Size nasıl görünüyorum?

Güncelleme Tarihi:

Size nasıl görünüyorum
Oluşturulma Tarihi: Mart 30, 2025 07:00

Karmaşık hisler içinde yürürken bastonumu durak diye dikilmiş direğe ‘çın’ diye vurdum ve kafamdakiler biraz yerli yerine oturdu. Neyi, neden giydiğimizi düşünürken anladım ki görülmek, görmekten daha önemli...

Haberin Devamı

Bu hissiyat çok tanıdık ama uzun zaman olmuş yaşamayalı... Nereden tanıyorum bu hissiyatımı, işte tam olarak burasını hatırlayamıyorum. İşe gitmek üzere hazırım. Son birkaç hazırlık var, tabir yerindeyse evden çıkmama ramak kaldı. Fakat aklıma takılan bu hissiyat ne ve nereden geliyor? Rahatlık mı desem, enerji mi desem bilemiyorum ama çok tanıdık. Aklım bu duruma takıldı. Bir türlü evden çıkamıyorum. Kafam ha bire sinyal veriyor ‘Hadi çabuk, otobüs kaçacak’ diye... Zaten İstanbul karışmış durumda. Trafik kim bilir ne âlemde! Ama hareket kabiliyetimi yavaşlatıyor bu tanımlayamadığım hissiyatım. Aklım son derece karışmış şekilde attım kendimi evin dışına, bastonu açtım ve belirsizlikler içinde bir gün daha başladı...

Balta girmemiş ormanlar gibi kafam. Yaşadığım düşünce karmaşasını görselleştirirsek ben ormanda ne aradığımı bilmeden mücadele ediyorum, bir şey arıyorum ama nedir, tam olarak tanımlayabilmiş değilim. Bu durumuma şehrin o tanıdık kornalar ve motorlar senfonisi de katılınca hepten başka bir dünyanın içindeyim. Derken durak için dikilmiş direğe çın diye vurunca bastonumu, sıyrıldım kısa bir süre için de olsa bu karmaşadan. “Günaydın” dedim ortaya. Belki bir tanıyan vardır diye. Varsa da cevap gelmedi bana. Birkaç nefes duymuştum oysaki etrafımda.

Haberin Devamı

Otobüs gelene kadar kafamdakilerle boğuşmaya devam ettim. Mecidiyeköy’e ulaşınca otobüsten indim
ve bir yerde durdum. Biliyorum, gün içinde bir söz ya da davranış sonucunda bu hissiyatı bulup çıkaracağım ve rahatlayacağım. Ama sabrım yok işte!

Yaslandım duvara. Metrobüs anonsları, ayak sesleri ve bir sokak müzisyeninin klarneti... Melodi tanıdık. “Ah İstanbul İstanbul olalı, hiç görmedi böyle keder...” Derken benim jeton düşüyor, nereden geldi bu hissiyat diye!

Hep farklı amaçlarla örtünüyoruz. Isıdan, ışıktan ya da soğuktan korunmak için giyiniyoruz. Son 5-6 senedir
ya da daha eski bilmiyorum, vücudumuzu sarıp sarmalayan dar kıyafetlere geçtik. Kim, neye göre karar verir, biz neden buna maruz kalırız ya da hoşlanıp tercih ederiz farkında bile olmadan... Bir akıma kapılıyoruz galiba. Ben de dar kıyafet akımına nasıl kapıldım bilmiyorum. Rahat da ediyorum aslında. Küçük bedenli bir adam olmamdan kaynaklı, dar yapılanlar benim bedene daha iyi oluyor. S beden bile büyük geliyor çoğu zaman. İşte içimdeki hissiyat buradan kırıldı. Eski bir şarkı, eski günlere götürdü ve ormanda yolu buldurdu, her şey yerine oturdu. Karmaşık orman düzenlenmiş; güzel, kocaman bir park haline geldi.

Haberin Devamı

Bir önceki moda tasarımına dönünce ister istemez kafam da bir önceki formata dönmeye çalışıyormuş. Kızlar yeni akımdan bahsedince ben de “Zaten bahsettiğiniz tarzı biz kullandık. Hatta bakın benim eskiden kalan kazaklar, pantolonlar tam dediğiniz stilde” deyip birkaçını giyince işin rengi çıktı ortaya.

Beğenilmek çok güzel. Yani görülmek görmekten daha önemli bence. Yeni olan eski modaya geçince bir enerji oluştu evde ve bende. Ama bu zaten varmış. Unutmuşum ve iyi geldi gerçekten. Değişim güzel geldi, iyi hissettim, şarkı bitti, yola devam ettim. İstanbul halkıyla birlikte gergin günleri yaşarken arada kendime dönüp düşününce hatırladım, içimde yaşadığımı bir düzene sokamazsam, dışarıya karşı davranışımı da düzenleyemezdim. İçerideki rahatı sağlayamazsak dışarıda da rahatsızlık yaşarız ve etrafımızı rahatsız ederiz hiç hakkımız yokken.

Haberin Devamı

Sağduyuya çok ihtiyacımız var. Sabahları önce kendimizle karşılaşıyoruz uyanır uyanmaz. Bence onu fark edip rahatlamalıyız.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!