Yasemin Yalçın: Ben hassas biriyim, kuyumcu terazisiyle yaşarım

Güncelleme Tarihi:

Yasemin Yalçın: Ben hassas biriyim, kuyumcu terazisiyle yaşarım
Oluşturulma Tarihi: Ocak 12, 2025 07:00

90’ların başından itibaren mizaha damgasını vurdu. Tiplemeleri hem hafızalara hem kalplere kazındı. “Her yerde ‘Yasemince’ler vardı. Ben bile çok sıkıldım bu durumdan. O sebeple bizim nadasa girmemiz gerekiyordu” diyor. Bir ara ekrandan uzak kalsa da tiyatro hep hayatında oldu. Şimdi daha önce de sahnelediği ve Yılmaz Erdoğan’ın 31 yıl sonra yeni skeçler ekleyerek yeniden kaleme aldığı ‘Kadınlık Bizde Kalsın-Sevme Beni’ oyununun güncel haliyle tiyatro sahnesinde. Yasemin Yalçın’la buluşuyoruz; dünden bugüne yaşadıklarını, oyunculuğu, ailesini ve mizahı konuşuyoruz.

Haberin Devamı

Yasemin Yalçın’la bu ilk röportajımız. Zaten işleri dışında çok sık söyleşi vermiyor. Ansiklopedi gibi, onu dinlemek çok zevkli. Ekranda gördüğümüz kadar da sempatik. Yıllar onu pas geçiyor gibi görünüyor. Şahane bir cildi var, sırrının genetik olduğunu söylüyor. Şu sıralar yeni oyunuyla ilgileniyor. Sosyal sorumluluk konusunda da çok duyarlı. Bir yandan SMA’lı bebekler için çalışmalar yapıyor. Yasemin Yalçın’la başlıyoruz sohbete...

90’ların başında ‘Bir Başka Gece’, ardından ‘Haşlama Taşlama’, ‘Yasemince’ programlarıyla komedi ve mizaha damga vurdunuz. Ama 2010 sonrası ekranda sizi çok nadir gördük. Ne oldu, sizi kırdılar mı?

Ben kimseyi kırmadım ama kırılmış olabilirim, çok da kafama takmıyorum bu kırılganlıkları, uzun zaman oldu.

Reytingler miydi sizi kıran?

Haberin Devamı

Mesela ‘Mihrap Yerinde’ diye bir işimiz vardı. Çok inanıyordum, ondan sonra gerçekten bir dönem küstüm. Tiyatroyu seven biriyim, hiçbir şeye değişmem. Bu sene de, geçtiğimiz senelerde de ekran için teklifler geldi ama devamlılığı olan işleri seçmeye çalışıyorum. Senaryoları okuduğum zaman devam etmeyeceklermiş gibi geliyor. Gerçekten de öyle oluyor. Ama tiyatro beni hiç yanıltmadı. Şimdi de ‘Kadınlık Bizde Kalsın-Sevme Beni’ oyununa başladık, daha reklamını bile yapmadan dolu, çok şükür.

‘Yasemince’ler ve diğer skeçler 20 yıl sürüyor. Çok tutulunca sizden uzun yıllar hep aynı şeyleri mi istediler?

Bizim başka projelerimiz de vardı ama ‘Yasemince’ o kadar yukarıda gitti ki başka bir şeye gerek yok dendi. Hatta öyle zamanlar yaşandı ki; bir kanalda yeni bölümü yayımlanıyorsa, aynı gün başka kanalda eski bölümler çıkardı. Her yerde ‘Yasemince’ler vardı. Ben bile çok sıkıldım bu durumdan. Ara verdik, bu sefer eskileri yayımlamaya başladılar. O sebeple bizim nadasa girmemiz gerekiyordu. Bilerek ve isteyerek girdik. Televizyonlar da zaten artık enteresan bir hal aldı.

Yasemin Yalçın: Ben hassas biriyim, kuyumcu terazisiyle yaşarım

Haberin Devamı

Hangi açıdan?

Bir dönem okul dizileri modaydı ya, şimdi de kanallarda aynı şeyleri yapma modası yaşanıyor. Farklı oyuncularla benzer konular... Artık yapımcılar yurtdışına sattığı için dizileri, dramalar bu sebeple daha çok revaçta. Bizde çekilen iki saatlik diziyi yurtdışında üç bölüm olarak satıyorlar. Bu yüzden televizyonda komedi dizilerini uzun zaman daha göremeyeceğiz gibi duruyor.

Röportajlarınıza da çok sık rastlamıyoruz. Biraz anlatsanıza, hayatta nelere dertleniyor, neleri kafaya takıyorsunuz?

Ben hassas biriyim, kuyumcu terazisiyle yaşarım. Kimseyi kırmam, kırılmayı da istemiyorum. Nahif olmayacağım, gücenmeyeceğim, alınmayacağım desem de bu değişmiyor. Nahifliğim benim kimliğimin bir parçası oldu artık.

Haberin Devamı

Dönüp baktığınızda hayatınızın kırılma noktaları nelerdi?

Anneciğimi kaybettim, o büyük bir şeydi. İki yıl önce ablamı ve 20 yaşımdayken de babamı kaybettim. Onları düşünmediğim bir günüm bile olmadı. Biz çok mutlu ve birbirini seven bir aileydik. Hayatta her şeyin telafisi vardır ama kaybettiklerimizin maalesef telafisi olmuyor.

Yıldız Kenter’in öğrencisi olan Yasemin’i bugün görseniz ona ne derdiniz?

“Aferin, çok iyi bir kızdın, kendine sahip oldun. Hem hırslı hem adildin hem de çok dürüsttün, helal olsun” derim. O yıllarda çok mücadeleciydim. Dramatik olsun diye söylemiyorum ama gerçekten zor okuyan öğrencilerdik. Fakir değildik ama ben ailesinden para isteyen biri hiç olamadım. Hep kendim mücadele ettim, dublaja gider, dublajda kazandıklarımı yol parası yapardım.

Haberin Devamı

Babanızın mesleği neydi?

Fotoğrafçıydı, amcamla İstanbul’un ilk fotoğrafçılarındandılar, babam aynı zamanda ölünceye kadar Nuruosmaniye’de muhtarlık yaptı.

Yasemin Yalçın: Ben hassas biriyim, kuyumcu terazisiyle yaşarım

‘GENÇLİKTE ÇOK SESSİZ VE MAHCUP BİRİYDİM’

Sizinle ilgili bir dönem öldüğünüze dair sosyal medyada, internet sitelerinde sık sık haberler çıkıyordu...

Hatta çocuklarımı arayıp “Başınız sağ olsun, anneniz ölmüş” diyenler oluyordu. Herhalde gündem yaratmak için yapıyorlar.

Üzülüyor musunuz böyle haberlere?

Üzülüyorum, basın böyle olmamalı. Ben gazeteci olmak istemiştim. Okul dergilerine yazıyordum, gazetecilik benim için aktif bir iş gibi görünüyordu.

Haberin Devamı

Oyunculuk nereden çıktı?

Bir anda bir lamba yandı. Tiyatrocu olmak istedim fakat bir yandan da sesim çok güzeldi. İkisi arasında seçim yapmak zorundaydım. Kalbim tiyatroyu seçti. Aslında gençlikte çok sessiz ve mahcup biriydim.

Ama sahnede bambaşka bir kadın oldunuz...

Sahne başka bir şey. Yıldız Kenter öğretmenimizdi, hoca seyrederken “Oyuncu gör hocam” diye oynardım. Ama sahneden indiğim an yine mahcup, sessiz halime dönerdim.

Yasemin Yalçın: Ben hassas biriyim, kuyumcu terazisiyle yaşarım

‘EMEĞİMİZİ ZİYAN ETMEYİN’

Magazinden uzak yaşadınız. Ama bir dönem mayolu fotoğraflarınız çekilmiş ve bu sizi çok üzmüş sanırım...

Her türlü yakaladılar ya, şimdi büyüdüm de bunları konuşuyorum.

Ne yaşandı o dönem?

90’lı yıllar, film şirketimizi kurmuşuz, çok iş yapıyor, gece gündüz çalışıyoruz. Denize girerken mayo giyiyorum ama her zaman birazcık da mutaassıptım, öyle bir ailede büyüdüm. O yıllarda zaten mankenler falan poz veriyordu, bana ihtiyaç yoktu. Ama kaç kere çektiler. Hamileyken bile. Hamileyken yapılmamalıydı. Başka şeyler de oldu tabii.

Ne gibi?

Röportajlarda lafların öyle bir cımbızlanıyor ki... Tiyatromu anlatacağım, bakıyorum olay başka yere gidiyor. İnşallah sen yapmazsın. Bu kadar senelik emeğimizi ziyan etmeyin, sonra bize bir şeyler olduğu zaman üzülürsünüz.

Yasemin Yalçın: Ben hassas biriyim, kuyumcu terazisiyle yaşarım

‘SANAT HER ŞEYİ DEĞİŞTİRİR’

İlk kez 1992’de oynadığınız, Yılmaz Erdoğan imzalı ‘Kadınlık Bizde Kalsın-Sevme Beni’yi yeniden sahnelemeye başladınız. Nasıl karar verdiniz?

İhtiyaç o kadar açık ki, bakın kadınlarımızın haline. Gün olmuyor ki iki-üç kadın ölmesin, başlıca sebebim bu. Zamanında bu oyunu yaptığımızda da ses getirmişti, çorbada tuzumuz vardı. Şimdi yine bir şeyler söylemek lazım. Aslında birkaç senedir aklımdaydı. Geçen sene Yılmaz Erdoğan’dan rica ettim, biliyorsunuz ‘İnci Taneleri’ni yazıyor. “Yasemin bu sene beni biraz rahat bırak” dedi. Bu sene tekrar konuştuk, değişmesi gereken yerler vardı, mesela o dönemde cep telefonu bile yoktu, sağ olsun değişiklikleri yaptı. Kızım Eylül koreografilerini hazırladı. Gerçekten kadınlara yönelik büyük bir şiddet, büyük bir hırs var, ben buradan sizin nezdinizde söyleyeyim; bu oyuna kocalarınızı, eşlerinizi, erkek çocuklarınızı getirin. Erkekler mutlaka izlemeli.

Bir dönem İtilmiş ve Kakılmış karakterleriyle ekranda kadına şiddeti gösteren ilk işlerden birine imza attınız. Kimileri bunu pozitif algıladı, kimi “Şiddete özendiriyor” dedi. Siz ne düşünüyorsunuz?

Böyle algılar her işte olur. Ama anlatmak istediğimiz şey kadına şiddetti. Hiç konuşulmadığı, tartışılmadığı için yanlış anlaşıldı ama sonuçta yerini de buldu.

Sizce bir tiyatro oyunu, film bir şeyleri değiştirir mi?

Sanat her şeyi değiştirir.

Oyun için ‘Sevme Beni’ adlı yeni de bir şarkı yazılmış...

Evet, sözleri Yılmaz Erdoğan’a, bestesi Çiğdem Erken’e ait, ben de söyledim. Bu oyunda aynı zamanda Yasemin Yalçın Tiyatrosu olarak ilk kez Vigor Sanat’la işbirliği yaptık. Onları tanıdığım için çok memnun oldum.

Yasemin Yalçın: Ben hassas biriyim, kuyumcu terazisiyle yaşarım

‘İLK KEZ KÜFRETTİM’

Size komedyen diyebilir miyim?

Hep oyuncu denmesini tercih etmişimdir. Çünkü komediyi ben seçmedim, tesadüfle başladı ve o kadar iyi gitti ki beni başka şekilde görmek istemediler. Yoksa konservatuarda Batı eğitimi aldım, Yıldız Kenter’in öğrencilerindenim. Okulda hep dram oynadım, o yanımı da seviyorum.

Sizce 20 senede mizah nasıl değişti?

Mizah aslında değişmedi. Toplumun yaşama biçimi, sosyal ve ekonomik durumu değiştikçe o da kendi modasını yaşıyor. Mesela hepimizin hüzünleri aynı, değil mi? Biri ölür, aynı şeylere üzülürüz. Ama güldüklerimiz aynı değildir. Bir şey yaparsın, biri yerlere yatar, diğeri gülmez. Ortalamayı tutturmak zordur. Mesela ben çok amiyane esprileri sevmem ama bu yıl oynadığımız oyunda ilk kez küfrettim. Çünkü günümüzde küfür çok var. Bunun eleştirisini yapmak için bir kere damardan küfrediyorum.

Mizah dünyasında kadın olmanın zorlukları yıllardır konuşulur. Siz Türkiye’de bu konuda en önemli kadın oyunculardan birisiniz. Ne düşünüyorsunuz?

Yıllar önce ne münasebet diyerek bunu kabul etmiyordum. Ama tecrübelerimizden anladım ki erkek bu konuda çok şanslı. Mesela İlyas’la (İlbey) bizim İtilmiş ve Kakılmış karakterlerimiz vardı. Ben canımı dişime takar, oynardım; o gelirdi iki espri yapardı, hayda, gülünürdü. Belki de erkek mizaha genetik olarak daha yatkın. Şuayip karakterini oynadım, erkeği canlandırdım, orada da gördüm mizahın erkek için daha kolay olduğunu, bu konuda şanslı erkekler.

Yasemin Yalçın: Ben hassas biriyim, kuyumcu terazisiyle yaşarım

‘Kadınlık Bizde Kalsın-Sevme Beni’ oyunu 13 Ocak’ta Bursa Tayyare Kültür Merkezi’nde, 15 Ocak’ta İstanbul Leyla Gencer Opera Sanat Merkezi’nde, 22 Ocak’ta Çorlu Ünal Baysan Kültür Merkezi’nde, 24 Ocak’ta Denizli Nihat Zeybek Kültür Merkezi’nde, 25 Ocak’ta İzmir Bostanlı Suat Taşer Tiyatrosu’nda.

‘TEF ÇALAR, OYNARDIK’

İlyas (İlbey) Bey’le kaç yıldır evlisiniz?

Beşik kertmesi olmadığımız kaldı. 1986’da tanıştık, 1991’de evlendik. Okuldayken arkadaştık. “Bugün Yıldız Hoca’ya hangi oyunu hazırladın” diye sohbet ederdik. Bir gün “Sarah Bernhardt’ın hayatını sahneleyeceğim ama partnerim yok” dedi. Sonra rolü bana vermek istedi. Mahcup bir çocuktu. Oyuna çalışırken bir birliktelik doğdu.

Kızınız Eylül sizinle tiyatroda,  Eda da oyunculukla ilgileniyor mu?

Geçen sene sinema ve televizyon bölümünden mezun oldu ama şu an moda tasarımı okumaya başladı. Ne yapacağına  kendi karar verecek.

Sohbetler hep sanat odaklı mı?

Oyunumuz taze olduğundan şu ara konuşuyoruz ama her konuda sohbet ederiz. Sıcak bir aileyiz. Anne-baba evim de Yeşilçam filmi gibiydi. Her gün tef, darbuka çalar, oynanırdık; komşularla göbek atardık.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!