Onu videolarda gördüm! Yaptığı işe rağmen çok nazik ve centilmen...

Güncelleme Tarihi:

Onu videolarda gördüm Yaptığı işe rağmen çok nazik ve centilmen...
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 04, 2025 07:00

Şöhreti ülke sınırlarını aştı. Yurtdışında arka arkaya iki iddialı dizi projesinde rol aldı. Geçen sene başlayan tiyatro oyununda kendine hayran bıraktı. Şimdide Kanal D’de yayımlanan ‘Arka Sokaklar’ın kadrosuna dahil oldu. Kendini ‘Aksiyon kadınıyım’ diye tanımlayan Yasemin Kay Allen’la buluşuyoruz. Projelerini, eski FBI çalışanı olan sevgilisini ve yaşamındaki değişimleri konuşuyoruz: “Hayat benim için kontrol ve teslimiyet arasında bir denge.”

Haberin Devamı

Yasemin Kay Allen öğlen sete gidecek, o yüzden sabahın erken saatlerinde çekim ve röportaj için sözleşiyoruz. Çok dakik ve planlı. Hazır bir şekilde stüdyo kapısından giriyor. Her zamanki gibi çok güzel. Bu sefer yeni bir ilişkisi de var. Sevgilisini konuşurken yanakları kızarıyor. Ve sanki ilk kez röportaj yapıyormuş gibi heyecanla başlıyor anlatmaya...

Onu videolarda gördüm Yaptığı işe rağmen çok nazik ve centilmen...

Hoşgeldin Yasemin...

Hoşbuldum, bu kaçıncı röportajımız ama ben ilk gibi hissediyorum.

Ben de... Kanal D’de yayımlanan ‘Arka Sokaklar’ kadrosuna dahil oldun ve seni bu hafta dizide ilk kez izledik. Yıllardır devam eden bir proje bu. Senin dahil olman nasıl gerçekleşti?

Haberin Devamı

‘Arka Sokaklar’ın kemik kadrosu dışında değişen de bir ekip var. Hikâyeye yeni komiserler ve karakterler dahil oluyor. Sanırım bir süredir kafalarında diziye katmak istedikleri bir kadın karakter vardı. Bize ulaştılar. Karşılıklı konuştuk, ben de Gökçe Kurt karakterini çok sevdim, kabul ettim ve beraber bir yola çıktık.

Nasıl biridir Gökçe Kurt?

Gökçe’nin kanında cengâverlik var. Karadenizli bir karakter. Tam bir görev kadını. İşini severek yapıyor, koruyucu bir hali var. Şimdiye kadar oynadığım polis veya asker rollerinde beni izleyenler için eğlenceli, beni ilk defa aksiyon rolünde görecek seyirci için de şaşırtıcı olacaktır.

Senin daha önce de aksiyon işlerin oldu. Sen biraz aksiyon kadını mısın?

Evet, aksiyon kadınıyım, çok seviyorum. Bu dahil üç kez polis, iki kez asker oynadım. Mesela ilk
‘46 Yok Olan’da bir polisi oynadım. Yurtdışında ‘Strike Back’te iki sene Rus askerini canlandırdım.

Nasıl çalıştın aksiyon işlere?

Silah ve dövüş eğitimi aldım. Ama bunlar kamera önü dövüş ve kılıç eğitimleri yani aslında koreografi dediğimiz şey. ‘Strike Back’te özellikle bu açıdan çok deneyim edindim. Sonra da özel derslere devam ettim. Yakın zamanda ‘New York Action Hero Academy’de iki hafta boyunca eğitim gördüm. Aksiyon beni dünyaya bağlıyor ve bütün bunlar beni zinde tutuyor. Odaklanmak çok hoşuma gidiyor. Birazcık avcı güdülerimin tetiklendiğini hissetmeyi seviyorum.

Onu videolarda gördüm Yaptığı işe rağmen çok nazik ve centilmen...
‘Arka Sokaklar’ her cuma saat 20.00’de Kanal D’de...

Haberin Devamı

‘Arka Sokaklar’daki oyuncular arasında artık sıkı dostluklar oluşmuştur. Onların arasına yeni katılan biri olmak korkutucu değil mi?

Oyuncu oyuncunun halinden anlar. Zaten hepimiz orada bir iş yapıyoruz. Oyuncu olarak da bir sürü sohbet edecek konumuz var. Birde tecrübeli ve yetenekli isimlerle bir aradayım, egoları çok yatışmış ve birçok şeyi aşmışlar.

Sence bu dizi neden bu kadar çok seviliyor?

Baştan beri bakınca aynı senaristle çalışıyorlar, kemik ekip aynı. Teknik ekiple ve birbirleriyle aralarında oluşturdukları bir ahenk var. Bu başarıyı onların arasında oluşturulan iletişim, düzen ve saygıya bağlıyorum. Herkes orada aynı amaçla var oluyor.

Haberin Devamı

‘Hayat bir şekilde kendi başlığını atıyor’

35 yaşındasın. Senin hikâyeni yazacak olsak, nasıl bir başlık atardın?

Hayat benim için kontrol ve teslimiyet arasında bir denge. Ben hayata kendi başlığımı atmaya çalıştıkça, hayat bir şekilde kendi başlığını atıyor. O yüzden bu biraz kendi kendini var eden bir hikâye.

Hayatın senin için attığı başlıklarda
şu an neler var?

Geçen seneden beri bazı açılımlar yaşıyorum. Buna spiritüel diyebilirsin. Eve varmış gibi hissediyorum açıkçası, “Oh geldim, buradayım” diyorum, ilk defa anda olduğumu çok iyi hissediyorum.

Nedir böyle hissettiren?

İyi sebepleri de, üzücü sebepleri de var. İnsan hayatın içinde pozitif şeylerle de, kalp kırıklıklarıyla da, kayıplarla da yüzleşiyor.

Haberin Devamı

Babanı kaybettin, bu kayıp mı seni dönüştürdü?

Evet, aslında bu bir süredir devam eden bir şeydi. Ama hazırlanılabilecek bir şey değil açıkçası. Ve seni çok büyütüyor.

Yaşın ve kariyerin ilerledikçe hayallerinde neler değişti?

Çok oyun okuyorum. New York’a gittiğimde 20’ye yakın modern oyun okudum. İngilizce bir oyun yazmak ve Türkçeye çevirmek istiyorum. Çünkü Murat Cemcir’le birlikte oynadığımız ‘Büyük Aşıkların Sonuncusu’ oyunu beni inanılmaz besledi, sahnedeki duyguların bana katkısı paha biçilemez. Orada gerçek bir akış anı yaşıyorsun. Ben sahnede çok büyüdüğümü hissettim, bununla beraber tiyatro aşkım çok kabarmış oldu.

‘Herkes yüzünü aynı yapmaya başladı’

Haberin Devamı

Çok güzel bir kadınsın. Güzelliğin negatif tarafını yaşadın mı?

Yorumlardan ziyade, kendi takıldığım şeyler oluyordu. Mesela ekranda kendini gördüğün zaman kafandaki imajla örtüşmediğinde çelişki yaşayabiliyorsun. Bir şekilde insanların seni nasıl gördüğünü kontrol etmeye çalışıyorsun. Şimdi ‘Bırak insanlar seni istedikleri gibi algılasınlar’ diyorum, biraz rahatladım. Güzellik kavramı da son
10 senedir sosyal medyadaki fotoğraf algılarına göre kurulu olduğundan biraz değişti. Herkes yüzünü aynı yapmaya başladı. Güzellik standartlarına estetik dokunuşlarla ulaşmanın daha kolay olabileceği düşünüldü. Ben estetiğe karşı değilim ama yüzüme, formunu değiştirecek hiçbir şey yaptırmak istemiyorum. Çünkü bu kendimi ifade edişimi etkiliyor.

Onu videolarda gördüm Yaptığı işe rağmen çok nazik ve centilmen...

Güzellikten kendi çevrende çektin mi?

Okul yıllarında benden biraz korkuyorlardı. Liseye Avustralya’da gittiğimde böyle şeyler oldu ama çok uzun sürmedi.

Peki, kameralar kapandı, evde nasıl bir Yasemin vardır?

Yüzümde herhalde yüz maskesi, kucağımda bir kedi, karşımda dizi olur. Evde eşofmanlarımla oturmaya bayılıyorum.

‘Enerjisi, disiplini, konuşma tarzı, kibarlığı beni çok etkiledi’

Bir süredir Erdal Kaya’yla birlikte olduğunu görüyoruz. Sosyal medyadaki adıyla namı diğer ‘Amerikalı Aynasız’... Neler yapıyor?

İyi, keyfi yerinde.

Gerçekten eski bir FBI çalışanı mı?

Evet. Gerçekten eski FBI çalışanı, polisliğin farklı mertebelerinden yükselmiş, çok çalışmış, kafasına ben bunu yapacağım diye koymuş ve bu yolda emin adımlarla, istikrarla ilerlemiş. Gerçekten türünün özel örneklerinden. Şimdi de özel sektörde çalışıyor.

Senin eski bir FBI çalışanıyla yolun nasıl kesişti?

Erdal sadece taktik eğitmeni değil, bir sürü farklı yetenek ve birikimleri var. Yaptığı şeylerden biri de silah eğitimi. Onun videolarından bazılarına denk geldim. Yaptığı işi merak ettim açıkçası, ortak meraklarımız var, sonra ortak bir arkadaşımız vesilesiyle konuşmaya başladık.

Yani başta eğitimine mi vuruldun?

Disiplinine... Gerçekten böyle bir insan görmemiştim daha önce, kimmiş acaba diye merak ettim, videolarını, röportajlarını izledim. Enerjisi, konuşma tarzı, kibarlığı beni çok etkiledi. Yaptığı işe rağmen çok nazik ve centilmen.

ABD’de mi yaşıyor?

20 senedir orada yaşıyor.

Bu mesafelerde aşkı nasıl idare ediyorsunuz?

Tüm boş vaktimi orada geçirmeye ve yanına gitmeye çalışıyorum, o da buraya gelmeye çalışıyor, ilerisi için plan yapıyoruz ama git gellerle şimdilik çözüyoruz, işimiz bu, yapacak çok bir şey yok.

İlk kez seni bu kadar konuşurken yüzün kızarır görüyorum...

(Gülüyor).

◊ Sence aşkta sevilmek mi yoksa anlaşılmak mı daha önemli?

Anlaşılmak. Anlamaya çalışmak bence sevginin en büyük unsurlarından biri.

◊ Şu an aşkın hangi halini yaşıyorsun?

Örnekler söylesen, ne olabilir?

◊ Yüksek, güvenli, ateşli...

D şıkkı, hepsi.

‘Mükemmel diye bir şey yok, kabullenmiş haldeyim’

Kendinle en gurur duyduğun yanın ne?

Kendimi en baştan yenileyebilmek. Her defasında yeni versiyonlarım yükleniyor, kendimle bazen fazla uğraşıyorum. Ve bu değişkenliği artık kabul ettiğim için de kendimle gurur duyuyorum.

Oysa çok planlı gibi duruyorsun...

Öyle duruyorsa ne güzel Hakan.

Hayatında hataya ne kadar yer açarsın?

Mecbur hatalara yer açıyorum. Mükemmel diye bir şey yok, onu kabullenmiş haldeyim. Hatalar her zaman var, onlarla olabildiğince eğlenmeye çalışıyorum. Her şeye güler yüzle ve komedi anlayışıyla yaklaşmaya çalışıyorum.

“Ben aslında ... biriyim” cümlesinde boşluğu nasıl doldururdun?

Biraz sosyal anksiyetem ve kaygı bozukluğum var. Bunu da kabul ettim, gülüp geçiyorum, insan-
lara da bazen önceden haber veriyorum “Bugün biraz böyleyim ama geçer birazdan” diye. Bir yandan nefes ve beden çalışmaları yapıyorum.

Bir mekândan çıkarken yüzüne uzatılan mikrofonlar ve kamera ışıklarıyla geçen bir hayat sosyal anksiyetesi olan biri için zorlayıcı değil mi?

Aslında tam da bunu yenmek için bu mesleği seçmiş olabilirim, bu benim sınavım ve bunu ben istedim. Ben yapamam dediğim her şeyin üstüne gitmeyi seviyorum. Böyle gelişim sağlayabileceğimi düşünüyorum. Bir de kontrol konusunda biraz saldım artık, kendime alan tanıyorum. Her şeye cevap verme gereği daha az duyuyorum, kendimi açıklama ihtiyacım da açıkçası birazcık azaldı.

Onu videolarda gördüm Yaptığı işe rağmen çok nazik ve centilmen...
Yasemin Kay Allen ‘The Turkish Detective’de Haluk Bilginer’le rol almıştı...

Haluk Bilginer’le ‘The Turkish Detective’ isimli bir işin vardı. BBC’de yayımlandı...

İngiliz seyirci bayıldı, BBC’nin dijital platformunda en çok izlenen işlerden oldu. Sürekli ikinci sezonu gelecek mi diye yorumlar geliyor. Çok özel bir deneyimdi.

Türkiye’de aktif olarak bu işi yapıyorsun, yurtdışında da işler yaptın. İki tarafı kıyasladığında nasıl farklar var?

Yurtdışında işler çok daha planlı ilerliyor. Burada biraz daha ‘hallederiz’ anlayışı var çünkü burada her şey sürekli değişiyor. Ama ikisininde olumsuz yanları oluyor; belki Türkiye’de çalışmaya alışkın olduğum için oradaki o plan yerine biraz da esneklik olması gerekiyor diye düşünüyorum.

17 senedir oyunculuk yapıyorsun. En can sıkıcı kısmı neydi bu işin?

Beklemek... Ama olabildiğince kitap okuyorum. Bir de bu meslekte kontrol sende değil. Senarist, yönetmen, teknik ekip var. Sen orada sadece hikâye anlatmak için bulunan bir bedensin. Bazen yorum katman isteniyor, bazen istenmiyor...

BAKMADAN GEÇME!