‘Ben yapmadıklarımla ben oldum’

Güncelleme Tarihi:

‘Ben yapmadıklarımla ben oldum’
Oluşturulma Tarihi: Şubat 09, 2025 07:00

O çokyönlü oyunculardan. Ekranda güldürdüğü, tiyatro sahnesinde düşündürdüğü, beyazperdede izleyicisine hayatı sorgulatan işleri var. Altın Portakal’dan Altın Koza’ya önemli ödüllerin de sahibi. Bir süredir ‘Çirkin’ isimli oyunuyla sahnede fırtınalar estiriyor. Nihal Yalçın’la buluşuyoruz; yaşamını, oyuncu Berker Güven’le aşkını ve oyunundan yola çıkarak güzellik ve çirkinlik algısını konuşuyoruz: “Güzelliğin bazen ağır bedelleri olabiliyor. Gaddarlıkla karşılaşabiliyor, ayrıcalıklıymış gibi görülebiliyor.”

Haberin Devamı

Canlandırdığı karakterlerden dolayı bana bazen çok komik, bazen mesafeli bazen de çok sıcak görünüyor. Yakından tanıdıkça anlıyorsunuz ki onunla sohbet gerçekten çok keyifli. Oldukça güzel ve alımlı bir kadın... Yeni oyununda bir kez daha görüyoruz ki işi gereği çirkinleşmekten korkmayanlardan. Ve başlıyor anlatmaya.

‘Ben yapmadıklarımla ben oldum’

‘Çirkin’ isimli oyunun güzellik ve çirkinlik üzerinden bir hikâye anlatıyor. Senin için güzellik nedir?

Güzel olan günümüz algısında çok tartışılıyor. Ben mutlu olduğumda, iyi hissettiğimde, o gün iyi uyandıysam, işlerim yolunda gidiyorsa, duygusal olarak tatminsem kendimi çok iyi ve güzel hissediyorum. Güzel, benim için akıl ve aynı zamanda biraz birikim, derinlik de diyebilirim. ‘Çirkin’deki güzellik meselesi aslında öteki olmak üzerinden anlatılıyor.

Haberin Devamı

Sence çirkinlik fiziksel bir şey değil mi yani?

Çirkinlik fiziksel bir şey değil; bir tavır, bir bakış, bir düşünce de çok çirkin olabilir.

Oyundan yola çıkarak sorarsam sence güzelliğin bedeli nedir?

Bazen ağır bedelleri olabiliyor. Mesela Brad Pitt’in en büyük cezası çok güzel olması.

Neden?

Çok uzun zaman Brad Pitt’in sadece güzel bir adam olduğu için oyunculuk yaptığını düşünmüştüm. Adam o güzelliğinin önüne geçebilmek için sürekli kendini ispat etmek zorunda kaldı. Bugün baktığımda çok iyi bir oyuncu ve ilk zamanlarda da öyleymiş. Güzellik bazen avantaj gibi görünse de dezavantaj da olabiliyor. Gaddarlıkla da karşılaşabiliyor çünkü ayrıcalıklıymış gibi de görülebiliyor.

Sektördeki güzellik algısı için ne düşünüyorsun?

Güzellik ve çirkinlik karşımızdakiyle tanış olma halimize göre değişen şeyler. Birbirimizi ilk gördüğümüzde istemsiz olarak iyi ya da kötü bir fikrimiz oluşur. Ben artık onun karakterini, içini biliyorumdur. Bence o yüzden güzellik biraz bilmek, tanış olmakla da ilgili. Ama televizyonda ilk etapta seyirciye bir şey vereceksin... Tuhaf biçimde insanlar güzel insana bakmak istiyorlar. Herhalde çirkin insanların hayatları onlar için izlenesi gelmiyor. Oyuncu oynadığı bir şeyle seyircisini ikna ettikçe burada güzellik-çirkinlik algısı değişiyor diye düşünüyorum. Oyunculuklar yeterli olmayınca güzelliğe yaslanıyorlar. Seyirci de güzel bir şey gördüğünde şikâyet etmiyor. Fakat iyi ve karakterine inandıran bir oyuncuyla karşılaştıklarında, o oyuncunun güzel veya çirkin oluşunun kimse için önemi kalmıyor. Artık hikâyeyi izlemeye başlıyorlar. Ki bu hepsinden kıymetli...

Haberin Devamı

İşlerine bakınca bir yanda komedi var, bir yanda bağımsız filmler... Hem neşeli hem sert, mesafeli ve cool duruyorsun. Sen o fırlama kadın mı yoksa sert kadın mısın?

Sektöre girdiğimde şunu gördüm; komik olanla komik duruma düşmeyi birbirinden ayıramadığımız için biraz sertleştim. Belki kendimi ve yaptığım işi çok ciddiye almak da beni sertleştirdi. Ama ben kendiyle dalga geçen, her halini kabul eden insanları seviyorum; onu kaybettiğimi fark ettiğim zaman biraz oraya çalıştım. Şimdi kendi hatamla çok dalga geçen biriyim. Üzülen ve düşünen kadın da benim ama kendimi korumak için eğlenceli fırlama kadını da bırakmak istemiyorum. O insanı güzel ve genç tutan bir şey. İnsanı en genç tutan şey neşesi, neşen giderse hiçbir şey olmuyor.

Haberin Devamı

Gençlik demişken estetiğin var mı?

Hayır. Göz altım çocukluğumdan beri çok çökük, dolgu yaptırdım fakat onlar böyle parçalanıp kaldı, sonra hepsini erittim. Şu da var; evet, televizyon ve kamera her şeyi çok büyütüyor. Mesela beni gören herkes “Siz ne kadar küçükmüşsünüz” diyor. Ben de direnebildiğim kadar direnip vitaminlerimi, bakımlarımı yaptırıyorum. 60’ımdan sonra da dolgu, botoksla uğraşmam; istersem, direkt gerdiririm yüzümü, işi bitiririm.

Saçlarında beyazlar var, kendi saçın mı, boya mı?

Saçımda çok beyaz var fakat onu ‘Bahar’da canlandırdığım karakterin tarzı için daha parlatalım istedim, saçın önlerini açtık. Saçımı hiç boyatmadım, boyatmak da istemiyorum. Bakım konularında beceriksizim, tembelim. Bunlar mesai gibi geliyor, insanlar kuaföre gidip saatlerce nasıl kalıyor?

Haberin Devamı

‘Cam da siliyorum, pazara da gidiyorum’

Tiyatro dışında neler yapıyorsun?

‘Bahar’ devam ediyor.

O da bir kadın hikâyesi. Tüm dünyada kadın ve erkek oyuncuların ücret eşitliği konuşuluyor. Sen bu ücret eşitliğine kavuştun mu?

Kim ne alıyor, orayı bilmiyorum fakat şöyle bir sıkıntı var; mesela reklamın alıcısı kadın, yani televizyonu açan seyirci kadın, o yüzden de erkek avantajlı. Mesela çok yoğun dublaj yapıyordum, bu ara yapamıyorum.

Neden?

Sorduğumda “İzleyici erkek sesi istiyor çünkü alışverişi yapan kadın” diyorlar. Ona seksi gelen ses erkek sesi. Niye böyle bir şey oldu, aklım almıyor. Kadın bu memlekette belki de çok ciddiye alınmıyor, ciddiyet hep erkekler üzerinden okunuyor olabilir. Sözlerine güvenilenler de erkekler, güçlü görünen de erkekler. Yani sektörde kadın-erkek eşitliğini önemsiyorum, eşit olması gerektiğini savunuyorum ama bazen işler çok öyle olmuyor.

Haberin Devamı

Sence bu 20 yıl içinde en yanlış anlaşıldığın şey ne oldu?

Beni hep yanlış anlıyorlar, sen bile çok sert görünüyorsun dedin ama ben çıkıp “Çocuklar çok teşekkürler” falan yapamıyorum, oysa insanlar minnoş seviyor. Herhalde kendi duygunu ya da bir durumla ilgili bir şeyi bu kadar ciddiyetle anlattığında “Bu ne” diyor ya da “Bu neyine güveniyor” gibi bir şey oluyor. Bir de mesela X’te falan bir şey yazdığımda geçen senelerde “Sen sus Cihangir solcusu, sen yalında otur” diyenler oluyordu, öyle hayatlar yaşıyoruz zannediyorlar. Pandemide camı silerken, bir tweet attım “Karşı komşu sordu, boş gününüz var mı” diye yazdım, dalga geçtiler, “Sen cam mı siliyorsun” dediler. Evet, ben cam da siliyorum, mahallemde dolaşıyorum, pazara gidiyorum.

‘Ben yapmadıklarımla ben oldum’

‘Berker’e kalsa ben onu ayartmışım ama o beni tavladı ve bunu kabul etmiyor’

Bir süredir oyuncu Berker Güven’le birliktesiniz. Nasıl tanıştınız?

Ortak arkadaşımız vardı. Pandemi zamanı Instagram’da online ‘21 gün challenge’ diye bir şey yapıyordum. O da arkadaşımla birlikte canlı yayına gidip geliyordu.

Fiziksel olarak hiç görüşmeden mi âşık oldun?

Sadece sohbet etmeye başladık, sonra o Çeşme’ye gitti, ben İstanbul’daydım. Arada yazışıyor, konuşuyorduk. Aşk demeyelim, flört etmeye başladık. Berker’e kalsa ben onu ayartmışım ama o beni tavladı ve bunu asla kabul etmiyor.

Neyi çarptı seni?

Berker’le çok güzel sohbet ediyorduk, birbirimizi görüntülü arıyorduk, asla aramızda ima, seksüel bir şey dönmüyordu. Tuhaf biçimde bir bağ oluşmaya başlamıştı. Ben Bozburun’a gitmiştim, Berker “Ben gelip seni göreceğim” dedi, geldi, onu otele yerleştirdim. İlk gün 40 yıllık tanışıyormuşuz gibi öyle bir sohbet ettik ki, o günden beri de hiç ayrılmadık.

Aranızda 13 yaş fark var, bu da magazine çok konu edildi. Erkek kendinden küçük kadınla birlikte olduğunda bu denli haber olmazken kadın kendinden küçük biriyle olunca sence neden haber oluyor?

Akıl verenin, ilişkinin liderinin erkek olduğu varsayımı bunu yapıyor, bu ülkenin genetiğinde olan bir şey bu. Alışkanlıklar bozuluyor, algıları altüst oluyor, konfor alanları biraz zedeleniyor, zannediyorum namusları elden gidiyor... Kim, ne düşünüp ne yaşar bilmiyorum, ben önceki ilişkilerime baktığımda ya eşit yaşlarda ya da benden bir tık büyük insanlarla birlikte oldum ama bu benim için kural değildi. İlk kez böyle bir şey yaşıyorum; orada yaş falan değil, aklı, fikri, deneyimi, zekâsı benim için okey.

Evde sanat sohbetleri ve senaryolar havalarda mı uçuyor? Yoksa kapının dışında mı kalıyor?

Hepsi birlikte. Ben mesela asla bir oyuncuyla birlikte olmam diyordum. Oyuncu sevgilim oldu daha önce ama o ego başka bir durum. Ben başka bir meslek yapan birini daha çekici ve ilginç bulabilirim. Fakat burada o da kırıldı çünkü Berker çokyönlü. Mesela şimdi piyanoya sardı. Ona doğum gününde piyano hediye ettim, istediğini biliyordum. Bir de bizim alanlarımız çok belirli, birlikte çok yalnız da kalabiliriz; ben susup saatlerce resim çizerim, Berker müzik yapar... Sektörle ilgili, ne yapacağımızla ilgili, izlediğimiz bir şeyle ilgili de saatlerce konuştuğumuz olur.

“Berker’e piyano aldım” dedin, sen de az cilveli değilsin...

Cilveyle almadım, parasını verdim, “Bunu aldım, çalıştın çalıştın, yoksa ikinci elde satarım” dedim (gülüyor).

‘Herkes birbirinin hayatına müdahale ederek mutlu olmaya çalışıyor’

‘Yalan Dünya’da oynarken ciddi bir zorbalık yaşadım” gibi bir açıklaman oldu. Ne yaşadın orada?

Aslında bana ‘Çirkin’ oyunundan yola çıkarak güzellik meselesi sorulmuştu. “Kimse bana sen çirkinsin, bunu oynayamazsın demedi, seyirci bana yaptı bunu” dedim. O dönem tiroidim, hipertiroidim yüzünden gözüm büyümüştü, ‘’Gözü şehla’’ gibi sosyal medyadan negatif yorum yapanlar olmuştu. Bütün mesele buydu.

Hâlâ yaşıyor musun bunu?

İzin verirsen yaşıyorsun, oturup okursan buna takarsın. Ben kendimi iyi hissetmesem çok takarım ama kendimle çok barışığım. Bu insanların neden bunu yaptıklarını da artık az çok tahmin edebiliyorum.

Neden?

Tuhaf bir şekilde herkes birbirinin hayatına müdahale ederek mutlu olmaya çalışıyor, kendi eksikliğini oradan tamamlamaya çalışıyor.

Pişmanlıkların oldu mu sektörde?

Bunu şöyle anlatayım; çok popüler olduğum bir dönem vardı, çok iş geliyordu, reklamlar falan, herkes para vermek istiyordu, ben bir dakika deyip çekildim.

Şimdi keşke parayı toplasaydım dediğin oluyor mu?

Hayır, ben yapmadıklarımla ben oldum. Çok para kazanabilirdim ama ben bugünkü Nihal olmazdım diye düşünüyorum. Pişman olmak için çok çabaladığım zamanlar oldu, ama kısmet dediğimiz, “Benim değil onunmuş” diye insanı rahatlatan bazı inanışlar var ya, ben de pişman değilim. Bugün olduğum yerde kendimle çok mutluyum ve barışığım.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!