Güncelleme Tarihi:

Çağlar’la en son pandemi döneminde söyleşi yapmıştık. Uzun süre sonra buluşuyoruz. Ekrandan göründüğü kadar yakışıklı. Cam gibi mavi gözleri var. Ve gerçekten esprili. Başlıyoruz muhabbete...
◊ Uzun bir aradan sonra sonunda yeniden buluştuk...
Merhaba, hoşbulduk, bu hafta ‘Hakan Gence ile Sıkı Muhabbet’teyim (gülüyor). Mesela sen bu ismi İngilizce klavyeyle yazabiliyor musun?
◊ Maalesef yazamıyorum...
İsim seçimi çok önemli Hakan.
◊ Doğru. O zaman başlayalım... Şu an yaşınla ilgili hiçbir bilgin olmasa, nüfus kâğıdında da yok diyelim. Sana kaç yaşındasın desem?
Çok değişken, 30 diyeyim çünkü bazen çok yaşlı hissedebiliyorum. Mesela sağda solda yürürken her şeyden çok sıkıldığım zamanlar oluyor. Herhalde şu anda ruhum çok yaşlı diyorum. Bazen de çok genç takılmak istiyorum. Arkadaşlarımla Ibiza’da bir ev kiralayıp bir ay çılgınlar gibi eğlenelim istiyorum ama sabah öyle hissetmiyor ve yine 38 yaşında oluyorum.
◊ Seni yakışıklı, jön, romantik komedi oyuncusu olarak tanıdık. Sonra kendine öyle bir kariyer planı çizdin ki, her işinde farklı karakterler canlandırdın. Bunu tercih etmek risk değil miydi?
Tek bir rol tipine bağlı kalmak istemiyorum. Dünyada da beğendiğim bazı oyuncular var, mesela Brad Pitt her işinde başka bir karaktere giriyor. Jönü oynadığı yerler de var ama bu farklılıklar benim hoşuma gidiyor. Bir de bazen “Sen onu oynayamazsın” gibi düşünceler de oluyor, bu açıdan bir challenge gibi aslında. Türkçe olarak ne diyebiliriz buna?
◊ Meydan okuma diyebiliriz.
Bu kelime artık TDK’ya girmeli.
◊ Bence de... Buradan bakınca çok yakışıklı, yetenekli ve başarılısın, hayatın çok güzel görünüyor, hiç arazların yok mu?
Yani belim çok ağrıyor mesela. Aslında iki farklı Çağlar var.
◊ Nasıl yani?
Bizler biraz kişisel şahıs şirketi gibiyiz. Kendi şahıs şirketimizin temsilcileri olarak iyi görünelim istiyoruz. Ama bir de gerçek Çağlar var, işte orada defolar çıkıyor.
◊ Sen hangi Çağlar’ı seviyorsun?
Tabii gerçek olanı.
‘ŞÖHRETİN BÖYLE KOMİK VE İKİYÜZLÜ BİR TARAFI VAR’
◊ Çok komiksin, bazen espriyle söylediklerin gerçek sanılıyor. Sen gerçekten hep bu kadar şakacı mısın?
Tabii. Kendimi çok ciddiye almıyorum, hayatı da çok ciddiye almamaya çalışıyorum. Hayatın tabii çok ciddiye alınması gereken yerleri var ama bazen de gülüp geçmeliyiz. Eğlenmek de lazım, zaten herkesin bir derdi, sıkıntısı var. Bir şekilde eğlenecek yeri bulabilmek lazım.
◊ Bazı görüntülerini izledim, mesela kameraları görüyorsun, “Göbeğim var, onu çekin” diyorsun ya da havalimanında tatilden dönerken magazine yakalanan ünlüleri tiye alıyorsun. Hangi noktada bu rahatlık geldi?
Aslında kendimden biliyorum, başkalarıyla birlikte kendimle de dalga geçiyorum. Mesela yıllar önce bir şey yazmıştım, ‘Fashion Week’ler, ‘İstanbul Moda Haftası’ falan oluyor ya. Herkes çok şık giyiniyor... “Kimse bilmiyorki evde on dakika önce don atlet oturuyorduk” diye bir paylaşım yaptım. Kimse evinde öyle aşırı şık dolaşmıyor. Oradan onu, buradan bunu alıp giyiyorsun, sonra kameralar karşısında kasıla kasıla poz veriyorsun. Şimdilerde havalimanından çıkma merasimi de bana bazen komik geliyor. Ama bu tiye almak da bir mesele haline getirilmemeli. Ben durumla dalga geçiyorum.
◊ Şöhretin en komik yanı ne?
Şu olabilir, tanınan insanlarız, bazen bundan sıkılabiliyoruz, “Lütfen çekmeyin” falan olabiliyor. Mesela çok sevdiğim kebapçıya tek başıma gitmek istiyorum. Orada tam yemek yerken biri çekince “Çekmeseniz mi” diyebiliyorsun. Ama bazen de bu şöhreti kullanmak istiyorsun. Mesela ciddi bir yerde, bir devlet dairesinde kuyruk var. Normalde şapka, gözlük takarak gezenler, orada görüneyim, belki tanıyan biri çıkar, beni öne alırlar, falan diye düşünüyor. Şöhretin böyle komik ve ikiyüzlü bir tarafı var. Bence maske takıyoruz.
‘HEPİMİZİN MEZARA GÖTÜRECEĞİMİZ SIRLARI VARDIR’
◊ Şimdi yeni projelerin neler?
‘Sorgu’nun yeni sezonunu çektik. Görüştüğüm çok iş var. Hatta bir işle prensipte anlaşmıştım, bekleme hali şu an. Bol bol senaryo okuyorum.
◊ Bu sezonun lafı “Sırlar ve yalanlar”... Senin hayatında ne kadar sır var?
Hepimizin mezara götüreceğimiz sırları vardır ama burada söylenmez.
◊ Yalanlarla aran nasıldır?
Bazen karşı taraf mutlu olsun ya da biraz sakinleşsin diye beyaz yalanlar gerekiyor.
◊ Sen bir sorgu odasında olsan kendine ne sorardın?
“ŞU ANKİ HALİMİ LİSE SONDAKİ ÇAĞLAR’A SORSAM, MUTLU OLUR MUYDU” DERDİM.
◊ Olur muydu?
Bilmiyorum, sormak lazım. Kariyer planlaması yapıyorsun, üniversite sınavına giriyorsun sonra bambaşka bir yer seçiyorsun...
◊ Sen Koç Üniversitesi’nde mühendislik mezunusun, değil mi?
Evet.
◊ Neden sonra oyunculuğu seçtin?
Sonra değil aslında, okulla aynı anda gibi oldu. Sadece oyunculuğa değil, kameranın arkasına da ilgim vardı benim. Okulun tiyatro kulübüne girdim. Hatta o yüzden okulum
bir sene uzadı. O dönem tiyatro çok hoşuma gidince oyunculuk eğitimi de aldım. Sonra ‘Dağ’ filmi ve diziler geldi.
◊ Geçen sezon ‘Override’ isimli bir tiyatro oyunu yaptın. Sahnede olmayı sevdin mi?
Ben üniversiteden mezun olduktan sonra aslında tiyatroyla başlamıştım. Sahnede büyük deneyimim yok ama yabancısı da değildim. Tabii şartlar biraz değişmiş, bir tık daha zorlaşmış. Seyircinin sinemaya, tiyatroya gelebilmesi bir tık daha zor. Ama çok da iyi oyunlar, filmler ve hâlâ buna gönlünü veren sanatseverler de var.
‘BİR DİZİDE OYNADIK DİYE ŞAŞAALI HAYATLAR YAŞIYORUZ GİBİ ALGILIYORLAR’
◊ Bugünlerde Dilan Çiçek Deniz’in açıklaması üzerine bütün oyunculara sorulan ve tartışma yaratan soruyu sorayım; sence oyunculuk kutsal mı?
‘Kutsal değil’ diyeceğim, bazı oyuncular kızacak, ‘Kutsal’ diyeceğim, bu sefer halk bana kızacak. Aslında bu tartışmanın başka bir yönünü söylemek istiyorum, oyuncuların söylediği şeyler bir anda gündemi belirliyor. Ben bunu anlayamıyorum. Yani herkesin kendi fikri var, bunlara da saygı duymak lazım.
◊ Ama kutsal mı sorusuna cevap vermedin...
Bunu gerçekten konuşacaksak, kutsal değil tabii. Kutsal ne demek zaten? Eğer bu bir önem sırası demekse, doktorlar ve öğretmenler bence daha önemli. Ama benim takıldığım şu: Oyunculara ya da magazinsel isimlere gündemle alakalı “Sen de fikir belirt, niye susuyorsun” diyorlar, konuşunca da “Niye öyle dedin, niye böyle demedin” deniyor. Sürekli böyle bir sorumluluk var. Mesela bu futbolculara yapılmıyor. Biz oyuncuları, bir dizide oynadık diye çok şaşaalı hayatlar yaşıyoruz gibi algılıyorlar.
◊ Öyle değil mi?
Değil, belli bir kesim yaşıyor olabilir, belli bir kesim ortalamanın üstünde yaşayabilir ya da hiç öyle olmayabilir. Ama bu her meslek için geçerli. Mesela benim 10 katım kazanan avukat tanıyorum, şimdi bütün avukatlar çok zengin yaşıyor diyebilir miyiz? Benim 10 katım kazanan cerrah da var, ufak bir mahallede yaşayan da var. Genelleme yapmamalı...
‘BİR KADIN, BİR ERKEĞİ BİR ANDA ÜSTSÜZ GÖRÜNCE ETKİLENİR Mİ, BİLMİYORUM’
◊ Geçen günlerde sosyal medyada bir rezidansın camından dışarıya karşı bornozunu açtığın bir fotoğraf paylaşıldı. O sen misin?
Evet, o benim filtresiz, doğal halim (gülüyor). Şaka bir yana, o kareyi sekiz sene önce ‘Fazilet Hanım ve Kızları’ setinde çekmiştim. Orada sanki çıplaklık illüzyonu vardı. “İstanbul sen mi büyüksün ben mi” gibi (gülüyor)... Altı sene önce fanlar, o dizi dönemine ait, kimsenin görmediği bir fotoğraf istedi. Ben de geyik olsun diye “100 bin beğeni alırsam paylaşacağım” dedim.
◊ Aldın mı?
Alamadım, yine de paylaşasım vardı ve paylaştım. Altı sene sonra benim adıma açılan bir sahte hesap bunu bulmuş, almış, tekrardan paylaşmış.
◊ Konumuz bornozken senin her dizide bir banyo sahnen varmış diye okudum. Sonra düşündüm, evet, gerçekten öyle. Neden sana her işinde bir kere duş aldırıyorlar?
Sadece ben değil, sektördeki bütün erkeklere bu oluyor.
◊ Sence erkeğin banyo sahnesi, çıplaklığı bir diziyi izletir mi?
Bilmiyorum ama reklamcılıkta da ‘Çıplaklık satar’ diye bir laf vardır. Belki bunu kullanıyorlar. Hatta ‘Afili Aşk’ zamanı bana sürekli bir anda üstsüz olduğum sahneler yazmaya çalışıyorlardı. Bir kadın, bir erkeği bir anda üstsüz görünce etkilenir mi, bilmiyorum. Ben aşırı kaslı biri de, sporcu da değilim. Sonra onlar böyle sahneler yazdıkça ben bunu tiye almaya başladım, mesela bazı sahnelerde göbeğimi özellikle şişiriyordum.
‘KİMSE KİMSEYİ OYALAMIYOR’
◊ Kayla Manukyan’la 7 senelik birlikteliğin var. Sosyal medyada çok fotoğrafınız yok, neden?
Paylaşmıyorum çünkü o mağarada zincirlerle bağlı oturuyor! Bunu bile gerçek sanacaklar. Ara sıra paylaşıyoruz aslında. Sadece Kayla değil, ben ailemi de çok fazla paylaşmıyorum, nazar mı yoksa batıl inanç mı dersiniz ama o tarz şeyleri paylaşmayı seven biri değilim.
◊ Kayla oyuncu mu?
‘Fazilet Hanım ve Kızları’ dizisinde tanışmıştık. Kostüm asistanıydı.
◊ Yedi sene ciddi bir zaman. İlişkiyi ayakta tutan şey ne sence?
Birbirini anlamak, bireysel alanlara saygı göstermek lazım.
◊ En son bir arkadaşınızın düğününün çıkışında “Evlilik var mı” diye sormuşlar, siz de şimdilik düşünmediğinizi söylediğiniz için eleştirilmişsiniz...
Evet, “Yeter, evlenin artık”, “Kızı oyalıyor” diyenler oldu.Hepimizin bireysel düşünceleri var, kimse kimseyi oyalamıyor, herkes özgür.


