‘Mağazada koklayıp alamadığım parfüm için uzun uzun hüzünlendiğimi hatırlarım’

Güncelleme Tarihi:

‘Mağazada koklayıp alamadığım parfüm için uzun uzun hüzünlendiğimi hatırlarım’
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 15, 2022 07:00

Doğa Koleji CEO’su İsmail Kızılbay bir parfüm koleksiyoneri. Çocukluğunu kokular üzerinden anlatıyor, lisedeki sevgilisinin adını değil ama kokusunu hatırlıyor. Evinde 600’ü aşkın parfüm var. Önemli konularda da iki parfümü koklamadan karar vermiyor: “Birisi bana sakin, analitik olmamı fısıldar. Diğeri geçmişimi ve manevi değerlerimi dikkate almamı...”

Haberin Devamı

İsmail Kızılbay, Doğa Koleji CEO’su. Yaklaşık 8 bin çalışanı, 102 kampüsü ve 51 bin öğrencisi olan bir eğitim grubunu yönettiği için yoğun bir iş hayatı var. Ama her türlü yoğunlukta bile mutlaka zaman ve bütçe ayırdığı bir ilgi alanına sahip. Kızılbay bir parfüm koleksiyoneri. Her birine ayrı ayrı kıymet verdiği 600’ü aşkın parfümü evinde muhafaza ediyor. “Sayıları sürekli değişse de toplam sayıyı 600-650 civarında tutuyorum. Saklamak, düzenlemek, bir bölümünü kokusu bozulmadan kullanabilmek için böyle bir aralık saptadım. Elime geçen tüm parfümleri tutsaydım bu rakam 2 binleri geçerdi” diyor.

*Parfüme olan ilginiz ne zaman ortaya çıktı?
Kokuya hep ilgim vardı. Adana sokaklarındaki küçüklüğümü kokularla hatırlarım. Portakal bahçelerinin, karpuzun, kebabın, cami halılarının, baharatçılar sokağının, evde misafirin olduğunu haber veren kahvenin kokusu... Lisedeki kız arkadaşımın adı bazen aklıma hemen gelmiyor ama kokusunu hiçbir zaman unutmadım. Lisede babamın bana aldığı aftershave (tıraş sonrası losyonu) beni doğal kokuların dünyasından tasarlanmış, hayal edilmiş kokuların dünyasına çağırdı. Çantamda küçücük bir şişede bambaşka bir dünya taşıma fikri anlatılamayacak kadar keyifliydi. Üniversitede artık gücüm yettiği kadar parfüm almaya ama daha çok koklamaya başladım. Mağazada koklayıp alamadığım parfüm için uzun uzun hüzünlendiğimi hatırlarım.

*Koleksiyonunuza aldığınız parçalar için kriterleriniz var mı?
İlk başta yoktu, hiçbirine kıyamıyordum. Ama zamanla oluşmaya başladı. Marka, hikâyesi, bendeki beğeni düzeyi, anısı, tarihi önemi, üretim numarası, paketi açılmış açılmamış olması, nadirliği, hayatımın özel bir anında benimle birlikte olması gibi pek çok kriterim var.

*Parfümümüz karşımızdakine hakkımızda ne söyler?
Sizinle, kıyafetinizle, ortamla uyumlu bir parfüm karşı tarafa siz konuşmadan bir şeyler anlatır. Hiç konuşmadığım kişilerin kullandıkları parfümle beni etkilediklerine çok şahit oldum. Bu sebeple doğru seçimleri yapmak çok önemli. Güzel denen, beğenilen, çok satan değil, sizinle harika bir uyum içinde olan parfümleri tercih etmeniz lazım. Parfümü insanların zihnine bıraktığınız bir kartvizit olarak düşünün. Sizi o kokuyla hatırlayacaklar ya da hatırlamak istemeyecekler.

*Her parfüm her tende aynı durmaz derler; doğru mu?
Her insanın kendine has, doğal bir kokusu var. Modern hayatla birlikte aslında bu kokuları pek almıyoruz. Kendi kokunuz, beslenme alışkanlıklarınız parfümün ten üstünden yükselmesini etkiliyor. Bu sebeple parfümü kolunuza sıktıktan sonra en az yarım saat beklemeniz lazım. İdeali daha fazla beklemek... Ama en azından mağazalarda olduğu gibi iki dakikada almamak lazım.

Haberin Devamı

“Güzel denen, çok satan değil, sizinle harika bir uyum içinde olan parfümleri tercih etmelisiniz.”

*Gece ve gündüz neden ayrı kokular tercih edilir?
Pazarlamanın etkilerini bir tarafa bırakırsak bu konudaki tercihler kişinin yaşam tarzıyla ilgili. Gece nereye gittiğiniz ve oradaki üslubunuz önemli. Eğer dikkat çekmek isteniyorsa güçlü ve bazı notaların ön plana çıktığı parfümler tercih ediliyor. İnsanların büyük bir bölümü parfümü fark edilsin istiyor. Çünkü parfümü kendilerine ilişkin algının önemli bir parçası olarak görüyorlar. Ki bence bu yanlış değil. Ama parfüm tercihi hatalıysa yanlış oluyor. Tabii doza da dikkat etmek lazım. Dip dibe oturulan bir balıkçıda Tom Ford Tobacco Vanille ya da Black Orchid’le yıkanmış insanlara tahammül edemiyorum. Onlar yüzünden yediğimizi, içtiğimizi anlamıyoruz.

*Peki, bir toplantıya giderken ayrı, ailenizle bir pazar kahvaltısına giderken ayrı kokular mı tercih ediyorsunuz?
Ben her an için farklı parfüm kullanmayı isterdim ama bu çok zor. O nedenle mümkün olduğunca duygularım, gündemim, ortam ve durumla ilgili bağlar kurarım. İş ortamında genellikle orta-üst kuvvete sahip, hafif baharatlı, biraz odunsu harmanları tercih ederim. Akşam yemeklerinde tene yakın duran ama kendini hissettiren, şekerli- tatlı olmayan klasik tercihler yaparım. İşin içinde biraz eğlence varsa koleksiyonumun ‘monster’ (canavar) etkisi gösteren parfümleri devreye girer. Bunlar 5 metre yakınımdaki tüm burunları istila edenler parfümler.
Size şaka gibi gelebilir ama Profvmvm Roma’nın Acqva Di Sale’si benim için plaj parfümü. Bu kadar gerçekçi bir deniz kokusu görmedim.

*Önemli anlar için de özel tercihleriniz var mı?
Benim için önemli olduğuna inandığım konularda iki parfümümü koklamadan karar vermemeye çalışırım. Birisi Amouage’dan Honour. Bana derinlemesine düşünmemi, sakin ve analitik olmamı fısıldar. Diğeri Acqua Di Parma’dan Colonia Intensa. O da kişisel geçmişimi, ailemi ve manevi değerlerimi dikkate almamı söyler.

Haberin Devamı

‘Lavanta tarlalarının yanında çadırda yattım’

*Bir parfümün peşinden ne kadar uzağa gittiniz?
İnsanın genellikle parası olduğunda zamanı, zamanı olduğunda parası olmaz. 2015’te benim için ikisi yan yana geldi. Geniş bir arabayla İstanbul’dan çıkıp bir ay Avrupa’yı gezdim. 25 bin kilometre yol yaptım, sayısız parfümevi ziyaret ettim, birçok parfümörle buluştum. Parfümün başkenti olarak bilinen Grasse bölgesinde beş gün kaldım. Özel izinlerle köklü üreticilerin çalışmalarına katıldım. Lavanta tarlalarının yanında çadırda yattım. İstanbul’a döndüğümde arabadan 100’ü aşkın parfüm çıktı. Bir dönem Türkiye’de de yerel kolonyaları toplamaya başlamıştım. Ama o kadar özensiz ve hikâyesiz ki
ürünler, vazgeçtim. Yerel değerlere, auraya ve özelliklere zerre değer verilmiyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!