Kadınların, ‘Sen neden bu kadar zulmediyorsun’ diyebilecek durumda olması lazım

Güncelleme Tarihi:

Kadınların, ‘Sen neden bu kadar zulmediyorsun’  diyebilecek durumda olması lazım
Oluşturulma Tarihi: Kasım 03, 2019 08:00

Türkiye’de ergen kız çocukların yüzde 5’i çocuk doğuruyor. Bu, her yıl sayısı 100 bini aşan çocuğun sağlığının tehlikede olması demek. Üstelik ifşa olmak istemediği için hastaneye gitmeyen, yasal olmayan bu evlilikler nedeniyle sağlık hizmetlerden yararlanamayan binlercesi daha var. Sabancı Vakfı erken yaşta evliliklerin önlenmesi ve yerelde kapsamlı bir müdahale mekanizması kurulması amacıyla Nevşehir’de bir hibe programı uyguladı. Bu şehrin seçilmesi tesadüf değil. Çünkü buradaki oran, Türkiye ortalamasının da üzerinde. Proje için kendisi de çocuk yaşta evlendirilmiş kadınlar, kapı kapı gezdi, erken yaşta evliliklerin önlenmesi için neler yapılması gerektiğini anlattı.

Haberin Devamı

Kadınlar çaylarını içip yine ‘o konu’yu konuşurken henüz 14 yaşında olan Nuray içeriden sessizce onları dinliyordu. Annesi, “Kızımız evlenmek istemiyor” derken, değil yanlarında oturmak, ortalarda görünmek bile istemiyordu. 1970’li yılların sonunda, Nevşehir’de bir evin salonunda sekiz ay boyunca, her Allah’ın günü tekrarlanan bir sahneydi bu. Sekiz ay boyunca, her gün.

Orada evliliklerin görücü usulü olduğunu biliyordu ama aklında hep okumak vardı Nuray’ın. Nereye kadar ilerleyebileceğini bilmese de onun yeri okul sıralarıydı. Ama bir gün o kadınlar daha büyük bir kalabalıkla geldiler evlerine. El öpmek için odadan çıktığında 18 yaşındaki talibi Orhan’ın babası tam karşısında duruyordu. Orhan o sırada askerdeydi ve hiç görmediği Nuray’ı kendisine istediklerini bir mektupla öğrenmişti.

Haberin Devamı

‘Çocuk gelinlikleri’nin yasaklanması gerekiyor

Adam, Nuray’ın babasına döndü, “‘Kızımı oğluna veriyorum’ diyene kadar bu evden gitmiyorum. Yatağımı buraya serin” dedi. Oturdu da yere... Saatler geçti, geçti, gitmedi. Gece 02.00 olduğunda hâlâ aynı yerdeydi. “Kızımız küçük. Evlenmek istemiyor. Hadi sen git, biz düşünelim” deseler de, “Yok” dedi Orhan’ın babası, “Söz almadan buradan gidemem”. Ve o gün istediği sözü aldı. Tek kelime etmedi Nuray. O gelinliği giydiğinde 15’indeydi: “Kurbanlık koyun derler ya... İşte öyleydim. İstesen de gidiyorsun, istemesen de... Anneme babama gönül koydum çünkü okumama engel oldular. Bana göre hiç pişman da olmadılar. Keşke ekonomik özgürlüğüm olsaydı.”

Nuray (55) ve Orhan (60) Ergin çifti 40 yıldır evli. Onlarla Sabancı Vakfı’nın ‘Çocuk Yaşta Erken ve Zorla Evliliklerin Önlenmesi’ başlıklı hibe programının tanıtımı için geldikleri İstanbul’da buluştuk. Orhan Ergin, Nevşehir’de muhtar. Kadınların yaşadığı sorunlar konusunda her zaman eşine danışıyor. Nuray Hanım zaten oralı, hangi hanede hangi kadının çocuk yaşta evlendirildiğini de biliyor. Bunu vurgulamamızın nedeni şu: Nuray Ergin, kendisi gibi çocuk yaşta evlendirilmiş 19 kadınla birlikte bu hibe programı kapsamında bir ‘sağlık aracısı’ olarak çalıştı. Geçen yıl ekim ayında başlayan proje kapsamında halkı çocuk yaşta evliliklerin zararı konusunda bilinçlendirmek, bu evlilikleri önlemek ve evlilik olmuşsa ailelere ne yapmaları gerektiğini anlatmak için Nevşehir’de tam 1400 ev ziyareti yaptılar. Konuyu katıldıkları günlere, komşu ziyaretlerine ve mahalle toplantılarına taşıdılar, kadınlara, erkeklere ve çocuklara anlattılar.

Haberin Devamı

Kadınların, ‘Sen neden bu kadar zulmediyorsun’  diyebilecek durumda olması lazım

Nuray Ergin, kadınların başta hikâyelerini anlatmaktan çekindiğini ama konuştukça ‘döküldükleri’ni söylüyor: “Evlerin kapısını çaldığımda ilk sözüm, ‘Konumuz kadın’ oluyor. Sabancı Vakfı’nın aracılığıyla geldiğimizi, sağlık aracısı olduğumuzu söylüyorum, dinlemeye ikna etmeye çalışıyorum. Kapı azıcık açıldı mı, gerisi zaten geliyor. Hiç konuşmak istemeyenler, ‘Bende şu oldu, kız kardeşimde şu oldu, komşumda bu oldu’ diye öyle bir dökülüyor ki... Çok dram var.”

Neler mi duyuyor o konuşmalarda? Çocuk yaşta evlenen bir kadın şöyle demiş mesela, “Abla, bizim çevremizde ikinci çocuk için dört sene ara vermeye izin vermezler, ‘Neden çocuğun olmadı’ derler.” Ergin, konuşmanın devamını anlatıyor: “Bizim hayatımızı erkekler yaşamıyor, kadınlar yaşıyor! ‘Sana bunu diyenlere, hayat benim hayatım; bir tane doğurdum, ikinciye ben karar vereceğim, diyeceksin’ dedim! Ben ilk kızımı ölü doğurdum. Diğer kızımı 18, oğlumu 20 yaşımda doğurdum. Doğumlarım çok zor oldu. Bu projeyle birlikte erken yaşta doğumla ölüm riskinin beş kat arttığını öğrendim. Erken yaşta evlilik, şehir merkezinde azalsa bile ilçelerde ve kırsalda hâlâ çok yaygın. Bunları herkese anlatmamız gerekiyor. Bir kadınla karşılaştım. 32 yaşında, üç evlilik yapmış, 10 yaşında bir çocuğu var, eşi çocuğu almış, ona göstermiyormuş. Unutamıyorum. Hayatın tüm yükü üzerinde kalmış, kimsesi yok. Çocukken evlendirilmiş, ondan kurtulmak isterken başka bir batağa daha düşmüş. Başka bir evde, bir kız çocuğu evlendirilecekti. Hemen konuştuk annesiyle, ikna ettik. Kararını değiştirdiğimiz çok kişi oldu. Bu çocuklar evlenmek değil, okumak istiyor. Kadınların ‘Sen neden bu kadar zulmediyorsun’ diyebilecek, kendini ifade edebilecek durumda olması lazım. O da eğitimle olur, çocuk yaşta evlenmemekle olur. ‘Çocuk gelinlikleri’nin bile yasaklanması gerekiyor. Düğüne normal kıyafetiyle gitmeli, gelinlik giymeye kesinlikle özendirilmemeliler.”

Haberin Devamı

Eşi Orhan Ergin devralıyor sözü... “Keşke biz de bu yaşta evlenmeseydik, eşim çok zorluk çekti” diyor: “Eşimin yaşadıklarını gördüm. Bizim yaptığımız hatayı bir sonraki nesil yapmasın. Babalara büyük görev düşüyor.”

Başkent Üniversitesi Kadın-Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Araştırma ve Uygulama Merkezi (BÜKÇAM) ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’nun (UNFPA) ortaklığıyla hayata geçirilen proje cuma günü sona erdi. Ama Nuray ve Orhan Ergin hatta sağlık aracı olarak çalışan diğer kadınlar, Nevşehir’de bu işin peşini bırakmayacak, bu belli. Kız çocuklarının 18 yaşından önce evlendirilmemesi için aileleri ikna edecek, Nevşehir’deki cesur kadınların sayısının artmasını sağlayacaklar. Sabancı Vakfı ülkemizin en kritik problemlerinden biri olan erken yaşta ve zorla evliliklerin sona ermesi için STK’ları desteklemeye devam edeceğini söylüyor.  Biz de bu projede yürütülen çalışmanın bir model haline gelmesini ve farklı illere yaygınlaştırılmasını umuyoruz...

Haberin Devamı

Kadınların, ‘Sen neden bu kadar zulmediyorsun’  diyebilecek durumda olması lazım

Sağlık aracıları anlatıyor...

◊ 12 yaşımda zorla evlendirildim. 13 buçuk yaşında anne oldum. Çok çektim, hâlâ da mücadeleye devam ediyorum ama bu proje bana çok şey öğretti, çok özgüven kattı. (Fatma Çingilitaş)

Kadınların doğum sonrası aşırı kanamalarının, tansiyonlarının yükselmesinin, düşüklerin çocuk yaşta evlilikten kaynaklandığını bilmiyordum. Bu projede çocuk yaşta evliliğin doğurduğu sağlık sorunlarıyla ilgili  o kadar çok bilgi edindik ki... (Hülya Belirir)

◊ 17 yaşında anne oldum, çocuğumu kucağıma aldığım zaman üç ay boyunca kanamam oldu. Aileler bunları bilse çocuklarını evlendirmezdi. (İsmini yazmamızı istemiyor)

Haberin Devamı

Kadınların, ‘Sen neden bu kadar zulmediyorsun’  diyebilecek durumda olması lazım

Sabancı Vakfı’nın projesinin gönüllülerinden Nuray-Orhan Ergin çifti.

Çocuğum rahatsız olarak dünyaya geldi. Çok zorluk çektim. İlkokul mezunuyum. Tam anlamıyla eğitim alamadım. Hazır değilsin ve bir anda bir evliliğin içine giriyorsun, anne oluyorsun, evliliği daha tam olarak anlamadan bir çocuk dünyaya geliyor. O çocuğa nasıl davranılır, ne yapmak gerekir bilmiyorsun tabii ki, sen de küçük sayılırsın. (İsmini yazmamızı istemiyor)

◊ Bir akrabamı ‘düğüncü’ diye getirmişler. Düğüncüler geldi, altın boynuma takıldı. Gerisini bilmiyorum. Nişanlım olacak kişiyi de görmemiştim ben. Sonradan gördüm. İşte hesap et, ben mi istemiş oluyorum onu? Şimdikiler ‘çocuğun kendisi istiyor’ deyip nişanlıyorlar ama çocuğun fikri dönebilir. O çocuk... (İsmini yazmamızı istemiyor)

Pek çok erken evliliği engelledi

Emine Kuzutürk Savaş
(UNFPA, Proje Yöneticisi)

20 sağlık aracımızla  12 mahallede çalıştık. Bir ev ziyaretine gittiklerinde, sokaktaki diğer evler onları duymuş oluyordu. “Gelin, bize de anlatın” diyerek eve çağıranlar da oldu. Bu konuyu kendisi de erken yaşta evlendirilmiş bir kadının anlatması, proje için çok büyük bir fark yarattı. Onlara hikâyelerini daha rahat anlattılar, sağlık aracıları pek çok evliliği bu şekilde engelledi.

Bazen, resmi veya resmi olmayan şekilde, erken yaşta bir evliliğin gerçekleşmiş olduğunu gördük. Aileye, en yakın aile sağlığı merkezine gidip gebeliğin engellenmesi gerektiğini anlattık. 26 yaşında bir kadınla karşılaştık, 14 yaşında evlenmiş ve peşi sıra sekiz çocuğu olmuş. Eşi bir yere çalışmaya gitmiş ve dönmemiş, çocuklarla birlikte kayınbabası ve kayınvalidesiyle birlikte yaşıyor. Hayattan kopmuş, her şeyden kopmuş. Böyle çok kadın var.

Kadınların, ‘Sen neden bu kadar zulmediyorsun’  diyebilecek durumda olması lazım

Proje kapsamında 1400 ev ziyareti yapıldı.

Dünyada toplumsal cinsiyet eşitliğini odağına alan ilk yedi vakıftan biriyiz

Nevgül Bilsel Safkan
(Sabancı Vakfı Genel Müdürü)

Sabancı Vakfı olarak 45 yıldır cinsiyet eşitliği için çalışıyoruz. OECD Kalkınma Merkezi’nin bu yıl yayımladığı rapora göre vakfımız dünyada toplumsal cinsiyet eşitliğini odağına alan ilk 7 vakıf arasında... Sivil toplum kuruluşlarının erken yaşta ve zorla evliliklerin engellenmesi, kız çocuklarının eğitimi, kadınların güçlenmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına yönelik projelerine destek veriyoruz. Edindiğimiz tecrübeler bize gösterdi ki erken yaşta ve zorla evlilikler gibi çok boyutlu bir sorunu çözmek için bütüncül bir yaklaşım gerekiyor. Bunun için kız çocukları eğitim ortamında güçlendirilmeli, ailelerin erken yaşta evliliğin zararları konusunda bilgilendirilmeli ve kurumlar arasında etkin bir müdahale mekanizması kurulmalı. Erken yaşta ve zorla evliliklerin çok sayıda olumsuz etkisini saymak mümkün. Bu etkiler eğitim, sağlık ve şiddet başlıklarında toplanabilir. Bu projede erken yaşta ve zorla evliliklerin sağlık sonuçlarına odaklandık.

Kadınların, ‘Sen neden bu kadar zulmediyorsun’  diyebilecek durumda olması lazım

 
   



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!