İmdat, ben bir alışverişkoliğim!

Güncelleme Tarihi:

İmdat, ben bir alışverişkoliğim
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 16, 2006 00:00

Etiketleri henüz sökülmemiş pantolonlar, elbiseler, tişörtler, gömlekler... Gardırobunuzda gözünüze ilişen her yeni kıyafet ruhunuzu okşuyor. Aslında mutluluğunuzun kaynağı satın aldıklarınız değil, bir şeyleri satın alabiliyor olmanız.

Eve geldiğinizde satın aldığınız ayakkabıların aslında gardırobunuzdakilere hiç de uygun renkte olmadığını fark ediyorsunuz. Onları da gereksiz, pahalı ve kullanmayı düşünmediğiniz diğerlerinin yanına koyuyorsunuz.

Gerçekte, alışveriş bağımlısı olduğunuzu biliyorsunuz. Ama ne zaman işinizde stres ya da aile ilişkilerinde sorun yaşasanız, kendinizi yeni bir şeylerle mutlu etmenin yolunun sadece alışveriş yapmak olduğunu düşünüyorsunuz. Peki, bu bağımlılığın üstesinden nasıl geleceksiniz?

Sahip olma içgüdüsü

İnsanlığın ilk dönemlerinde hayatta kalabilmek için avlanmak ve saklamak olarak ortaya çıkan bu içgüdü, günümüzde önüne geçilmez bir tutkuya dönüşmüş durumda...

Hastalığın en büyük özelliği, bir anda kriz gelmiş gibi alışveriş tutkusunun başlaması. Alışveriş hastaları "Param var mı, yok mu" diye düşünmeden önüne gelen her şeyi satın alır, alışveriş yapamadığı zaman da çok büyük sıkıntı duyar, kendisini kötü hisseder. Sonra da, alışveriş yaptığı için suçluluk duyar.

Değersizlik hissi

Çeşitli nedenlerle ortaya çıkan değersizlik, yalnızlık, öfke, engellenme ve sinirlilik gibi olumsuz duygular, insanlarda alışveriş hastalığına yol açabiliyor. Bazı kişiler alışveriş yaparak kendilerini değerli, güçlü, üstün, yeterli ve rahatlamış hissediyor. Kişi, satın aldıklarının kendisine değer katacağına ve güçlülük hissi vereceğine inanıyor. Ancak, istediği şeyleri aldığında, ilk anki haz hariç hayal ettiği hissi yakalayamıyor ve değersizlik hissi bu kez daha da yoğun olarak geri dönüyor.

Bu durum bir kısır döngüye dönüşüyor. Kişi o ilk anki hazzın geri gelebilmesi için giderek artan bir şekilde alışveriş yapmaya devam ediyor, ancak arkasından da artan bir değersizlik hissi yaşıyor. Tüketim toplumunda kişileri mali sıkıntıya sürükleyen, ardından evlilik yaşamında önemli sorunlara yol açan bu bozukluk, gün geçtikçe artıyor.

Çocuklara kısıtlama

Çocuklarıyla sağlıklı ve doyurucu ilişki kuramayan, sosyo-ekonomik düzeyi yüksek anne-babaların iletişimlerindeki bu eksikliği, onlara bir şeyler satın alarak tamamlamaya çalışmaları da çocuklarda gelecekte alışveriş hastalığının ortaya çıkmasına neden oluyor. Bu nedenle, sürekli olarak bir şeyler satın almak, çocuğu mutlu etme veya eksik iletişimi tamamlama yolu olmamalı.

Tedavisi mümkün

Tedavi için, alışveriş çılgınlığı kişi tarafından da mutlaka bir hastalık olarak kabul edilmeli. Hastalığın, bir uzman tarafından uygulanan gerek terapi gerekse düşük dozda ilaçlarla tedavisi mümkün. Ayrıca, hastalık düzeyinde olmadığı halde satın alma güdüsüne engel olamayanlar, çarşıya çıkarken kredi kartını evde bırakabilirler.

Her gördüğümü satın almak istiyorum

Sadece bir bluz alacaktınız ama mağazada kendinizi kaybettiniz ve üç etek, iki bluz alıp, koca bir poşetle mi eve döndünüz? Her ay hesap ekstrenizi gördüğünüzde "Ben ne yaptım" diye mi düşünüyorsunuz? Dikkat! Alışveriş hastalığına tutulmuş olabilirsiniz. Seninle dergisi ağustos sayısında bu konuyu masaya yatırdı.

UZMAN GÖRÜŞÜ

Psikolog Elvin Aydın

Acıbadem Hastanesi Kozyatağı


Alışveriş hastalığı neden en çok kadınlarda görülüyor?

Hepimizin iç dengeleri bozulduğunda, yani kendimizi değersiz, güçsüz ya da depresif hissettiğimizde, bunu dışarıya vurma şeklimiz farklı olabilir. Kimimiz kendimizi daha iyi hissetmek için uyumayı, kimimiz spor yapmayı, kimimiz alışverişe çıkmayı tercih ederiz. Öte yandan bu durum kadınlarla erkekler arasında toplumda kabul gören şekiller yönünde değişkenlik gösterebilir. Örneğin, kadınlar içlerinde yaşadığı değersizlik ve güçsüzlük hissini alışverişle telafi etmeye çalışırken, erkekler bunu birden çok kadınla beraber olarak aşmaya çalışabilir. Kadınların alışveriş yapması toplumda daha çok kabul edilebilir görünürken aynı şekilde bir erkeğin birden çok kadınla beraber olma eğilimi de "Erkektir, yapar" şeklinde kanıksanmıştır. Dolayısıyla, insanlar farkında olmadan toplumsal beklentilere göre daha uyumlu hareket etmeye çalışmakta ve sonuçta da alışveriş hastalığı daha çok kadınlarda görülmektedir.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!