'Fazla zamanımız kalmadı'

Güncelleme Tarihi:

Fazla zamanımız kalmadı
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 14, 2022 07:00

Çarşamba günü 17 Ağustos 1999 Gölcük depreminin yıldönümü. Üzerinden geçen 23 yıldan sonra bugün deprem güvenliği konusunda hangi noktadayız? Beklenen büyük Marmara depremine ne kadar yaklaştık? Olası senaryoları konuşmak için yerbilimci Prof. Dr. Naci Görür’ün kapısını çaldık: “2022 yılında olduğumuza göre zaman bayağı daraldı. Beklediğimiz depremin eli kulağında demektir.”

Haberin Devamı

Merkez üssü İzmit’in Gölcük ilçesi olan 17 Ağustos depremi, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi’ne göre 7.8 büyüklüğündeydi. Tüm Marmara Bölgesi’nde ve Ankara’dan İzmir’e geniş bir alanda hissedildi. Bilançosu Türkiye için çok ağır oldu. AFAD’ın sitesindeki verilere göre 17 bin 480 kişi yaşamını yitirdi, 23 bin 781 kişi yaralandı. 505 kişiyse sakat kaldı. 285 bin 211 ev, 42 bin 902 işyeri hasar gördü. 2010’da yayımlanan Meclis Araştırması Raporu’ndaysa hayatını kaybedenlerin sayısı güncellendi, 18 bin 373 kişiye çıktı.

Gelelim günümüze... Depremde yaşananlar, üzerinden yıllar geçmesine rağmen hepimizin hafızasında. En küçük bir sarsıntı sonrasında bile akıllara gelen tek soru var: “Bu, beklenen büyük Marmara depreminin habercisi mi?” 1999’dan beri Marmara Denizi’nin deprem potansiyelinin açıklığa kavuşturulması için çok sayıda ulusal ve uluslararası proje yürüten Prof. Dr. Naci Görür’e bu konuda merak ettiklerimizi sorduk. Görür “Beklenen büyük depremin en az 7.2, en fazla da 7.5 büyüklüğünde olacağını düşünüyoruz” diyor.

◊ En çok merak edilen soruyla başlayalım. Deprem açısından bugün nereler güvenli sayılabilir?
Bir genellemeyle deprem açısından göreceli olarak Asya Yakası’nın Avrupa’ya nazaran daha güvenli olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca Marmara Denizi’nden uzak yerler, denize yakın olan yerlere ve kıyılara nazaran daha güvenli.

◊ Eski binalarda yaşamaya devam edenler, evi hasarlı olmasına rağmen ekonomik nedenlerle başka yere taşınamayanlar var...
Hasarlı ve çürük evlerde yaşayanların ve ekonomik gücü olmayanların maalesef yapabileceği fazla bir şey yok. Olası depremde can güvenliklerinin sağlanması için örgütlenip yerel ve merkezi idareye başvurabilirler. Son zamanda AFAD’ın oluşturduğu İl Afet Risk Azaltma Planı (İRAP) çerçevesinde valiliğe de başvuru yapılabiliyor.

Haberin Devamı

Fazla zamanımız kalmadı

Prof. Dr. Naci Görür

Ağır senaryo

◊ 1999’dan bu yana deprem güvenliği konusunda neler yapıldı?
1999’dan bu yana sahada, halkın oturduğu yapı stokunu depreme karşı güvenli hale getirme adına fazla bir şey yapılmadı. Ancak 23 sene gibi bir süreçte pek çok şey de gerçekleştirildi. Resmi binalar, okullar, hastaneler, kimi köprüler, yollar vb. güçlendirildi. Doğru uygulanmamış olsa bile Kentsel Dönüşüm Yasası hayata geçirildi. Son zamanlarda illerde İRAP uygulamaları başlatıldı. Özet olarak; henüz yapılmamış olanlar yapılanlardan çok daha fazla.

◊ 17 Ağustos’taki gibi ağır bir senaryoyu yine yaşar mıyız?
Çok daha ağır senaryo yaşayacağız. Özellikle İstanbul’daki yapı stoku yüzde 60 oranında deprem dirençli değil ve çok fazla nüfus var. Çürük bina sayısı olarak değişik rakamlar söz konusu, en son ağır hasar alacaklar 50 bin civarında telaffuz edildi. Biz 50 bin değil de, daha iyimser olarak 10 bin binada ölümcül vakaların olacağını düşünsek bu 40 bin kat -her binayı 4 kat kabul edelim- ve 80 bin daire -her kata
2 daire- demektir. Her dairede 4 kişinin olması minimum 320 bin kişinin hayatının çok ciddi risk altında olduğu anlamına geliyor. Gerçekteyse kaybımızın bundan fazla olabileceğini unutmamak gerekir.

◊ Beklenen depremin şiddeti konusunda en iyi ve en kötü senaryolar neler?
Beklenen depremin en az 7.2, en fazla 7.5 büyüklüğünde olacağını düşünüyoruz. Eğer Marmara Denizi altındaki fay sistemi 1766 yılında olduğu gibi iki seferde kırılırsa İstanbul’da birkaç ay arayla peş peşe 7’den büyük iki deprem olur ki bu en kötü senaryo.

◊ En iyi senaryo dediğiniz 7.2 büyüklüğünde bir depremde ne yaşanır?
7.2 büyüklüğünde bir depremde İstanbul’da büyük bir felaket olur. Çok sayıda bina yıkılır, çok sayıda insanımızı kaybederiz. İstanbul’da ekonominin çarkları durur. Sadece Marmara Bölgesi değil, tüm ülke ekonomik bağımsızlığını yitirir.

15 yıl erken ya da geç

◊ Peki, beklenen deprem için yaklaşık bir tarih vermek mümkün mü?
Bu depreme İstanbul depremi değil, Marmara depremi demek lazım. Çünkü Marmara Denizi’nde olacak. Marmara’nın çevresindeki her yer belli ölçüde etkilenecek. Zamanıyla ilgili çalışma 2000 yılında Amerikalı biliminsanı Tom Parsons tarafından yapıldı. Bu araştırmada aynı zamanda teknik üniversiteden arkadaşlarımız da vardı. Marmara’da 1999’dan sonraki 30 yıl içerisinde 7’den büyük bir deprem olma olasılığının yüzde 64 olduğu belirtildi. Yapılan çalışmalarda tarihi deprem verileri kullanıldı. Fayın özellikleri gözönüne alındı... Bunun bir de artı- eksi bir prezisyon (kesinlik) değeri söz konusu. Diyelim ki 1999’un üzerine 30 sene koyarsan 2029 olur. Parsons diyor ki: “Bu deprem 30 yıl içinde ‘hemen’ olmak kaydıyla 15 sene erkene veya 2029’dan 15 sene sonraya denk gelebilir.” 2022’de olduğumuza göre zaman bayağı daraldı. Beklediğimiz depremin eli kulağında demektir. Fazla zamanımız kalmadı.

◊ Depreme hazır olmak için ne yapmak gerekiyor?
İstanbul için konuşuyorsak, kentin tüm bileşenlerini deprem dirençli hale getirmek gerekir. Kent bileşenleri de şunlardır; halk, altyapı, yapı stoku, çevre ve ekonomi. Bu işler de büyük ölçüde hükümet ve belediye tarafından halkın işbirliğiyle yapılabilir. Evi sağlam olmayanların yapması gereken ya sağlamlaştırmak ya da taşınmak olmalıdır.

◊ Oturduğumuz evin depreme dayanıklı olup olmadığını nasıl anlarız? Bu tespiti yaptırmak için nereye başvurmalıyız?
Evlerin depreme dayanıklı olup olmadıkları üniversitelerin inşaat bölümlerine veya bakanlık yetkili inşaat firmalarına, hatta bazı yerlerde belediyelere başvurmakla anlaşılabilir. Binaların projesi, projeye uygunluğu, temel niteliği, betonun kalitesi, kolon-kiriş bağlantısı, demirin özelliği vb. incelenip deprem parametreleriyle birlikte değerlendirilerek binanın güvenli olup olmadığı söylenebiliyor.

Haberin Devamı

‘Barınma hakkı kamu garantisine alınmalı’
Nusret Suna-İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu İkinci Başkanı

Fazla zamanımız kalmadı



◊ Bugün deprem olsa 17 Ağustos depreminden daha ağır bir senaryo yaşarız. Özellikle İstanbul nüfusundaki yoğunlaşmayı, zaten mühendislik hizmeti almadan üretilen ve güvenli olmaktan uzak yapıların 23 yıl daha yaşlandığını akla getirirsek aksini iddia edemeyiz.
◊ İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile Boğaziçi Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen olası deprem senaryosunda çok ağır ve ağır hasar görecek bina sayısının 48 bin olacağı ifade ediliyor.
◊ Vatandaşlar evlerinin durumunu test etmek isteyebilir. Bir yapının deprem güvenliğini belirlemek mümkündür. Meslek odamıza, kamu kurumlarına ve üniversitelere başvurabilirler.
◊ Ancak sorun, deprem güvenliği test edilen ve olumsuz olduğu açığa çıkan bir yapıda oturan vatandaşların ekonomik koşullarının
o yapının güçlendirilmesine ya da yıkılıp yeniden yapılmasına yetip yetmeyeceğidir ki bu bizim sık karşılaştığımız bir durum.
◊ Yapılaşmaya uygun olmayan alanlar imara açılmamalı. Kentlerin ya da bölgelerin nüfus yoğunluğunu arttıracak projeler geliştirilmemeli. Barınma hakkı piyasa ilişkilerinin insafına bırakılmamalı, kamu garantisine alınmalı. Yapı Denetim Kanunu mutlaka ve mutlaka zaaflarından arındırılmalı.

BAKMADAN GEÇME!