İyi beslenmenin ağız tadıyla ilgisi yok

Güncelleme Tarihi:

İyi beslenmenin ağız tadıyla ilgisi yok
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 25, 2003 00:00

Sağlıksız beslenme, bize gereken gıdaların çok az veya çok fazla alınmasından doğar. Yani gıdanın azı da, çoğu da zarar! Bu arada bir not düşmek adına söyleyeyim: Kararında beslenmenin ağız tadıyla bir ilgisi yok ve olamaz. Güzel ve lezzetli yiyecekleri tüketmek sağlık adına asla yasaklanamaz.Yirmi yıldır bu köşede yemek ve içkiler üzerine keyif yazılarım yayınlanıyor. Bunlara baktığımda beslenme üzerine hemen hiç yazmadığımı fark ettim. Gerçi durumu açıklayan bazı gerekçelerim var. Birincisi, yemekten ve içmekten alınan keyfi zorunluğa indirgemekten bilinçli olarak kaçınmış olmam. İkincisi ise bütün güzel şeylerin ya sağlığa ya da genel kabul görmüş ahlák normlarına çoğu zaman aykırı düştüğü yolundaki inancım. Bunlara bir de beslenme işini uzmanlarına bırakma tavrımı ekleyebilirsiniz.Böyle söylemekle birlikte, özellikle yazılı basında ‘‘havuç ye, gözlerin daha iyi görür’’ ya da ‘‘ısırgan otu kansere iyi geliyormuş’’ yollu abuk sabuk yazıları okuyunca işin yine yemek yazarlarına düştüğüne karar verdim. Öyleyse gelin gerçeklere bir göz atalım. Yalnız bir ara not düşeyim. Kuru sıkı atanlardan farklı olarak, aşağıdaki iddialarımı bilimsel kaynaklara dayandıracağım. Bunun için kitaplığımı karıştırırken elime harika bir kitap geçti. Kitabı, yanında çalıştığım günlerde patronum Sedat Zincirkıran vermişti. ‘‘Kitap, kitap’’ diyorsam da aslında bu bir fotokopi. Pintilik edip kapağını çektirmediğim ve Sedat Bey de kitabı tekrar bulamadığı için üzülerek yazarının adını belirtemeyeceğim. Bu konuda tek bildiğim kitabın İngiltere'de aşçılık okulu öğrencileri için kaleme alınmış olduğu. Beslenme, Eskimolar ile Afrika'daki buşmenler ya da Birleşik Amerikalılar ile Avustralya Aborjinleri veya bunların zengin ya da fakir olanları için değişik biçim ve anlamlara gelebilir. Ama temelde, bütün insanlar açısından vazgeçilmez bir faaliyettir. Çünkü her tür beslenme insanın farklı yiyecek ve içeceklerle sağlığını sürdürmesi için zorunludur.Beslenme vücutça ve zihince gelişmemizi, hayata tutunmamızı ve vücudumuzun zaman zaman gerektirdiği hasar onarımlarını yapabilmemizi sağlamakla yükümlü sayılır. Yaşamı devam ettirmek için gerekli maddeyi ve enerjiyi yiyecek ve içeceklerle sağlarız. Yiyecek ve içecekler olmaksızın gelişmeyi, hayatın devamlılığını ve türümüzü sürdürmeyi asla başaramazdık.Gıda alındığında vücudumuza ısı, işgücü ya da başka biçimde enerji sağlar. Aynı zamanda bize gelişme, vücudumuzu onarma veya üreme için gerekli maddeleri taşır. Ayrıca enerji üretimi, vücudun tamiri ve üremeyi düzenleyen mekanizmalara katkıda bulunan malzemeyi sağlar. Buraya kadar söylenenlerden bir hisse çıkartılacaksa şöyle diyebiliriz: Kendinizi uzun süre hiçbir yiyecek veya içecekten mahrum kılmayın. Hiçbir yiyecek veya içeceği de, diğerlerinin aleyhine, abartılı olarak tüketmeyin.Yiyecekler ise sonsuz sayıda değil. Belki teker teker sayması zor ve bu uzun bir liste oluşturabilir. Ama gıdaları grupladığımızda önümüze birkaç önemli başlık çıkıyor.Karbonhidratlar vücuda enerji sağlar. Vücut yağları da bunların işidir.Yağlar yine enerji ve vücut yağı sağlar.Proteinler büyüme ve vücudun kendisini tamir işlerine yarar, dokularımızı onarmamızı sağlar. Tabii bu durum onların aynı zamanda enerji sağlamasını engellemez.Mineraller yine büyüme ve vücudun kendisini onarması açısından vazgeçilmez besinlerdir.Vitaminler vücudun işleyişini düzenler.Su ve oksijen ise, hayat için vazgeçilmez olmakla birlikte, gıdadan sayılmaz.Hiçbir beslenme öğesi için bir veya birkaç gıdaya yüklenilemez. Sürekli limon suyu içerek zayıflamaya çalışmak, ancak bilimi büyücülükle karıştıran zihinlerin işi olabilir. Ben zeytinyağı üreticisiyim ama, sadece zeytinyağı yiyerek insanların sağlıklı biçimde beslenemeyeceğini bilecek kadar bana akıl, iz'an ve sağduyu verdiği için Allah'a şükretmekteyim. Bunlar aptalca mitoslardır. Nihayet vücudumuzun sıvı ihtiyacı da önemli. Sık söylenen bir gerçeği hatırlatayım: Vücut ağırlığımızın üçte ikisi sudur. Ayrıca su, gıdayı hücrelere taşımak ve kalıntıları ‘‘süpürmek’’ için de gereklidir. Normal iklim ve çalışma koşullarında, bir yetişkinin günde en az bir litre su içmesi önerilir.Bütün bunları bilince, sağlıklı ve sağlıksız beslenme arasındaki farkı kolayca anlayabiliriz. Sağlıksız beslenme bize gereken gıdaların çok az veya çok fazla alınmasından doğar. Yani gıdanın azı da, çoğu da zarar!Azı, çoğu nedir? Onu da böylesine yazılara tahammülü olanlara gelecek hafta anlatmaya çalışacağım.Bu arada son bir not düşmek adına söyleyeyim: Kararında beslenmenin ağız tadıyla bir ilgisi yok ve olamaz. Güzel ve lezzetli yiyecekleri tüketmek sağlık adına asla yasaklanamaz. Bunu söyleyenler yalancının en büyükleridir. Onları Cehennem'inde ateşe yaslaması için Allah'a havale ederim.GIDA OLAN NE?Her basitleştirme kendi içinde tehlike ve tuzaklar taşır. Çünkü basitleştirme yapılırken, ister istemez, bazı ayrıntılar atlanır. Oysa her ayrıntının da sonuçta bir önemi var. Bizim yukarıdaki basitleştirmemiz ise akla bazı sorular getirebilir. Mesela demiri demir olarak alsak, bu da bir gıda sayılır mı? Otoriteler, vücudun demire ihtiyacı olması, bu soruya hemen 'evet, demir gıdadır' dememizi sağlamaz iddiasında. Burada ihtiyat tavsiye ediliyor.Bu ihtiyat meselesini biraz daha kolay anlaşılır bir örnekle açalım. Alkol kesinlikle gıdadır. Mesela bira sulu ekmek gibidir. Batı'da şarap beslenmede önemli gıdalar arasında sayılır. Ama fazlası, alkolü narkotik madde haline getirir.Tuz, vücudumuzu onarabilmemiz ve bazı vücut fonksiyonlarını düzenleyebilmemiz için gereklidir ve gıda sayılır. Oysa karabiber gıda olarak kabul edilmez.O KADAR BASİT DEĞİL!Basitleştirmelerle ilgili düşüncelerimi diğer kutuda dile getirdim. Tekrar söze böyle girmemin nedeni, beslenme sözkonusu olunca insan vücudunun bir makineye benzetilmesi. Daha kötüsü, adeta bir emme basma tulumba sanılmamız. Bu yanlış.Yanlış inanç ise yanlış uygulamalara yol açmakta. Birbirine diyet önerenlere şaşıyorum. Beslenme, 'az yediğin anda zayıflarsın, çok yersen şişmanlarsın' formülüne indirgenemez. Çünkü insan vücudu tulumbadan da, bildiğimiz makinelerden de çok daha karmaşık bir yapıya sahip. Üstelik bu konuda hálá bilgimiz sınırlı.Vücudun neye, ne zaman ve nasıl cevap vereceğini kocakarı yargılarıyla çıkarsayamayız. Beslenme bilimin bir dalıdır ve bilime saygı göstermek gerekir.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!