Güncelleme Tarihi:
Bir keman sanatçısının TikTok’ta 2 milyon takipçisi ve 53,1 milyon beğenisi olduğunu biliyor muydunuz? Üstelik keman dalında klasik bir eğitimi de yok, duyarak kendi tarzını oluşturmuş. Bahsettiğimiz kişi Joel Sunny. TikTok’un okur-yazar tayfası BookTok’çuların romantik prensi. Turne konserleri kapalı gişe geçen son dönemin popstarı.
22 Mart akşamı Salon İKSV’de konser verecek olan Joel Sunny’nin müzikal yolculuğu pandemi sırasında çocukluk yıllarında çalmayı öğrendiği kemanı tekrar eline almasıyla başlamış. O dönem sevdiği pop parçalarını yeniden düzenleyerek çalıyormuş. Çalarken çektiği videoları YouTube’a yüklemesiyle durdurulamaz yükselişi başlamış. Performanslarında müziğiyle ve kullandığı görsel araçlarla büyülü bir atmosfer yaratan Sunny ile yeni turnesinin ilk konserine hazırlanırken konuştuk.
Şu sıralar neler yapıyorsun?
Turneye hazırlanıyorum. Grubumla birlikte stüdyodayız. Konserlerde çalacağım yeni parça üzerinde çalışıyoruz.
Son EP’in ‘Star-bound Lovers’tan bahsetmiyorsun değil mi?
Hayır, elbette konserlerde odak noktası ‘Star-bound Lovers’taki şarkılar olacak ama çıkacak yeni EP’den de bir parça çalacağım.
Hindistan’da doğdun, Manchester’da büyüdün ve Sidney’de yaşıyorsun. Bu ülkeler ve şehirler sana ne anlam ifade ediyor?
Evde kendi dilimi konuşuyorum. Hint lehçesi.. Ailem ve kültürüm Hint kökenli. Büyükbabam da keman çalıyordu, kemana bu sayede başladım. İngiltere büyüdüğüm yer. Sevdiğim birçok filmin, şarkıların, müziklerin ilham kaynağı İngiltere ve Avrupa kültürü. Şimdi Sidney’de yaşıyorum. Müzik yapmak için çok güzel ve rahat bir yer. İlham verici aynı zamanda.
Peki, hangi şehirde kendini evinde gibi hissediyorsun?
Sidney diyebilirim. Hava hep güneşli. Güneşi çok seviyorum. Sıcak kalmayı seviyorum. Bir yandan da çok sakin ve sessiz. Ama eğer kültür açısından seçmem gerekirse Avrupa veya Londra derim.
Klasik bir keman eğitimi de almadın, değil mi?
10 yaşımdayken 1,5 yıl ders aldım. Sonra bırakmak zorunda kaldım çünkü öğretmenim şehirden ayrıldı ve ben de Avustralya’ya taşındım. Bu yüzden keman üzerine derecem veya klasik eğitimim yok. Duyarak çalıyorum.
Klasik bir eğitimin olsaydı müziğe bakışın değişir miydi sence?
Evet, sanırım değişirdi. Bu konuyu ben de sık sık düşünüyorum. Eğer teoriye daha fazla zaman ayırsaydım ve teorileri kitaplardan öğrenseydim buna inanmaya başlayabilirdim. Ama hiçbir zaman müziğe bu şekilde bakmadım. Hep duygularıma ve müziğin bana ne hissettirdiğine güvendim.
Yazarken de, prodüksiyon aşamasında da, çalarken de...
Belki de bu kadar kişiye ulaşabilmenin sırrı budur...
Teşekkür ederim. Müzikte bir şeyleri hissetmeye devam ettiğim sürece insanların da bunu hissedebileceğini biliyorum. Ben bu şekilde ilerliyorum. Bu nota, şu teori diye bakmıyorum. Tamamen duygularla ilgiliyim.
‘KAÇABİLECEKLERİ BİR YER...’
Müziğin yardımıyla yarattığın dünyayı nasıl anlatırsın?
Çok samimi, çok detaylı ve kapsayıcı. Çünkü müziğimle, kullandığım görsellerle ve hatta konserlerimle her zaman hayranlarımın kaçıp sığınabilecekleri bir dünya yaratmaya çalışıyorum. Bu dünyayı aynı zamanda çok güzel olarak tarif edebilirim. Müziğimle yaratmaya gayret ettiğim şeylerden biri de güzellik duygusu. Hayranlarım müziğimi dinlerken büyüleyici bir dünyada olduklarını hissetmeliler. Çünkü gerçek yaşamda çoğunlukla böyle hissedilmez. Zaman zaman kaçacak bir yere ihtiyacımız var.
Aslında müziğinle bir topluluk yarattığın da söylenebilir. Bu topluluğun üyelerini nasıl anlatırsın?
Çoğunlukla bana benziyorlar. İçedönük gibi ama değiller, sadece dört duvarın içinde kalmayı, müzik dinlemeyi, film izlemeyi seviyorlar. Çok düşünceliler ve hikâyeler yazıyorlar. Hayal güçleri kuvvetli. Bunu seviyorum çünkü onlara hiçbir şey açıklamam gerekmiyor. Onlar müziğin teorileriyle değil hayal güçlerini nasıl etkilediğiyle ilgileniyorlar. Onları çok seviyorum çünkü müziğimi herkesten daha iyi anlıyorlar.
Hayranlarının parçaların hakkında harika hikâyeler yazdıkları doğru mu?
Evet, bu gerçekten ilginç. Çünkü aslında şarkılarımın kendileri bir hikâye anlatıyor. Ama genelde bu hikâyeyi paylaşmıyorum. Çünkü insanların kendi hikâyelerini düşünmelerini istiyorum. Ama çoğu zaman yazdıkları hikâyeler, şarkıdaki temalarla aynı oluyor; parçalarım sözsüz olmasına rağmen.
Senin edebiyatla aran nasıl?
Uzun roman okumayı çok isterdim ama maalesef dikkat dağınıklığım var. Kısa hikâyeleri tercih ediyorum. Hayranlarımın çoğunun iyi birer yazar veya okur olmasıyla bu söylediğim arasında bir çelişki varmış gibi görünebilir, bizim ortak noktamız hayal gücümüz ve görselleştirerek düşünme yeteneğimiz.
Çevrimiçi dünyada başarılı olan müzisyenler kimi zaman canlı performanslarda aynı başarıyı yakalayamıyor. Senin konserlerinse kapalı gişe oluyor. Nedir sırrın?
Gerçekten bilmiyorum. Günümüzde paylaşım yapmak sanatçı olmanın gerektirdiği bir şey olduğu için ben de yapıyorum. Hayatımda gizliliğe önem veren biriyim, özel Instagram hesabım yok. Sanırım insanlar gerçekten müziğimi seviyorlar ve müziğimle zaman geçiriyorlar.
Sahne mi stüdyo mu, yoksa evindeki odanı mı tercih edersin?
Odamda kendi dünyamla baş başa kalabiliyorum. Konserlerde hayranlarımı görmeyi, müziğimin onlara neler hissettirdiğini gözlemlemeyi de seviyorum. Bunu odamdan ya da çevrimiçi olarak yapamam. Sonuçta hayranlarımı görebildiğim için sahneyi seçeceğim.
‘TRAJİK SONLARI SEVMİYORUM’
‘Star-bound Lovers’ta üç şarkı var. İlk şarkın ‘Love at First Sight’, yani ilk görüşte aşk. Sen ilk görüşte aşka inanır mısın?
İnanıyorum ama çaba sarf etmek gerektiğini de düşünüyorum. Sadece sihirsel bir durum değil. Bazen biriyle tanışırsın, ondan hoşlanırsın ve onunla o gün tanışmanın bir anlamı olduğunu hissedersin. Kaderinde vardır. Şarkı da bunu anlatıyor…
‘Parisian Lovers’…
Gökyüzünde bir parti gibi… Melekler, Aşk Tanrısı, insanlar birlikte partiliyorlar. ‘Last Dance’ ise geçici bir veda. Sonra her şey yeniden başlıyor, aşk gerçekte asla bitmiyor. Ben trajik sonları çok sevmiyorum.
O zaman sonsuz aşkı mı tercih ediyorsun?
Evet, ama her şeyin bir sonu olmalı. Her şey, hatta son bile geçicidir. Umarım anlatabilmişimdir.
Müzik dışında günlerini nasıl geçiriyorsun?
Dengeyi sağlamaya çalışıyorum. Çünkü müziği seviyorum ve müzikle çok fazla zaman geçiriyorum. Ama sevdiğim insanlar da var. Ailemle, arkadaşlarımla vakit geçiriyorum, film izliyorum.
Ne tür filmleri seviyorsun?
Bilimkurgu seviyorum. Ve ayrıca 1960 ve 1970’li yılların filmlerini izliyorum. Senaryoları
her zaman çok orijinal oluyor ve kendilerini tekrar etmiyorlar.
Türkiye’de çok hayranın var. Onlardan mesajlar alıyor musun?
Evet, Türkiye’ye geleceğim için çok mutlu olduklarını söylüyorlar.