Ece Uslu: Niye o dipsiz kuyunun içinde kendimi yok edeyim?

Güncelleme Tarihi:

Ece Uslu: Niye o dipsiz kuyunun içinde kendimi yok edeyim
Oluşturulma Tarihi: Mart 16, 2025 07:00

15 yaşından beri çalışıyor. ‘Kara Melek’ten ‘Zerda’ya, ‘Karagül’e canlandırdığı karakterlerle televizyon izleyicisinin hafızasında ayrı bir yer edindi. Bir süre önce Çeşme’de kendine yeni bir hayat kurdu. Ama sadece orada yaşamıyor; durmadan çalışıp üretmeye devam ediyor. Ece Uslu’yla buluşuyor; hayatını, projelerini, aşkı, oyunculuğu konuşuyoruz: “Ağlamak sana çok yakışıyor diyorlar, sinirim bozuluyor. Çünkü gülmek de bana çok yakışıyor.”

Haberin Devamı

Uzun zamandır bu söyleşi için konuşuyor ama Kapadokya’da seti olduğundan zamanı ayarlayamıyorduk. Sonunda boş olduğu bir gün İstanbul’a geldiğinde buluşma fırsatı yakaladık. Ece’nin anlamlı bakışları, güzel ve ayırt edici bir ses tonu var. Rol aldığı dram türündeki dizilerde canlandırdığı karakterlerden
sanırım gözümde hep çok ciddi duruşlu biri olarak canlanıyordu ama neşeli, esprili ve sohbet etmeyi de
çok seviyor. Başlıyoruz dünden bugüne konuşmaya...

Son buluşmamızın üzerinden tam 8 sene geçmiş...

O kadar olmuş mu Hakan?

Sorma, olmuş! Aradaki bu 8 sene senin için nasıldı?

Tabii zorluklar yaşadık, pandemi, depremler... O görüşmemizde büyük ihtimal ‘Karagül’ dizisindeydim. Dört sene Antep’te çekildi, çok ağır bir dramaydı. Evimden, ailemden, arkadaşlarımdan uzaktım, zordu. O ruh halini toparlamak zaman aldı. Sonra da pandemi oldu. Bir süre İzmir’de annemin yanında kaldım. Ardından Çeşme’ye yazlık evime geçip orada yaşamaya başladım.

Haberin Devamı

Artık Çeşme’desin. Orada nasıl bir hayat kurdun?

Çok sakin. Rutin şeyler yapıyorum. Yeni arkadaşlarım var. Bazıları sporcu... Onlarla doğa yürüyüşleri yapıyorum, yazın sık sık yüzüyoruz. Toplanıp yemekler yapıyoruz. Keyifli geçiyor.

Şimdi işlere tam gaz devam ediyorsun ama Çeşme’de o çalışmadığın dönemde setleri, kaosu özlememiş miydin?

Durmak bana iyi geldi. Kendimi dinlemeye ihtiyacım varmış, şehir dışı işler ve dram diziler çok ağır oluyordu. Yalnız kaldığım dönem kendimle yüzleştim, kendimi daha iyi tanıdım, ilişkilere bakış açım değişti, dinlendim. Kendimi daha çok seviyorum, kendime daha çok güveniyorum, ayaklarım yere güçlü basıyor. Mutluyum bu halimden.

50 yaşındasın. Hayatını dönemlere bölsek 20’ler, 30’lar ve 40’lar... Nasıldı?

Eskiden çok daha safmışım. Hep içimden gelen neyse onu yaptığım bir karakterim oldu. Bu çok değişmedi, hâlâ öyleyim. Tabii olgunlaştım. Eskiden bazı şeyleri kafama takar, üzülür, ağlardım. Artık eskisi kadar takılmıyorum.

Peki, nasıl böyle fıstık gibi kalıyorsun?

Öyle görüyorsan çok teşekkür ederim. Bazen kendime bakmaya üşeniyor, bazen de tam tersi kendime bakmayı çok seviyorum. Bu Başak burcu olmamın etkisidir belki... Spor, diyet diye düzenli yaşarken bir işe başlayınca o denge tamamen bozulabiliyor. Bir de şimdi çekimlerimiz Kapadokya’da. Otelde yaşıyorum, ister istemez düzen değişiyor. Ama annem ve babam da olduğundan çok genç gösterir. Genetik de olabilir.

Haberin Devamı

Gayet mimik yapıyorsun. Botoks, dolgu veya cerrahi müdahalelerin yok sanırım...

Şu an yüzümde bir şey yok. Ara ara minik dokunuşlar yapıyorum ama cerrahi şeyler değil.

Bu estetik merakına nasıl bakıyorsun?

İnsan kendi plastiğinden uzak kalmamalı. Ama bunu tercih edenlere de bir şey diyemiyorum çünkü onlar bu çağın içine düştü. Belki sektör, belki sosyal medya buna zorladı. Sadece onlar adına üzülüyorum. Çünkü ileri yaşlarında ne yapacaklar... Halbuki
biz oyuncuyuz, saçımız da beyazlar, boyatırız da, kilo alırız da veririz de... Kendimi karakter için öyle bir forma sokarım ki hiç güzel de olmayabilirim. Bunlar çok önemli.

Çok güzelsin, dergi kapaklarına çarpıcı ya da seksi pozlar verip fiziğinin de ekmeğini yiyebilirdin ama tercih etmedin, neden?

Haberin Devamı

Seksi pozlar vermezdim ama bu sektöre girdiğimde moda dergisinde çalışan fotoğrafçı arkadaşlarım çoktu. Sanırım yaptığım işler genelde İstanbul’dan uzakta olduğu ve uzun sürdüğü için onlardan çok uzak kaldım, çok fazla kapak olamadım. Bu durumun kafama takıldığı zamanlar oldu ama kısmet değilmiş.

Ece Uslu: Niye o dipsiz kuyunun içinde kendimi yok edeyim

‘FARKLI BİR KARAKTER GELSİN DİYE 4-5 SENE DİRENDİM AMA DEĞİŞİKLİK OLMADI’

Sektörde en eleştirdiğin şey ne?

Hakkaniyetsizlik. Aynı hikâyeler, bütçeler, hep aynı oyuncuların seçilmesi, sanatsal işlerin yapılmaması olabilir.

Oyuncular bir karakterde başarılı olunca sonraki projelerde de genelde benzer rol teklifleri almalarından şikâyet ediyor. Sen buna maruz kaldın mı?

Haberin Devamı

Tabii, dizilerde çok genç yaşta anne karakterlerini oynamaya başladım. Hâlâ anne rolleri geliyor. Zaman ilerledikçe çocukların sayıları arttırıldı. Veya “Ağlamak sana çok yakışıyor” diyorlar, sinirim bozuluyor. Çünkü gülmek de bana çok yakışıyor. Ben de farklı karakterleri oynamak istiyorum ama biraz garantici yaklaşılıyor, işlerin ticari tarafı daha ağır basıyor.

Bir de genelde İstanbul dışındaki işlerde rol aldın... Sen mi istedin?

Ah bak bir de o var. Yok, öyle denk geldi. Menajerim “Avrupai bir tipin var ama neden hep Doğu işleri geliyor sana” der. Yine de Allah’a şükür en azından tutan işlerin içerisinde oldum.

Geçmiş muhasebesi yapsan, sıkıntılar, bunalımlar, düşüşler yaşadığın oldu mu?

Haberin Devamı

Yaşadım mutlaka ama ne olabilir diye düşünüyorum, mesela ara verip Çeşme’ye yerleştiğim dönemde farklı bir hikâye ve karakter gelsin diye 4-5 sene kadar direndim. Ama işte hiçbir değişiklik olmuyor. Boşuna o yılları kaybettim, sadece kendime faydam oldu.

‘KENDİ YOLUMDAN GİTMEYE ÇALIŞIYORUM’

Sosyal medyanın oyunculuğa etkisini nasıl yorumluyorsun?

Alışmamız gerekiyor. Hepimiz sosyal medyanın içindeyiz. Şu da var, mesela takipçisi 3 milyon diye başrol olarak alınan oyuncular oluyor. Ben o 3 milyonun gerçek olduğuna da inanmıyorum... Bu dipsiz bir kuyu ve birçok kişi şu an o dipsiz kuyunun içinde boğuluyor. TT (trending topic-sosyal medyada en çok konuşulan konu) olmak da gerçek değil, reklamcı arkadaşlarım var, “Müşteriler bunların gerçek olmadığını bile bile yine o isimleri istiyor” diyorlar. Ben de parayla takipçi alabilirim ama almıyorum. Hem çok çirkin hem de ben niye o dipsiz kuyunun içinde kendimi yok edeyim.

Bunların mesleğe dair umudunu kırdığı oluyor mu?

Can sıkacak çok şey yaşıyoruz ama ben kendi yolumdan gitmeye çalışıyorum. Arada sinirlenip üzüldüğüm şeyler olsa da çok oralara düşmemeyi tercih ediyorum.

Geldiğin noktada hayalini kurduğun şey nedir?

Sinemayı çok seviyorum. Tabii geçmişte yaptığım filmlerim oldu. Hiçbirinden de pişman değilim. Ama artık kendimi daha donanımlı hissediyorum. Yurtdışındaki festivallere de gidebilecek, kendi oyunculuğumu ve Türk sinemasını da yurtdışında doğru temsil edebilecek yönetmenlerle sanat filmi yapmak istiyorum. Tabii ülkemizde her alanda çok kıymetli yönetmenler var. Soruyu ‘hayalini kurduğun’ diye sorduğun için tam cevap vermek istiyorum. Her oyuncu gibi bir Nuri Bilge Ceylan filminde
oynamayı çok isterim. Ferzan Özpetek de filmlerini çok severek takip ettiğim, kıymetli bulduğum bir yönetmen. Bu isimlerle bir projede yan yana gelmek beni çok keyiflendirir. Yurtdışından da birkaç örnek yönetmen ekleyebilirim ama ilk tercihim kendi ülkemden bir yönetmenle birlikte bir başarı elde etmek olur.

Ece Uslu: Niye o dipsiz kuyunun içinde kendimi yok edeyim

‘ÇOK ZOR ŞEYLER YAŞADIK AMA İYİ Kİ YAŞADIK’

İzmirlisin... Nasıl bir ailede büyüdün?

14 yaşımdayken annem ve babam ayrıldı. 14 yaşına kadar İzmir’deydim. Havasından suyundan herhalde insanları çok sıcaktır. Oradan alacağımı aldım, İstanbul’a geldik.

Tek çocuk musun?

Annemin tek çocuğuyum ama babam üç evlilik yaptı, baba tarafından dört kardeşiz.

Sen annenle mi kaldın?

Evet, İstanbul’a ikimiz geldik ve mücadele ettik. Çok zor şeyler yaşadık ama iyi ki yaşadık, iyi ki annem gibi bir anneye sahibim. O çok özel bir kadın.

Babandan uzak olmak hayata ve ilişkilere bakışını nasıl etkiledi?

İlişkilerimi biraz etkilediği olmuştur. Hatalarım olmuştur mutlaka. Ama onlar da büyüttü beni.

‘ALDATILDIM, HEPSİ TAKIR TAKIR ÖNÜME ÇIKTI’

Şimdi gündeminde neler var?

‘Siyah Kalp’ devam ediyor.

Çekimleriniz Kapadokya’da... Setin olmadığında orada bir günün nasıl geçiyor?

Müdavimi olduğum birkaç mekân var. Onun dışında oteldeyim. Odam zaten ev gibi. Bir köpek sahiplendim. 1 yaşında, cinsi kırma, onunla vakit geçiriyorum.

Yine bir anne karakterini canlandırıyorsun... Sen anne olmak ister miydin?

İstedim, çok anaç bir tarafım var ama olmadı. Pişman mıyım? Değilim. Şimdi kedilerim, köpeklerim var. Onlara da gayet iyi annelik yaptığımı düşünüyorum.

Hikâyenizde aldatmadan,  aldatılmadan da bahsediliyor. Aldatma sana ne ifade ediyor? Hiç yaşadın mı bunları?

Aldatmak, kandırarak karşındakine her türlü değersizlik duygusu hissettiren bir şey. Ben de tabii aldatıldım, yakaladım da. Hepsi takır takır önüme çıktı.

Sen aldattın mı?

Yok. Hiç sevmem, bu kendime karşı saygısızlık olur. Öyle bir şey hissedersem çat diye bitiririm.

Ece Uslu: Niye o dipsiz kuyunun içinde kendimi yok edeyim

‘BEN KAÇAK GELİNİM’

Skandalların, yakalanmaların yok. Sadece işlerinle varsın. ‘Biraz işin diğer tarafında da olsam daha çok kazanırdım’ diye düşündüğün olmuyor mu?

Hiçbir zaman öyle düşünmedim. Tam tersi bunu bir duruş olarak gördüm. Hep oyunculuğumla gündeme gelmeyi tercih ettim. Belki de o yüzden halkın sevgisi daha farklı oldu, beni evlerinin kızı gibi gördüler.

Evet, hanım hanımcık bir havan var...

Oysa menajerim bana “Tatlı çaki” diyor. Bebek gibi duruyormuşum ama arkamdan her an bir bıçak çıkarabilirmişim (gülüyor).

Dışarıdan biraz mesafeli duruyorsun...

Başak burcuyum. Yükselenim de Akrep ama bu kendini sokan akrep cinsi. Ben kendimi çok eleştiriyorum. Yoksa soğuk bir tip değilim. Duruşum ortama göre değişiyor.

Cilveli bir yanın yok mu hiç?

Yok (gülüyor). Annemde cilve yoktu, bende de olmadı.

Peki, seni ne tavlar?

Zekâ. Bir duruşu da olması gerekiyor. Yakışıklı da olsa ne güzel olur (gülüyor).

Aşkta durumlar ne?

Hiçbir şey yok. Minik şeyler oldu ama büyük bir şey olmadı, iyi ki olmadı...

Hiç evlenmiş miydin?

Yok, hep ucundan döndüm, ben kaçak gelinim.

Kriterlerin mi yüksek?

Aşka âşığım ama gerçekçiyim de... İlla çok etkilenmem gerekir. Yoksa öyle çok mantık ilişkisi yapamıyorum.

Oysa yaş aldıkça ilişkiler mantığa evrilir derler...

Konuşacağın insanı arıyorsun tabii, aşk sadece fiziksel bir şey değil. Oturup saatlerce konuşsak, bazen hiç konuşmadan vakit geçirsek... Ama işte öyle biri çıkmıyor karşıma.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!