‘Hayata, deneyime ve hislere açıksan, bu zaten işine yansır’

Güncelleme Tarihi:

‘Hayata, deneyime ve hislere açıksan, bu zaten işine yansır’
Oluşturulma Tarihi: Ekim 05, 2025 00:00

Onunla, 2018’de İstanbul’da verdiği ilk konserle tanıştık. Güçlü sesi, kendine has yorumu ve melankolik şarkılarıyla bilinen Tamino, son albümünün turnesi kapsamında İstanbul, Ankara ve İzmir’de üç konser verecek. Müzisyenle Türkiye konserleri öncesi sohbet ettik: “Burada olmak her zaman için çok eğlenceli.”

Haberin Devamı

Kendi kuşağının en özgün isimlerinden biri Tamino. Annesi Belçikalı, babasıysa Mısırlı. Aynı zamanda Mısır’ın en ünlü şarkıcı ve film yıldızlarından Muharrem Fouad’ın torunu. Müziğinde Ortadoğu ve Avrupa’nın folk ve rock müzik geleneklerini harmanlıyor, her iki kültürü de müziğinde yaşatmayı başarıyor. 28 yaşındaki Tamino’yla yeni albümü ‘Every Dawn’s a Mountain’ın turnesi sırasında çevrimiçi buluştuk.

Yoğun bir turne programınız var. Şimdi Lizbon’dasınız. Nasıl geçiyor günler?

Eğlenceli bir tur oluyor. İnsanların yeni albümümü gerçekten dinlediklerini görebiliyorum.

2018’den beri Türkiye’ye geliyorsunuz. Burayı seviyorsunuz sanırım...

Orada olmak her zaman çok eğlenceli. İlk birkaç gelişimde Türkiye pazarında hiçbir röportaj yapmamış, radyoya ve televizyona çıkmamış olmama rağmen inanılmaz bir ilgiyle karşılaşmış ve çok şaşırmıştım.

Haberin Devamı

İstanbul dışında İzmir ve Ankara’da da konser verdiniz. Üçü arasından bir favoriniz var mı?

En çok İstanbul’da vakit geçirdim, orasıyla ilgili daha çok şey biliyorum. İstanbul’u, şehirde yürümeyi seviyorum... Ama konserler açısından soruyorsan her yeri eşit derecede seviyorum.

Dinlediğiniz Türk müzisyenler var mı?

Kısmen Hollandalılar ama Altın Gün’ü seviyorum.

İstanbul konserinde önce Büşra Kayıkçı (neoklasik müziğin Türk temsilcilerinden) sahnede olacak. İkinizin müziği arasında nasıl bir uyum var sizce?

Büşra’nın harika bir zevki ve müzikal yeteneği olduğunu düşünüyorum. Performansı, benim de izlemek isteyeceğim bir performans olacak, bu yüzden onun açılış sanatçım olmasını istedim.

Her geldiğinizde dev kalabalıklara konser veriyorsunuz. Buradaki hayranlarınızla iletişiminiz nasıl?

Burası çok büyük bir ülke, çok fazla insan var. İstanbul sokaklarında yürüdüğümde pek tanınmadım.

Öyle diyorsunuz ama son geldiğinizde sosyal medyada herkes sizinle çektirdiği fotoğrafları atıp konum bildirimi yapıyordu...

O karşılaşmalar hep aynı oluyor; Türkiye’de, Amerika’da ya da Belçika’da... Çok kısa sürüyor. Fotoğraf çekiliyor, karşılıklı teşekkürler ediliyor ve bitiyor. Bunun birileri için anlamlı olabileceğini anlıyorum ama benim için bir süre sonra çok soyut bir şeye dönüşüyor ve bu da kafamı biraz karıştırıyor. Ama müziğimi seven biriyle karşılaşırsam, bu tamamen farklı bir deneyim oluyor.

 

Haberin Devamı

‘TUHAF AMA ETKİLEYİCİ’

İstanbul’daki son konser deneyiminiz nasıldı?

Türkiye’de inanılmaz olan şey şu; herkes şarkıların sözlerini biliyor ve adeta eşlik etmek yerine bağırıyorlar. Çok tuhaf ama çok etkileyici.

Biraz da albümden konuşalım. ‘Every Dawn’s a Mountain’ın hikâyesi nedir?

Bir müzisyenin şarkı yazma sürecini anlamak, aslında şunu anlamakla başlıyor; ortada bir şey aktarma isteği olabilir, bir arzu olabilir ama çoğu zaman hayatında olup bitenler o isteğin önüne geçer. Bu albümü yazma sürecinde de hayatımda bir sürü şey oluyordu ve albüm içinde olduğum halin bir yansımasına dönüştü. Bir yandan dönüşüm, bir yandan kayıp, bir yandan yaşamak ve çok canlı hissetmek ama aynı anda çok ölü hissetmek... Ölmek ama aynı zamanda ölümünden yeniden doğmak gibi... Bir yas albümü bu.

Haberin Devamı

Neyin yasıydı bu?

Bir ilişkinin yasını tuttum, çok büyük bir ilişkiydi. Ayrıca çok yakın bir arkadaşımı kaybettim. Bu iki kayıpla birlikte inanç kaybı da yaşadım. Çünkü önce insanların yokluğunun yasını tutuyorsun. Sonra da o ilişkilerin etrafında kurulan inancın çözülmesi başlıyor. Bu noktada her şey yıkılmaya başlıyor.

Nasıl bir yıkım?

Başka biri olarak çıkıyorsun, yaralı biri. O yasın izleri oluyor ve bence bu izler insanı daha bütün ve daha güzel kılıyor. Bu süreci yaşamış herkes bunu anlayacak ve albümle bağ kuracaktır.

Albüm, diğer albümlerinizden ne şekilde ayrılıyor?

Eğer bir fark yoksa hayatın durmuş demektir. Herhangi bir yaratıcı işle uğraşan kişi eğer değişmiyorsa ya çok sıkıcı bir iç dünyası vardır ya da değişimden o kadar korkuyordur ki, sırf dinleyici kaybetmemek için kalıplara sıkışmıştır. Ama hayata, deneyime ve hislere açıksan, bu zaten işine yansır. Ben de işimin; yaşanmış bir hayatın, cesur bir iç dünyanın yansıması olmasını umuyorum.

 

Haberin Devamı

‘GENÇLİK YILLARIMDAN İTİBAREN HEP NEREDEN GELDİĞİMİ ANLAMAYA ÇALIŞTIM’

Tamino gerçek adınız. İsminizin anlamı ve hikâyesi nedir?

Mozart’ın ‘Sihirli Flüt’ operasındaki karakterlerden biri. Annem küçüklüğünde çocuk korosunda şarkı söylermiş ve çok küçük yaştan itibaren operaya hayranmış. Adımı seçerken Arapça bir ismim olmasının da önemli olduğunu düşünmüş. Bu yüzden iki ismim var: Tamino Amir. Tuhaf olan şu ki, Amir, Arapçada ‘prens’ anlamına gelir. Operada da Tamino aslında bir prens, üstelik Mısırlı bir prens. Ben ismimden çok mutluyum, bence çok iyi bir iş çıkardı.

Çokkültürlü bir aileden geliyorsunuz. Bu, müziğinizi nasıl etkiledi?

Mısır ve Lübnan mirasıma yabancı hissediyorum, orada büyümedim, dilini konuşamıyorum. Annemle babam ben küçükken boşanmışlar. 3 yaşımdan 12 yaşıma kadar babamı görmedim.  Gençlik yıllarımdan itibaren hep nereden geldiğimi anlamaya çalıştım. Müzik, bunu keşfetmemin yollarından biri, belki de en iyisi oldu.

Haberin Devamı

Yakın zamanda Filistin dayanışma konserlerine katıldınız. Bu konserler neden önemliydi?

Çatışma, savaş, kriz dünyası, insanlık... Bunlar insan terörünün döngüleri gibi ve benim dünyamdan çok uzak. Benim için alanımın sınırlarının ötesine geçmek ve gerçek dünya meselelerine adım atmak çok tehlikeli. Ama bu konu o kadar büyük bir mesele, öyle korkunç bir soykırım ki... Benim sunabileceğim tek şey kendi dünyamdan getirebileceklerim. Bunu sahnede yapabiliyorum; bir şarkı söyleyip acı çeken insanlara adayabiliyorum, belki farkındalık yaratabiliyorum, biraz para toplayabiliyorum. Ama açıkçası bunun bir şeyleri değiştireceğine, sivil olarak bu konuda bir gücümüz olduğuna inanmıyorum.

 

‘BİR SÜRE ORTADAN KAYBOLACAĞIM, BİRAZ ZAMANA İHTİYACIM VAR’

Türkiye’ye geldiğinizde mutlaka yediğiniz bir favori yemek var mı?

Çiğköfte seviyorum.

Türkiye’den sonra yedi konseriniz daha olacak ve ekim sonunda yorucu bir turnenin sonuna geleceksiniz. Sonraki planlarınız neler?

Bir süre ortadan kaybolacağım. Biraz zamana ihtiyacım var. Üç albümlük bir anlaşmanın son albümüydü bu. Şimdi hayatımda yeni bir bölüme başlama fırsatım var. Artık işleri kendi istediğim şekilde yapabileceğim. Gelecek yaz beni birkaç festivalde göreceksiniz ve onlar, sanırım uzun sürecek bir ara vermeden önceki son konserlerim olacak.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!