Güncelleme Tarihi:
Sağlıklı besleniyor, hareket ediyor, uykusunu düzenli alıyor ve stresten uzak kalmaya çalışıyor. Bir yandan da çeşitli takviyeler alıyor. Özetle birçok kişi ‘longevity’ olarak adlandırılan yaşam felsefesine uygun bir hayat sürmeyi benimsiyor. Buraya kadar bir sorun yokmuş gibi görünüyor ama son dönemde özellikle sosyal medyada bu yaşam tarzına ilişkin adeta bilgi bombardımanına tutulmuş durumdayız. Sürekli yeni takviyelerle karşılaşıyoruz, atacağımız adımın sayısı değişiyor. Konuyu Amerikan Hastanesi’nden fonksiyonel tıp doktoru İrem Ergün ve Avusturya, Altaussee’deki ünlü tıbbi sağlık merkezi Mayrlife’ın tıbbi bölüm başkanı Dr. Iris Maislinger ile konuştuk.
‘Neredeyse hiç ölmeyelim diyenler var’
Dr. İrem Ergün, Amerikan Hastanesi
Longevity neden bu kadar popüler?
Longevity uzun yaşam demek ama sağlıklı uzun yaşamak çok daha kıymetli. Dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de yaşam uzuyor ama sağlıklı yaşam süresinin uzadığını söyleyemeyiz. Çünkü bütün kronik hastalıklar, başta kanser, obezite ve kalp hastalıkları olmak üzere devam ediyor. Buna bir de COVID’le birlikte hakikaten bağışıklık sistemimizi ciddi zorlayan, kafasını iyice karıştıran enfeksiyonlar eklendi.
Ama daha çok kişi uzun ve sağlıklı hayata önem vermeye başladı...
Uzun ve sağlıklı yaşamak için yapılması gerekenler, bilimsel çalışmalar gösteriyor ki, aşağı yukarı aynı. Ama insanlar öyle bir yarışa girdi ki longevity için… Hedefler, sürekli kontrol edilen birtakım parametreler; uyku, adım, egzersiz ve kas ölçümleri, yeme miktarları, gramaj sayımı vs. derken ciddi bir sağlık anksiyetesi oluşmaya başladı aslına bakarsanız. Neredeyse hiç ölmeyelim diyenler var. Hastalarımın yüzde 30-40’ı ciddi bir rahatsızlığı yokken başvuruyor.
Ne kadar sağlıklıyım diye mi soruyorlar?
Aslında sağlıklı, iyi olma halini insan en iyi kendisine sorduğunda cevabını verebilir: “Ruhsal olarak, duygusal olarak ve fiziksel beden olarak kendimi iyi hissediyorum. Ağrı hissetmiyorum. Uykumda bir sorunum yok. Odaklanabiliyorum. Sosyal hayatımı ve işimi sürdürebiliyorum...” Şimdi öyle bir hale geldi ki; fiziksel görüntü çok önemli, birçok parametre var. Merak da kıymetli bir şey zihinsel sağlık için…
Longevity yaşam tarzını benimsemek için ilk atılan adımlar nedir?
Bizim yaklaşımımız yani fonksiyonel tıp yaklaşımı longevity’yi destekliyor. Çünkü kişinin hem bedenini, bedenindeki birbirleriyle etkileşen sistemleri, hem zihinsel sağlığını hem de yaşam şeklini birlikte inceliyor. Yani bütün olarak bakıyor. Çünkü psikoloji biyolojimizi etkiliyor. Aynı zamanda işin içine genetiğiniz giriyor.
Genetik ne kadar önemli?
Genetiğin katkısı, çevresel faktörler ve yaşam şekli. Bu sacayağının üzerinde oturuyor sağlık. Genetik destek yüzde 10’a kadar indi ama
yüzde 20 diyelim. Çünkü kuvvetli hakikaten. Genler iyiyse de kuvvetli, maalesef kötüyse de kuvvetli bir etkisi oluyor.
Yaşamı kısaltan şeyler nedir?
Öncelikle tabii bizi hızlı yaşlandıran şeyleri durdurmak gerekiyor. Sigara, alkol ve kilo. Kilo çok ciddi bir problem maalesef. Uyku problemlerinin üzerinde duruyoruz. Hareketsiz yaşam ciddi bir sorun.
Sosyalleşme de önemli değil mi?
Önceden de biliniyordu ama şimdi bilimsel çalışmalar gösteriyor ki yalnız yaşamak ve yalnızlık günde 10 sigara içmekle eşdeğer. Bir yandan da sosyallik, aynı frekansta olmadığınız insanlarla mecburiyet halinde geçen ve sizi bir kat daha yoran bir sürece dönüşebiliyor. Uyum sağlamak için içtiğiniz şaraplar, yediğiniz dünya kadar yemek ve bir de üstüne dedikodu…
Şu sıralar beslenmedeki yeni yaklaşımlar nedir?
Hücrelerin kendini yenilemesinde ve zarar gören ve süresini dolduran hücrelerin temizlenmesinde çok etkili yöntemlerden bir tanesi kalori kısıtlaması. Yani bunu önce haftada ya da 15 günde bir yaparsınız. Yani her gün yediğimizin yarısını ya da üçte ikisini yemek dünyanın sonu değil. Ama müthiş bir etki oluyor. Bu tip şeyler ‘biohacking’ zaten. Yani vücudu adapte olmaya alıştırmak. Zaten uzun yaşamak isteyen birisi az yesin diyoruz en başta.
Ne kadar hareket etmeliyiz?
Dünya Sağlık Örgütü diyor ki; haftada 150 dakikalık egzersiz yeterli. Buna dans da, yürüyüş de giriyor, yüzme de.
Kaç yaşından itibaren kişi bu tarz yaşamı artık oturtmalı?
Kendinizi kötü kullanmanız ne kadar uzun sürerse onun geriye döndürülmesi o kadar zor olur elbette. 30’dan itibaren ektiklerinizi çok güzel biçebilirsiniz. Diyelim ki 50 yaşına kadar herhangi bir kilo, diyabet, tansiyon, kalp problemi, bir otoimmün hastalık, ciddi bir sağlık probleminiz olmadan geldiyseniz yeni bir çalışma sadece 2 yıllık yoğun egzersizle kalp sağlığının 20 yıl geriye gittiğini, 30 yaşına geri döndüğünü gösteriyor. Bana soruyorlar, bağışıklık için neyi önerirsiniz diye, ‘joy of life’ diyorum, yaşam sevinci.
‘Bu bileşenler sihirli çözümler değil’
Her gün yeni takviyelerle karşılaşıyoruz…
Bu moleküller yaşlanmanın biyolojik mekanizmalarını hedefleyen yeni bir biyogerontoloji alanının parçası; özellikle yaşlanmış hücrelerin birikimi, oksidatif hasar ve mitokondriyal düşüş gibi süreçler. Örneğin paramisin mTOR yolunu modüle eder ve kronik inflamasyonu azaltmaya yardımcı olabilir; metformin insülin duyarlılığı ve hücresel enerji yönetimini etkiler; NAD+ öncüleri mitokondri onarımı ve metabolik fonksiyonlar için önemlidir. Resveratrol ise hücre korumayla ilgili sirtuinleri aktive etme potansiyeliyle incelenmiştir. Ancak bu müdahaleler evrensel ‘anti-aging hapları’ değildir. Etkileri, bireysel genetik yapı, sağlık durumu ve diğer tedavilerle etkileşimlere göre büyük farklılıklar gösterebilir. Bu bileşenler sihirli çözümler değil, daha büyük ve bütünsel bir tıbbi çerçevenin destekleyici araçları olarak görüyoruz. (Dr. Iris Maislinger)
Kendimizi kötü kullandıysak, bu kötü kullanımın sonucundaki artık maddeleri temizleyecek, yenileyecek moleküllerin üretimi de azalıyor ve yavaşlıyor. Kimisinde 40’lı yaşlarda azalmaya başlıyor, kimisinde 50’li yaşlarda. Dolayısıyla bunları arttırmaya çalışıyoruz. Ama bunları damardan yüksek dozda aldığınızda vücut buna bir süre sonra alışıyor ve aynı dozda aynı etkiyi göremiyorsunuz. Yani vücuttaki yenilenme ve temizlenme reaksiyonlarına katkıda bulunulacak vitaminleri, mineralleri ve diğer besin takviyelerini doğru dozlarda kullanmak gerekiyor. İçeriklerinin iyi olması, temiz olması, katkı maddesinin en az olmasına dikkat etmek gerekiyor. (Dr. İrem Ergün)
‘Sürdürülebilir dönüşüm’
Dr. Iris Maislinger, Mayrlife’ın Tıbbi Bölüm Başkanı
“Uzun ve sağlıklı bir hayat yaşamak istiyorum” diyen biri için ilk adımlar neler olmalı?
En önemli adım, genel kan testlerinin ötesine geçen detaylı bir sağlık kontrolü. Bu değerlendirmeden sonra beslenme, stres yönetimi, bağırsak fonksiyonu ve günlük yaşamı gibi alanlarda kişiye özel değişiklikler öneriyoruz. Uzun vadeli sağlık genel tavsiyelerle inşa edilemez, benzersiz biyolojinize ve yaşam tarzınıza özel bir yaklaşım gerektirir.
Longevity odaklı bir tedavi sürecinde neden tıbbi gözetim altında olmak önemlidir?
Çünkü longevity zamanla, sürdürülebilir dönüşümle ilgilidir. Besin takviyeleri, senolitikler veya hormon düzenleyici bileşikler dahil olmak üzere birçok terapi metabolizma, bağışıklık veya kardiyovasküler sağlık üzerinde önemli etkiler yaratabilir. Kan değerleri, epigenetik testler ve metabolik analizler gibi hassas tanı araçları olmadan bu maddelerin kullanımı riskler taşıyabilir, özellikle kendi başına veya genel protokollerden kopyalanarak kullanıldığında.
Gelecekte longevity tedavileri neye benzeyecek?
Yapay zekâ özellikle tanı, örüntü tanıma ve öngörüsel sağlık modellemesinde giderek daha büyük bir rol oynayacak. Büyük olasılıkla, yapay zekâ destekli sağlık ikizleri, gerçek zamanlı biyobelirteç izleme ve son derece bireyselleştirilmiş tedavi planları göreceğiz. Ancak yapay zekâ yalnızca arkasındaki veri ve tıbbi uzmanlık kadar iyidir. Bizi en çok heyecanlandıran, modern teknolojinin F. X. Mayr Tıbbı’nın temel ilkeleriyle birleşmesi: sindirim, detoksifikasyon ve ritim. Yeni sınır daha fazla ilaç sunmak değil, her bireyin nasıl yaşlandığına dair daha derin içgörüler elde etmek ve iç sistemlerinin yeniden dengeye kavuşmasını sağlamak olacak.