Güncelleme Tarihi:
Alternatif rock sahnesine Sakin grubuyla adım atan, ardından Onurr mahlasıyla Türk pop müziğine hit üstüne hit kazandıran Onur Özdemir şimdi yeniden köklerine dönüyor. Sony Music Türkiye etiketiyle yayımlanan yeni albümü ‘raksedip yarın yokmuşçasına’ Tarkan Gözübüyük dokunuşuyla dinleyiciye müzikal bir ziyafet sunuyor. ‘İlk Yara’, ‘Yabancı’, ‘Haydut’, ‘Kurtlu Kuyu’, ‘Ayrılık Saklı’, ‘Aşkın Olayım’ ve ‘Eksik Şarkı’ gibi müzisyenin sevilen parçaları bu kez bambaşka düzenlemelerle karşımızda. Albümde ayrıca ‘Seninle’, ‘Bizim Değil’ ve albüme adını veren ‘Raksedip Yarın Yokmuşçasına’ adlı üç yeni parça da var. Sesiyle olduğu kadar şarkı yazarlığıyla da uzun zamandır hayatımıza dokunan Onur Özdemir inişli çıkışlı bir döneminde şekillenen albüm sürecini ve başından geçenleri anlattı.
◊ ‘raksedip yarın yokmuşçasına’ dikkat çekici bir isim. Yeni albümüne böyle bir isim koymak nereden aklına geldi?
Son bir senemi ailevi sebeplerle Bursa’da geçirdim. Albümü yaparken çok yakından tanıdığım bazı müzisyenler vefat etti. Babam rahatsızlandı ve onu her an kaybedebilirim korkusunu ilk kez yaşadım. O gerçeklik hissiyle bir anda dünyadaki her şeyin anlamını yitirdiğini fark ettim. Onca şey yaptım ama günün sonunda Bursa’ya döndüm. Geçmişle hesaplaştığım, ölümün yakınlığı ve hayatla ilgili sorularla baş ettiğim, inişli çıkışlı bir süreçti. Yaşadıklarımın hepsi sanki hüzünlü bir dans gibiydi. O günlerde Instagram hikâyeme “Dans edip yarın yokmuşçasına” demişim. Sonra ‘raks etmek’ daha büyülü geldi. Bu yüzden de ‘raksedip yarın yokmuşçasına’ ismi ortaya çıktı. O kadar pata küte bir dönemdi ki, bunu da güm diye vermek istedim.
◊ Zor bir dönem geçirmişsin gerçekten. Baban nasıl bir rahatsızlık yaşadı?
Babamın süregelen ama kontrol altında bir rahatsızlığı vardı. Berlin’de konserim vardı, gitmeden kontrol ettirelim dedik. Doktorlar şahdamarının yüzde 90 tıkalı olduğunu söyledi. Ben Berlin’deyken inme geçirdi. Stent takıldı ama iyileşme süreci çok daha zorlu geçti. O an şunu fark ettim: Kendimi hep ailenin rock’çı kara ördeği gibi görüyordum ama bir anda tüm sorumluluk bana kaldı. Bursa’ya dönüşümle birlikte, annemle babamın artık yaşlandığını ve o büyük rolün artık bana geçtiğini hissettim.
◊ Berlin konserinde çalarken mi babanın rahatsızlığının haberini aldın?
Konser Berlin’de, Berghain’daki Concert Hall’daydı. Gayet güzel çaldık. Sonrasında da pazar günü öğleden sonra arkadaşlarımla vakit geçiriyordum. O sırada haber geldi, hemen uçağa atlayıp döndüm. Bursa’ya gider gitmez hastaneye geçtim. Birkaç saat içinde, ölmek üzere olan iki hasta getirildi, yakınlarının acısını gördüm. Kendimi bambaşka bir yerde buldum. O kadar korktum ki Yasin okumaya başladım. Sanki ölüm üst üste geliyordu. Berlin’den yeni gelmişim, saçlar mavi, gözlerde sim, leopar desenli montumla hastanede oturuyorum; o halde doktorların getirdiği belgeleri imzalıyorum...
◊ Babanın durumu şu an iyi mi?
Evet, 6 ayda bastonsuz yürümeye başladı. Yavaş yavaş toparlıyor.
◊ Bu zor dönemde müzik yapmak, şarkı yazmak dışında sana neler iyi geldi?
Üç tane köpeğim var. Sabah uyanıyorum; “Allah’ım şükürler olsun, herkes yaşıyor” diyorum. Arabaya atlayıp Bursa’daki Kültürpark’a gidiyoruz. Babamı her gün görmeye çalışıyorum. Çarşıdan bir şey alıp “Sana da aldım” demek, 25 yıl İstanbul’da yaşarken deneyimlemeyi özlediğim bir şeydi. Şimdi annemin yaptığı yoğurdu kendi evimde yiyince “Allah’ım, çok güzel” diye şükrediyorum. Ben Yasin okuyabiliyorum. Bursa’da Emir Sultan Türbesi var. Bazı akşamlar köpeklerle geziyoruz, albümü dinliyoruz. Albümle ilgili her şey güzel geçsin diye oraya gidip Yasin okuyorum.
‘Coşkulu olsun istedim’
◊ Gelelim albüme... Hem yeni hem eski şarkılar var. Nasıl bir format hazırladın?
2021’de yeni bir konser serisine başlamak istedim, bir grubum oldu. O kadroyla ‘Sakin Tribute’ projesi yapıyorduk ama hayalim bunu Onur Özdemir’e çevirmekti. Elimde, rock konserlerde çaldığımız, kaydedilmemiş ve insanların çok sevdiği 10 şarkı vardı. Diğerlerinin kaydı olsa da çoğu albüm kalitesinde değildi. Temcit pilavı gibi sunmak yerine, yürekten ve coşkulu bir şey olsun istedim. Şarkıları grupla çaldıklarımızdan seçtim. ‘Aşkın Olayım’ ve ‘Haydut’ dışındaki 8 parça, Sakin şarkısı.
◊ Onurr projenden sonra ne oldu da Sakin konserleri vermeye başladın? Sakin şarkılarından bir albüm yapmaya karar verdin?
Pandemi zamanı yayın açmaya çekiniyordum, insanlar taşlar diye korkuyordum ama öyle olmadı. Pop dinleyicisi gitarı fazla sevmiyor, Sakin dinleyicisi de pop ritmine tepkili. Herkesi mutlu etmeye çalışırken bir konser verdik, dışarıda uzun bir kuyruk vardı. O anda durumu ciddiye aldım, “Bu insanları albümsüz bırakamam” dedim. Albüm sürecinde babam hastaydı, içten içe totem yaptım: “Bu albümü öyle güzel yapacağım ki kim beğenirse o hissin içindeki
teşekkür babama dua olsun.” Köpeğim Herkül 10 yaşında, onun ömrüne bile dua gibi gelsin istedim. Bu albüm zamana hayatımdan totemim.
◊ Dünden bugüne yaptığın çoğu şarkıda bir Uzakdoğu tınısı ya da vokali var. Bu merak nereden geliyor?
Özkan Uğur örnek aldığım bir isim ve Arto Tunçboyacıyan... Biz çocukken yarattıkları şarkılarda bir ruh hali vardı ya, sonrasında o ruhu takip ettim hep. Hani piyano veya gitarla zaten olabildiğince haşır neşir oluyoruz. Mevzu bir yerden sonra sizi tetikleyecek, heyecanlandıracak bir şeyler aramak. Öyle olunca da dünya müziklerinden daha güzel şey yok.
‘Artık tamamen Galatasaray’ın’
◊ ‘Aşkın Olayım’ büyük bir patlama yaptı. Şarkıyı tüm dinleyiciler kucakladı. Sen nasıl hissettin? Keşke ben okusaydım dedin mi?
Yok ya, gerçekten ben orada yokum. Simge şarkıyı harika okudu. Galatasaray, babamın takımı, çocukluğumdan beri ailece taraftarıyız. Şarkının o noktaya gelmesi beni çok mutlu etti. Stat evime çok yakındı, bazen taraftarlar söylediğinde evden duyuyordum, o duygu bambaşka. Artık ‘Aşkın Olayım’ tamamen Galatasaray’ın.
‘Olayı dramatize etmek Sezen’le ortak yönümüz’
◊ Bugüne kadar birçok isme şarkı verdin. “Benim şarkılarımı en iyi şu söylüyor” dediğin biri var mı?
Sezen Aksu diyeceğim. (Onur Özdemir’in ‘Günaydın Memur Bey’ şarkısını Sezen Aksu söylemişti.) Başka isimler de var elbet ama Sezen Aksu çok özel bir ses. Öbür türlü ben en güzel kendim okuyorum (gülüyor).
◊ Şarkı yazmak konusunda Sezen Aksu’ya benzediğini düşündüğün yönlerin var mı?
Onun da olur olmadık şeylere duygulandığını biliyorum, ben de yaş aldıkça öyle oldum. Şarkı yazmak empatiyle ve duyguları geniş tutmakla ilgili. Bazen bir yaprağın düşüşüne bile şarkı yazasım geliyor. Sezen Aksu’yla yazarken de kendini hiç tutmazdı. Büyük dramalar, büyük kelimeler seçerdik, sonra törpülerdik. Olayı dramatize etmek, Sezen’le ortak yönümüz diyebilirim.