Ramazanda İstanbul ve diğer tarihi başkentler

Güncelleme Tarihi:

Ramazanda İstanbul ve diğer tarihi başkentler
Oluşturulma Tarihi: Mart 09, 2025 07:00

Sultanahmet Camisi ve meydanı ramazanda İstanbullular için doğal bir iftar sahasına dönüşür. Üsküdar’daki hareketlilikse Yeni Valide Camisi’nin etrafındadır. Edirne ve Bursa da ramazanın efsunlu kentlerindendir.

Haberin Devamı

Takvimin insana hatırlattığı vakitler, hayatın kenarına oturup baktığımızda enteresan gelebilir. Müslümanlarca ‘11 Ayın Sultanı’ olarak anılan ramazan tam olarak böyle. İkinci Yeni’nin nevi şahsına münhasır şairlerinden Sezai Karakoç’un güzel bir tespiti var, diyor ki: “Oruç, hiç gecikmeden, yolunu şaşırmadan, tam saatinde, dinç ve genç, tarihin dinamizmini de özünde gaybın bir üfleyişi gibi taşıyarak geldi. Mademki geldi, onu iyi tanımak gerek.” Hikâyenin ibadet tarafı ‘şahsi ve muhterem’dir dedikten sonra, böylesi zamanların manevi istasyonlarına bakalım...

Şehrin önsözünde

Haliç’in sonunda, surların hemen dışındaki Eyüp sadece ramazanda değil, bence günün her saatinde kozasını ördüğü incelikli vakitlerin yurdu. İslamın dönüm noktalarından addedilen Hicret sırasında Hz. Peygamber’i Medine’de evinde misafir eden ve Türkiye’de ‘Eyüp Sultan’ diye anılan bu sahabinin kabri 1453 İstanbul kuşatmasında Akşemseddin’in burayı keşfettiği günden beri inananların gündeminde. İftar ve sahur zamanları bu manevi sahanın hemen her yeri dolu. Bir Sinan yapımı olan Zal Mahmud Paşa Camisi’ni görün derim. Yine küp şeklinde inşa edilen Kaptan Paşa Camisi’ni ve duvarındaki gemi resmini mutlaka kadrajlayın. Eskinin Celveti tekkelerinden Saçlı Abdülkadir Camisi’ni listenize alın, gerçekten çok güzel. Şimdi size hem iftar hem de iftar sonrası için birkaç yer tavsiye edeceğim: Tarihi Tokat Pidecisi, Akarçeşme Börekçisi, Eyüp Sıhhat Muhallebicisi, Akmanoğlu Fırını, Eyüp Sultan Güveççisi. Ürünlerin hepsinden tadabilirsiniz, hepsi çok leziz...

Haberin Devamı

Güzel bir gelenek

Klişeler bazen hayatımızı kolaylaştırır. İstanbul dendiğinde Suriçi, Suriçi dendiğinde de Sultanahmet Camisi ve meydanı gelir akla. Milyonluk şehirde, burasının hâlâ bir çekim merkezi olması, ahalinin buraya teveccüh etmesi bence güzel bir gelenek. 1609-1620 yılları arasında inşa edilen cami Bizans’tan intikal eden yapılarıyla bir tarih manzumesi. Burası ramazan günlerinde hemşeriler için doğal bir iftar sahasına dönüşüyor. Madem yolunuzu buraya düşürdünüz o halde meydana yürüme mesafesindeki yerleri de adımlayın. Ayasofya, Sultanahmet Külliyesi, Alman Çeşmesi, Dikilitaş, Örme Sütun, Yılanlı Sütun gibi hemen herkesin etrafında konuşlandığı eserlerin dışına çıkalım. Mesela Avrupa’ya seyahat eden ilk Osmanlı padişahı Abdülaziz Han zamanında, yani 19’uncu asrın sonlarında açılan eskinin Rufai Tekkesi’nin yanında bir sahabe kabri var. Hani Araplar, 668 senesinde Konstantinopolis’i kuşatıyorlar ve Eyüp Sultan adıyla andığımız bir diğer sahabe de gelip burada vefat ediyor ya, işte son uykusunu Sultanahmet’te uyuyan Abdurrahman Şami, Ebu Eyyup el Ensari, yani Eyüp Sultan’ın sancaktarıymış.

Haberin Devamı

Bu arada yönünüzü Arasta Çarşısı’na doğru verin ve eski İstanbulluların ‘Kâbe’ye en yakın cami’ olarak andıkları Akbıyık Sultan Mescidi’ne de gidin. Bu yeri sadece meraklısı için kaydediyorum. Yahya Kemal’in ‘Maverada Söyleniş’ şiirinde “Seyrindeyiz atıldığı sahilsiz enginin/At Meydanı’nda ölmüş enelhak şehidinin” diye andığı Bayramî-Melamî’lerinden İsmail Maşukî’nin idam mahalli, yani eskinin Üçler Mescidi’ne de uğrayın. Sırtınızı Yılanlı Sütun’a verin, birazcık yürüyün, ağaçlar ve yapraklar size rehberlik yapacak.

Yemek içinse Karadeniz Aile ve Pide Kebap Salonu’nu tavsiye ederim, pideleri de yemekleri de nefis. Bütçenizi biraz zorlayabilir; ama Galeyan’ı, yine 1960’larda hippilerin Pink Floyd şarkıları çalıp
söylediği Puding Shop Lale Restoran’ı da listenize ekleyin derim.

Haberin Devamı

İstanbul’un ortası için Nasreddin Hoca’nın ölçüsünü baz alıp Zeytinburnu hudutlarındaki Merkez Efendi Külliyesi’ni göstersem itiraz eden çok çıkmaz sanki. Burası Sümbül Efendi’nin talebesi Musa Çelebi’nin tasavvufa meylettikten sonra kurduğu tekkesi. Eski İstanbulluların ramazan geldi mi behemehal ziyaret ettikleri bir yer. Burhan Sönmez’in ‘Taş ve Gölge’ romanını okuyanlar buradaki kimi sesleri daha yakından duyacaklardır. Kompleks; etrafında şekillenen mezarlık ve bu kabristanda yatan ‘ünlü’ kişilerle de meşhur. Abdülhak Şinasi Hisar’dan Halide Edip Adıvar’a, Tamburi Cemil Bey’den Samiha Ayverdi’ye değin tanınmış birçok münevver, son uykusunu burada uyuyor. Bu arada ilgilisi için bir bilgi: Büyük mürşit Niyazi Mısrî’nin kardeşi Ahmed ve Niyazi Mısrî Tekkesi’nin son postnişini olan Şemseddin Ulusoy da burada metfun. İftar için eski lokanta usulü dükkânları kalmasa da bu muhitin ilk köftecisi Rahmi Usta’yı tavsiye ederim. İnegöl’den getirdiği lezzeti İstanbullularla paylaşan bu işletme, 1962’den beri hizmet veriyor. Yine Ahmet Usta’nın ellerinden çıkan Tarihi Merkez Efendi Köftecisi’ni de not etmenizde fayda var. Son olarak Abdülbaki Paşa Kütüphanesi’nde varsa şansınız bir fasıl dinleyebilirsiniz.

Ramazanda İstanbul ve diğer tarihi başkentler
Hz. Yuşa Türbesi’ndeki bir çeşme...

Haberin Devamı

Üsküdar’ın muhafızı

Ramazanda İstanbul ve diğer tarihi başkentler
Ramazanda İstanbul ve diğer tarihi başkentler


Eski İstanbullular, Boğaz’ı dört azizin koruduğuna inanırlarmış. Beşiktaş’ta Yahya Efendi, Rumelikavağı’nda Telli Baba, Beykoz’da Yuşa Aleyhisselam ve Üsküdar’da Aziz Mahmud Hüdayi’nin manzaraladığı bu manevi çerçeve halen enerjik ve popüler. Üsküdar iftar ve sahur vakitlerinde oldukça renkli. Bilhassa akşam ezanına doğru Yeni Valide Camisi’ni merkez alan hareketliliği tecrübe etmenizi salık veririm. Caminin avlusunda “Nerde o eski Ramazanlar” dediğiniz hemen her nostalji mevcut; Karagöz-Hacivat’tan ortaoyununa, Osmanlı macunundan patlamış mısıra kadar birçok eğlence/tat
var. Uncular gastronomi sokağına dönüştü, burası çoktan bir ‘Instagram köşesi’ oldu, şöhretini duymayan kalmamıştır. Altı Üstü Kırk Köfte’yi, İnga Burger’i, Onion Kafe-Restoran’ı, Kuru Kahveci Hafız Ahmet’i lezzet durakları olarak kaydedin. Buradan sonra istikamet Doğancılar. Hezarfen Ahmet Çelebi’nin Galata’dan uçarak indiği Doğancılar Parkı’nın komşusu Yaşar Bafra Pide’yi de listenize ilave edin. Miraciye’nin kanatlandığı Nasuhi Tekkesi’nin ardından büyük mürşit Üftade’nin talebesi olarak Üsküdar’a gidip dergâhını kuran Aziz Mahmud Hüdayi’nin sessiz evine uğrayın. Ve unutmayın; günün en güzel saatleri sizin buraya yolunuzu düşürdüğünüz anlar.

Ramazanda İstanbul ve diğer tarihi başkentler
Selimiye Camisi

Haberin Devamı

Başlangıç noktası: Selimiye Camisi

İmparatorluğun ikinci başkenti Edirne cümlesiyle efsunlu kentlerden. Onun ta 1. Murad zamanında, yani 1361 senesinde başlayan saltanatı bugünü de kapsıyor. Pekâlâ ‘Muhteşem Süleyman’ın oğlu 2. Selim’in kendi adına 1568-1574 yılları arasında Mimar Sinan’a yaptırdığı Selimiye Camisi’ni başlangıç noktası alabilirsiniz. Ama ben önce bir Fetret Devri eseri olan ve Hacı Bayram gibi büyük mürşidin vaaz verdiği Eski Cami’yi baz alıyorum. Bu arada ramazanın manevi havasına denk düşen bir hatıra var bu mabette. Rüknüyemani, yani Kâbe’nin Yemen tarafına düşen köşesinden gelen taşlar, Eski Cami’nin mihrap, yani imam efendinin namaz kıldırdığı yerde; fotoğraflayın. 1427’de, 2. Mehmed’in babası 2. Murad devrinde inşa edilen Muradiye Camisi’ni de mutlaka görün. Aynı zamanda Mevlevilerin evi olan bu yapı, erken dönem Osmanlı sanatının nadide bir çiçeği. Fatih Sultan Mehmed’in, Cem Sultan’ın doğduğu bu şehrin manevi sahiplerinden biri de Hasan Sezai. Hazret, 16’ncı asra tarihlenen ve İbrahim Gülşeni’nin Kahire’de örgütlediği Gülşeniyye yolunun yolcusu. İşte, 1738’de vefat eden Hasan Sezai, tekkesini Edirne’ye kurar. Onun türbesi bilhassa ramazan ayında inananların ziyaret ettiği bir yer. 2. Bayezid Şifahanesi, Balkan Savaşı Müzesi, Karaağaç Mahallesi, Meriç Köprüsü gibi görülmesi gereken daha çok eser olsa da iftar için birkaç mekân önerisiyle veda edelim: Ali Paşa Çarşısı’na yürüme mesafesindeki Kazım ve İlhan Usta’nın dükkânını, Bahri Bey’in işletmesini, Köfteci Osman’ı ve Tatlı Konağı’nı yazın bir kenara.

Ramazanda İstanbul ve diğer tarihi başkentler
Bursa’nın sembollerinden Ulu Cami ramazan ayında özel olarak gece 12.00’ye kadar açık kalıyor.
Ulu Cami’nin komşusu Orhangazi Camisi’nin yanındaki dükkânlara da uğrayabilirsiniz.

Bursa’nın kalbi Tahtakale

Osmanlı devrinde ‘tahtıkadim’ diye anılan Bursa’da oruç günleri Ulu Cami etrafında şekilleniyor; bu aya mahsus gece 12.00’ye kadar açık. Tayyare Kültür Merkezi’ndeki ‘Ramazanın Işığı Mahya’ ve Kent Müzesi’ndeki Cemal Nadir Güler sergilerini tavsiye ederim. Bence şehrin kalbi hiç kuşku yok ki Tahtakale. İftardan sonra buradaki çay ocaklarında demlenebilirsiniz. Buraya yürüme mesafesindeki Hazreti Üftade’nin türbesi ve camisine yolunuzu düşürün, yeni şehir terasından Bursa’ya baktığınızda “Yine de ışıklar bu kenti güzelmiş gibi gösteriyor geceleri/Geceler, yani Haşim’in kafiyeleri” dizelerini hatırlayacaksınız. İsterseniz Haraççıoğlu Medresesi’nde dinlenin, dilerseniz Saltanat Kapı’dan Tophane’ye revan olun. Bu arada Ulu Cami’nin komşusu Orhangazi Camisi’nin yanında Bursa Kebapçısı’nda ya da Kayhan Çarşısı’ndaki Yeşil gibi eski dükkânlarda iskender ya da pideli köfte yiyebilirsiniz. İftar sonrası Irgandı Köprüsü’nde manda sütünden yapılmış doğal salepten muhakkak için.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!