İnsan tanıma konusunda biraz geç kaldım

Güncelleme Tarihi:

İnsan tanıma konusunda biraz geç kaldım
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 23, 2020 07:00

O, sadece Türkiye’de ve Ortadoğu’da değil Güney Amerika’dan Afrika ülkelerine dünyanın pek çok yerinde ünlü. Murat Yıldırım’la “Tahmin edemeyeceğin kadar zor bir dünya” diye anlattığı oyunculuk yolculuğunda verdiği savaşları, projelerini ve büyük aşkını konuştuk.

Haberin Devamı

Bütün şöhreti bir yana karşısındakini kırmamak için çok özen gösteren bir adam. İyi niyeti gözlerinden okunuyor. Bundan vaktiyle çok çektiğini de açıklıkla dile getiriyor: “Galiba çok kandırıldım. Buna izin verdim. Ama iyi niyeti yine de terk etmedim.” Murat Yıldırım, eşi İmane Elbani’yle yaşadığı aşkı da dolu dolu anlatıyor, “Bizimki hiç tanımadığım, şahit olmadığım bir duygu. Her geçen gün de daha büyük bir arzuyla büyüyerek ilerliyor” diyor.

Romantik komedi işlerinizden aklımda naif ve eğlenceli bir adam kaldı. Diğer tarafta aksiyon işlerinin ağır, delikanlı abisi... Rollerin ötesindeki gerçek Murat’ı anlatsanıza...

Kendimi anlatmak benim için en zor şey. Utangaçlığım ve kendimle ilgili söyleyeceklerimin övünme gibi görünmesinin verdiği korku buna engel olacak. Sanırım kendimi biraz anlattım!

Haberin Devamı

41 yaşındasınız. Hayatı 20’ler, 30’lar ve şimdi olarak ayırsak... Nasıl değişimler geçirdiniz?

Çok fazla değişim yaşadım diyebilirim ama sonuçtan memnunum. 20’li yaşlarda değişim göstermem gereken konularda biraz ağır kaldım, bu yüzden 30’lu yaşlar zorlu geçti. Ama sonlarında İmane’yle çok ciddi bir toparlanma sürecine girdim. Ben galiba insan tanıma ve farkındalık konusunda biraz geç kaldım ama şimdi bu farkındalığın konforunu yaşıyorum.

“Hayatımın ilk yarısı kendimi kandırmakla geçti” diye bir cümlenizi de okumuştum. Ne gibi konularda kandırdınız?

20’li yaşlarda kendine çok büyük yalanlar söyleyen biriydim. “Bir şey olmaz”, “Hayır hayır, onu yapmak istemedi”, “Ne iyi bir insan” gibi. Galiba çok kandırıldım. Buna izin verdim. Ama iyi niyeti yine de terk etmedim.

‘KİMSEYE YANLIŞ YAPMA’

Şimdi...

Sadece gerçeklik penceresinden bakıyorum, buna geçiş acılı olsa da büyük konfor... En şanslı kısmıysa İmane’nin de hayata bakışının aynı olması, hatta o benden de gerçekçi.

Hayat felsefeniz var mı?

Kimseye yanlış yapma, iyiyle kötüyü ayır.

İyi niyetinizi bazen yönetemediğinizi söylemişsiniz...

Evet, bu değişim sürecinin de başlama sebebi. Aslında değişen ben olmadım, karşımdakilerin çok değişken olduklarını fark ettim. En fenası da çok kötü olup çok şirin görünenler.

Haberin Devamı

Şimdiye kadar kendinize yaptığınız en büyük iyilik neydi?

Şimdiye kadar da şimdiden sonra da kendime yaptığım en büyük iyilik İmane’yle evlenmek.

Bir teraziniz olsa; hatalarınız mı yoksa verdiğiniz doğru kararlar mı ağır basar?

Eğer bu hayatta verdiğim tek doğru karar İmane’yle evlenmek olsaydı, bütün hatalarımdan daha ağır basardı. Ama sayısal olarak soruyorsanız hatalarım büyük, ağır basar.

Murat Yıldırım, “Kendimden bahsetmek çok zor” diyor. Utangaç olduğunu ve söyleyeceklerinin övünme gibi görünmesinden korktuğunu anlatıyor.

STRESTEN BURNUMUN KANADIĞI GÜNLERİ HATIRLIYORUM

Konya doğumlusunuz. Çocukluğunuza dair hatırladığınız ilk görüntü ne?

Köyde okulun -aynı zamanda evin, babam öğretmen olduğu için lojmanda kalırdık- duvarının üstüne oturup günde iki kez gelen otobüsün çıkardığı tozun içinden bir akrabanın, tanıdığın gelip gelmeyeceğini görmeye çalışmak.

Haberin Devamı

Köy öğretmeninin çocuğu olarak büyümek nasıldı?

O yaşlarda düşündüğüm tek şey arkadaşlarım gibi olamamak, onların arasında hep öğretmen çocuğu ayrıcalığını görmekti.

Neler yaşadınız?

Mesela dışarı çıkarken kendi ayakkabımı bahçede saklar, ayağıma onların giydiği lastik ayakkabıları giyerdim, dönünce de tekrar kendi ayakkabılarımla eve gelirdim. Herhalde beni lastik ayakkabılarla görünce ailemin kızacağını düşünürdüm (gülüyor).

TELEVİZYONUN İLK YILLARI BENİ ÇOK ZORLAMIŞTI

Yıldız Teknik Üniversitesi’nde makine mühendisliğini kazanıp İstanbul’a gelmişsiniz. Gençken hayaliniz mühendis olmak mıydı?

Asla. O zamanlar tercihler önce yapılırdı. Ve ben İstanbul’a gitmeliydim.

Haberin Devamı

Oyunculuğa ilginizi kim keşfetti?

Üniversite tiyatrosunda evde ilk tiradıma hazırlanırken hayatımda hiçbir şeyden bu kadar keyif almamış olduğumu, hiçbir şeyi bu kadar ciddiye almadığımı fark ettim. Üzerime çarşafı geçirmiş, bütün gün evde Antonius tiradını söylüyordum; “Dostlar, Romalılar...” Başkalarından da aldığım ilk övgüler bu tiratlaydı.

Oyunculuk yapmaktan mutsuz olduğunuz anlar oldu mu?

Olmaz mı? Televizyonun ilk yılları beni çok zorlamıştı.

Neydi sizi zorlayan?

Zorlayan oyunculuk değildi; ilişki biçimine alışmam, kendimi kabul ettirmem...Eve geldiğimde stresten burnumun kanadığı günleri hatırlıyorum. Benim için bu noktaya gelmek hiç ama hiç kolay olmadı. Bundan sonrası da çok kolay olmayacak.

Haberin Devamı

ONU KENDİMDEN ÇOK SEVİYORUM, YILLARCA ONDAN BAHSEDEBİLİRİM

İnsan tanıma konusunda biraz geç kaldım

Evleneli dört yıl oldu. Eşinize olan aşkınızı nasıl anlatırsınız?

Daha dün İmane’ye “Neredeyse dört yıl olmuş, ne çabuk geçti” dedim. 4 bin yılda da, daha fazlasında da yanında böyle hissedeceğim biri İmane... Her şeyi onunla yapmak istiyorum ve bunun için tekrar tekrar yüz binlerce yıl gerek. O, sonsuzluğu beraber istediğim biri. Ben onu, onun da beni sakındığı gibi her şeyden sakınıyorum. Onun da beni sevdiği gibi, kendimden daha çok seviyorum. Günlerce, aylarca hatta yıllarca ondan bahsedebilirim. O her şeyin en iyisine, en güzeline layık.

Aşk yıllar içinde şekil değiştirdi mi?

Bizimki hiç tanımadığım, şahit olmadığım bir duygu. Her geçen gün daha büyük bir istek ve arzuyla büyüyerek ilerliyor.

Ne Fas, ne İstanbul… Londra’da tanışmışsınız. Kadere inanıyor musunuz?

Kader çok derin, ilmi bir konu. Anlamak için biraz kuantum fiziği bilmek gerek. Ben kadere inanıyorum. İmane’yle tanışmak, evlenmek benim kaderim.

İKİ AYRI KÜLTÜRDEN OLMAMIZ ZENGİNLİK

İlk görüşte aşk mıydı?

Ona üçüncü görüşmemizde evlilik teklif ettim. Bu da kaderdi. Her şey bizim üstümüzde gelişiyordu, bu sadece yaşayanın anlayabileceği bir şey. Onu ilk gördüğüm andaki duygu çok değerliydi.

Eşiniz Faslı. Kültür farkı ilişkinize nasıl yansıdı?

Kendimizi hiç iki ayrı kültürden, hatta iki ayrı insan gibi bile hissetmiyoruz. Detay olan kültür farkı bize zenginlik olarak geliyor.

Karantinayı birlikte geçirdiniz. Mutfağa falan girdiniz mi?

Bir kez kuskus yaptım. Görünüşü her ne kadar dolmaya benzediyse de İmane’nin çok büyük yardımıyla tadı güzel oldu. Güzel yemek yaptığım değil de, güzel yediğim söylenir. Özellikle İmane yaptıysa... Böyle bir lezzet yok (gülüyor)!

YENİLER ÜÇ BÖLÜMDE STAR OLMAK İSTİYOR

16 yıldır Türkiye’nin en ünlü erkek oyunculardan birisiniz. Bu nasıl bir yük?

Daha önce yaptığım işlerin üstüne koyma zorunluluğunun verdiği stresi kaldıramadığım anları hatırlıyorum. Şimdilerde yaptığımın daha iyisini yapmanın ciddiyeti yine var. Bunun için önce iyi senaryo, sonra enerjisi güzel bir ortama ihtiyacım var. Bu şartlar şu an dizimiz ‘Ramo’da mevcut.

OYUNCULAR KİMİ KİME ŞİKÂYET EDİYORLAR Kİ?

Sizin işinizin ışıltı tarafına hepimiz şahidiz. Görünmeyen yüzünde neler var?

Tahmin edemeyeceğin kadar zor bir dünya diyebilirim. Şunu da söylemeden edemeyeceğim; zor şartlarda çalışıyoruz diye isyan eden oyuncuları da anlamakta güçlük çekiyorum.

Neden?

Kimi kime şikâyet ediyorlar? Sektör sorunları sektörle konuşulur, asgari ücretle geçinenle değil! Aksi takdirde herkesin hemen, aldığınız ücreti dörtle çarpıp aylığınızı hesaplayabilecek matematiği var.

Sizinki bu yolculukta verilen nasıl bir savaştı?

Magazinde yer alıp yükselişi kolaylaştırırım gibi bir düşüncem hiç olmadı. Aklım sadece oyunculukla fark edilebilmeye çalıştı. O dönem bunun tahmin edebileceğin zorluklarını yaşadım ama bu benim tercihimdi. Zor olan kısmı daha uzun bir yolculuk istiyor. Şimdi bazı yeni oyuncuları görüyorum, üç-beş bölümde star olmak istiyorlar. Sosyal medya üzerinden onların savaşı da zorlu olacak. Kendinin tam ne olduğunu bilememenin verdiği zorlukla savaş... Ben direncimi bu yolda kazandım.

KENDİMİ İZLERKEN ETKİLENMELİYİM

Her canlandırdığınız karakter izleyicisi tarafından gerçekçi bulunuyor. Özel bir tekniğiniz var mı?

Önce senaryoya inanmam gerek. En zor inananlardan biri olarak, ben inanırsam çoğu kimse de bana inanır diye düşünüyorum. Kendimi izlerken etkilenmeliyim. Role çok hazırlık yapmam, oynarken anı yaşamaya çalışırım. Bu da biraz sürpriz içeriyor.

Ortadoğu’da çok seviliyor, ödüller alıyorsunuz. Neler hissediyorsunuz bu konuda?

Bu sevgi son 10 yılı geçkin bir zamandır Ortadoğu’nun çok dışına çıktı. Güney Amerika’dan Rusya’ya, Afrika ülkelerine kadar... Mesela İspanya’da en çok reyting alan film Fahriye Evcen’le oynadığımız ‘Sonsuz Aşk’ oldu. Artık ben bile takip edemiyorum. Şunu hissediyorsunuz, dünya küçük mü acaba? Ama değil. Yapmak istediğim çok büyük projeler var, daha çok ülkeye ulaşmak istiyorum.

Yeni projeleriniz neler?

‘Ramo’ya konsantre olmuş durumdayım. Geçen yılın çok üstünde olacak. Kolay kolay söylemem ama gerçekten izleyiciyi iyi bir sezon bekliyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!