli olmaları. Türkiye’de çok kullanılan bitkisel kınaları tavsiye etmiyor Airaghi: “Kına diğer boyalara göre daha doğal ve zararsız ama uygulaması çok zor. Öncelikle sekiz saate yakın başta tutmak gerekiyor. Üstelik tek rengi var. Bu renk tam istediğiniz tonda olamayabiliyor, güneşte solabiliyor. En kötü yanı da rengi iki yıl değiştiremiyorsunuz; ne tonunu açabiliyorsunuz ne de üstüne başka renk atabiliyorsunuz. Tek çözüm uzamasını beklemek ya da kökten kesmek...”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!