‘Cinsiyet ayrımcılığı en çok karşımıza çıkan ayrımcılık türü’

Güncelleme Tarihi:

‘Cinsiyet ayrımcılığı en çok karşımıza çıkan ayrımcılık türü’
Oluşturulma Tarihi: Mart 16, 2025 07:00

Araştırmacı-yazar Evrim Kuran çeşitlilik, hakkaniyet ve kapsayıcılık üzerine yıllardır araştırmalar yapıyor. Üniversitelerde gençlere toplumsal cinsiyet eşitliğini ve ayrımcılığın türlerini anlatıyor. Her hafta gerçekleştirdiği ‘3+3’ isimli podcast yayınını yüzde 80 oranında kadınlar dinliyor. Kuran’la ‘kız kardeşlik müessesesini’, iş dünyasındaki ‘kraliçe arıları’, ‘impostor fenomenini’ ve ‘erbilmişliği’ konuştuk.

Haberin Devamı

Kuşak araştırmacısı olarak bilinen, kadınlar konusunda da araştırmalar yapan Evrim Kuran, ‘Z-Bir Kuşağı Anlamak’, ‘Onlar Göçtü Buradan’, ‘Telgraftan Tablete’ ve ‘Başarılı Bir Kadın Olduğum İçin Özür Dilerim’ kitaplarının da yazarı. Toplumdaki dezavantajlı gruplarla ilgili; çeşitlilik, hakkaniyet ve kapsayıcılık (DEI-diversity, equity, inclusion) üzerine çalışmalar yapan Evrim Kuran’la özellikle kadınlara yönelik araştırmalarını konuşmak üzere buluştuk. Bize iş dünyasında kadın olmayı, genç kadınların yaşadığı zorlukları, ‘cam tavanları’ ve ‘cam duvarları’ anlattı: “Öğrencilere ‘Mezun olduğunda ne kadar maaş alırsın sence’ diye sorduğumuzda her zaman kadınlar erkeklerden daha düşük rakamlar söylüyorlar.” 

‘Cinsiyet ayrımcılığı en çok karşımıza çıkan ayrımcılık türü’

Haberin Devamı

Yıllardır DEI üzerine araştırmalar yapıyorsunuz. Şu sıralar gündeminizde neler var?

Araştırmalar yapmaya gençlerle başladım, özellikle genç kadınları çalıştım. 25 yıllık araştırmacıyım.
70 pazarda faaliyet gösteren gençlik araştırması şirketi Universum’um Türkiye ülke müdürüyüm. MEF Üniversitesi’nde ve Sabancı Üniversitesi’nde DEI; diversity, equity, inclusion yani
çeşitlilik, eşitlik, kapsayıcılık konusunda dersler veriyorum. Ayrıca DEI Akademisi adını verdiğimiz 10 hafta sürecek programımız 14 Mart Cuma günü başladı. Buna herkes katılabiliyor. Bilgi almak isteyenler info@evrimkuran.com adresine e-posta atabilirler.

‘Cinsiyet ayrımcılığı en çok karşımıza çıkan ayrımcılık türü’

EŞİTLİK DEĞİL HAKKANİYET

Gençlere derslerde neler anlatıyorsunuz?

Toplumsal cinsiyet eşitliğinden bahsediyoruz, en çok karşımıza çıkan ayrımcılık bu. Yaş ayrımcılığını konuşuyoruz. Aslında bakmayın, Türkiye’de sanki böyle kadim Anadolu kültüründen gelen “Biz yaşlıya çok saygı duyarız” söylemleri vardır ama o iş pek öyle değildir. Mesela pandemi bunun çok büyük kanıtı oldu. 60 yaş üstünü evlerde unuttuk. Aslında ülkemiz daha hızlı para kazanan, orta yaşın makbul olduğu bir yer. Gençler çok dezavantajlı ama yaşlılar da bir o kadar öyle. Ayrıca engelli ayrımcılığını çalışıyoruz. Türkiye’de şu anda resmi bir sayı bulmakta bile zorlanıyoruz. 9,5 milyon engelli vatandaşımız olduğu söyleniyor ama istatistiklere yansımıyor. Derslerde işlediğimiz bir diğer konu da sınıfsal ayrımcılık. Herkes kendi mahallesiyle olmak istiyor, şirketler de öyle. Mesela işe alımlarda “Şu okulun, şu bölümünden mezun olanlar bana gelsin” deniyor. Ama Türkiye İstanbul’dan, İstanbul da Etiler ve Ulus’tan ibaret değil.

Haberin Devamı

Gençlerin eşitlik konusunda yaptığı en ilginç yorum ne?

“Adalet başka bir şey ama herkese eşit davranmak da aslında hiç adil değil” demişlerdi. Eşitlikten değil, hakkaniyetten bahsediyorlar. Ben de böyle düşünüyorum. İnsanlara ihtiyacı olan fırsatları sunarsan adil olur dünya. Bir kadınla bir erkeğin ihtiyaçları eşit değildir mesela. Ya da şirketlerde çocukları olanlara ebeveynlik izni verirler fakat o şirketlerde çocuk sahibi olmayı düşünmeyenler var. Danışmanlık verdiğim bazı şirketler bu yüzden evcil hayvan sağlık sigortası başlattı. Çocuğu olmayanlar kedileri, köpekleri varsa pet sigortası alabiliyor.

Türkiye Kadın Girişimciler Derneği’nin (KAGİDER) danışma kurulu üyesisiniz. Şu anda ülkemizde iş dünyasında kadının durumu nasıl sizce?

Haberin Devamı

İş dünyasında kadın temsiliyeti çok yetersiz, siyasette ve akademide de durum böyle. Akademide her 3 profesörden 1’i kadın. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde her 5 milletvekilinden sadece 1’i kadın. Bu oranla 146 ülke arasında 114’üncü sıradayız. Türkiye’de kadın istihdamı erkek istihdamının yarısından daha az. İş dünyasında kadınlar ara kademelere sıkıştırılmış durumda. Bu yüzden cam tavanlar çok konuşuluyor. Fakat asıl cam duvarlardan bahsetmeliyiz.

‘Cinsiyet ayrımcılığı en çok karşımıza çıkan ayrımcılık türü’

‘SAMİMİ OLMAMIZ GEREK’

Nedir cam duvarlar?

Yani bir kadın bir işe girse bile belirli departmanlara hapsediliyor. Üniversite bölümünü seçerken bile ona “Eczacılık veya öğretmenlik seç, o kadın mesleği” deniyor. Şirketlere girdiğinde de genellikle iletişim, pazarlama, insan kaynakları ve tasarım bölümlerine sıkıştırılıyor kadın. Ama ilginç bir şey söyleyeyim, CEO pozisyonunda insan kaynakları veya pazarlama kökenli birilerini göremezsiniz. Bu pozisyona genelde üretimden, finanstan veya satıştan gelen insanlar yükselir. Bunlar da Türkiye’de erkek mesleğidir. Dolayısıyla departmanlar arasında cam duvarlar var. Bir şirket bana “Bizim yüzde 50’miz kadın” dediğinde şunu soruyorum: “Hangi departmanlarda?” Burada da samimi olmamız gerekiyor. Bir kadın her şeyi yapabilir. Mühendis olup sahada çalışabilir, şantiyeye gidebilir. Her türlü fiziksel güç gerektiren görevin altından kalkabilir.

Haberin Devamı

Sosyal medyadaki bir videonuzda “Bir şirkette yönetim kadrosunun yüzde 50’sinin kadın olması meseleyi çözmüyor. Kadın da nasıl kadınlar; erilleşmiş kadınlar mı” diyorsunuz. Kız kardeş müessesesinden ve kraliçe arılardan bahsediyorsunuz...

Hayatımda en gurur duyduğum, en sevdiğim kimliğim kadın olmak. Fakat erkek egemen yönetim kurulu toplantılarında sırf erkeklerin sohbetlerine dahil olabilmek için futbol öğrenen kadınlar gördüm. Sen hiç, bir erkeğin bizimle daha rahat sohbet edebilmek için balyajla röfle arasındaki farkı çalıştığını gördün mü? Kraliçe arı sendromu diye bir kavram var: Bir kovanda iki kraliçe arı olamıyor. İş dünyasında, akademide, birçok yerde örneğini gördüm. Destek oluyormuş gibi davransa da biri diğerini yok ediyor. Oysa kız kardeşliğin ana meselesi birbirimizi cesaretlendirmek ve ayağa kaldırmak olmalı. Kötü gün dostu olmak tabii ki önemlidir ama bence en kalitesi iyi gün dostu olup zaferleri birlikte kutlayabilmektir.

Haberin Devamı

‘Cinsiyet ayrımcılığı en çok karşımıza çıkan ayrımcılık türü’

Şefkatli lider olmaktan bahsediyorsunuz hep. Türkiye’de şefkatli bir kadın lider bir ekibi sorunsuz yönetebilir mi?

Türkiye’de bir lider şefkatli değilse bir ekibi yönetemez zaten. Eski sistem yıkılıyor. Son birkaç yıldır, 3 farklı yaş grubunda yaptığımız araştırmalarda görüyoruz ki, insanlar pazartesi günü işe mutsuz başlıyor. Bizim bu derdi çözebilmemizin tek yolu birbirimize şefkat göstermek. Astım-kestim bir liderseniz üzgünüm, bu dünyada işiniz bitti.

Z Kuşağı hangi kadın yöneticiye daha çok saygı duyuyor?

Kesinlikle şefkatli lider. Z Kuşağı çok zorlanıyor, “Sizin liderliğinizde çalışacağıma bari evde oturayım” diyorlar. Zaten üç kuruş para veriyoruz bu çocuklara. Konu salt para da değil. Onun var oluşuna saygı duymuyorsan sorun Z Kuşağı’nda değil de sende olabilir. Biz bu gençlerle çalışacağız, onlara bırakacağız. Şapkayı önümüze koymamız gerek.

‘Başarılı Bir Kadın Olduğum İçin Özür Dilerim’ isimli kitabınızda impostor olgusundan bahsediyorsunuz. Bu ne demek?

Impostor’ı Türkçeye ‘sahtekârlık sendromu’ diye çevirdiler ama bu tam karşılamıyor. Impostor yaşayan kişi “Ben aslında yeterli biri değilim ama yetersizliğimi saklıyorum” diyor, buna inanıyor. Bu bir hastalık değil; bir fenomen, olgu. Bizi engelliyor, sığ ilişkilere çekilmemize neden oluyor. İş hayatımızda maaş pazarlığı yapmamıza bile engel oluyor. Araştırmalarımızda aynı sınıfta, aynı bölümde eğitim gören öğrencilere “Mezun olduğunda ne kadar maaş alırsın sence” diye sorduğumuzda kadın öğrenciler hep erkeklerden daha düşük rakamlar telaffuz ediyorlar.

‘Cinsiyet ayrımcılığı en çok karşımıza çıkan ayrımcılık türü’

BAŞARI ALGISI

Kadınlar impostor’ı daha mı çok yaşıyor?

Evet, Batı’da da bu böyle. Michelle Obama, Lady Gaga veya Jodie Foster gibi ölçülebilir başarıları olan kadınlar bile bu durumu yaşayabiliyor. Lady Gaga’nın bir belgeselini izlemiştim. Kuliste hazırlanıyor... “Yapamayacağım, sahneye çıkamayacağım” diyor ve ağlamaya başlıyor. “Her sabah kendime bir süperstar olduğumu söylemem gerekiyor” diyor, inanılmaz değil mi?

Bu konuda araştırmanız da var...

3 bin 50 kişiyle yaptık ama adı impostor araştırması değil, ‘Başarı Algısı Araştırması’ydı. İçinde ‘başarı algısı’ geçen bir araştırmaya katılmaya erkekler tenezzül bile etmedi. Katılımcıların yüzde 88’i kadındı. Gördük ki kadınların yüzde 40’ı impostor’ı yüksek oranda, yüzde 40’ı orta seviyede, yüzde 15’i düşük seviyede yaşıyor. Erkeklerinse sadece yüzde 22’sinin impostor’ı yüksek.

Ülkemizde ‘ev genci’ diye bir kavram var. Burada durum ne?

Ne öğretimde, ne istihdamda ne de eğitimde olan gençlerin oranına NEET verisi deniyor. 15-29 yaş için Türkiye yüzde 27,93. Aynı yaş aralığında kadınların NEET oranı yüzde 39.03’ken erkeklerinki yüzde 17,35. Aslında ‘ev genci’ lafına karşıyım. Ne eğitimde ne istihdamda olan genç dememiz gerek. Burada da kadınlar hem kadın olmanın hem de genç kadın olmanın dezavantajını yaşıyorlar.

‘Cinsiyet ayrımcılığı en çok karşımıza çıkan ayrımcılık türü’

‘ERKEK O KADAR ÖZGÜR Kİ YORUM YAPMAKTA’

‘Mansplaining’ (erbilmişlik) kavramı, yani bir erkeğin bir kadına ahkâm kesmesi konusunda ne diyorsunuz?

Hukukçu olmayan erkekler hukukçu kadınlara hukuk dersi verebilirler. Ben araştırmacıyım ama bana da “Araştırmanızı öneririm” deniyor. Çünkü erkek gerçekten o kadar özgür ki her konuda yorum yapmakta... Ama uzmanlık alanımız olan bir konuda bize ahkâm kesilmesine izin vermemeliyiz. Çünkü mansplaining’in ileri aşamasının şiddet olduğunu düşünüyorum. Mansplaining, impostor’u (yetersiz hissetme olgusu)tetikliyor. Impostor’u olan kadın da tacizin potansiyel kurbanı oluyor.

‘3+3’ adında bir podcast yayını yapıyorsunuz. O nasıl gidiyor?

80 küsur ülkede, 1,5 milyondan fazla kişiye ulaştık. Her hafta bir bölüm yayımlıyoruz ve orada doğal kız kardeşler oluştuğunu ve birbirimize görünmez iplerle bağlı olduğumuzu görüyorum. Yayının yüzde 80’ini kadınlar dinliyor.

 

BAKMADAN GEÇME!