Yine aynı çaresizliği yaşadık! 6,2’lik yüzleşme

Güncelleme Tarihi:

Yine aynı çaresizliği yaşadık 6,2’lik yüzleşme
Oluşturulma Tarihi: Nisan 27, 2025 07:00

İstanbul’un en temel afet reflekslerinin ne kadar zayıf olduğunu bir kez daha gördük. Böylesine büyük afetler söz konusu olduğunda elbette en büyük iş devletin kurumlarına düşüyor. Ama bireysel olarak da hazırlık yapmamız şart. Bu sadece deprem çantasından ibaret değil; zihinsel ve bilişsel olarak da afete hazır olmak gerekiyor. Depremin ardından cep telefonu çalışmadığında, yol tıkandığında plan yapılmamışsa korku ve kaos daha da büyüyor. 6,2’lik depremden yaklaşık 2 hafta önce takip ettiğimiz, İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde düzenlenen İstanbul Depreminin İlk 3 Günü Çalıştayı’nda tüm bunlar ayrıntılı olarak konuşuldu. Uzmanlar deprem sonrasında ilk 72 saatin önemine dikkat çekiyor. Bu sürede bireysel yeterliliğimiz çok önemli. 6,2’lik uyarıyı dikkate alalım, depreme hazır mıyız yeniden bir bakalım.

Haberin Devamı

Çarşamba günü 23 Nisan’da birçoğumuz bayramın coşkusuyla güne başladık; çocuklarımızı törenlere taşıdık, resmi tatilin tadını evde ya da açık hava etkinliklerinde çıkarıyorduk. Ancak 12.49’da Marmara Denizi, Silivri açıklarında meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki deprem, İstanbul’da hayatı bir anda durma noktasına getirdi. Neyse ki bu kez binalar yıkılmadı, o sarsıntıya uykuda yakalanmadık. Buna rağmen telefon operatörleri kilitlendi, trafik haritası kısa sürede bordoya döndü, benzin istasyonları ve marketlerde kuyruklar oluştu. Acı gerçekle bir kez daha yüzleştik: Depreme hazır değiliz.

Bu noktada, özeleştiri yapmamız kaçınılmaz. Deprem travması ve fobisiyle yaşayan biri olarak 6 Şubat depremlerinden sonra evimi ve semtimi değiştirip kendi çapımda güvenlik önlemleri almıştım. Ancak gündüz vakti gelen bu sarsıntıda, anahtarım bir yerde, cüzdanım başka bir yerde, telefonumsa bambaşka bir yerdeydi. Sanki yaşadığım ülkenin altından fay hattı geçmiyormuş gibi bir şaşkınlıkla donakaldım. Tek düşünebildiğim; anahtarımı ve köpeğimi alıp bir an önce sokağa çıkmaktı. Kızım benimle değildi. Düdük, el feneri, deprem çantası gibi en temel afet hazırlık malzemeleriyse aklıma dahi gelmedi. Binadan çıktığımızda tüm komşular birbirine aynı soruyu sordu: “Toplanma alanımız nerede?”

Haberin Devamı

Yine aynı çaresizliği yaşadık 6,2’lik yüzleşme

Daha önce ekip olarak bununla ilgili bir haber hazırlamıştık. E-devlet’e girerek toplanma yerimizi öğrenebiliyoruz ama sadece bu yeterli mi? Deprem olmadan önce oraya gidip bakmak, öyle bir yer olup olmadığını kontrol etmek ve oraya ne kadar sürede ulaşacağımızı hesaplamak gerekiyor demiştik. Bir diğer önemli konuysa ailenin diğer fertleriyle buluşabilmek. Misal benim kızımın okulunda bu sene sorulmasına rağmen bir deprem acil eylem planı açıklanmadı. Depremden sonra veli WhatsApp grubunda bu konu konuşuldu, idareyle görüşmeye gideceğiz. Peki, bunu neden daha önce yapmadık? Depremin her an olabileceğini biliyoruz ama bireysel güvenlik önlemlerimizi almakta rehavete kapılıyoruz. Oysa geçen hafta takip ettiğim, İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde düzenlenen İstanbul Depreminin İlk 3 Günü Çalıştayı’nda konuşan Marmara Bölgesi Afet Risklerini Azaltma Daire Başkanı Gökhan Yılmaz, ilk 72 saatin önemine değinerek vatandaşların bu süre zarfında kendi kendilerine yeterli olmaları gerektiğini vurgulamıştı: “Profesyonel ekipler, devletin imkân ve kabiliyetleri sahaya inene kadar o ülkedeki tüm vatandaşlarımızın ilk 72 saatte kendine yetecek şekilde hazırlıklarını yapması gerekiyor.”

Haberin Devamı

KENDİMİZE YETEBİLELİM

Silivri depremi bize bildiğimiz ama yine unuttuklarımızı hatırlattı, tüm İstanbul’u uyardı. Gelin bugünden itibaren deprem çantalarımızı yeniden kontrol edelim, ilkyardım malzemelerimizi hazırlayalım, ailemiz ve yakınlarımızla acil eylem planları yapalım. Deprem olduktan sonra çalışacak birimleri beklerken kendi kendimize yetebilelim. Çünkü İstanbul Bilgi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zeynep Şimşek’in de söylediği gibi afetlere bireysel ve toplumsal düzeyde zihinsel hazırlık hayati öneme sahip: “Deprem anında ne yapacağımızı bilmek, sadece fiziksel değil, zihinsel ve bilişsel bir hazırlık gerektiriyor. ‘Şunları yaparsam hayatta kalabilirim’ diyebilecek bir farkındalık düzeyine ulaşmamız şart. Afet sonrası yaşanan şok, kontrol kaybı ve güven duygusunun sarsılması, özellikle dezavantajlı gruplar için daha derin etkiler yaratıyor. Anne-babasını kaybetmiş çocuklar, yaşlılar, hastalıkla mücadele eden bireyler gibi grupların ihtiyaçlarını önceden planlamak sosyal hizmetlerin temel sorumluluklarından biri.”

Haberin Devamı

‘AFET EĞİTİMİMİZ YOKSA DONUP KALIYORUZ’

Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu İTÜ Afet Yönetimi Enstitüsü Müdürü (10 Aralık 2023 tarihli Hürriyet Pazar’dan...)

Deprem anında doğru refleks gösterebilmek için olduğumuz yere göre uygulamamız gereken doğru davranışları depremden önce benimsemiş olmamız gerekiyor. Bunun için de evde, işyerinde, hatta yolda ve alışveriş yerlerinde sık sık haberli ve habersiz olmak üzere tatbikat yapmamız lazım. İnsanlar genellikle afet anında daha önce duyduğu, işittiği veya okuduğunu değil, yaptığı şeyleri hatırlıyor. Bu nedenle her tatbikat, deprem anındaki olası paniği yüzde 50 azaltıyor. Yoksa eğitimsiz biri olarak ya olduğumuz yerde donup kalıyor ya da şuursuzca sağa sola koşturuyoruz.

Haberin Devamı

Ülkemizde maalesef afet anında doğru davranış şekli konusunda fikir ve dil birliği yok. Tatbikatlar genellikle “Kaç, kaç” şeklinde oluyor. Yapılması gerekenleri öğrettiğini sanan broşür, kitap gibi eğitim materyallerindeki ilk ifade de “Panik yapmayın”, oysa bu yanlış. Eğitimsiz insanlar ne yapacağını bilemediği için panik yapar. Bu insana “Panik yapma” demenin anlamı yok. Esas olan bu kişiye ne yapması gerektiğini öğretmek. Özetle; yukarıdaki kutuda yer alan sorunun yanıtı D şıkkı. B ve C şıklarıysa insanların pencereden atlamak gibi davranışlar sergilemesini önlemek içindir.

Yine aynı çaresizliği yaşadık 6,2’lik yüzleşme

PANİK YAPMAMAK İÇİN NASIL DAVRANMALIYIZ?

Haberin Devamı

A-Çök-kapan-tutun hareketini yaparız.

B-İçimizden 60’a kadar saymaya başlarız.

C-Depremin kısa zamanda geçeceğini düşünürüz.

D-Yukarıdakilerin hepsini yaparız.

Kadıoğlu: “Bütün bu öğretiler sadece ve sadece sağlam binalar için geçerli. Yıkılacak, çürük binalar için üçgen, beşgen vb. dahil olmak üzere güvenli bir davranış şekli yoktur!”

DEPREM ÇALIŞTAYINDA NELER KONUŞULDU?

İstanbul Bilgi Üniversitesi ve Travma ve Afet Ruh Sağlığı Çalışmaları Derneği (TARDE) işbirliğiyle İstanbul Depreminin İlk 3 Günü Çalıştayı ve IV. Türkiye Travmatik Stres Kongresi düzenlendi. Etkinlikte afetlere hazırlık, müdahale ve iyileşme süreçleri derinlemesine tartışıldı ve olası İstanbul depremine yönelik hazırlıklar, bilimsel ve çokdisiplinli bir bakış açısıyla ele alındı.

‘ERKEN YAŞTA BİLİNÇ KAZANDIRILMALI’

Mahmut Hersanlıoğlu-İstanbul Vali Yardımcısı: “Afet yönetimi yalnızca kurumların değil, tüm toplumun ortak sorumluluğu. İstanbul’da bir deprem yaşanırsa ilk 12 saat içinde profesyonel arama-kurtarma ekiplerine ciddi ihtiyaç duyacağız. Bu nedenle üniversitelerde afet kulüplerinin kurulmasını destekliyor, gençleri afet eğitimlerine dahil etmeyi hedefliyoruz. İstanbul’da yürüttüğümüz İstanbul Risk Azaltma Planı ve Afet Müdahale Planı çerçevesinde 39 ilçede çalışmalar yürütülüyor. Ayrıca afet bilincinin erken yaşta kazandırılması çok önemli, bu anlamda Milli Eğitim müfredatına afet konuları dahil edildi.”

‘İLK ÜÇ GÜN KRİTİK’

Ergün Cebeci-İstanbul Büyükşehir Belediyesi Afet İşleri Dairesi Başkanı

“İstanbul büyük bir deprem riski taşıyor. Kurumlararası koordinasyonun önemi büyük. Afet yönetiminin en kritik süreci olan ilk üç gün; ulaşım, sağlık, barınma, defin ve gıda gibi temel hizmetlerin organize edilmesi açısından hayati öneme sahip.”

“Afetin ilk anlarında bile müdahale edebilmek için 10 yeni lojistik merkez kuruyor, afet simülasyon ve eğitim merkezlerini hayata geçiriyoruz. Afet eğitimlerinin yaygınlaştırılması, kriz yönetim merkezlerinin etkinleştirilmesi ve deprem parkları gibi fiziksel alanların arttırılması önceliklerimiz arasında.”

‘MEDYAYA ÖNEMLİ BİR SORUMLULUK DÜŞÜYOR’

Prof. Dr. Şerif Barış-Kocaeli Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Çalıştay Başkanı

“Olası İstanbul depremine yönelik değerlendirmelerde bilgi kirliliği mevcut. Medyada 300 binden 4 milyona kadar yansıtılan can kaybı rakamları bilimsel bir zemine dayanmıyor. Bunlar hiçbir bilimsel çalışma yapmadan ortaya koyulan kişisel öngörüler. Bilim olasılıklarla çalışır; çalışmalara göre 30 yıl içinde 7,3 ve üzeri büyüklükte bir deprem olasılığı yüzde 47. Bu her an deprem olacak demek değil. Medyaya bu noktada önemli bir sorumluluk düşüyor. Korkutucu değil, bilinçlendirici dil kullanılmalı. Depremde hasar sadece büyüklüğe değil, fay hattına yakınlık ve yırtılmaya bağlı olarak artar.”

İstanbul’un altından geçen aktif bir fay yok, Kuzey Marmara Fayı deniz içindedir. Bu sarsıntının etkisini azaltan önemli bir avantaj. Ayrıca İstanbul’da kalın alüvyonlu zeminlerin az olması ve limanla havaalanlarının fay hatlarından uzakta bulunması, olası bir afette erişim ve müdahaleyi kolaylaştıracaktır. Hatay’da bu yapılamadığı için etki çok daha yıkıcı oldu. Ayrıca afet kültürü eğitimle şekilleniyor. En az 10 yıl boyunca okulöncesinden başlayarak uygulamalı afet eğitiminin verilmesi şart.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!