Ne bir prenses ne de hanımefendi Bridget Jones olduğu gibi...

Güncelleme Tarihi:

Ne bir prenses ne de hanımefendi Bridget Jones olduğu gibi...
Oluşturulma Tarihi: Şubat 16, 2025 07:00

Doğallığı, patavatsızlığı, sakarlığı ve aşka dair bitmeyen umuduyla Bridget Jones bağımlılık yapan bir karakter. Şimdi daha olgun, daha bilge ve daha sakar versiyonuyla geri döndü. Serinin dördüncü filmi ‘Bridget Jones: Onun İçin Çıldırıyor’ vizyona girdi. Romantik komedilere farklı bir sos katan Jones’a ve ona hayat veren iki Oscar ödüllü Renée Zellweger’a ‘hoşgeldin’ diyelim.

Haberin Devamı

Ne bir prenses ne de hanımefendi Bridget Jones olduğu gibi...
Jones’u korseli, dev külotlar giyen bir karakter olarak tanıdık.

Çok sevdiğimiz eski bir dost gibi Sevgililer Günü’nde yeniden buluştuğumuz Bridget Jones’la neredeyse çeyrek asır önce tanıştık. Tanga yerine korseli-dev külotlar giyen, türlü sakarlığı ve tutamadığı çenesiyle başını sürekli derde sokan, 32 yaşında, aşk tutkunu bekâr bir kadın olarak karşımıza çıkan Jones’un şaşkın halleri romantik komedi türünü adeta yeniden tanımladı. Bridget Jones’un serüveni ilk olarak 1995’te İngiliz yazar Helen Fielding’in The Independent gazetesindeki köşesiyle başladı. Fielding 1996’da yazılarını roman haline getirdi. Sonrasında da kahramanımız sinemaya transfer oldu ve Renée Zellweger’la ete kemiğe büründü. 

Haberin Devamı

İki erkek arasında

İlk film ‘Bridget Jones’un Günlüğü’nde (Bridget Jones’s Diary, 2001) evde penguenli pijaması ve dağılmış saçlarıyla Céline Dion’un ‘All By Myself’ şarkısına eşlik eden Bridget “Artık tek başıma olmak istemiyorum” diyordu. Dileğinin gerçeğe dönüştüğünü, yani evlenip çocuk sahibi olduğunu ardından gelen ‘Bridget Jones: Mantığın Sınırı’ (Bridget Jones: The Edge Of Reason, 2004) ve Bridget Jones’un Bebeği (Bridget Jones’s Baby, 2016) filmlerinde izledik.

Aşka ve hayata dair umutları tazeleyen, araya dostluk ve aile ilişkileri katan serinin sonuncusu ‘Bridget Jones: Onun İçin Çıldırıyor’ geçen cuma vizyona girdi. Biraz hüzünlü başlayan filmin konusunu özetlemek gerekirse; Bridget Jones 50’li yaşlardadır ve eşi Mark Darcy’yi (Colin Firth) dört yıl önce kaybetmiştir. Jones artık 9 yaşındaki Billy ve 4 yaşındaki Mabel’ın bekâr annesidir. Sadık dostları ve eski sevgilisi Daniel Cleaver’ın (Hugh Grant) yardımıyla çocuklarını yetiştirirken duygusal olaraksa çıkmaza girmiştir. En sonunda arkadaşlarının tavsiyelerine kulak verir ve sahalara geri döner. Tinder’da tanıştığı 29 yaşındaki Roxster (Leo Woodall) ve çocuklarının fen öğretmeni Bay Wallaker (Chiwetel Ejiofor) adaylar arasındadır.

Haberin Devamı

The Guardian, Empire ve Collider gibi bazı yayınlar yeni filmin mizah açısından öncekilere göre eksik olduğunu söylese de
The Independent gazetesi şu yorumu yapıyor: “İster onu feminist bir ikon olarak yüceltin, ister ‘Brezilya büyüklüğünde bir popoya sahip olma’ takıntısını onlarca yıllık beden utancı histerisinin yakıtı olarak kınayın, gerçekten fark etmez, Bridget Jones bizimdir.”

Antifeminist mi?

Bu sözlerden de anlaşılacağı üzere Bridget Jones bir dönem kilo takıntısı ve evlilik kavramına bakışı nedeniyle antifeminist olduğu yönünde eleştirilmişti. Fakat The Hollywood Reporter dergisinin altını çizdiği gibi o dönemde aşk için kendini değiştirme gereği duymayan yegâne karakter de oydu. İlk filmde Mark Darcy’nin “Seni olduğun gibi seviyorum” sözleri konuyu çok iyi özetliyor. ‘Fırlama Kızlar’ (Clueless, 1995) veya ‘Acemi Prenses’ (The Princess Diaries, 2001) gibi filmlerin aksine Jones’ta bir ‘kendini baştan yaratma’ derdi yoktu. “Bu benim için yeterince iyi bir teklif değil” deyip arkasını dönüp gidebiliyordu.

Haberin Devamı

Renée Zellweger bu ay filmdeki rol arkadaşı Hugh Grant’le birlikte İngiliz Vogue dergisine bir söyleşi verdi. Zellweger röportajda Bridget Jones karakteri için “Bridget gerçek anlamda kendisi ve her zaman her şeyi doğru yapamıyor. Ancak kusurları ne olursa olsun, neşeli ve iyimser kalıyor, yoluna devam ediyor ve kendi yolunda zafer kazanıyor. İlginç bireyselliğini ve eksikliklerini çekici, sevilebilir ve kabul edilebilir kılıyor. Karşılığında bizim de sevilebilir ve kabul edilebilir hissetmemizi sağlıyor.”

Zellweger söyleşinin bir başka bölümünde
2010-2016 arasında oyunculuğa neden ara verdiğini “Çünkü buna ihtiyacım vardı. Kendi sesimden bıkmıştım. Aynı duygusal deneyimlerin tekrarından ibaretti” diye açıklıyor. Hugh Grant ona bu boş zamanlarında ne yaptığını sorunca Zellweger “Şarkı sözü yazdım ve uluslararası hukuk okudum. Bir ev inşa ettim, iki yaşlı köpeği kurtardım, bir prodüksiyon şirketi ortaklığı kurdum, hasta bir arkadaşım için bağış topladım, ailemle ve vaftiz çocuklarımla zaman geçirdim, köpeklerle ülkeyi dolaştım. Sağlığıma kavuştum” diyor.

Haberin Devamı

Peki, Zellweger gerçek hayatta aşkı bulabildi mi? Evet, öyle olduğunu söyleyebiliriz. Ünlü oyuncu 2021’den beri ‘Wheeler Dealers’ isimli televizyon programıyla
tanınan İngiliz sunucu Ant Anstead (Gerçek adı Anthony Richard) ile birlikte. Zellweger’ın eski sevgilileri arasında Jim Carrey ve Bradley Cooper da var. Amerikalı country şarkıcısı Kenny Chesney ile 2005’te evlenmişti fakat bu birliktelik sadece dört ay sürdü.

Son olarak aşktan umudunu kesen, “Ortalıkta hiç doğru düzgün adam/kadın kalmadı” diyen, büyük aşkların sadece filmlerde olduğuna inananlara Bridget’ın 30’lu yaşlarda meşhur günlüğüne yazdığı şu sözlerini hatırlatalım:

“Mutluluğun mümkün olduğuna gerçekten inanıyorum... 33 yaşında ve iki bovling topu büyüklüğünde bir poponuz olsa bile.”

Haberin Devamı

Dramların da hakkını verdi

Kariyeri boyunca sadece romantik komedilerin değil, dramların da hakkını veren
Renée Zellweger’ın (55) iki Oscar, dört Altın Küre ve iki BAFTA dahil birçok ödülü var. Amerikalı oyuncu, şarkıcı Judy Garland’ın hayatını konu alan ‘Judy’ (2019) filmiyle En İyi Kadın Oyuncu Oscar’ını, Nicole Kidman ve Jude Law’la rol aldığı ‘Soğuk Dağ’ (Cold Mountain,  2004) ile de En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ödülünü aldı. Teksas’ta doğan Zellweger aslında İngiliz edebiyatı okudu. Sinemadaki çıkışını Matthew McConaughey ile başrolü paylaştığı korku filmi ‘Teksas Testere Katliamı: Yeni Nesil’le (1994) yaptı. Tom Cruise’la oynadığı ‘Jerry Maguire’ (1996) filmiyse en sevilen romantik komedilerinden biri oldu.

O da kalbini bir delikanlıya kaptırdı

Son dönemde olgun kadın-genç erkek ilişkilerini ekrana taşıyan birçok yapım izledik. Anne Hathaway ve Nicholas Galitzine’in oynadığı ‘Sen İhtimali’ (The Idea of You), Laura Dern ve Liam Hemsworth’lü ‘Yalnız Gezegen’ (Lonely Planet) ve tabii ki çok konuşulan Nicole Kidman ve Harris Dickinson’ı bir araya getiren ‘Babygirl’ bunlardan bazılarıydı. ‘Bridget Jones: Onun İçin Çıldırıyor’ da bu furyaya dahil oldu. ‘The White Lotus’ dizisiyle radarımıza giren Leo Woodall, Bridget Jones’un genç âşığı Roxster olarak parlıyor. Saydığımız bu yakışıklı aktörlerin filmlerden gelen popülariteyle rüzgârı arkalarına alacaklarını tahmin edebiliyoruz.

BAKMADAN GEÇME!